Kendi hallerine ve akıbetlerine bırakın


Laf anlatmaktan, tekrara girmekten yoruldum. Lakin hala ne diyeceğime bakılıyor. Tayyip’i, Putin’i ve hala bunların peşinde gidenleri kendi hallerine bırakın. Onların gerçekleşmeyecek projelerini de kendi hallerine bırakın. Uzak durun. Bu güne kadar dünya dengelerini ayarladığım halde, şu anda yapacaklarmış gibi göründükleri bazı şeyleri yapmaya onları sevk ettiğim halde, yapmamışlardı. Bir adım atacaklardı, yıllar öncesinden her şey çok farklı olacaktı, bu günlere çok farklı şartlarda gelinecekti ama yapmadılar. Bu günlerde de benim istediğim gibi yapmıyorlar, aslında bana inat işler yapıyorlar. İstanbul’a karşı eskisi gibi kör ve sağır kalamıyorlar. Susup geçiştirme devri çoktan bitti. İstanbul’un dünyanın her yerinde aynı anlarda estirebildiği rüzgarlar sayesinde çoktan köşeye sıkışmışlar, hareket sahaları kalmamış, İstanbul treni de çoktan kaçmış. Şimdi çaresizlikten ve güçsüzlükten ötürü o küçük beyinleriyle basit oyunlar oynamaya çabalıyorlar. Başta kendilerini, sonra sağdaki soldaki bir avuç ahmağı kandırıyorlar. Aklı başında hiç kimse kanmıyor zaten sergilenen oyunlara…

Akkuyu NGS çoktan çöp oldu ve aslında inşa faaliyeti durdu. Bocalama kısmındalar, boşuna oyalanıyorlar ve o proje ya çöp olacak, ya anlattığım, sevk ettiğim projelere dönüştürülecek. Bu olursa, bunu da Putin ile Tayyip yapmayacak. Orada nükleer teknolojisi kullanılmadan temiz enerji, temiz su, temiz ziraat mahsülleri üretilecek ve besicilik de bir arada yapılacak. Batağın neresinden dönülürse kârdır. Dönen dönsün, Putin’in bu konudaki gerçek dışı açıklamalarına da kimse aldanmasın ve herkes emin olsun ki Akkuyu NGS bir çöp…

Hala Kanal İstanbul’dan bile bahsedilebiliyor. Söz bitmiş, bir şey söylemek gerekmiyor. Bu seviyesizliğe inmemiz ve karşılık vermemiz mümkün değil. Aslında Tayyip de Putin de yıkıldılar, açıkça yıkılışı geciktirmeye çalışıyorlar. Birbirlerini ayakta tutmaya çalışıyorlar. Kısa süre sonra ortada bir Putin de olmayacak. Vaatler çok, icraat yok. İcraata geçirmek istedikleri birkaç şey varsa da onlardan da kimseye fayda gelmez. Onların da arka planlarında türlü tuzaklar, oyunlar var. Bu ikili ile yapılacak işler belli: ziraatı, sağlığı, ahlakı, namusu, huzuru, aileyi, çevreyi, dini yok etmek. İnsan, organ, uyuşturucu, silah başta olmak üzere her şeyin kaçakçılığını yapmak… Mafyalara reislik yapmak, şirketlere çökmek, ülkeleri sömürmek… Bu maksatla iki ordunun da askeri unsurlarını şu ülkeye, bu ülkeye göndermek. Orduları ve devletlerin resmi kurumları ile araçlarını bile kullanarak insanlık dışı her işi yapmak… Bu ikilinin anladığı, bildiği işler, bu türlü işler…

Türkiye neden Rusya’nın gaz dağıtma merkezi olsun. Ben “Türkiye’yi çok kısa süre içinde enerji merkezi yapacağım.” dedim. “Rusyanın enerji dağıtma merkezi yapacağım” demedim. “Yine bir çıkışımın ardından malum çevreler oyun içinde oyun kursunlar.” da demedim. Türkiye’yi enerji dağıtma merkezi yapacaklarmış da Trakya’yı öne çekeceklermiş. Öyle değil… Türkiye çok kısa süre sonra bütün yeraltı ve yerüstü zenginliklerini en iyi şekilde değerlendiren bir ülke olacak, dev gibi projeler eş zamanlı olarak başlatılacak. Bunlar yapılırken Türkiye’nin, Türk milletinin menfaatleri en önde tutulacak. Bunlar Rusya için, batı alemi için, Çin için, İngiltere için, İsrail için, Yahudiler için, Satanistler için, uzaylılar için, Papalık için yapılmayacak. Türkiye’nin pek çok bölgesi gibi Trakya da bu sırada öne çıkacak ve şimdi milletlerine ihanet halinde olan şu ikili, arka plandan pis işler çevirmek istiyorlar.

Aslında ikisi de biyonik robotlar. Ben anlatmıyorum ama bilenler çok. Sadece son birkaç gün içinde bile dünyadaki uzaylı türler arasında büyük denge değişiklikleri oldu. Bakış açıları, kararları, gruplaşmaları değişenler oluyor. Bunlar da yeryüzündeki biz dünya insanlarının siyasi, askeri, mali, dini sahalardaki akışını etkiliyor.

Dünya insanlığının, böyle bir mükemmel gezegen üzerinde havadan, sudan geçinmesi, doyması çok kolay. Şu anda dünyada ne küresel ısınma var, ne karbon krizi var, ne iklim değişikliği var, ne kuraklık ya da kıtlık var, ne de enerji krizi var. Hepsi de uzaylı tarafların oyunları, planları… Bir de onlara kulluk eden malum Yahudi/Satanist grupların planları… Anlayanlar anladılar ki son zamanlarda dünyadaki sözde vahim krizlere, aslında suni krizlere çare olacak projeler, fikirler paylaşıldı. Birilerinin çok uzun süredir dünya üzerinde hakim kılmaya çalıştığı dev gibi planlar aslında yıkıldılar. Bundan böyle insanlığı istedikleri gibi kandıramayacak, sömüremeyecek, danışıklı dövüşlerle aldatamayacak, suni krizlere sürükleyemeyecekler. Böyle bir zamanda, geçmişten bu günlere kadar gelen geniş çerçevede kararlarının tesiriyle, hala danışıklı dövüşler ya da hala aldatıcı tavırlar sergileyerek Türkiye’nin ayağa kalkmasına, kaynaklarını kendine kullanmasına mani olmaya da çalışıyorlar. Çünkü Türkiye ayağa kalkınca, bütün insanlığı ayağa kaldıracak, bunu kesinlik seviyesinde biliyorlar.

Türkiye yeni yeni hayali projelere yüzünü dönüp zaman kaybedeceğine, kandırılacağına ve oyalanacağına, hemen Trakya’dan, güney doğudan, Ege’den, Akdeniz’den, her yerden gaz, petrol ve diğer yeraltı zenginliklerini çıkartmanın yoluna bakmalı. Hemen fikrini verdiğim “temiz” projelere de bakmalı. Türkiye bunları bir an önce yapmak için de başkalarının mühendislerine ve araç/makine imkanlarına muhtaç değil. Ne lazımsa hemen yapabiliriz. Bu hususlarda zorlandığını, yeterli mühendisi, araç ve cihazı bulamadığını iddia edecek olanlar varsa, ben bağlantılarımı da kullanabilirim. Yeter ki Türkiye hakikaten hür ve kendi ayakları üzerine bir ülke olsun. Şu sömürü dursun. Afrika gibiyiz. Ayağımızın altında uçuk seviyede zenginlik, enerji, güç, rızık var ama istifade etmemizin önü hep kesildi, şimdi de malum ikilinin arkasındaki güç unsurları bu maksatla oyunlar kuruyorlar, sağ gösterirken sol vurmaya oynuyorlar.

Bizim kimseden gaz, petrol, ziraat mahsülleri, araç, makine, yazılım v.b. almaya ihtiyacımız yok. Bizim derhal şu adice oyunların, tuzakların içinden çıkmaya ihtiyacımız var. Bu maksatla da “The End” dedim ve mevzu bitti. Tam kadro halinde ihanet etmenin hala yollarını arayan… Millet sokakta açlıktan, hukuksuzluktan, keyfilikten, yasaklardan, sansürden, baskıdan, insafsızlıktan ötürü topluca feryat ediyorken hala devletin imkanlarını çalmanın, hala devletin imkanlarıyla başka devletleri ayakta tutmanın yollarını arayan… Hala 13 milyondan fazla bedavacıyı bile sınır dışı etmeyen ve Londra merkezli sistemin diğer unsurlarıyla birlikte sözde mültecileri türlü yollarla nakite/kazanca çevirmeye çalışan… Hala Yunanistan krizini bile Londra’nın istediği hale dönüştürmeye çalışan… Hala Londra’nın tasmalı köpeği Aliyev ile en ufak bir sorun bile yaşamayıp inadına yakınlık görüntüleri veren… Hala Güney Azerbaycan’ın hürriyet ve insan hakları mücadelesine bile kör, sağır, dilsiz kalan… Hala saymakla bitmez vurgunu, soygunu, zulmü, ihaneti, peşkeşi, tacizi, tecavüzü, mafya işlerini, fuhuş işlerini, türlü çeteleri, hukuksuzluğu, adiliği, şerefsizliği, piçliği, pisliği, şeytanlığı devam ettiren… Hala üç beş lafla, sözle, hileli projeyle zaman kazanacağını zan eden Ankara hükumeti bitmiştir. Ben sözümü söylemişim. Yıkılmasın, devrilmesin diye Ankara’ya el uzatanın elini keseceğim. Dili ile destek verenin dilini keseceğim. Bakışlarıyla destek/güç verenin bile gözlerini oyacağım. Bütün cihan da yanacak, yıkılacak olsa, Ankara hükumetini ayakta tutamayacaklar. Ankebut Ağının Tayyip’ten sonrasını ayarlayabilecek gücü de parası da kadroları da kalmadı. Dahası, bilenler biliyorlar ki ben Ankara hükumetine en son darbeleri vurmak için artık yerin üstünü değil, yerin altındaki şehirleri, sistemleri yerle bir ediyorum. Çünkü yerin üstünde karşımda durabilecek kimse kalmadı.

Şimdi oyalanmak isteyenler, takılsınlar sıfırı tüketmişlerin peşlerine, oyalansınlar. Zaman ve para kaybetsinler. Benzeri hamleleri devam ettikçe de sık sık yazacak, uyaracak değilim. Ben yoluma bakıyorum, kararlılıkla hedeflerime yürüyorum. İşte kaçıncı tekrarla yazdım. Kazanmanın, kurtulmanın, korunmanın, adaletin, huzurun, hayırlı her şeyin merkezi İstanbul… Aklı başında olanlar suni merkezlerle ve sahada oynatılan piyonlarla vakit kaybetmesinler ve artık ellerini taşın altına açıkça da koysunlar.

İşte Güney Azerbaycan geliyor, çok az kaldı. İşte Irak geliyor, çok az kaldı. İşte Suriye geliyor, çok az kaldı. Bütün bu topraklar tek çatı altında, tek merkez etrafında kenetlenecekler. Her yer aynı anda maddi ve manevi feraha çıkacak. Ankebut Ağı da buna mani olamayacak. Rusya Federasyonu denilen sistem, Londra ile danışıklı dövüşlerine, uzaylı türlere kul olmaya devam etsin ki kısa süre sonra oralardaki oyunları da bozacağız, oralardaki halkları da kurtaracağız. İşte herkes görüyor, duyuyor ki Türk dünyası da geliyor, Afrika da geliyor, Asya da geliyor. Çok yakında Çin, Rusya, Japonya, Fransa, İtalya, Almanya, ABD, Kanada ve diğerleri de İstanbul’a gelecekler ama kabul edilmeyecekler.

| Mfs – Oyun bozan – Akademi Dergisi

..