Yüz binlerce yılda bir yaşanan gök hadisesi | Rüya tabiri


Daha önce “Gece güneşi” başlığı ile paylaştığım rüyama benzer bir rüya gördüm.

Bu defa (27/28 Eylül 2022 gecesi) rüyamda yedi yıldız/güneş vardı. Yine gece vaktiydi. Yaz gecesiydi. Hava ne sıcak, ne soğuktu, çok iyi bir serinlik vardı. Güneşlerden ikisi büyüktü ve birbirleri ile eşit boydaydı. Bunlar üst sırada görünüyorlardı. Diğer beş güneş bunlardan daha küçüktü ama onların da boyları birbirleri ile aynıydı. Hepsinin rengi aynıydı. Turuncunun tonlarıyla alacalıydılar.

Ben dükkan gibi bir yerdeydim ama değişik bir hal vardı. Dışarıdan dükkan gibi görünen bu yerin içi genişmiş, karanlıkmış, ranzalar varmış ve çok sayıda mahkum uyuyormuş. Orasının aslında ceza evi olduğunu biliyorum. Zemin katta olan bu yerin kapısı da açıktı ve isteyen girip çıkabiliyordu. Baba demek istemediğim ve “Firavun” dediğim öz babamın, gerçek hayatta eskiden bir terzi dükkanı vardı. Rüyada gördüğüm dükkan, tam olarak orasıydı ama hali değişikti.

Ben kapının önünde iken birden gökte bu yıldızlar belirdi. Onlara bir bakınca içimden “Bu, on binlerce hatta yüz binlerce yılda bir görülebilecek bir gök hadisesi.” dedim. Bulunduğum caddenin epeyi ötesinde, gayr-i İslami hayat tarzları olduğu hemen fark edilebilen genç erkek ve kadın kişiler de bu yıldızları görmüşler, nasıl tepki vereceklerini şaşırmışlardı. Maçlarda şaşkınlık ve sevinçle karışık tezahürat yapanların hallerine benzer hallere girdiler. Sesleri bulunduğum yere kadar geliyordu.

Ben, sadece birkaç saniye sonra hemen hızla içeriye girdim. Uyumayan, ayakta olan insanları dışarı çağırdım. Hemen en önden de dışarı çıktım, içeride sadece birkaç saniye durdum. Dışarı çıktığım gibi yeniden bu yıldızlara bakıyordum ve birkaç saniye içinde hepsi birden solmaya, biraz gözden kaybolmaya başladılar. Arkamdan dışarı çıkanların hepsi bu yıldızların parlak ve net görülebilen halini göremediler. Ben o sırada “Bakın, bu yıldızlar belki de yüz binlerce senede bir görülebilecek şekilde bu sırayla/halle dizilmişler.” diyordum.

Ben bunu dediğim gibi, peşimden dışarıya gelen ve gökte ne yaşandığını anlayan, beni de duyan bir kişi dikkatimi çekti. Sol çapraz arkamda idi (saat sekiz yönü) bu kişi ama yine de fark ettim. Bu cümleyi kurduğum gibi o çok endişeli ve üzgün bir halde sola doğru iki adım attı. “Sen afet olacağına mı yordun bu hadiseyi?” dedim. Üzgün bir yüz ifadesiyle, kısık sesle ve başını da tasdik manasına yavaşça sallayarak “Evet” dedi. “Allah şahidimdir ki ben senin o anda bu düşünceye sahip olduğunu, bunu düşündüğünü biliyordum.” dedim.

İlk anından, gözden tamamen kayboldukları ana kadar, söz konusu yıldız grubu hep ufuk çizgisine yakın bir yerde görünüyordu. Çok yüksekte değillerdi.

Yıldızlar gözden kaybolunca tekrar dükkana girdim. Bu defa içerisi bir devlet dairesine benziyordu. Aydınlatması çok iyi idi. İçerisi gündüz gibi aydınlıktı. Herkes telaşlı, endişeliydi. Sanki bütün memleketin düzeni bir anda sarsılmış, bozulmuştu. Masa başı çalışan genç erkek bir memur, yine genç yaşlarda tesettürlü bir kadına yardımcı oluyordu. Kadının kocası bir cezaevinde mahkummuş ve memur orayı arayarak kadının kocasını telefona getirtmiş. Kadını hiç samimi bulmuyordum. Ağlayarak, göz yaşları durmadan akarak kocasıyla konuşuyordu. Ben bir fırsatını bulup kadına bir kaç kelam etmeyi ve “Ben ceza evlerinde kaldım. Çoğu evlerden dağa sağlam oralar. Mahkumlar kaçamasınlar, tünel kazamasınlar diye her yeri çok sağlam yapılan binalardır ceza evleri. Bu kadar endişe etme, kocana bir şey olmaz.” demeyi düşündüm içimden. Sonra kadını samimi bulmadığım için, sözüm faydasız olacağı için kadına nasihat etmedim. Etrafta telaş halinde başkaları da vardı, onlarla da ilgilenmedim. Rüyanın en başından sonuna kadar hiçbir kısmında endişe, panik, gerginlik, sıkıntı halleri yoktu üzerimde…

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Bir Yorum Yazın