Günlük arşivler: 5 Ekim 2022 - 23:31
Mazi…

Mazi…
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
Türkiye’nin iç bölgelerinde de çok uygun şartlar var
Kazık temeller çakıldıktan sonra üst kısımları buna benzer ama az daha geliştirilmiş bir usulle birleştirilse… Top atsan yıkılmaz orası. Fırtınayı geçelim, kuvvetli bir tsunami gelse bile söküp sürükleyemez orayı. Üzerine beş kat bile çıkılır. Üstelik çok az insanla ve araçla, yine çok kısa sürede ve çok ucuza temel atabilmiş olursun.
Ve yine, zamanı geldiğinde kolayca söker, bütün malzemeyi alıp götürebilir ve başka yerlerde kullanabilirsin.
Ya da geri dönüştürebilirsin. Özellikle arazinin şartlarını iyi ölçerek, yeterli genişlikte ve uzunlukta direkler/kazıklar çakarsan… Bir de sadece kenarlara değil de orta kısımlara da yeterli sayıda ve özelliklerde kazıklar çakarsan… Ne yan yatar, ne yere batar ne de başka sorun yaşanır. Zaten binanın altının çoğu kısmı boş olacak ve şiddetli sel baskını ya da tsunami gibi afetler zamanında suyun epeyi bir kısmı altından akıp gidebilecek. Bu, binanın yaz kış daha iyi ısı yalıtmasına sahip olmasını da sağlayacak.
Yine bu sayede, hazır/taşınabilir ev sistemi yaparken atık ve temiz su borularını da kolayca bağlayabilirsin.

Diğer soruna cevap vermek için kısaca şunu çizdim. Temsili bir çizim, konuyu anlayabilmen için sadece.
Anlattığım hepsi bir arada projeyi yapmak için deniz kenarlarında olman şart değil. Ben, en iyi şartlar orada diye o şekilde anlattım ama Türkiye’nin iç bölgelerinde de çok uygun şartlar var. Mesela Tuz gölü…
Türkiye’nin orta kısmında, gayet büyük, etrafı nispeten daha düz ve ziraata, besiciliğe uygun…
Pek çok büyük şehre de yakın. Ana yollara ulaşmak kolay
Yine Isparta tarafları da fena değil. Oralarda da göller var. Araziyi düzelmek zorunda kalabilirsin ama buna değer.
Gerçi o hafriyat, düzeltme işlerini de çok çok daha ucuza ve kısa sürede yapmak mümkün, o ayrı konu.
Sarı ile çizdiğim yerler gerçek hatlar değil ama onlara yakın hatlarda ana kanallar açılacak
Hala farklı düşüncelere sahip olanlar elbette vardır ama her şey planladığım gibi olursa, Türkiye’nin ana kanallara sahip olması öyle çok uzun bir zaman almayacak
Yani senin gibiler göllerin yakın etrafında hayvancılık, ziraat, enerji, su dahil hepsi bir arada projelere giriştikten kısa süre sonra, bu kanallar imdadınıza yetişecek.
Türkiye’nin her yeri yeşillenecek. Her yerde bol deniz suyu, bunun devamı olarak bol içme suyu ve elektrik enerjisi olacak. Bol bol balık olacak ve balık çeşitleri de çok artacak. Buna, senin gibi kişilerin yapacağı çiftlik projeleri de çok yardımcı ve önayak olacak.
Tabiatta bitki çeşitliliği de hayvan çeşitliliği de artacak.
O GAP dedikleri proje bu projenin yanında mesele bile edilmeyecek, projeden bile sayılmayacak.
Zaten bir süre sonrasında Türkiye’nin büyük tatlı su göllerine ve baraj göllerine ihtiyacı da olmayacak.
Sistem iyice oturduktan sonra oralar da tuzlu su gölüne çevrilecek.
Belki de kısa süre sonra Konya ovasında ziraat mahsüllerinden daha çok oranda deniz mahsülleri yetiştirilecek.
Çünkü çiftçilerimizin epeyi bir kısmı, mükemmel bir eğitim de alarak balık çiftlikleri açacaklar
Sizin gibilerin, bunları şimdiden öngörerek birlik olmaları şart.
Maddi imkanlarınızı, arazilerinizi birleştirmelisiniz.
Bu kadar kanal olursa ülke içinde kara ulaşımı nasıl olacak diye de dert etmeyin. Hiç sorun olmayacak. Bu kanallar kazılırken zaten çok büyük seviyede madencilik yapılmış olacak. Çok değerli şeyler çıkartılacak. Kanal çalışmaları daha başlarken bile bunu yapacak devlet kurumunun sermayesi uçuk seviyelere ulaşacak. Hiçbir masraftan kaçınmadan her safhada yeterli sayıda ve kalitede kanalların altından yeraltı geçişleri ve üstünden köprüler yapacak. O tünel/geçit sistemleri de köprü sistemleri de değişecek. Hem çok hızlı hem çok kaliteli ve uygun maliyetli sistemler kullanılacak.
Kanalların altındaki tünellerde çok ileri teknolojiler kullanılacak. Araçlar için de yayalar için de geçişi kolaylaştıran ve hızlandıran teknolojiler olacak.
Hem ana kanalların hem de tali kanalların altındaki geçitlerin pek çoğu, devletin hazinesine kesintisiz ve yüksek gelir getirmeye başlayacak. Geçişleri ücretli yapmak gelmesin aklına… O hukuka da vicdana da uygun değil. Geçitler geniş ve uzun olacaklar. Oralarda çok mağazalar, dinlenme tesisleri olacak. Sürekli para alış verişinin yaşanacağı yerler olacaklar.
Öyle şeyler olacak ki muhtelif sahalardaki projeler peş peşe gerçekleştikçe, kısa süre sonra Türkiye, vatandaşlarından ya çok düşük seviyede vergi alacaktır ya da hiç almayacaktır.
Hayat pahalılığı, geçim zorluğu ve peşi sıra yaşanan vahim sorunlar, yerini dünya tarihinde hiç görülmemiş bir hızda ve seviyede ucuzlamaya, kolaylaşmaya, rahatlamaya, kaliteli hayata bırakacak.
Yatırım yapacakken bu açılardan bakın. Planlamalarınızı buna göre yapın.
Kripto kesimlerin adamlarından da şirketlerinden de AKPKK ya da diğer siyasi partilerden de uzak durun .
Bu işler yapılmaya başlanırken onların bir kısmı mezarda, bir kısmı ceza evlerinde, az bir kısmı muhtelif ülkelerde olacaklar. O kaçanlar da kısa süre sonra zaten getirilecekler.
Diğer soruna gelince…
Bunları böyle açıkça anlatmamın faydalarının yanında elbette zorlaştıran, sorunlara sebep olan yanları da var ama olsun.
Söylediğin gibi Türkiye’nin en değerli arazileri yabancı unsurlara peşkeş çekilse ne olacak. Ben bu hususta daha önce kararlarımı açıkladım
Gelip Trakya’dan, Ege’den, Akdeniz’den ve diğer yerlerden arazi alacak olan öyle kişiler, gruplar, şirketler de zaten zincirleme bir yargılama sürecinin muhatapları olacak. Perişan hallere düşecekler. Çok adam, şirket, para, taşınmaz kaybedecekler. Sadece AKPKK değil, daha önceki iktidarlar zamanında da Türkiye’den çok şeyler çaldıkları, hep hukuksuz işler yaptıkları gözler önüne çıkacak. Türkiye devlet olarak alacaklarına karşılık olarak bunların ya da taşeronlarının üzerine görünen taşınır, taşınmaz ne varsa, hepsine sınırları dahilinde el koyacak
Bu, mesele bile değil. Geniş, konumu çok iyi ve çok değerli araziler hatta bunların üzerindeki tesisler Türkiye’nin hazinesine dahil edilecekler, kamulaştırılacaklar. Lakin söz konusu taraflara bir kuruş dahi verilmeyecek. Hatta onlardan daha da fazlasını talep edecek Türkiye devleti… Söz konusu taraflar, arazileri, işletmeler, tesisleri özel şahıslardan almış olsalar bile, sonuç değişmeyecek. Yani sadece hükumetin ihanetleri sayesinde devletimizin arazilerinin, işletmelerinin, tesislerinin ele geçirildiği şartlarda değil, özel şahıslar üzerinden satın alınmaların göründüğü şartlarda da Türkiye devleti kamulaştırmalar yapacak.
Çünkü milletler arası suçlar, terör, kara para işleri kapsamında bakılacak meseleye… Alıcıların paralarının, işlerinin, bağlantılarının dünyanın hiçbir yerinde temiz olmadığı açıkça meydana çıktıktan sonra, isterlerse onlar da yüzlerce kişinin üzerine satın almalar göstersinler. Daha bu kısımlarda söz konusu patronların ve büyük şirketlerin, muhtelif ülkelerin gizli servislerine taşeronluk yaptıkları da meydana çıkartılacak. Devletler arası mücadeleler bu yönde de olacak ve Türkiye hukukun gereklerini yapacak. Kimseye acımayacak, kimseden çekinmeyecek.
Hiç mesele değil, yine el konulacak her şeye…
O sıralarda, Türkiye’nin hukuka uygun olarak, alacaklarına karşılık olarak, çalınaları geri almak maksadıyla yaptığı bu müdahalelere mani olabilecek ne Londra olacak, ne Washington, ne AB, ne NATO, ne Rusya, ne Çin ne başkası… Şu anda bile insanlık düşmanı ve danışıklı dövüşçülerden oluşan bu sistem çöktü. Çok yakında iyice hiç olacaklar. Belki üç beş cılız ses/tepki çıkabilir, ondan ötesine gidemezler.
Daha önce “ABD, İngiltere ve pek çok Avrupa ülkesinden, Türkiye devleti olarak alacaklarımız var. Bunları tahsil edemezsek oralardan topraklara, işletmelere, tesislere, barajlara, yollara v.b. el koyacağız” dedim. Bunda da son derece ciddiydim, ciddiyim. Bunlar dahi olacak. Yok öyle onlarca sene hatta asırlarca sömürüp de sonra yanlarına kâr kalması. Bu millet haklarını alacak. Bütün Katar’ı, BAE’yi, Suudi Amerika’yı, Singapur’u ve benzerlerini toptan satsa o Londra, yine de alacaklarımızı kısa sürede ödeyemez. O kadar alacaklıyız. Hala yüksek faturalardaki devasa soygun bile Londra’ya ve onun emrindeki devletçiklere akıyor. Hala Londra’nın tefecilerine çalıştırılıyor koca Türk milleti. Bunlar dahi hesaplanacak ve ilgli bütün resmi kurumlardan da tefecilerden de dev şirket görünenlerden de geri alınacak. Kaç el değiştirirse değiştirsinler, kimden kime devir ederlerse etsinler, ciğerlerini söküp alırcasına sert müdahalelerle alacağız. Bunlar yapılacak da TR de son zamanlarda ele geçirecekleri araziler mi geri alınamayacak.
Bir de şunu değerlendirin ki yakında kara ulaşımı çok çok azalacak. Havada uçan arabalar devrine geçilecek. O araçlar da ana yollar üzerinden belirlenmiş yüksekliklerde uçacaklar. Yine de şimdiden çok katlı binalara izin verilmeyecek, yatay şehirleşme sistemi ile devam edilecek. Hem karada ve hem denizde gidebilen tasaruflu araçlar da çok yaygınlaşacak. Kanallar üzerinden her yere gidebilecekler. Ulaşım da çok ama çok ucuzlayacak. Sanayinin ağır nakliye işleri de çok çok ucuzlayıp kolaylaşayacak bu kanallar sayesinde…
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
Çok merak ettim
Tayyip şeklindeki biyonik robotu yenilemişler, güncellemişler. Anlaşılan o ki yeni, farklı teknolojiler de kullanmışlar. Belirsizlikleri hiç sevmem ve hemen çözmek isterim. Çok merak ettim, bakalım bizim sinyallerimize ne kadar dayanabiliyor. İçi-dışı bir arada sağlam testler yapılması talimatı verdim ekibime… Büyük bir memnuniyetle hemen işe koyuldular.
Bu arada, o Perinçek’e ne oldu? Nerelerde o, neden sesi çıkmıyor? Önce Suriye’ye yapacakları ziyaret yalan oldu, sonra da kendisi mi yalan oldu?
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
Ben cemaatimi resetliyorum
Benimle yoluna devam etmek isteyen ülkeler/hükumetler hatta iş grupları, LGBT’ye karşı tavırlarıyla da Süleymanlılar cemaatinin bütün unsurlarına karşı tavırlarıyla da “Mfs’nin yanındayız” mesajını vermiş olacaklar.
Bu ülkeler, sınırları dahilinde faaliyet gösteren Süleymanlılar cemaatine ait dernek, vakıf ve şirketleri tamamen ve hemen durduracaklar. Kendilerine nasıl uygunsa, bir şekilde hukukuna uydursunlar ve durdursunlar. Talebe kursları, yurtları dahi hemen kapatılacak. Cemaatin halktan olan mensupları değil ama tüzel kişiliklerde resmi ya da gayr-i resmi surette faaliyette olan ilgili kişileri (hoca denilenler de dahil) sınır dışı edecekler.
Ülkelerinde bulunan Süleymanlılarla bağlantılı vakıflara, derneklere, şirketlere incelemeler/soruşturmalar başlatacaklar. Buralarda görevli olan cemaat mensuplarının her şeyi didik didik edilecek. Aralarından küçük ya da büyük suçlara karışmış olanlar derhal adli kurumlara sevk edilecekler. Lakin cemaatimin taşınır ya da taşınmaz varlıklarına asla el koymayacaklar. Ben cemaatimi resetliyorum. Türkiye de dahil, dünyanın her yerinde resetleyeceğim. Türkiye’deki kısmına ise organize suçlar, terör, nitelikli dolandırıcılık, vatana ihanet, cinayet dahil olmak üzere, çok geniş kapsamlı operasyon yaptıracağım. Kimse de buna mani olamayacak. Bu sırada da suçlu olan herkes şeffafça yargılanıp cezalandırılacak ama cemaatimin varlıklarına asla el konulmayacak. Cemaatime sızmış ve idaresini eline geçirmiş karanlık odakların adamları temizlenecek ama cemaatim yoluna devam edecek.
Ben cemaatimi lafta değil, hakikaten siyasetin dışında bir cemaat haline getireceğim. Cemaatim hiçbir siyasi partinin, siyasi liderin, gizli servisin, mafyanın, kripto hain grubunun sızamadığı, kısmen ya da tamamen idaresini eline geçiremediği bir cemaat olarak yoluna/hizmetine devam edecek.
| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi