“24 Eylül krizi” mi?


Çocuk kandırırcasına haberler ve izahlar yapıyorlar. Bütün dünya İstanbul’a güveniyor, İstanbul’u dinliyor ve İstanbul’la eş zamanlı hamleler yapıyor.

Yarın bile dünya tarihine geçen bir gün olabilir. Tarihe “24 Eylül 2022 dünya genelinde yaşanan büyük mali kriz” diye geçebilir.

Bir süredir dünya genelinde mali fırtınalar yaşanıyor ve Ankebut Ağı bu yaşananları hem gizlemeye hem durdurmaya, hem olduğundan farklı şekilde açıklamaya çabalıyor. Ne yapacağını şaşırmış vaziyette ama sözde ilkeli ve bağımsız basın mensupları ise yeni yeni haberler yapıyorlar. Onu da aşağıdaki gibi art niyetlerle ve aldatmalarla yapıyorlar:

“Yatırımcılar paralarını çekip nakite geçiyorlar

Dünya genelinde yaşanan olağanüstü mali kriz nedeniyle bankalara olan güven en düşük seviyeye gerilerken yatırımcılar hisse senetleri, kripto paralar ve altın başta olmak üzere neredeyse bütün riskli varlıkları elden çıkarıp nakde geçiş yapıyor.

21 Eylül’e kadar olan haftada hisse senedi fonlarından çıkan para tutarı 7,8 milyar dolarlı buldu. Ayın dönemde 30,3 milyar dolarlık nakde geçti.”

16 Eylül 2022’de İsviçreli bir yatırımcının sorusuna verilen sesli cevap:
“Nakitten uzak durun, varlıklarınızı bankalarda tutmayın”

https://t.me/akademidergisii/19229

Gerçek bir harbe hazır olacağız


Türkiye olarak ordumuzla, milletimizle, her şeyimizle, gerçek bir harbe hazırlanacağız.

Rusya ile harbe girmeye, yanı sıra İran, Irak ve Yunanistan gibi İngiliz imalatı suni devletleri ve suni sınırları haritadan silmeye hazır olacağız. Birileri hala Türkiye’yi eski Türkiye zan ediyorsa, birileri Türk dünyasını hala eski Türk dünyası zan ediyorsa, birileri güç ve kararlılık görmek istiyorsa “işte buradayız” diyeceğiz. Kazakistan başta olmak üzere çok sayıda Türkistan unsuru da bizimle beraber olacaklar.

“Bu araçlar, bu tedbirler, milleti Ruslardan korumak için. Bakalım Ruslar bu millete neler yapacaklar”

https://t.me/AkademiDergisi/41419

Rusya Federasyonu denilen, bir avuç Rus’tan, geriye kalanı ise çoğunlukla Türk ve Müslüman unsurlardan oluşan şeyi parça parça edeceğiz. Bizi bu sahaya çekiyorlarsa “Mert dayanır, namert kaçar. İşte meydan” diyeceğiz.

Batıyı da doğuyu da zaten yıktık. Acınası hallerdeler. Halkları da patlamaya hazır barut fıçıları gibiler. Şimdi güney Azerbaycan’ı alacağız ve ses çıkartanı, itiraz edeni bile yanına koyup alacağız. Bir kısmında ise önce halkları ayağa kaldıracağız, sonra alacağız.

Şu andan itibaren, İran denilen İngiliz projesi sözde devletin başındaki sözde Müslüman ve molla, gerçekte ise İngiliz, ABD, batı casusu hainlere itaat edilmeyecek. İran ordusunu, İran’daki bütün silahlı ya da silahsız devlet unsurlarını tekrar ikaz ediyorum. Halkın yanında olsunlar, adaletten yana olsunlar, sömürüye karşı olsunlar. Aldatmaya, zulme, cinayete, kara para işlerine, el kadar çocukların devlet gücüyle kaçırılıp satılmasına karşı olsunlar. İyilikten ve insanlıktan yana olsunlar ve hiç zarar görmesinler. Başlarındaki kara paracı İngiliz casusları için hiç yere ölmesinler. Derhal halkın ve dolayısıyla haklının yanında durmayan bütün mülki, idari ve askeri amirlerin infaz emirlerini verdim. İran asıl şimdiden sonra karışacak. Kazakistan’da yaşananlar hiç kalacak. Halka kurşun sıkanlar, en önden infaz edilecekler. Belki de çoğu, kim vurduya gidecekler.

Dünyanın her hangi bir yerinde, herhangi bir Türk topluluğuna bir kurşun sıkanın üzerine kurşun yağmurları yağdıracağız. Güney Azerbaycan’da İran denilen suni devletteki diğer Türk ve Müslüman toplulukları da yalnız değildir.

Şimdi, karısını dul, çocuklarını yetim bırakmak isteyenler, halka ateş etsinler, ettirsinler, zulüm etmeye, hapsetmeye devam etsinler. Yaşayalım, bütün dünya görsün neler olacağını…

Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Büyük köpekler ve küçük köpekler

Kim Jong Un gibi modelleri çok iyi bilirim. Çok çabuk şişerler, çok çabuk patlarlar. Patlayınca da sadece kendilerine zarar verirler. Sonra kısa sürede ya unutulur giderler ya da her fırsatta lanetle anılırlar.  

Başkalarının köpekliğini yaparlar, idareleri altında bulunan halka da köpek muamelesi yaparlar. Kendilerinin her kemiğe kuyruk sallayan adi bir köpek olduğunu bildikleri için, herkesi kendileri gibi köpek zan ederler. 

Bulundukları insan toplulukları için de bütün dünya insanlığı için de tam bir baş belası olurlar. Böylelerini görüldüğü yerlerde derhal itlaf etmek, insanlığa hizmettir ve her insanın öncelikli vazifelerinden biridir. Oraya buraya sözde demokrasi ve insan hakları götürdüğünü iddia eden milletler arası teşkilatların ya da Amerika Birleşik Devletçikleri gibi teşkilatların, bu köpeklerden beklendiği kadar rahatsız olmayışı bile, aslında beraber beslendikleri içindir. Büyük köpek-küçük köpek ilişkisi…

Dünyanın gözleri önünde Yemen’de, Libya’da, Kuzey Kore’de ve daha sayması uzun gidecek yerlerde insan hakları da yerlerde… Lakin insan denemez Kim Jong Un gibiler de hala idarede… Çünkü vahşi batı, vahşi Çin ve vahşi Rusya, köpek beslemeyi, kullanmayı seviyor. İşlerine geliyor. Köpekler, köpeklerle beraber iş tutuyor. Akıllara zarar acılar, katliamlar, işkenceler, eziyetler yaşandı ve yaşanıyor ama dünya insanlığının önünde danışıklı dövüşler devam ediyor. İnsan parçalayan canavarlar koca bir milletin başında kalabiliyorlar. Ülkesini yarı kapalı ceza evine çevirerek, milletini Ankebut Ağının peyder pey nakite çevirmesine, organ işi dahil her şeye alet etmesine yarayan tasmalı bir köpek, sağda solda hırlayabiliyor. Meşhur bir Türk atasözüdür ki hırlayan köpekler ısırmıyor.

Kim Jong gibi, maşanın maşasının bilmem kaçıncı maşası bir köpekle uğraşmak istemem ama karşıma çıkamayan birileri maşalarını çıkarırlarsa, belki de maşalarından önce onları itlaf ederim. Anlaşılan o ki Kuzey Kore halkının da köpeklerden kurtarılmasının vakti geliyor. Çünkü İstanbul’un karşısına çıkartılmak istenen bir köpek daha cami duvarına işiyor. 

Kurtların ordusuna birkaç köpek ne yapsın…

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Açık oynayacağız, hızlı yol alacağız

Güney Azerbaycan, İngiltere’nin ve İsrail’in emrindeki Azerbaycan’a bırakılmayacak. 

Güney Azerbaycan özerk bir bölge de olmayacak, doğrudan Türkiye’ye bağlanacak. Bir “geçiş süreci” bir “uyuşma süreci”, Türkiye’ye bağlandıktan sonra yaşanacak. 

Oldu olası başka bir hukuk sisteminin, başka bir idari sistemin, başka bir eğitme/öğretme sisteminin ve kültürün içinde yaşatılan oradaki on milyonlarca Türkün, bir anda Türkiye içlerine serbest geçişlerine ve dağılıp ikamet etmelerine izin verilmeyecek. Topluca bir nüfus hareketine izin verilmeyecek ama gerekli her şartta kısmi geçişlere izin verilecek, kolaylık sağlanacak. 

Türkiye derhal bölgeye valilerini, kaymakamlarını, mahkemelerini, polislerini, askeri unsurlarını, kurumlarını götürecek. Daha çok bölge halkından Türk olanlar o bölgede devlet dairelerinde vazifelendirilecekler. Bu sayede de “uyuşma” süreci çok daha kısa sürecek. Bir yandan da bölge halkının acil sorunlarına el atılacak, devlet gücü ile çareler bulunacak. 

Türkiye’deki internet alış veriş sitelerinin teslimat sınırları içine hemen güney Azerbaycan da eklenecek. Kargo ve nakliye firmalarının bölgeye geçişleri kolaylaştırılacak. Kara para işlerine izin verilmeden, bu firmaların araçları serbestçe hareket edebilecekler. Ticari uyuşma da hemen başlatılmış,  para biriminde uyuşma da hemen başlatılmış olacak.

Güney Azerbaycan hususunda açık oynayacağız ve hızlı yol alacağız. Londra’nın, Güney Azerbaycan’ı İran’dan kopartarak emrindeki Azerbaycan’a bağlamasına dönük planlarını uygulamasına asla izin vermeyeceğiz. Bunların Türk Birliği diye diye yapmak istedikleri de hep Türkleri mahvetme ve bir yandan da her yeri daha fazla sömürme projesi… Türk dünyasına karşı sinsice Çin’i güçlendirme projesi… Buldukları ilk fırsatta yine Türk katliamları da yaptıracaklar. 

Planlarını gerçekleştirebilselerdi bölgeyi büyük karıştıracaklar, emirlerindeki ülkeleri (AKPKK sayesinde Türkiye de dahil) danışıklı savaştıracaklar ve ortalığı kan gölüne çevireceklerdi. O sırada da en büyük seviyede organ işleri yaparak kendilerine acil nakit kaynağı oluşturacaklar ve bir yandan da istedikleri Türk katliamlarını yapacaklardı. Eş zamanlı olarak, kurup kullandıkları pek çok terör örgütünü de iyice sahaya süreceklerdi. Bu sırada farklı noktalardaki pek çok Türk topluluğu ise “vatanı ve milleti savunmak” için savaştıklarını zan edeceklerdi. Yine kaostan beslenecekler, yine danışıklı dövüşecekler, yine kardeşi kardeşe de kırdıracaklar, kanlı ve kara paralar da elde edeceklerdi. Bir taşla çok fazla kuş vuracaklardı. 

Hareketimiz meşru… Hiç kimseden çekincemiz yok. 

– Hem Türkiye halkını türlü tehlikelerden muhafaza ediyoruz ve bunu sağlayabilmek için sorunu, sorunun merkezinde yani güney Azerbaycan’da çözüyoruz.

– Aynı zamanda hem güney Azerbaycan halkını hem de bölgedeki diğer halkları da batılıların örtülü işgallerinden, kaos projelerinden, kara para işlerinden, emirlerindeki terör örgütlerinden, katliamlardan muhafaza ediyoruz.

– Bir yandan da İran’ın idaresini elinde tutan İngiliz casusu hainlerin zulümlerine, katliamlarına, sömürmelerine karşı durarak insan hakları mücadelesi veriyoruz. 

– Yerimizde ABD olsaydı, şimdiye kadar yüzlerce kere bölgeye açıkça müdahale etmişti. 

– Bölgenin kendini İranlı görmediği/saymadığı ve işgal altında tutulduklarını bilip karşı mücadele verdikleri de çok açık şekilde gözler önünde. Tarihi gerçekler de bölge halkını doğruluyor.

Bu şartlar dahilinde bu halkları zulümlerden korumak, insan haklarının korunmasını sağlamak vazifesi Türkiye’nindir. Başta bordo bereli özel birliklerimiz yolu açacaklar, sahayı yönlendirecekler, gerektiği her anda her düşman unsuruna karşı silah kullanacaklar ve sonra hemen Güney Azerbaycan Türkiye’ye resmen bağlanacak. 

Şu anda dünya siyasetinde hiçbir ülke ya da ülkeler grubu, bu haklı/meşru müdahalemize karşı durabilecek şartlara ve güce sahip değil ve karşı durabilecek olsalardı dahi biz şu şartlarda aynı müdahaleyi yapardık, gerekiyorsa savaşa da girerdik. 

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi