Azerbaycan ya batacak ya çıkacak

Rusya’nın idaresini elinde tutan malum çete, AB ile de danışıklı dövüşüyor. Oyunlar içinde oyunlar kurmaya çalışıyorlar. Çok geniş meseleler var, yazarak detaylı anlatmak mümkün değil ve herkese açık şekilde yazmak doğru da değil ama özetle şu hususlar bilinmeli.

Türkiye’nin Yunanistan’a girmesini de istiyorlar. Irak’a girmesini de istiyorlar. Azerbaycan’ın Ermenistan’a girmesini de istiyorlar. Lakin söz konusu hamlelerin ve daha fazlasının, Türkiye’nin yararına, Azerbaycan’ın yararına imiş gibi görünmesini sağlayıp arka plandan tamamen kendilerine yarayan işler olmasını istiyorlar. İşte yaşanmakta olan sürecin temel sorun olarak görülecek kısmı tam da burası…

Ben ilk defa “Türkiye, sorunları, sorunun merkezi olan yerlerde çözecek. Türkiye’nin siyaseti değişecek.” dediğimde, buna karşılık verecek, mani olacak güçleri zaten kalmamıştı. Bu çıkışımı büyük fırsat olarak değerlendirdiler, her şey çantada keklik zan ettiler. Her biri başka ülkenin idaresini hukuksuz şekilde ele geçirmiş olan ve çeteleriyle birlikte kara para işleri yapan kuş beyinli malum kişiler, Londra’ya tasmaları ile bağlı kişiler, üç beş göz alıcı hareket, açıklama, danışıklı restleşme, üç beş oyalayıcı orta oyunu ile Türkiye ve dünya siyasetine yön vereceklerini zan ettiler.

O günden bu yana ortam gergin, hareketli ve kontrolü zor bir vaziyette. Bir yığın ahmak, hayal alemlerinde yaşayarak, her meselede ahmakça kararlar aldılar, alıyorlar ve ortalığı karıştırıyorlar. Her seferinde rezil de oluyorlar ama bir türlü akıllanmıyorlar. Şimdi Azerbaycan meselesinde de farklı planları var. Bütün tuzakların uygulanması kısmında Tayyip ve çetesi de zaten emirlerine amade haldeler.

Tayyiple de araları iyi olan Aliyev ve karısı, zaten en baştan beri İngiltere/Londra’ya çalışıyorlar. Hepsini bir merkez yönlendiriyor. Bu ahmakça oyunları da ya Londra kuruyor ya da Londra son onayı veriyor.

Ukrayna’yı kara para kaynağına çevirmek istemezlerdi. Onca Müslüman coğrafyası varken, kendilerini batılı/hristiyan gören ama insanlıktan bile çıkmış olan, ahlaksızlığı ve dinsizliği arşa varmış olan Ukrayna halkını malzeme yapmak istemezlerdi. Lakin İstanbul karşısında o kadar büyük kaybettiler, o kadar parasız kaldılar ve uç sınırlara geldiler ki mecburen Ukrayna’yı da nakite çevirdiler, çeviriyorlar. Bunun için hala danışıklı dövüşüyorlar. “Özel askeri operasyon”muş… Ahmak bile inanmaz şu tabire, şu tabir üzerinden dönen dolaplara… Oraya asker diye gönderilenler de büyük çoğunlukla Türk/Müslüman kökenli ve yeterince eğitim, silah, teçhizat verilmemiş olan Rusya Federasyonu askerleri… Onları bile bile ölüme gönderiyorlar, Ukraynalıları gönderdikleri gibi… Onların bile organlarını nakite çevirme fırsatı bulurlarsa çeviriyorlar. Ukrayna’dan dışarı milyonlarca sivil çıktı ve en başından itibaren yüksek sayıda Ukrayna vatandaşı, gittikleri batı ülkelerinde fuhuş ya da organ mafyalarına kurban oldular, oluyorlar. Yine de kan emerek beslenen ve varlıkta kalabilen batılı onlarca ülkeyi ve İsrail’i ayakta tutabilmek için daha fazla kara paraya ihtiyaçları var.

