Nohutun insanlar tarafından neden yenilmemesi gerektiğini halk dilinde anlatan kamu spotları Türkiye’de hiç vakit kaybedilmeden yayınlanmalı.
Nohut Anadolu’da binlerce yıldır yetişen, yetiştirilen ve Anadolu’dan dünyanın muhtelif bölgelerine yayıldığı değerlendirilen bir bitki. Lakin geçmiş bin yıllarda hatta geçmiş asırlarda insanların çoğu nohutu yemediler, hayvanlarına yedirdiler. Tıpkı yulaf gibi…
Nohut aslında hayvanların yemesi için uygun olan vahşi bir bitki türü. İçinde çok değişik zehirli bir yapısı mevcut. Nohut aslında yumuşaması için değil, söz konusu zehirlerini salması/bırakması için suda bekletilir ve suyu ile yemek de yapılmaz, dökülür. Bu işlem zehrini bir miktar azaltır. Bir miktarı da pişerken azalır. Yine de içindeki zehri tamamen yok olmaz.
İnsanların epeyi bir kısmının nohut yedikten sonra şişkinlik yaşaması, derin düşünceli bir hale girmesi, fazlasıyla sakinleşmesi hatta uyuşması sebepsiz değil. En çok da nohut yiyen çocukların halleri hiç normal değil. Uydurma bilim psikiyatri, muhtemelen bu bilimsel gerçeği de bilmeyerek ya da görmezden gelerek, çok çok yüksek sayıda çocuğa onlarca farklı hastalık teşhisinde bulunmuştur, bulunuyordur ve daha çocuk yaşlarda bile onların hayatlarını mahvediyordur. Daha çok çocuklarda olmak üzere, insanlarda görülen bazı davranış bozukluklarının arka planı, nohutun muhteviyatındaki zehirli kısımla da bağlantılı/ilgili. Nohut yiyen insanlarda hormon dengesi hızla değişmeye başlar. İnsandan insana değişmekle beraber, nohut yiyen hemen her insanda, hormon dengesinin değişmesi neticesinde az ya da çok düşünce ve davranış değişiklikleri olur. Evet, nohut yenildiğinde insanların beyin faaliyetleri de az ya da çok normalin dışına çıkar.
Protein oranının yüksek olması, doyurucu olması, ucuza temin edilebilmesi gibi nedenlerle insanlara sürekli tavsiye edilen nohutun besin değerleri aslında insanlar için değil, çok odacıklı mide yapısına sahip ve geviş getiren hayvanlar için uygun. Bu hayvanlara bile seyrek ve az miktarda yedirilmeli. Hiç yedirilmemesi ise en doğru tercih olur. Çünkü meselenin bir başka yönü daha var. Günümüzdeki nohutlar ile geçmiştekiler aynı değiller. Günümüzdeki çoğu nohut cinsleri üzerinde genetik müdahaleler olduğu da çok açık.
Gıda güvenliği, Milli Güvenlik Kurulunda sürekli gündem olması gereken bir güvenlik meselesi. Son on yıllarda Türkiye’de insanlar yulafa ve insan fıtratına uygun olmayan başka bitkilere de yönlendirildi. Bu konuda, Londra merkezli insanlık düşmanı sistem tarafından yönlendirildikleri bilinen gıda firmalarının da akademisyenlerin de yayıncı kuruluşların ve şahısların da çok yoğun yönlendirmeleri oldu, oluyor. Buna rağmen insanlar yulaf yemekte pek istekli olmuyorlar. Çünkü tabii yapımız, hususiyetlerimiz bile bu türlü bitkilerin iyi gelmeyeceğini bize bir şekilde hissettiriyor, uzak durmaya sevk ediyor. Yulaf da hep hayvan yemi olarak yetiştirildi ve böyle yapılması isabetli idi.
Türkiye’de, Ankebut Ağının mensubu olmayan, insanlığa karşı düşmanca duygular beslemeyen, satanistleşmemiş, masonlukla bağı olmayan hakiki bilim adamları derhal bu konularda bilimsel çalışmalar yapmalılar. Neticelerini hiç gecikmeden insanlarımıza duyurmalılar. Sonuçlar kamu spotu olarak ve halk dilinde kısaca anlatılmalı. İnsanlarımızın nohut, yulaf ve “insanların yemesi için uygun olmayan” benzeri diğer bitkilerden uzak durması sağlanmalı. Ankebut Ağı, bilimsel olarak “sorunlu” olduğu çoktan meydana çıkartılmış olan türlü bitkilerin, dünyanın muhtelif yerlerinde yenilmesi için sinsi oyunlar çeviriyor. Bu gibi sorunlar sadece bir Türklerin sorunu değil ve dünya üzerine organize bir faaliyetle, organize yönlendirmelerle bu işler çevriliyor. Başka ülkelerde başka “sorunlu” bitkileri yiyen insan toplulukları da farkında olmadan zihni, ruhi bir yönlendirmeye maruz kalıyorlar. Araplar, Hindistanlılar, İranlılar ve Afganlar da nohuttan öncelikle uzak durması gereken topluluklar. “Nohutun yaygın ve sık olarak yenildiği coğrafyalarda insan toplululuklarının ortak davranış tarzları, genetik ve psikolojik sorunlar başta olmak üzere bütün tıbbi sorunlarına dair bilimsel tetkikler, analizler. Ayrıca bu sorunların mali, siyasi ve askeri dengelere tesiri” başlığı ile çalışmalar yapılması, insanlığın en öncelikli meselelerinden biri olmalı.
Ben bu konuların uzmanı değilim. Bilgim, idrak seviyem ve kabiliyetlerim dahilinde, sınırlı seviyede bu konuya dikkatleri çektim. Bu hususta söylenmesi gereken daha fazla sarsıcı gerçeği de hiç kimseden çekinmeden hakiki bilim adamları söylemeli. Hem de hiç vakit kaybetmeden…
| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi
..