Bütün insanlık için ayağa kalkma vakti


Şu anda dünya genelinde, gösterildiği/abartıldığı kadar büyük bir enerji krizi de yok. Bu da çoğunlukla suni bir kriz. Bu krizin oluşması için de Ankebut Ağı’na bağlı devletlerin idari kadroları ve onlarla birlikte hareket eden alt kadrolar, üzerlerine düşenleri yapıyorlar. Her meselede olduğu gibi bu meselede de mason tarikatı üzerinden organize oluyorlar.

Bu suni enerji krizleri üzerinden de dünya insanlığını toptan felakete sürükleme planlarını daha hızlı uygulayabilecekleri gibi, bir yandan da kendilerine bağlı bazı merkez ülkelerin, holdinglerin, teşkilatların mali sistemlerini ayakta tutabilecekler, şimdilik ayakta tutabiliyor. Zira onca ülkede aşırı şekilde şişirilmiş enerji faturaları kesilirken, her ay çok ama çok büyük meblağlarda haksız para toplanmış oluyor. Her ay, evet her ay yeniden yeniden toplanabilen bunca fazla paranın epeyi kısmı ise Ankebut Ağı’nın söz konusu kısımlarına dağıtılıyor. Bunun gibi adice oyunlar da oynanmıyor olsa, Ankebut Ağı zaten bu günlere gelemeden tamamen çökmüş, dağılmış olacaktı.

Bütün dünya anladı ki suni bir kuraklık, kıtlık furyası estiriliyor. Bir yandan ormanlar, temiz su kaynakları, ziraata elverişli topraklar, tabii denge için çok lazım olan arılar ve benzeri canlılar kasten ve çok yüksek teknoloji ile hedef alınıyor, sorunlar çıkartılıyor, bu da doğru… Bir yandan “iklim silahları” denilen elektromanyetik silahlar da kullanılarak suni hava şartları oluşturuluyor bu da doğru… Bir yandan suni müdahalelerle denizlerde müsilaj oluşturuluyor ve ayrıca genetik mühendisliği ile türetilmiş “istilacı” denilen yeni balık türleri üzerinden deniz canlılarının tabii dengesi de bozuluyor, bu da doğru… Lakin bunca senedir bunlar yapıldığı, son bir kaça senedir bu saldırılara hız verildiği halde bile, dünyada Ankebut Ağı’nın kontrolündeki devletlerin, liderlerin, basın ve medya kuruluşlarının ve sözde uzmanların abarttığı kadar bir kuraklık, kıtlık ve gıda krizi hala yok. Hala bu insanlık dışı oyunlar da kısa sürede bozulabilir.

İşe öncelikle ve “ağır bir darbe” şeklinde suni enerji krizine “isyan” edilerek başlanabilir. Daha önce suni korona salgınına karşı elimizi masaya vurduk ve bu bile yetti. Daha hiç saha müdahalesi yapmamıştık. Şimdi suni şekilde enerji krizi çıkartılan ya da enerji krizi hakikaten yaşanıyor olsa da aşırı şekilde abartılan ve nitelikli dolandırıcılık denilebilecek tarzda faturalar kesilen bütün halklar artık bu gerçekten de emin olmalılar ve bizimle birlikte ayağa kalkmalılar. Bütün dünya insanlığının emniyeti, huzuru, sağlığı, refahı için dünyanın her yerindeki mason teşkilatı ve her mason yok edilmeli. Öncelikle de devletlerin idaresini, basın ve medyayı, üniversiteleri, adalet sistemlerini ele geçirmiş masonlar meydan yerlerde iplere çekilmeli.

| Mehmet Fahri Sertkaya – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Yüksek katlı bina ve akıbeti(Rüya tabiri)

Ş. (Akademi Dergisi takipçisi)

Yüksek katlı bir binadayim. orada niye olduğumu bilmiyorum…. ama, Her odada insanlar var, kalan….

Kalanları da tanımıyorum yaşlı kişilerde var…, gençler de var. Ama eşimin orada olduğunu hatırlıyorum….

Tabii ben bir süre sonra ben Elektrik süpürgesini aldım evleri süpürmek, için sırayla süpürüyorum… herkesin odasını herkes çekirdek yemiş yerleri dökmüş masaların altlarına falan..odalara,

Sonra onları elimle aldım Sonra yerleri süpürdüm…..    ,

Hatta yaşlı kişiler de camdan bakıyorlardı, nereye bakıyorlardı bilmiyorum…. bir süre sonra,,,, Nasıl olduysa, nasıl dinliyorsam

Mfs konuşuyordu, ama telefondan mı dinliyorum yoksa onun sesini duyuyorum, O kısmını hatırlamıyorum…

Diyordu ki Türkiye’nin akıbetini başına neler geleceğini anlatıyordu…. o sırada böyle söylediği sırada büyük bir, sahada,,,, tank dolu.. üzerlerinde askerler bekleyen hazır ol da duran,,, orayı gördüm…..

ve sonra konuşmasına devam ederken,,,, işte… Bunları bilen İzel,,,, sanatçı olan, bu durumlari insanlara söylemiyor,,,,,, başına neler  geleceğini işte Türk milletinin diyor…….

O sırada da ben izel’i görüyorum… yine tam böyle söyleyecek ekranda herhalde söylemekten vazgeçiyor,,,,, tekrar söylemeye yelteniyor,,,,, tekrar vazgeçiyor…

ama o kısımlar bana nasıl gösteriliyor çözemedim…

Ama İçimden de diyorum ki eğer ben şu an msf nin yanında olmasaydım binasında şu an bizi de öldüreceklerdi orada evimde olsaydım…. evimizi bombalayacaklardı diyorum Çünkü herkese öyle yapacaklarmış diyorum orada uyandim….

Mehmet Fahri Sertkaya

Yüksek katlı bina: Türkiye, hükumet ya da dev bir holding ya da ankebut ağına bağlı bütün üst yöneticiler…

Odalar ve yaşlı adamlar ise o sistemin içindeki ayrı ayrı teşkilatlar, kurumlar ve tecrübeli üst yöneticiler…

Eşini temsili olarak görmüşsün ve aslında o üst kişilerden biri…

Kendini ise beni temsilen görmüşsün. Büyük temizlikler yapacağım, çok büyük hadiseleri başlatacağım ve yönlendireceğim ve sonunda maddi, manevi sahalarda çok büyük kazançlar elde edeceğim.

Elektrikli süpürge, içinden çıkılmaz sorunlar, hırçın davranışlar, öfkeli tavırlar,tartışmalı konular ve bunların uzun süredir çözülememesi.

Elektrikli süpürge ile temizlemenin bir manası da sorunları kısacık sürede çözebilmek ve birikmiş sorunlardan kısa sürede tamamen kurtulmak.

“Rüyada çekirdek görmek çok hayırlıdır. Temiz ve güzel başlangıçlara, hayırlı haberlere ve karlı işlere işaret eder. Rüyada çekirdek görmek kişinin bir işte sebat ettiği ve o işe vazgeçmeden dört elle sarıldığı takdirde mutlaka o işten hayır görmesine ve meyvelerini almasına yorulur. Rüya sahibi hiç kimsenin inanmadığı bir işi azmi ve kararlılığı ile başaracak, herkesin takdirini toplayacaktır.”

“Rüyada camdanbakmaları, ruhani olarak bunalımda olmaları, kendi hayatlarından duydukları memnuniyetsizlik nedeni ile giderek izole edilmiş bir hayat yaşayacak olmaları.” Yani hızla geri çekiliş, çaresiz ve hükümsüz kalmaları, maddi ve manevi çöküş.

Az önce paylaştığım “Doğru zamanda doğru karar” başlıklı uzun yazıya çıkıyor bu rüya. O yazıyı ve tesirlerini baştan haber vermiş gibi… Geldiği gibi bu rüyana bakmaya vaktim olsaydı hemen anlardım. “mfs konuşuyordu” kısmına gelince bunu anladım. Ayrıca o rüyanda sansürün artış işlemeyeceği, sesimi açık şekilde bütün dünyanın duyacağı, herkesin benden haberdar olacağı detayı da var.

Askerler görmek: tehlikeden ve kötülüklerden korunmak, uzak olmak. İlahi yardım. galibiyet, zafer, mutluluk. aynı zamanda büyük bir güç demektir. İşlerde/hizmetlerde yükselmek, saygı duyulan, sözü geçen bir kişi olmak

“Rüyada tank görmek, dikkate alınması gereken ve herkesi ilgilendiren bazı şeylerin yaşanacağı anlamına gelir. Resmi devlet işlerine, bu işlerde görevli olan, güçlü, kuvvetli, makam sahibi kimselere, bu kimselerle bir araya gelmeye tabir edilir.”

Rüyada askeri tank görmek, üzerinde titizlikle ve büyük bir ciddiyetle çalışılması gereken, çok hassas ve hayati önem taşıyan bir konun varlığına işaret eder. Gerçekleştiğinde (ki askerlerin görülmesi gerçekleşeceğin, zafer kazanılacağına delalet ediyor) büyük mutluluk, başarısızlığında yıkım olacak kadar büyük bir mesele olarak değerlendirilir.

“Rüyasında sanatçı gören kişi için Allah yürü ya kulum diyecek şeklinde yorum yapılır. Rüya sahibi, kendisi için çok bereketli ve hayırlı işlerden teklif üstüne teklif alacak ve hatırı sayılır düzeyde gelir elde edecektir.”

Rüyada sanatçı görmek ayrıca “kendini hayır işlerine adayacağına ve hak yolunda herkesi kendine mest edeceği hayır işleri yapacağına işaret eder. Rüya sahibi, manevi duyguları çok yüksek, alçak gönüllü ve inancı güçlü kimsedir.”

Rüyada ünlü bir kişi görmek, evde ya da rüyada gösterilen o yerde, “en çok rüya sahibinin sözünün geçeceğine ve rüya sahibinin aile bireyleri arasında en ağır kişi olacağına delalet eder. Rüya sahibi o kadar ağırbaşlıdır ki insanlar kendisine hem büyük bir saygı duyar hem de kendisinden çekinir. Ayrıca aile fertlerine konuşmasına gerek kalmadan bir bakışı ile her şeyi anlatabilir.”

İzel’in görülmüş olması ise ayrıca geniş vakitte çalışılmalı. Ayrıca gerçek bir şahsı ya da şahısları temsilen de gösterilmiş olmalı. O şahıs/şahısların İzel ile bir şekilde bağlantısı ya da ortak noktası, benzerliği olmalı. O şahıs/şahıslar, kararsızlık yaşıyorlarsa da herkesin duyacağı imkanlar, teknikler üzerinden yani basın/yayın faaliyetleri aracılığıyla adımı açıkça telaffuz edecekler.

Son kısım zaten tabirlik bile değil. Benimle birlikte hareket etmeyen siyasetçiler, kanaat önderleri, büyük patronlar yani etkili ve yetkili kişiler, Türkiye genelinde ve hatta dünya genelinde hep oyundan düşürülecekler.

Doğru zamanda doğru hamle

“Türkiye Rusya ile yakınlaştı” kabullenişi, pek çok kişi, kesim ve teşkilat için temel bir hata. 

Türkiye Rusya ile yakınlaşmadı. Tayyip bile aslında Rusya ile yakınlaşmadı. Rusya’nın idaresini resmen elinde tutanlar ile Türkiye’nin idaresini resmen elinde tutanlar, Londra merkezli sistemin farklı görünen kısımlarıdırlar. 

Benim son süreçte Türkiye’nin menfaatleri için aldığım kararlar, en başta da “İki taraftan da değiliz. Bu danışıklı savaşın tarafı olmak istemiyoruz. Hangi taraf Türkiye’ye yanlış yaparsa, onun karşısına geçer, düşmanını destekleriz.” şeklindeki kararım, sistem içinde danışıklı dövüşenlerin ayrıca işine geldi. İtiraz ve mücadele etmeyip de buna göre yeni planlar yapmayı kararlaştırdılar. Bu yoldan ilerleyerek de kendilerince oyunlar kurdular, kuruyorlar. Böyle olmasaydı, ne kadar perişan halde olsalar da Avrupa ve ABD’den yine de Türkiye’ye doğru “yıpratıcı” rüzgarlar estirilirdi. ABD, öyle bir kaç cılız açıklama yapmakla yetinmezdi. 

Evet, görünürde farklı taraflar gibi duruyorlar ve hakikaten birbirleriyle mücadele ediyormuş gibi de davranıyorlar. Lakin Rusya’nın ve hatta Çin’in dışlanması bir illüzyondan başka bir şey değil. Çin ile sorunları gerçek olsaydı, şimdiye kadar batılı idarecilerin yüzlerce kararı çok başka olmalıydı. Mesela Çin, Tayvan krizini çözmeden, hiç değilse güç göstermeden Kazakistan ve Azerbaycan meselelerinde güç gösterisi yapmaya çalışmazdı. Bağlı bulundukları sistem, Tayvan’ın bu halde kalmasını istiyor ve her ne kadar kriz halleri oluşturuluyorsa da olağan akış bozuluyor, Tayvan meselesinde beklenen “hakiki çatışma” yaşanmıyor. Bağlı bulundukları sistem “Azerbaycan, Güney Azerbaycan, Irak, Kazakistan ve bütün Türk dünyasında İstanbul’un yolunu kesin” diyor ve buna göre danışıklı dövüşüyorlar. Güya batıya karşı ortak hamleler yapıyorlar. Oysa batıya “ikinci bir yol” açıyorlar. Batı aleminde ve doğu aleminde olup hakikaten çatışan, neler döndüğünü bilmeyen taraflar ise oyunlara geliyorlar. 

Ankebut Ağı, yüzlerce senedir aynı şekilde danışıklı dövüşlerle dünya siyasetini yönlendiriyor. Yüzlerce senedir hayatta olup ölmemiş “idarecileri” de var. Bu hususta çok yüksek seviyede tecrübeliler ve bu ağın içindeki çatışmalı kısımlar, ortak menfaatlerinin hala çok gerisinde kalıyor. Bu nedenle de alt tabaka çatıştığını zan ediyorken, üst tabaka yani idari kadro bu kuru gürültünün arasında yolunu tutuyor, hedeflerine ulaşmayı deniyor. Dünyanın dini, siyasi, askeri, mali, ahlaki dengelerini istedikleri gibi yönlendirmeyi deniyor. Bazı “istisna” zamanlarda ise ağın içindeki ihtilaflı meselelerde hakikaten çatışmalar yaşanıyor ve zaten bu hal, hemen dünya siyasetine yansıyor, tarihe geçen büyük hadiselerin yaşanmasına sebep oluyor. Biz şu anlarda hala sahada hakiki bir çatışma görmüyoruz. Aralarındaki bütün sorunlara rağmen ana akışta hep danışıklılar. 

İstanbul, bu hususlarda bütün tarafları bir kez daha uyarıyor. Uyarıyor, çünkü dünya insanlığı için sadece siyaset sahasında değil, ticari/mali ve askeri sahalarda da çok sıkıntılı günler geliyor. Bu sıkıntılı süreçte “Türkiye Rusya ile yakınlaşıyor” diyerek kararlar alan şahıslardan tutalım da holdinglere, cemaatlere ve hükumetlere kadar bütün taraflar, vahim hatalar yapacaklar. Yapacakları bu hatalar, dünya insanlığının zararına olan işleri desteklemiş olacak. 

En açık şekilde bir kez daha tekrar ediyorum. Büyük limanlar/devletler, hiç güvenli değiller. Gemisi/sermayesi büyük olanlar da küçük olanlar da büyük limanlardan uzaklaşmalılar. Büyük limanların fırtınaları/krizleri daha büyük olacak. Sadece batılı devletler değil, Rusya ve Çin de hiç güvenli değil. Türkiye ise hiç ama hiç güvenli değil. Hiçbir yatırımcı için güvenli değil. Kısa süre önceki yayınlarımda “Kısa süre sonra, dünyanın genelinde enerji sahasında kimin kiminle alış veriş yapacağına ya da yapamayacağına da ben karar vereceğim” mealinde yazmıştım. Bunlar yanlış anlaşılmamalı. Birilerinin bu cümlelerimi temel yaparak başka birilerini tuzaklara çekmesine izin verilmemeli. “Dünya insanı olan” taraflar çok çok dikkatli olmalı. Evet kısa süre sonra o söylediğim olacak ama o kısa süre bittiğinde, pek çok ülke gibi Türkiye de büyük krizleri yaşamış, atlatmış olacağı gibi sahada ne Putin ve çetesi, ne Tayyip ve çetesi, ne Biden ve çetesi ne de Kraliçe suretindeki biyonik robotun içindeki o “çok etkili uzaylı kişi” kalacak. Doğru kararlar, doğru zamanlarda alınmalı ve uygulanmalı. “Hazır olunmalı” demişsem, birbirleri ile danışıklı dövüşen tarafların tuzaklarına düşülmesi için demedim. Türkiye’nin önünde çok zor günler var, bunlara Ankebut Ağı mani olmaya çabalıyor ama uzatmanın da uzatmasını oynuyor. Boşa da uğraşıyor. Mani olamaz, olamayacak ve o kadar devasa sıkıntılar Türkiye’nin de hayrına olacak. Şu anda projeler çalışılabilir, konuşulabilir, bağlantılar kurulabilir ama hamle/yatırım yapmanın hiç vakti değil.

Az daha unutuyordum. Tekrara da girerek birkaç hususta birkaç kısa cümle kurmam gerekiyor. Tekrar tekrar yazsam bile yazdıklarımı farklı farklı yönlere çekenler oluyor. Şu aşağıdaki cümlelerimin hiçbiri siyaseten, oyun kurmak için, birilerini sıkıştırmak için yazılmadı. Hepsi “gerçek manalarında” yazıldı: 

– Türkiye’de seçim olmayacak. Birbiri ile danışıklı dövüşen siyasi partilerin, liderlerin ve çevrelerindeki çetelerin hepsi aynı anda oyundan düşecekler. Türkiye’de cumhuriyet sistemi şimdiden çöktü ve “gerçek/asıl deccal” bile artık bu sistemi ayakta tutamaz. 

– Türkiye’de estirilen ŞİÖ rüzgarları bad-ı saba olarak görülebilir. Eser geçer ama pek hissedilmez, fark edilmez bile… Hemen peşi sıra unutulur gider. Türkiye’nin de Türk dünyasının da ŞİÖ ile işi yok. ŞİÖ de çoktan çöktü, yıkıldı. Zaten hiçbir zaman işe yarar bir varlık da gösterememişti. KGAÖ gibi acayip sözde anlaşmalar da çöp oldu. Bundan sonra Türk dünyasında gerçek Türklerin, en başta da İstanbul’un sözü geçecek. Birilerinin ittifaka ihtiyacı varsa, İstanbul merkezli bir Muktedirler İttifakı (Mİ) açıkça tesis edilecek. 

– Akkuyu Nükleer Güç Santrali şimdiden yalan oldu. Oraya bir kuruş daha harcamak bile zarar. Zarar etmemek isteyenler bu projeden hemen çekilmeliler. Sadece bu değil, Rusyanın Türkiye’deki pek çok projesi, işi, bağlantısı peş peşe patlayacak. Danışıklı dövüşleri “tamamen” ve kısa sürede bozacağım. Rusya kartı oynayanlar da en az batı kartı oynayanlar kadar büyük kaybedecekler. Rusya tarafı, İstanbul’un iradesine karşı durmanın ve hala İstanbul’a oyunlar kurmaya kalkmanın bedelini topluca ve çok ağır olarak ödeyecek.

– El birliği ile İran’da tansiyonu düşürmek isteyebilirler. Fark etmez. Dün gece ne yazdıysam, onlar yaşanacak, olacak. Taraflar buna mani olmaya çalıştıkça daha da çökecekler, parçalanacaklar, her sahada kaybedecekler. Kısacık bir zaman sapması olabilir ama netice değişmez. 

– Herkes anladı ki dünyanın pek çok devletini danışıklı dövüştüren Ankebut Ağı, İstanbul karşısında çaresiz kaldıkça, sahada birbirleriyle danışıklı dövüştürdüğü taraflar üzerinden başka başka hamleler de yapmayı deniyor. İstanbul’un, yapacağını önceden haber verdiği şeyleri, İstanbul’dan ve İstanbul’un hakiki müttefiklerinden önce (sözde) yapan taraf olmak istiyorlar. Bu görüntünün arka planında da aynı insanlık dışı işlerine, sistemlerine devam etmek istiyorlar. Bu hususlarda o kadar tecrübeliler ki İstanbul’un 1453 yılındaki sözde fethi bile bu türlü bir oyundan başka bir şey değil… Bunların bu şekilde oynuyor olması, İstanbul’un bazı meselelerde sık sık karar değiştirmesine ya da hamle tarihini değiştirmesine sebep olabilir ama neticeyi değiştirmez. Uzun süredir söylediğim gibi, zaman hep düşmanlarımızın aleyhine işliyor. 

– İstanbul samimi dostluklara, işbirliklerine her zaman açık ama danışıklı dövüşenlere, kendilerini çok zeki zan ederek ahmakça planlar/pusular kuranlara hiç acımayacak. 

– En açık şekilde yazıyorum ki şu anlarda yaptığım siyaset Türkiye’yi, Türk dünyasını ve diğer müttefikleri ipten almaya dönük… Sinsice oyunlar kuran Tayyip, Putin, Aliyev, Biden, Papa, Charles, Stoltenberg, Ursula başta olmak üzere danışıklı dövüşçüleri ipe çekmeye dönük. Yani bütün dünya insanlığının da faydasına olan bir siyaseti icra etmekteyim. Hatta Rusya, Çin, ABD ve Avrupa ülkelerinden olup da insanlık düşmanlarının zararlarından korunmak isteyen insan topluluklarını da muhafaza etmiş, onlara da saymakla bitmez faydalar sağlamış oluyorum. Ben bu şekilde açıkça izah da edeyim, sonra isteyen herkes ona göre safını bir daha gözden geçirsin, yaşanmakta olanları ve kısa süre sonra dünya genelinde yaşanacak çok büyük yıkımları ve acıları istediği gibi değerlendirsin. 

– Rusyanın idarecileri ile, aynı merkeze çalışan Ukrayna’nın idarecilerinin danışıklı dövüşleri neticesinde, başta Ukrayna’daki masum çocuklar olmak üzere, dünyanın farklı bölgelerinden çok yüksek sayıda dünya insanı büyük eziyetler çekiyor. Ukrayna’nın yetişkinlerinin büyük çoğunluğuna acımıyorum, acımam ama orada zulüm arşa vardı. Bu konudaki danışıklı dövüşler de haddi aştı. Başında Putin’in ve çetesinin olduğu bir Rusya’nın da başı beladan kurtulamaz. Hem Rusya hem de Ukrayna halklarını, başlarındaki hain, diktatör, kara paracı, insan kaçakçısı, İngiliz uşağı siyasetçilerden kurtarmak için milletler/devletler arası bir “gerçek” yaptırım rüzgarları estirilebilir. Bunu yapmak hiç zor değil ve kesinlikle netice verir. Dünya üzerinde binlerce senedir aslında neler yaşandığını kavramış olan insan toplulukları, başlarındaki idarecilerle birlikte bu yönde hareket edeceklerdir. Ankebut Ağına çalışan danışıklı dövüşçüleri “hükümsüz” hale getiren millet darbeleri bence artık başlamalı. Zaten insanlığının yakın geleceği kış, kıyamet… Öyle ise bu felaketlerin altında dünya insanlığından ziyade Ankebut Ağına mensup bütün tarafların kalması sağlanabilir. Sonra yeniden dünyaya bahar gelir, çiçekler açar… Bu maksatla, ilk iş olarak, Rusya Federasyonu çatısı altında “zorla” tutulan milletlerin, başta da Türk/Müslüman unsurların hürriyetlerine kavuşmaları için dünya genelinde bir kamuoyu hemen oluşturulabilir. Çin’in de muhtelif toprakları ve milletleri zorla, tahakkümle kontrolü altında ve sınırları dahilinde tuttuğu açıkça gözler önünde. Oralardaki masum insanların da kurtulma vakti gelmiş olabilir. Bunun, kesinlikle ve kısa sürede netice verecek bir yol olduğu açıkça gözler önündedir. Dünya insanlığı arasında “iyi” olan bütün tarafların, İstanbul’la birlikte hareket ederek hem kendileri hem de bütün insanlık için yapabilecekleri çok iyi şeyler var.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi