Şu projeyi yaklaşık bir buçuk sene önce çalışmıştım. Son bir sene içinde birkaç kere de birkaç kişiye anlatmış, alttan alttan yayılmasını istemiştim. Yeni yeni mi kulaklarına gidiyor koca firmaların, anlamadım.
Üstelik bilgilerin çok eksik ve sorunlu gittiği de anlaşılıyor. İnsanlar anlayabildiği kadarını anlatabiliyor. Hatta herkes anlayabildiği kadarını da anlatamıyor.
Bu projenin detayları daha değişik. Bu görünen sadece genel mantık… Öncelikle bu sisteme tak-sök tarzı ve gayet de büyük/güçlü rüzgar türbinleri lazım. Ya da güneş küresi ve güneş ocağı gibi sistemlerle buhar elde eden, buharla da elektrik üreten taşınabilir sistemler ve bol su lazım… Yani neredeyse hiç benzin ya da mazot kullanmadan kocaman şantiyelerde çalışmak mümkün.
Bu projede iş makinelerinin de değişmesi gerektiğini açıkça anlatmıştım.
Son anlattığım projelerden de anlaşılmıştır ki artık su ve güneş ışığı ile çalışan, depolarında tonlarca su bulunan kocaman iş makineleri yapmak işten bile değil. Böyle kablolara, aktarma sistemlerine de ihtiyaç yok. Su ve güneş enerjisi varsa, orada istenilen güç/yakıt var demektir. Koca şantiyelerde ya da maden sahalarında güneşten bol ne var… Su yokmuş gibi görünen yerlerde de suyu kolayca ve bolca üretmek işten bile değil…
Sonra, güneş enerjisi kullanılarak kısa sürede binlerce derece ısıtılan kazanların içinde, ille de su mu kaynatmak lazım? Ya da su kullanılacaksa, ille de o suyun buharını havaya mı atmak lazım?
Bu dünyada kimsenin enerji, yakıt, gıda, kuraklık, kıtlık gibi hususlarda suni krizler çıkartmasına izin vermeyeceğim. Bu görünen daha başlangıç, bundan sonra bu kadar bile direnemeyecekler, oyalayamayacaklar. Dünya çok çok büyük bir hızla çok çok büyük bir oranda değişecek.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi