Kapı mı arıyorsunuz?


Aranızda kapı, geçit, tünel arayanlarınız ya da arayacak olanlarınız varsa, boşuna uğraşmasınlar. Dünyadaki uzaylı türlerin elindeki teknoloji ile, bir mekana girmek ve çıkmak için kapı yapmak gerekmiyor. Herhangi bir duvarı, tuttukları bir ışık ile açıp içinden geçiyorlar. Sonra ışığı kapatıyor ve duvar önceki haline geri dönüyor. Biyonik robotlara da sık sık giriyorlar, çıkıyorlar ama onların da kapısı, kapağı, fermuarı v.b. kısımları yok.

Onlarca yıldır dünya insanlığı arasında konuşulan o iddia gerçek. UFO’lar bir evin tepesinde durarak, eve doğru bir ışık yayarak, evinde bulunan birini yukarı çekebiliyorlar. Kişi uyanık olsa bile bu müdahaleden kaçamıyor. Aradaki beton tavan ve ayrıca çelik doğrama ya da ahşap doğrama çatı v.b. şeylerin hiçbiri mani teşkil etmiyor. Sonra ışığı söndürüyorlar ve tavanından çatısına kadar her şey eski haline dönüyor. Bu, onlar için çok eski bir teknoloji. Bunu dünya insanları da on bin seneden önce geliştirmişlerdi, kullanıyorlardı. Sonrasında neler yaşandığını çok yazdım, biliyor artık herkes.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

Acımasızca yakacağım


Meydanda görünen, gerçek Tayyip değil. O bir biyonik robot ve içinde Kraliçe’nin sistemine yani Deccalin sistemine çalışan “üç yumruk” bir gri var.

Son zamanlarda açıkça anlattığım hususlardan sonra herhalde anlaşılmıştır ki Tayyip suretindeki biyonik robot İsrail’e de, Yahudiliğe de Masonluğa da çalışmıyor. Bunlar hep Kraliçe merkezli Deccaliyet sistemine çalışıyorlar. Bunlar bütün insanlığa düşmanlar. Yahudiler de İsrail de umurlarında değil. Zaten İsrail’deki dini ve siyasi liderleri de bunlar ellerinde oynatıyorlar ya da yerlerine biyonik robotlarla çoktan geçmiş vaziyetteler. Sanhedrin, tamamen uzaylıların kontrolünde olan bir teşkilat.

Pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de Cumhurbaşkanlığı, TBMM, MİT başta olmak üzere, ülkenin idaresinde en önde gelen kurumların binalarının altında gizli kısımlar var. Bazılarında gizli kısımların altında ayrıca gizli kısımlar da var. İlk gizli kısım zaten dünya insanlarının, devlet yetkililerinin bildiği, gizlice girdiği, kullandığı gizli kısımken, onların daha altında da uzaylı tarafların girdiği, kullandığı gizli kısımlar var. Oyunlar içinde oyunlar var. Deyim yerindeyse, pek çok konuda kuyunun içinde, iç içe çok sayıda kuyu var. Bu gibi yerler, sistemler, biyonik robotlar sayesinde de devlet içinde devlet olabiliyorlar ve biyonik robotlarını sevk ve idare ediyorlar. Böylelikle bütün devletleri, devletler üzerinden bütün milletleri ve insanlığı sevk ve idare etmek istiyorlar. Lakin farklı uzaylı insan türleri arasındaki karar ayrılıkları da önlenemediği için, sahadaki herkes danışıklı da dövüşmüyor. Karmakarışık dengeler var.

Tayyip suretinde imal edilmiş biyonik robot da zaman zaman yeraltındaki uzaylılara ait gizli kısma giriyor. Tamir, bakım görüyor, ayar çekiliyor. Biyonik robotun içindeki uzaylı insan çok çarpılmışsa ve iş göremez hale gelmişse ya da metafizikle çarpılmaktan ötürü ölmüşse, söz konusu yer altı kısmında da değiştiriliyor. Bazen bu işler uzun sürecekse, Tayyip suretinde imal edilmiş başka bir biyonik robot kopyası yukarı çıkıyor, ortamı idare ediyor. Dünyadaki pek çok hükumetin üyelerinin, orduların komuta kademelerindeki subayların, büyük holdinglerin, büyük dini cemaatlerin, önde gelen mason üstadlarının, önde gelen dini liderlerin ve gücü ellerinde bulundurmaları için yerlerine geçmeleri gereken kişilerin, hep yerlerine biyonik robotlarla geçtiler, geçiyorlar. Son senelerde, İstanbul, dünya üzerindeki bu sistemi yıkmaya başladığı için, Türkiye’deki etkili ve yetkili kişilerin yerlerine eskiden olduğundan daha fazla oranda biyonik robotlarla geçildi, geçiliyor.

Bu bilgileri de açıkça verdikten sonra şunu da açıkça ve hala kontrolde tutabildiğim büyük bir öfkeyle yazıyorum:

Şu andan sonra, biyonik robot Tayyip’in, onun çevresindekilerin, Hulusi’nin, diğer sözde bakanların Genel kurmay başkanının ya da kuvvet komutanlarının emirlerine itaat edecek… Suriye’ye ordumuzu sokmaya kalkacak… On milyondan fazla sözde mülteciyi bu topraklarda tutmaya kalkacak… Devletin kalan son değerli tesislerini ve arazilerini de peşkeş çekmeye kalkacak… Hala İngiltere’ye ve İsrail’e hizmet etmeye kalkacak yani şu sisteme itaat, yardım ve yataklık yapmaya devam edecek her kim varsa… Yapabiliyorlarsa girsinler Suriye’ye ve Türkiye ile de bütün irtibatlarını, bağlantılarını anında kessinler. Ordumuzla Suriye’ye giremiyorlarsa bile kendileri girsinler Suriye’ye ve kaçma/kurtulma şanslarını denesinler.

Yapabiliyorlarsa orada yeni bir devlet ilan etsinler ve yapabiliyorlarsa hiçbir ordunun giremeyeceği şekilde kendilerine korumalar yapsınlar. Çünkü o kişileri hemen meydan yerlerde diri diri yakacağım. İnsan olanını da biyonik robotla yerine geçilenini de içindeki uzaylı insan türlerini de herkesin gördüğü şekilde meydan yerde yakacağım. Acırsam namerdim. Çığlıklarının arşa yükselmeye başladığı o anları hiç sansürlemeden bütün dünyaya canlı yayınlarda izlettireceğim. Yemin olsun ki bu vatanı/devleti acımasızca ateşe atmaya kalkanları acımasızca yakacağım. Yakanın, yakmaya kalkanın yanına kâr mı kalıyormuş, kötülük edenler İblis’in ve Deccal’in sisteminde üst rütbeye mi çıkıyormuş ya da hızlıca cehennemine mi gönderiliyormuş, bütün insanlığa, hassaten de bütün satanistlere izleteceğim.

Buraya geri gelemeyip Suriye’de kalanları da hem ben vatansever ekipleri peşlerine takarak yaktıracağım, hem de Suriye meselesinde benimle birlikte hareket eden taraflar yakacaklar. Başka başka ülkelere kaçabilenleri olursa da hepsini toplatacağım ve yine aynı sonu yaşayacaklar. Bütün insanlığın hafızasına kazınan görüntüler yaşanmasını sağlayacağım. O günlerden sonra dünya, artık eskisi gibi bir dünya olmayacak, olamayacak.

Şu anda bile Suriye’de hala bulunan sözde Türk subaylarının ve emirleri altındaki Türk askerlerinin ve onların kontrol ettiği güya muhalif/milis, aslında terörist teşkilatların mensuplarının on binlercesinin bir günde imha edilmelerinden bile rahatsız olmayacağım. Evet, ordumuz bir gün içinde on binle asker, yüzlerce subay kaybetse bile bunu yapanlarla sorun yaşamayacağım. Buna sebep olan söz konusu sözde Türk ve sözde dünya insanı hainlerle hesaplaşacağım. İntikamı onlardan, teşkilatlarından, üslerinden alacağım. Şu andan itibaren, Türk subayları ve askerleri arasından, yurt dışında herhangi bir bölgede bulunanlardan, emirlere itaat etmeyerek firar edenlerin cezalandırılmasına asla izin, imkan vermeyeceğim. Beni çiğneyip geçmeden hiçbir güç, bizim sistemimizi milletimizin ve devletimizin aleyhine kullanarak firari subaylara ve askerlere ceza veremez. Ve bu dünyadaki hiçbir güç beni çiğneyemez.

Suriye meselesinde benden yana gibi durup hala oyalayan, hala Kraliçe’nin sistemiyle danışıklı dövüşen bazı ülkelerin, hükumetlerin, orduların ve büyük iş adamlarının da gözlerinin yaşlarına bakmayacağım. Onların da artık net bir duruşu olmalı ya da düşmanlarımızla birlikte yok olmalılar.

Defalarca söyledim, gerekirse bütün dünyayı yakacağım ama ben ordumu Suriye’ye göndermeyeceğim. Bir tane sözde mülteciyi buralarda tutmayacağım. Sözde vatandaşlık verilenlerini de sınırlardan öte taraflara atacağım. Bunları ülkelerine göndermek için ayrıca masraf etmek de milletimizin, devletimizin sorumluluğu değil. Nasıl geldilerse öyle gitsinler. İnsan kaçakçıları mı götürüyor, yürüyerek mi gidiyorlar, denizden yüzerek mi giderler, İsrail/ABD/İngiltere fırsat bilerek bunları da mı kaçırtıp organlarını çalar ya da fuhuş mafyalarına satar, bu da milletimin sorumluluğunda değil. Vatanını korumayanlar, korkaklar ve onursuzlar gibi kaçanlar, omurgasız olanlar, her türlü tehlikeye düşerler.

Biz, milletçe bu tehlikelere düşmemek için Suriye’ye ordumuzu göndermeyeceğiz ve on milyondan fazla sözde mülteciyi ülkemizde tutmayacağız. Bundan sonra hiçbir şeyimizin başka devletlere, devletçiklere, krallara, kraliçelere, veliahtlara, holdinglere, mafyalara peşkeş çekilmesine de izin vermeyeceğiz. Bu gerçekleri, Türkiye’nin artık eski Türkiye olmadığını, uzaylı dünyalı herkes kabullensin. Aksi takdirde, yanacaksa dünyayı Mfs yakacak.

Türkiye için Tayyip, AKPKK, MHPKK ve ayrıca onlarla danışıklı dövüşen CHPKK, HDPKK, sözde İYİ parti, bütünüyle altılı çete v.s. bitmiştir. Türkiye’de, İngiltere’nin dayattığı sözde çağdaş cumhuriyet sistemi, demokratik sistem ve seçim sistemi çökmüştür. Oyunlar, tuzaklar bozulmuş, Deccaliyet sistemi ifşa olmuştur. Bundan sonra Türkiye’de seçim olmayacak. Oldu bitti ile yapılmak istense bile geçerliliği olmayacak ve kaosu çözmeyecek, sonucu değiştirmeyecek. Her halükarda ülkenin idaresini resmen de biz elimize alacağız. Bu hususu da bu kadar açıkça yazıyorum. Dünyanın farklı ülkelerinden ve Türkiye içi gruplardan, son iki-üç gündür İstanbul’la paralel şekilde resmi ya da gayr-i resmi açıklamalar yapanlar, İstanbul’un son restlerine destek verir gibi açıklamalar yapanlar, artık ellerini taşın altına açıkça koysunlar. Samimiyetlerini göstersinler. Biz lafa değil, icraata bakacağız. Hiç kimseden korkumuz, çekincemiz yok. Önden haber verdim, o Kraliçe’yi ve sistemini ayaklarımın altında ezeceğim. Ona piyon olan, taşeronluk yapan ABD’yi ve diğer ülkeleri darmadağın edeceğim.

Biz Tayyip’i de indiriyoruz. Onunla çalışanları da onunla danışıklı dövüşenleri de indiriyoruz. Bu ülkede bir tane NATO üssü de ABD üssü de bırakmıyoruz. Bizimle olanlar, bizimle eş zamanlı ve bizimle aynı sonuca götürecek hamlelerini açıkça ve derhal yapsınlar. Hemen bu yazının peşine de herkesin “şüphesiz” anlayabileceği şekilde resmi açıklamalarını yapsınlar. “Biz de buradayız, sizinleyiz” desinler.

Bu arada, “CIA’nın gülü” lakaplı o Tansu Çiller’i ve onun sistemine çalışanları da eş zamanlı olarak hem imha hem de ifşa etmeye başlıyoruz. Haddi çok aştılar. Madem ki güç görmek istiyorlar, haydi çatışalım. Ne kadar iç ve dış düşmanımız varsa, hepsini birden sahaya/mindere davet ediyoruz.

| Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi