Sebe suresinde bahsedilen “Belde-i tayyibe” yani temiz, pak, çok güzel belde, çok yaklaşık olarak burası…
Günümüzde bazı kesimlerin “mezopotamya” dedikleri sınırlara da çok yakın bir sınır bu…
Binlerce sene önce, yüksek bilim ve teknoloji çağı yaşanan o devirde, sarı ile işaretlediğim bu yer, çok ama çok gelişmiş bir yerdi. Yüksek teknoloji ile yapılmış cihazlar, evler, arabalar, ziraat ve hayvancılık sistemleri, havadan su ve yakıt elde etme sistemleri, teknoloji ile desteklenmiş nehirler, bol rızık, bol su… Şu anda bile görsek şaşıracağımız bir yüksek teknoloji ve hayat standardı vardı. Hayat çok kolaylaşmıştı ama bu, o insanlara da yaramamıştı.
Sonra hep olduğu gibi oradaki insanlar da azdılar, yoldan çıktılar, İblis’e ve hatta bazı uzaylı kişilere uydular. Peygamberlerini yalandılar, alaya aldılar, meczup dediler, “Haber verdiğin azabı getir de görelim” dediler. Mühlet verildi, azdılar, alaya aldılar, saldırganlık yaptılar ve derken topluca helak oldular. Neredeyse taş üzerinde taş kalmadı. Topraklar bile yandı. Zaten sadece oralar değil, aşağıya, Yemen’e kadar her yerde yüksek teknoloji, yemyeşil arazi, cennet misali şehirler vardı. Oralar da hep yandı… Ad kavminin lideri Şeddad bir Ad’in suni cenneti bile o bölgedeydi.
Bu meselenin de farklı farklı yanları var ama merkezde yine uzaylı türler var. Sebe suresinde pek çok ayet-i kerimede uzaylılara ve yüksek teknolojiye işaret var.
Uzun zaman ayrılarak anlatılması gereken meseleler bunlar. Lakin şu bilinmeli ki Sebe suresindeki 15. ayet-i kerime, ahir zamanda bu bölgenin yeniden ihya edileceğine, o eski haline geri döndürüleceğine işaret ediyor. O bölge yine dünyanın en nadide bölgelerinden biri olacak. Yine yüksek bilim ve teknoloji insanlığın faydasına olacak şekilde kullanılacak. Bir zaman geçecek, yine yoldan çıkılacak ama sonrasında düzelme olmayacak, kıyamet kopacak.