Şimdi Suriye’de, Libya’da, Afrikanın farklı farklı yerlerinde de planlarını, danışıklı dövüşlerini, kara para işlerini İstanbul bozuyor, bozacak. Bunun çok yakında olacağını hem akıl, mantık, olayların akışı, sahanın vaziyeti gösteriyor hem de yapabildikleri kadar metafizikle bakıp görüyorlar. Önlerinde çok çok kötü zamanların olduğunu biliyorlar. On milyondan fazla sözde mültecinin Türkiye dışına çıkartılacağını biliyorlar. Suriye’ye yeniden devlet otoritesinin hakim olacağını biliyorlar. Sadece Suriye’de danışıklı olarak çatıştırdıkları onlarca terör örgütleri var ve bunların da yok olacağını biliyorlar. Tekrara gerek yok, her yerde kaybedeceklerini, kara paralarının kesileceğini biliyorlar. İstanbul’u da yok edemeyeceklerini, durduramayacaklarını biliyorlar. Ayrıca parasız alacakları aslında çalacakları bol miktarda gaza, petrole, madenlere de ihtiyaçları var.

Bu nedenle daha başka yerler de karıştırılmalı. Bu maksatla da Azerbaycan-Ermenistan krizini kullanmak, bu hususta da danışıklı dövüşmek istiyorlar. Azerbaycan’da da Adnan Oktar organize suç, terör ve ihanet örgütünün çok ağırlığı, geniş bir sistemi var. Orada da kedicikler var. Orada da devlet içinde devlet sistemi var. Orada da Aliyev’lerden aşağı doğru devletin yetkilileri arasında çok sayıda kişi “sistem”e dahil edilmiş vaziyette. Orada da bağımsız mahkemeler, emniyet teşkilatı ve ordu yok. Azerbaycanın da her yerinde “sızma” var.

Azerbaycan da tıpkı Türkiye gibi kara para cumhuriyetine çoktan dönüştürüldü. Azerbaycan üzerinden kaçırılan insanların, kadınların, çocukların, bebeklerin, organların haddi hesabı yok. Aliyev’in, kara paracı Yahudi Zelenski ile sıkı dostluğunun “kara para” ve “Londra merkezine bağlı olmak”tan başka anlaşılabilir, dikkate alınır izahı da yok. Azerbaycan’da da Mehmet Haberal’ın kontrolünde olan ve aslında organ işine bakan hastahaneler daha doğrusu insan mezbahaları var. Orası bir yol, bir güzergah… Güya çatışan Azerbaycan ve Ermenistan yetkilileri de arka plandan sürekli paslaşıyorlar, görüşüyorlar, anlaşıyorlar.

Zengezur geçidinin bir kara para geçidi olduğunu, birbiriyle çatışmalı görünen tarafların tamamının bu geçidi açmak için ittifak halinde olduğunu, güya Türk Devletleri Teşkilatı’nın da bu işlerin içinde hatta başında olduğunu v.s. sesli anlamıştım. Ermenistan’la AKPKK’nin “yakınlaşma” siyaseti de bu maksatlarla yapılan bir oyundan başka bir şey değil. Her şey “kara para” için, her şey “insanlık düşmanlığı” konusunda tam teşekküllü bir ittifak oluşturmak için. Aralarında hiç mi farklar yok, sorunlar yok, çatışmalar yok… Var, var ama temel hususlarda sorunlar, çatışmalar yok. Bunca taraflar arasında elbette her kesimden ve seviyeden herkes danışıklı dövüşmüyor. Lakin tepe isimlerin tamamına yakını sistemin aslında nasıl olduğunu, işlediğini biliyor ve danışıklı dövüşüyor ki zaten bunların büyük çoğunluğu da biyonik robotlar. NATO, AB, AİHM, KGAÖ dahil bilinen bütün teşkilatlar, birbirleriyle çoğunlukla danışıklı dövüşen, bazı detay kısımlarda görüş ayrılığı yaşayıp çatışan taraflarca yönetiliyorlar. Çin de bu sistemin bir parçası. Hatta bu sistemin yeni merkezi yapılmak istenirken İstanbul’un üzerinden geçip ezdiği bir kara para devleti.

Zengezur geçidi hususunda, o yayını yaptığım günden beri rahat değiller. Konuşmalarına dikkat ediyorlar ve bu konularda dikkat çekmemeye çabalıyorlardı. Lakin batı ülkeleri bu kadar batakken, önlerini de göremiyorlar ve ümitleri azalıyorken, daha fazla bölgenin ve çok sayıda başka insanın da “nakite çevrilmesi” lazım. Çok daha fazla kara para işleri lazım. Hepsinden mühim olanı da şu ki bir türlü durdurulamayan İstanbul’un ilerleyişinin, yükselişinin, dünya üzerindeki tesir gücünün “derhal” durdurulması lazım. Bu maksatla da oyunlar içinde oyunlar kurmaları lazım. İşte sahada yaşananların arka planları bunlar.

Azerbaycan ya batacak ya çıkacak. Arası yok. Azerbaycan İstanbul’un sesine ses verecek, ayağa kalkacak, başlarındaki ve içlerindeki kara paracı hainleri ayaklar altında ezecek ya da İstanbul kangren olan kolu yani Azerbaycanı kesip atacak. Azerbaycanlılar da nakite çevrilirken hiçbir şey yapmayacak ve bu şeytanlıkların Türkiye’ye yayılmasına izin vermeyecek.

Biz artık ilan eden ede ayağa kalkıyor ve Türkiye’deki “sistemi” tamamen yok etmeye oynuyorken bir daha yazıyorum… Rusya’da, Azerbaycan’da ve bundan sonra varlıkta kalmak, Londra’nın kontrolünden, sömürmesinden, kan emiciliğinden kurtulmak isteyen bütün ülkelerde, vatansever bütün taraflar ayağa kalkmalılar. Hemen şimdi, bizimle beraber tempoyu yükseltmeliler ve birkaç güne de bu işleri bizlerle eş zamanlı, senkronize halde bitirmeye oynamalılar.

Tekrar ediyorum, Azerbaycan dediğimi yapmadığı sürece, Türkiye’den herhangi bir kişinin, etkilinin, yetkilinin, askerin, sivilin, bürokratın, iş adamının, siyasi partinin, liderin, şu şartlarda Azerbaycan’a herhangi bir sahada en ufak bir destek verdiğini, hatta destek açıklaması yaptığını…. Gözler önüne serdiğim oyun içinde oyunlara yani Londra’ya hizmet ettiğini görürsem, duyarsam, istihbaratını alırsam… O kişi ya da grubu hemen ve tamamen yok etmeye oynayacağım. Bunu, Türkiye’yi muhafaza etmekte ve insanlığı korumakta zaruri bir hamle olarak göreceğim. Bu nedenle de çatışmalardan kaçınmayacağım ve gerektiği kadar acımasız bir keskin kılıç olacağım. Azerbaycan halkı titreyip kendine gelirse, söz konusu kara paracı paralel devlet sistemini ayaklar altına almaya oynarsa, o halde ise ölümüne Azerbaycanın yanında duracağım, duracağız.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Suriyelileri Suriye’ye göndermiyoruz

Karar değişti. Biz çözümden yanayız. Üye ülkelerin/milletlerin tamamı maddeten ve manen/ahlaken dibe vurmuş vaziyette olan Avrupa Birleşik Devletçikleri (AB) açıklama yapmış. “Suriyelilerin ülkelerine dönüşünü destekliyoruz ancak şartlar henüz oluşmadı.” demiş.

Biz aynı kanaatte değiliz. Kitap hacminde yazar, izah ve ispat edebiliriz Suriye’de can ve mal emniyetinin var olduğunu. Baştan beri Suriye’de bir iç savaş yaşanmadığını, kara paracı devletlerin, kurup yönettikleri terör örgütleri ile orayı kan gölüne ve kara para kaynağına çevirdiklerini… Baştan beri İngiltere’nin, Kraliyet ailesinin, mason tarikatının, NATO’nun, AB’nin, ABD’nin, İsrail’in, haçlıların ve Türkiye’deki hainlerin ve bilinen diğer tarafların Suriye’yi karıştırdığını. Lakin biz çok doluyuz, saatleri bile zor geçiriyor, artık tahammül edemiyoruz. Bir şekilde ve derhal çözümden yanayız. Bu nedenle asilce davranacak, mevzuyu hiç uzatmayacağız.

AB’ni haklı bulmadığımız, aksini on binlerce somut delille ispat edebildiğimiz halde… Hatta Suriye’de son zamanlarda normal/sivil insanlar tarafından çekilmiş ve Youtube’a konmuş videolarla bile AB’nin yalancı olduğunu gözler önüne serebileceğimiz halde… AB’nin toptan yalancılar, kara paracılar, sömürgeciler, katiller, vahşiler, çocuk katilleri, organcılar, tecavüzcüler, satanistler birliğine dönüştüğünü birkaç somut delil paylaşarak bile ispat edebileceğimiz halde… Evet, bütün bunlara ve daha fazlasına rağmen biz şu anda AB’ne itibar ediyoruz ve Suriyelileri Suriye’ye göndermiyoruz. Evet, şaşırmayın, göndermiyoruz.

Hepsini tutup AB’ne gönderiyoruz. Madem Suriye’de şartlar oluşmamış, alıp beş on sene de kendileri baksınlar. Yalnız şu kısmı da var ki bu milletin sorunu sadece Suriyeli harp kaçkınları değil… Daha onlarca ülkeden toplamda on milyondan fazla sözde mülteci toplandı ülkemize. Bunun böyle olmasında yine AB’nin de büyük payı var. Söz konusu on milyondan fazla sözde mültecinin tamamını AB’ne gönderiyoruz. Evet, evet… Hemen böyle yapıyoruz. Sonrasında AB ile polemiğe girmeyeceğimizi de şimdiden ilan ediyoruz.

Bir sorun oluşursa onlara şöyle diyeceğiz:

“Bu, AB ile söz konusu sözde mülteciler ve mültecilerin vatandaşı olduğu ülkeler/hükumetler arasındaki bir sorun. Bizi neden dahil ediyorsunuz? Anladık, geceleri neredeyse hiçbiriniz ayık değilsiniz ama gündüzleri bari birkaçınız ayık olsun. Bu kadar içmeyin, çekmeyin. İçmek, çekmek, sürekli keyf yapmak için ihtiyaç duyduğunuz paraları bulmak için de dünyanın muhtelif yerlerini kan deryasına, kara para bataklığına çevirmeyin. Biz bu vatansız, onursuz tiplerin hiçbirinin, hiçbir şeyi değildik, değiliz. -Müslüman kardeşleriniz değil mi?- derseniz. Öyle de değil… İslam dinine göre vatanını muhafaza etmekten, harp etmekten kaçmak idamlık suç. Zaten bunların erkeklerinin katledilmeleri vacip. Biz bu hususlarda da polemiğe girmeyeceğiz. Biz artık bu mevzunun dışındayız. Suriye’den, Libya’dan, Somali’den, her yerden de ordumuzu çekiyoruz. Size de sırtımızı dönüyoruz. Sizin gibi insan şeytanları olmayı ret ediyoruz. Mevzu şuralara gelmişken, hepiniz bu kadar ifşa olmuş vaziyetteyken, tarihin önünde resmi teşkilatınızın resmi yetkilileri üzerinden bu kadar yalan, dolan açıklamalar ve çıkışlar yapmanızı da insanlığın vicdanına bırakıyoruz. Kısacık bir süre sonra bir gün, insanlığın toplu tepkisi ile karşılacağınıza ve insanlığın ayakları altında ezileceğinize de eminiz. Dünyanın her tarafından çaldığınız paralar sizden talep edilecek. Dünyanın her bir yanından çaldığınız bebekler, çocuklar, gençler, yetişkin insanlar ve organlar için hepinize hesap sorulacak. Üzerinize belki de onlarca ülkeden teşekkül edilen “ordular birliği” ile gelinecek. Şimdilik bizden ötede durun, bizi de dünyevi ve uhrevi felakete sürüklemeyin. Hepiniz ruhunuzu şeytana satmışsınız. Kaç kere yıkılmış da hiç akıllanmamışsınız ama şimdi bir daha yıkılsın sizin Avrupa dediğiniz sözde medeniyetiniz. Hayvanlar bile sizin kadar acımasız, duygusuz, hissiz ve vahşi değiller. Hepinize lanet olsun. Muharref İncil’de geçtiği gibi, gözlerinizden ateş çıksın, üzerinize kül dökülsün. Aç kalıp da yırtıcı hayvanlar gibi birbirilerinizi yediğinizin görüntüleri bütün dünyada dolaşsın. İblis’in emrine amade olmanın daha dünyadaki sonu nasılmış, herkes sizin son zamanlarınız üzerinden bu soruya cevaplar bulsun.”

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Maşanın maşasının maşasının maşasının maşası

Tayyip’in ve çetesinin, her türlü kara para işlerinde tepe tepe kullanmak için ordumuz üzerinden güya eğittiği Somalili sözde komandoları izliyorsunuz.

Bu gibi sözde askerler, aslında/özünde terörist çeteleri üzerinden, ordumuz da alet edilerek vahşice kara para işleri uzun zamandır yapılıyor. Elde edilen paralar da Londra merkezli sisteme akıyor. Yani ABD İngiltere’ye maşalık yapıyor. Türk devleti, milleti ve ordusu dahil bütün kurum ve kuruluşları da ABD aracılığı ile Londra’nın maşası oluyor. Somalili bu terör ve vahşet grupları da Türkiye üzerinden Londra’nın maşası oluyor. Güya sömürgecilik, katliamlar, vahşetler bitmiş… Hayır, sadece şekil değiştirdi ve daha acımasız şekilde, daha yaygın şekilde devam ediyor. Ordumuz Libya ve Suriye gibi yerlerde de İnsanlık için, adalet için, milletimizin muhafazası için, soydaşlarımızın ya da dindaşlarımızın muhafazası için bulunmuyor. Tam aksine olarak onların can, mal, ırz emniyetlerini tanımayan, insan kaçakçılığı hatta organ ve çocuk kaçakçılığı bile yapan bir terör teşkilatı olarak bulunuyor. Ordumuzun üst kademelerine getirilmiş Kraliyet uşağı gizli Yahudi, gizli Ermeni hainler de bu işlere yardım ve yataklık yapıyorlar. Paylarını da alıyorlar. CHPKK’den HDPKK’ye kadar bütün sözde siyasi partiler, aslında terör teşkilatları da bu nedenle iktidarla danışıklı dövüşüyorlar. Gerçekten muhalefet yapmıyorlar, çünkü onlar da bu işlerin içindeler ve paylarını alıyorlar.

Evet, Tayyip ve çetesi, danışıklı muhalefet ve mason tarikatının da yardım ve yataklıkları ile, başta adli makamlar olmak üzere devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarını çoktan ayarından çıkarttı, çoktan İngiltere merkezli ve bütün insanlığın düşmanı olan sistemin emrine amade kıldı.

Bu nedenle ordumuz bir an evvel Suriye’den, Libya’dan, Somali’den ve benzeri kara para merkezi haline getirilmiş ülkelerden bütünüyle çıkartılacak. Bu nedenle, bu iradeye karşı direnen ve hala devletimizin bütün kurum ve kuruluşlarını Londra’nın emrine amade halde tutmak isteyen AKPKK meşru bir millet darbesi ile devrilecek. Son hazırlıklarını yapmamış olan hiçbir taraf kalmasın. Büyük gün geldi çattı… Artık AKPKK-MHPKK-CHPKK-HDPKK ve diğer organize suç, terör ve ihanet örgütlerini kollayabilecek, ayakta tutabilecek bir Londra yok. Bir Washington da bir Tel Aviv de yok ve şimdi sıra milletimizde…

| Mfs – Ezber bozan

Herkes hareketlensin

Saat TSİ 17:00 de Kraliyet ailesi mensubu gibi görünen bütün biyonik robotlara, içlerinde vazifeli olan bütün uzaylı insanlara ve onların çevresindeki diğer insan ya da biyonik robot kişilere karşı “ağır” bir metafizik saldırı başlatacağız. Ayın 19’una kadar bu şekilde her gün saatlerce ağır saldıracağız. 19’unda ise en ağırını yapacağız.

İsteyenler hemen şimdiden Kraliyeti/Deccaliyeti korumak için organize olmaya ve karşımıza geçmeye başlasınlar ki onları da yıkalım, atalım. İsteyenler de böylesine güzel günlerde, bizimle beraber Kraliyet’e metafizik saldırılar yaparak hoş vakit geçirebilirler.

Haydi herkes bir hareketlensin, ortalık bir şenlensin.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Hepsini çarpacağız

Kraliçe’nin cenaze merasimine katılacak herkesi metafizik tekniklerle çarpacağız. Etkili ve/veya yetkili herkesi çarpacağız. Çarparken hedefimiz, bunları en kısa sürede cehennemlerine göndermek olacak. Bunların yanında oraya giden yardımcılarını/ekiplerini de çarpacağız. Yetmeyecek, aynı anlarda ve devam eden süreçte bunların ülkelerindeki mümkün olan her şeyi çarpacağız. Subay kadrosu başta olmak üzere ordularını, askeri ve sivil/idari araçlarını, banka sistemlerini, enerji ürettikleri santrallerine kadar her şeylerini çarpacağız. Askeri ve sivil hava ulaşımlarını bile krizlere sokacağız.

Oraya giderek, bütün insanlığın düşmanı olan Kraliçe’yi dünya insanlığına iyilik meleği gibi gösteren haberler, yayınlar yapacak olan basın ve medya çalışanlarını hatta sosyal medya ajanlarını ve eş zamanlı olarak bunların firmalarındaki, çevrelerindeki herkesi, her şeyi çarpacağız. Sadece birkaç gün içinde taraflara toplamda trilyon dolara yakın maddi zararlar da vereceğiz ama itibar kayıpları, siyasi ve askeri sahalardaki kayıpları paha biçilemez seviyede olacak. Can kayıpları ise ayrı bir mesele…

Hatta bu gibi tarafları çarpmaya bu gün, birkaç saat sonrasında “hafiften” başlayacağız. Kraliyet ailesi mensubu olarak görülen biyonik robotlara ise aynı saatlerden itibaren çok ağır metafizik saldırılar yapacağız. Kraliçe’nin içindeki uzaylı, Charles’ın içine geçmiş ve hali/sağlığı da iyi değilmiş. Charles suretindeki biyonik robotun da hali iyi değil. Biyonik robotlar, yerine geçilen kişilere çok uygun olmak zorundalar. Onlar gibi hasta, yarım akıllı, zayıf idraklı, hafıza sorunlu, korkak, tembel olmak zorundalar. Bu da bizim için bulunmaz fırsat… İnsanlığın düşmanı olan o satanist kadroyu, İblis’e hizmet eden o vahşi güruhu, uzaylı insanlarıyla, dünyalı insanlarıyla, biyonik robotlarıyla, teknolojik araç ve cihazlarıyla, bunlara yardım ve yataklık eden çevreleriyle/bağlantılarıyla birlikte tamamen çökertecek ve kısa süreç içinde tamamen yok edeceğiz.

Yok olmak isteyenler, İstanbul’un karşısında, Londra’nın yanında yer alabilirler. Londra’nın ne basın, medya firmaları kalacak… Ne bankaları, ne milletler arası markaları kalacak. Ne ilan edilmemiş sömürgesi ayarında tuttuğu ülkelerdeki siyasetçi, bürokrat ve iş adamı hain kadroları kalacak… Ne bu ülkelerin ordularını ve maddi imkanlarını kendi keyiflerine göre kullanabilecekler… Ne kurup yönettikleri onlarca terör örgütü kalacak… Ne NATO, ne BM, ne AB, ne de Unicef’e kadar diğer alt teşkilatlar kalacak. Hepsi, Londra ile birlikte tamamen ve kısa sürede çökecekler. İşimizi yarım bırakmayacağız. Zamanında Londra’nın cetvelle çizdiği sınırlar, belirlediği suni devletler ve devletçikler, hepsi birbirine benzer bayraklar hep değişecekler.

Şimdi yanlış tarafta yer alanlar, o gün hala hayatta kalabilmişlerse bile en iyi ihtimalle sürünecekler.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi