Çok dikkatli olma vakti

Elinizdeki altınları elinizde tutun. Altının düştüğüne aldanmayın. Neler döndüğünü bilmeyenler altınları satsınlar, ellerinden çıkartsınlar diye saha suni şekilde ayarlanıyor. Altınları toplamak istiyorlar. Haber verdiğim Avrupa/Euro krizi de çok yakın ama bu hususta da aldanmayın. Her şeye rağmen, kısa sürede çok büyük değer kaybettikten sonra Euro kendini biraz toparlayabilir. Lakin şimdiden şu gerçek kabullenilmeli ki ardından dolar kendini beklendiği seviyede toparlayamaz, toparlayamayacak. Kısa süre sonrasında dünyanın en güvenilir limanı Türkiye ve dünyanın en değerli/güvenilir parası Türk lirası olacak. Altın alış verişlerinde hilelere de şimdilerde daha çok dikkat edilmeli. Alınan altınlar gerçek değerlerinde mi araya başka madenler de katıştırılmış mı, artık bu husus çok çok daha dikkatli olunması gereken bir husus. En güvenilir görülen yerler bile, türlü hileleri, buldukları her fırsatta yapacaklar. Gözü açık olmayanların canlarını yakacaklar. Bir süredir Türkiye, Tayyip’in bastırdığı sahte dolarlarla doldu, şimdiden sonra sahte altınlara da çok dikkat etmek lazım. Avrupanın, ABD’nin, Rusya’nın, Çin’in hali de aynı ve son süreçte çok yüksek miktarda karşılıksız paralar bastılar. Bu sayede de büyük krizleri ötelediler. Mfs haklı çıkmamış da oldu güya… Şimdi ise krizler daha da şiddetli patlayacak, mani olamayacaklar. Bu şartlarda altınlarda hile yapmak da onların hiç kaçınmayacakları bir iş. Hatta sürekli su-i kast, intihar, şüpheli ölüm haberlerine de alışmak lazım. Para çalabilecekleri kritik konumdaki patronları ve bunların büyük şirketlerini harcamaktan bile çekinmeyecekler.

Kısa süreli ani değişiklikler kimseyi aldatmasın, altın güvenli liman…

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Nohut hakkında acil kamu spotu

Nohutun insanlar tarafından neden yenilmemesi gerektiğini halk dilinde anlatan kamu spotları Türkiye’de hiç vakit kaybedilmeden yayınlanmalı. 

Nohut Anadolu’da binlerce yıldır yetişen, yetiştirilen ve Anadolu’dan dünyanın muhtelif bölgelerine yayıldığı değerlendirilen bir bitki. Lakin geçmiş bin yıllarda hatta geçmiş asırlarda insanların çoğu nohutu yemediler, hayvanlarına yedirdiler. Tıpkı yulaf gibi…

Nohut aslında hayvanların yemesi için uygun olan vahşi bir bitki türü. İçinde çok değişik zehirli bir yapısı mevcut. Nohut aslında yumuşaması için değil, söz konusu zehirlerini salması/bırakması için suda bekletilir ve suyu ile yemek de yapılmaz, dökülür. Bu işlem zehrini bir miktar azaltır. Bir miktarı da pişerken azalır. Yine de içindeki zehri tamamen yok olmaz.

İnsanların epeyi bir kısmının nohut yedikten sonra şişkinlik yaşaması, derin düşünceli bir hale girmesi, fazlasıyla sakinleşmesi hatta uyuşması sebepsiz değil. En çok da nohut yiyen çocukların halleri hiç normal değil. Uydurma bilim psikiyatri, muhtemelen bu bilimsel gerçeği de bilmeyerek ya da görmezden gelerek, çok çok yüksek sayıda çocuğa onlarca farklı hastalık teşhisinde bulunmuştur, bulunuyordur ve daha çocuk yaşlarda bile onların hayatlarını mahvediyordur. Daha çok çocuklarda olmak üzere, insanlarda görülen bazı davranış bozukluklarının arka planı, nohutun muhteviyatındaki zehirli kısımla da bağlantılı/ilgili. Nohut yiyen insanlarda hormon dengesi hızla değişmeye başlar. İnsandan insana değişmekle beraber, nohut yiyen hemen her insanda, hormon dengesinin değişmesi neticesinde az ya da çok düşünce ve davranış değişiklikleri olur. Evet, nohut yenildiğinde insanların beyin faaliyetleri de az ya da çok normalin dışına çıkar. 

Protein oranının yüksek olması, doyurucu olması, ucuza temin edilebilmesi gibi nedenlerle insanlara sürekli tavsiye edilen nohutun besin değerleri aslında insanlar için değil, çok odacıklı mide yapısına sahip ve geviş getiren hayvanlar için uygun. Bu hayvanlara bile seyrek ve az miktarda yedirilmeli. Hiç yedirilmemesi ise en doğru tercih olur. Çünkü meselenin bir başka yönü daha var. Günümüzdeki nohutlar ile geçmiştekiler aynı değiller. Günümüzdeki çoğu nohut cinsleri üzerinde genetik müdahaleler olduğu da çok açık. 

Gıda güvenliği, Milli Güvenlik Kurulunda sürekli gündem olması gereken bir güvenlik meselesi. Son on yıllarda Türkiye’de insanlar yulafa ve insan fıtratına uygun olmayan başka bitkilere de yönlendirildi. Bu konuda, Londra merkezli insanlık düşmanı sistem tarafından yönlendirildikleri bilinen gıda firmalarının da akademisyenlerin de yayıncı kuruluşların ve şahısların da çok yoğun yönlendirmeleri oldu, oluyor. Buna rağmen insanlar yulaf yemekte pek istekli olmuyorlar. Çünkü tabii yapımız, hususiyetlerimiz bile bu türlü bitkilerin iyi gelmeyeceğini bize bir şekilde hissettiriyor, uzak durmaya sevk ediyor. Yulaf da hep hayvan yemi olarak yetiştirildi ve böyle yapılması isabetli idi. 

Türkiye’de, Ankebut Ağının mensubu olmayan, insanlığa karşı düşmanca duygular beslemeyen, satanistleşmemiş, masonlukla bağı olmayan hakiki bilim adamları derhal bu konularda bilimsel çalışmalar yapmalılar. Neticelerini hiç gecikmeden insanlarımıza duyurmalılar. Sonuçlar kamu spotu olarak ve halk dilinde kısaca anlatılmalı. İnsanlarımızın nohut, yulaf ve “insanların yemesi için uygun olmayan” benzeri diğer bitkilerden uzak durması sağlanmalı. Ankebut Ağı, bilimsel olarak “sorunlu” olduğu çoktan meydana çıkartılmış olan türlü bitkilerin, dünyanın muhtelif yerlerinde yenilmesi için sinsi oyunlar çeviriyor. Bu gibi sorunlar sadece bir Türklerin sorunu değil ve dünya üzerine organize bir faaliyetle, organize yönlendirmelerle bu işler çevriliyor. Başka ülkelerde başka “sorunlu” bitkileri yiyen insan toplulukları da farkında olmadan zihni, ruhi bir yönlendirmeye maruz kalıyorlar. Araplar, Hindistanlılar, İranlılar ve Afganlar da nohuttan öncelikle uzak durması gereken topluluklar. “Nohutun yaygın ve sık olarak yenildiği coğrafyalarda insan toplululuklarının ortak davranış tarzları, genetik ve psikolojik sorunlar başta olmak üzere bütün tıbbi sorunlarına dair bilimsel tetkikler, analizler. Ayrıca bu sorunların mali, siyasi ve askeri dengelere tesiri” başlığı ile çalışmalar yapılması, insanlığın en öncelikli meselelerinden biri olmalı.

Ben bu konuların uzmanı değilim. Bilgim, idrak seviyem ve kabiliyetlerim dahilinde, sınırlı seviyede bu konuya dikkatleri çektim. Bu hususta söylenmesi gereken daha fazla sarsıcı gerçeği de hiç kimseden çekinmeden hakiki bilim adamları söylemeli. Hem de hiç vakit kaybetmeden…

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

..

İşte saha…

İran’da çıkan karışıklıklarla eş zamanlı olarak elektrikli araçların, kamyonların, TIR’ların tanıtımlarının artması, hep birbirleriyle bağlantılı. Hatta elektrikli araçlar için pil imal edileceğine dair haberlerin artması ve de 10 dakika şarjla yüzlerce kilometre yol gitmeye yarayacak pil teknolojisinin geliştirildiğinin duyurulması da hep birbirleriyle bağlantılı. Koç ailesi, tepeden aldıkları talimatlarla elektrikli araçlar için pil imal etme işine giriyor. Tayyip de zaten aynı yerden aldığı talimatlarla bu işlere giriyor. Bunlar ve benzerleri, İran’da karışıklıkların arttığı şu günlerde üst üste “müjdeli” haberlerini duyurdular, yayınlattılar.

Dünya üzerinde aslında petrol ve gaz tedarik sorunu yok. Elektrik ve doğal gaz faturalarının bu kadar şişirilmiş halde gelmesine sebep olacak sorunlar henüz yok. Bu kriz de suni bir kriz. Aldatmalarla, yalanlarla, milletler arası dolandırıcılık yapan bir avuç mason tarafından kasıtlı olarak oluşturuldu. Bunu yapmalarında pek çok maksat var ama bir maksatları da elektrikli araçları yaymak, çok satmak.

Aslında uzun zamandır buna hazırlanıyorlardı, son zamanlarda ben elektrikli araçların aslında sorunlu araçlar olduklarını, anlatıldıkları gibi olmadıklarını, hala vahim seviyede pil sorunlarının devam ettiğini, yakın geleceğin araçlarının elektrikli/pilli araçlar olmayacaklarını v.s. anlattıkça işleri bozuldu. Sahayı istedikleri gibi kontrol edip yönlendiremediler ve hep zarar ettiler, ediyorlar. Şu andaki teknoloji seviyesiyle yapılmış elektrikli araçları satın almak, bir çeşit nitelikli dolandırıcılık faaliyetinden mağdur olmak demektir. Ankebut Ağının seve seve yaptığı şey de zaten dünya insanlığını her türlü zarara uğratan faaliyetlerdir. Gerçek hukuk devletlerinin, şu andaki pilleriyle ve sistemleriyle elektrikli araçların satışına izin vermesi mümkün değildir.

Zamanı geldikçe meseleleri daha da açar anlatırım. İyice bilinmeli ki Güney Azerbaycan’ın yer altı ve yer üstü zenginliklerinin bundan böyle batı dünyasına, İsrail’e ve yine Ankebut Ağına bağlı olan malum Asya ülkelerine peşkeş çekilmesine izin vermeyeceğim. Putin’in, Tayyip’in, Paşinyan’ın, Aliyev’in bu bölgede Ankebut Ağının menfaatine olacak şekilde işler çevirmelerine izin vermeyeceğim. Bölge halkını daha fazla acılara, zulümlere sürükleyecek olan ve gerçekte olduklarından çok farklı şekilde insanlığa anlatılan projelere izin vermeyeceğim.

Trilyonlarca dolarlık şirketleri batırmam gerekiyorsa hatta ABD, Rusya ve Çin’i aynı anda parçalara ayırmam gerekiyorsa bile bunu yaparım ama söz konusu planların uygulanmasına izin vermeyeceğim.

Şimdi herkes aklını başına alsın, gerçekleşmeyecek planlar peşinde koşmaktan vazgeçsin, Güney Azerbaycan’dan da elini çeksin ve orayı Türkiye’ye dahil edeceğim. Bu hamlemin içinde ayrıca oyunlar kurmak isteyenlere de izin vermeyeceğim. Çatışmak ya da uzlaşmak isteyenler için işte saha…

isteyenle çatışacağız, isteyenle de karşılıklı olarak tansiyonu düşüreceğiz.

| Mfs – Plan bozan – Akademi Dergisi

George Soros!

Boşuna uğraşıyor ve faydasız yere kan döküyorsun.

Senin o kanlı ellerin Türk/İslam dünyasının üzerinde gezdikçe, en çok da Türkiye ve Türkistan (Türk dünyası) üzerinde gezdikçe, her seferinde iki elini birden kıracağım.

Bu eli de ben aldım, sen kaybettin. Senin gibiler kaybettiler. Hak ettiğim üzere ben Güney Azerbaycan’ı alıyorum. Pislik çıkartmayın. Mağlubiyetinizi kabullenin ve geri çekilin. Çekilmezseniz de siz bilirsiniz.

Eskiden kaoslar size yarardı, şimdi bize yarıyor. Dökülecek kandan, yanacak candan ben mesul olmam. O halde ben öfkelenirim ve dünyanın dört bir yanında size bunun bedelini ödetirim.

Pislik çıkartmak kararındaysanız, Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Çin, ABD ve Rusya’nın paramparça olmasına, buralardaki meşru ve gayr-i meşru bütün işlerinizin bir anda bozulmasına hemen hazırlanın. Belki de dünya, bu kadar çok liderin peş peşe devrildiğini ve bu kadar çok ülkenin peş peşe parçalandığını daha önce hiç görmemiştir.

| Mfs – Bilek kıran – Akademi Dergisi

Silaha silahla karışılık verilecek

İran genelinde sivil halka kurşun sıkılmasına, yaralanmaların ve ölümlerin olmasına asla kayıtsız kalmayız. Bu hususta söylenecekleri önceden söyledim. İş buraya gelirse ki geldi, bizler de silah kullanacağız. O halkı da örgütleyeceğiz, silahlandıracağız, mühimmat ve daha ihtiyaç duyulan diğer malzemeleri de sağlayacağız. Mülki, idari ve askeri amirleri göstere göstere vuracağız.

Bölge halkı da bilmeli ki şu Müslüman ve molla numarası oynayan gizli Hristiyanların ve Yahudilerin kontrolündeki İran’da… Devlet gücünün her türlü kara para işlerine alet edildiği ve can, mal, ırz emniyetinin bulunmadığı İran’da… İdarecilerin, halkın düşmanlarına, en çok da İngiltere ve ABD’ye çalıştığı İran’da… Yer altı ve yer üstü zenginliklerinin batı dünyasına aktarıldığı şu İran’da… Tam bir kara para cumhuriyetine dönüştürülmüş haldeki şu İran’da… Şu anda yaşanan şey bir vatan, millet müdafaasıdır. İnsanlık namına bir mücadeledir. Böyle bir anda kuvvet kullanılmayacak daha nerede kullanılacak. Böyle bir idarenin emirlerine itaat eden, böyle onurlu ve insanca bir mücadele veren halkın karşısına geçen, yetmeyip bir de silah kullanan bütün askerlerin, polislerin ve bunların amirlerinin vurulması caizdir hatta vaciptir. Orada hiç kimse, böylesine bir idareden yana olanlara karşı kuvvet kullanmaktan çekinmeyecek. Biz de dağlar gibi öfkemizle orada olacağız.

Güney Azerbaycan halkı yalnız değildir. Türkiye maddi ve manevi her türlü imkanlarıyla yanlarındadır. Başkalarının yaptığı gibi sözde “Barış gücü” oyunları oynamaya kalkacak kadar da yüreksiz, güçsüz değiliz.
Bu halkın her türlü ihtiyaçlarını karşılarken de gizli saklı işler çevirmeyeceğiz. Müdahalemiz zaten hukuka, insan haklarına uygun olan zaruri bir müdahaledir ve bunu yapacağız. Kim, hangi taraf, hangi devlet bu davranışımıza bir karşılık verebilecekmiş, ses/tepki versinler de ben onları bir göreyim…

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi