Cemaatimiz içinde yaygın inanışlardan biri olan “Tayyip’in asılması” inanışı da uydurma bir inanış… Kendini ruhban sınıfından kabul eden, bu maksatla hayatı boyunca evlenmeyen, imkan bulabildikçe gizlice Hristiyan ibadetleri yapan Arif Ahmet Denizolgun’un, benzeri kişiler gibi cin, büyü, kahinlik işlerine merakı çoktu. Hayatının son yıllarında çok sık olarak bana da büyüler yapmakla ve yaptırmakla meşguldü.
Metafizikle bazı şeyleri hem kendisi hem de çevresi görmek, bilmek için hep uğraşıyordu. Bazı hususlarda ise güya keramet göstererek açıklamalar yapıyordu. Bunlardan pek çoğu gerçek çıkmıyordu. Tayyip’in asılacağına dair inancı da işte bu Arif Ahmet yaydı. Geleceği Allah bilir ama benim kuvvetli zannıma göre Tayyip asılmayacak. Çok çok kısa süre sonra bir şekilde oyundan düşecek.
En kuvvetli zannım şu: Milyonla hatta belki de on milyonla Türkiye vatandaşı sokaklara, caddelere inecek. Özellikle Ankara ve İstanbul’da adım atılacak yer olmayacak. Çavuşesku’nun devrilmesi zamanındaki gibi halk hareketleri olacak. Zaten bankalar batmış, ülkede nakit kalmamış, para pul olmuş, devlet memuruna bile maaşlar veremeyecek hale gelmiş olacak. Bütün bu hal sadece birkaç gün içinde gerçekleşecek. İnsanlar bir yandan yaşanan dev gibi devalüasyona, bir yandan meydana çıkan akıl almaz kara para işlerine, insanlık dışı işlere tahammül edemeyecek. Bu sırada Tayyip kaçamamış olacak. Saklandığı ininde bulunacak ve orada onu bulanlar onu emniyet müdürlüğüne ya da askeri birime ya da adliyeye götürmeye kadar bile tahammül edemeyecekler. Onu orada insaniyet namına parça parça edecekler. Çok büyük ihtimalle o anları aralarından biri ya da birkaçı cep telefonları ile kayıt edecekler. On milyonla insanın ayağa kalkmasına sebep olan görüntüler, deliller, Tayyip’in çetesiyle birlikte hiçbir insanın tahammül edemeyeceği seviyede insanlık dışı işler yaptığını gözler önüne somut bir şekilde serecek. Millet Tayyip’i ve çetesinden olanları parça parça etmek için tempo tutacak. Zaten milletin karşısına asker de polis de geçmeyecek.
İkinci kuvvetli zannım ise şu: Süreç birinci zanda izah ettiğim gibi ilerlerken (ki şu anda yaşanmakta olan şey bu) Ankebut Ağının üst isimleri, tıpkı Kraliçe Elizabeth vakasında olduğu gibi önden hamle yapacaklar ve “Tamam, hareket sahası kalmadı. Tayyip’in sahada olduğu her an aleyhimize işliyor. Onu da oyundan alıyoruz” diyecekler. Kendileri bir şekilde Tayyip’i ve yakın çevresindeki kişileri imha edecekler. En yakın çevresinde olmasa da epeyi yakın çevresinde olan, beraber iş tuttuğu kişileri parça parça etmek de yine millete kalacak. Tayyip’i bu şekilde oyundan alanlar öncelikle onu hastahaneye kaldırabilirler.
Konserlerin iptal edilmesini tasvip etmiyorum. Bu devlet, kanunlarla yönetilen bir devlet ise, bu güne kadar sayısız kere yapılmış konserlerin onlarcasının, son zamanlarda peş peşe ve dikkate alınır bir gerekçe gösterilemeden iptal edilmesini kabullenmek mümkün değil.
İddia edildiği gibi konserlere “halkın yoğun tepkisi” varsa ve konserlerde “türlü ahlaksızlıklar” yaşanıyorsa, bir kanun/hukuk devletinin bu halde ne yapacağı bellidir. İddia edilen ahlaksızlıkları yapanlar hakkında adli işlemler yapılır. Demokrasinin gereği de hemen yapılır, çoğunluğun talebi TBMM’de hiç bir tereddüt sergilenmeden kanunlaşır. İktiza ediyorsa yeni kanunlar çıkartılır, iktiza ediyorsa mevcut kanunlar güncellenir ve her şey hukukuna uygun olarak idare edilir. Hukuk devleti bu usulle işler ama hukuk devleti olduğu iddia edilerek mafyalar, gizli servisler, İngiliz casusları tarafından yönetilen devletler ise uygulamada gördüğümüz gibi işlerler.
AKPKK-MHPKK organize suç, terör ve ihanet örgütünün dibi gördüğü, hareket sahasının kalmadığı, bu milletin tamamına yakını tarafından istenmediği çok açık şekilde gözler önünde. Millet patlama seviyesinde. Sokakların nabzı ile basın ve medya arasında uçurum var. Çavuşesku zamanında denenmiş ama hüsranla bitmiş usullerin günümüzde tekrar denenmesinin kimseye faydası yok. Bu derece akıl ve mantık dışı zorlamaların Çavuşesku dönemiyle aynı neticeye çıkacağı ise tartışılmaz bir gerçek. On milyonlarca kişiden teşekkül etmiş koca bir millet, keyfilikle, zorbalıkla, yalanlarla, tehditlerle, mahkemelerle bastırılamaz, durdurulamaz.
Türlü ihanet ve usulsüzlüklerle bulundukları makamlara gelmiş/getirilmiş olan bir avuç gayr-i resmi yetkili çapulcunun, her an “meşru halk tepkisi” gelecek ve kısacık sürede devrilmeleri mümkün olacak diye paranoyaya bağlamışçasına kanunsuz bir şekilde devlet dediğimiz sistemi idare etmeye kalkmaları, asla kabul edilemez. Bu baskı, bu tedhiş, bu keyfilik ve bu damara basarcasına müdahale tarzları kabul edilemez. Yüzlerce milyar dolar vurgun vurmuş en üst hain isimler tarafından küstahça yapılan “İşsizlik, açlık, kriz yok” mealindeki açıklamalar kabul edilemez. En son denenen “Enflasyon yüksek, kriz var ama alım gücü önceki zamanlardan daha yüksek” şeklinde akıl, mantık dışı açıklamalar da kabul edilemez ve endişe ettikleri tepkileri bastırmayacağı gibi çok daha yüksek seviyede tepkilerin daha kısa sürede sergilenmesine hatta milletimizin bu tepkiler sırasında kanunların sınırlarının dışına topluca çıkmasına sebep olur.
Şu şartlarda bile on milyondan fazla güya mültecinin ülkede tutulması, onların birinci sınıf, vatandaşlarımızın ikinci sınıf vatandaş muamelesi görmesi… Hala sözde mülteciler üzerinden kara paralar elde edilerek ülke maliyesinin ayakta tutulmaya çalışılması… Hala gelmekte olan kara kış için “gerçekte” hiçbir tedbirin alınmamış, hazırlığın yapılmamış olması… Hala ziraat ve hayvancılığın bitirilmesi için kasten beklenmesi, kasten hatalı uygulamalar yapılması, yaptırılması… Hala enerji ve gıda stoğu yapılmaması… Hala mahkemelerin adalet dağıtılan yerler haline getirilmemesi… Hala fikir, vicdan ve ifade hürriyetlerinin azami seviyede bastırılmaya çalışılması… Hala sınır dışı pek çok bölgede ordumuzun kara para işlerine alet edilmesi… Hala ülkemizde hiç kimsenin can, mal, ırz emniyetinin bulunmaması… Daha saymakla bitmez sorunlar, hukuksuzluklar, tehlikeler, sıkıntılar… Özetle, hala İngiltere/Kraliyet ne emir ederse onların yapılması, bu ülkedeki hiçbir sorunun çözülmeyeceğini, idareyi elinde tutan hainlerin kasten sorunlar çıkarttığını gözler önüne seriyor. Bu da artık siyasi sisteminin sözde muhalefet partileri dahil “bütünüyle” devre dışı ve gayr-i meşru olduklarını açıkça gözler önüne seriyor. Hiçbir milletin bu hale gelmiş bir siyasi otoriteye ve böylesine çığırından çıkmış hainlerle dolu bir siyasi kadronun emirlerine amade olmuş “sözde bağımsız” bir adalet sistemine itaat etmesi beklenemez. Bu şartlarda bir milletin bu haldeki otoriteye ve adli makamlara ve bu makamları temsil eden millet düşmanı, İngiliz uşağı hainlere itaat etmesi, vatanına ihanet etmesi demektir.
Bu millet her şeyi gördü, anladı. Bunca yıldır AKPKK’ye itirazsız destek veren lüzumsuzlar bile anladılar ve hatta şu anlarda onlar itiraz hususunda en üst seviyede yer alıyorlar. Bu milletin öfkesini Kraliyet görmezden gelmek isteyebilir. Kraliyetin emrinde olan ABD ve CIA görmezden gelmek isteyebilir. Onlar için, kontrolleri altındaki onlarca gayr-i resmi sömürge ülkelerden birinin içten karışması olarak yorumlanacak, çok umursanmayacak hadiseler yaşanacak olabilir. Onlar bu ülkede yaşanacak çok ileri seviyede ve çok geniş kapsamda ve çok can yakacak hadiselere böyle bakabilirler ama bu ülkede Kraliyet sistemine hala itaat ederek hala bu seviyede “gerçeklere kör” kalanların akıbetleri de acı olur. Sadece en üst isimler değil, tepeden aşağı doğru on binlerce etkili ve yetkili kişi kendini milletin ayaklarının altında bulur. Kraliyetin bunları da umursamayacağı açıktır.
Ciğeri beş para etmez mafya, kara paracı, İngiliz uşağı sözde vekiller ve bakanlar sebebiyle bu güzel ülkenin ve necip milletimizin daha fazla “patlama sınırlarında” tutulması, son seviyede tehlikelidir.
Daha önce tekrarla ifade ettiğim gibi, milletimiz haklı ve meşru tepkisini göstererek vatanını ve devletini muhafaza hareketine giriştiği gibi, emniyet teşkilatımızın çok yaklaşık yarısının, ordumuzun ise yarıdan çok çok fazlasının milletimizle yan yana durmasını sağlayacağım. Dünya üzerindeki ve daha çok çevremizdeki onlarca ülkenin de milletimizden yana durmasını sağlayacağım.