Bütün insanlar gibi Fenerbahçe taraftarları da fikrinde, vicdanında hür insanlardır. Sömürgeci ve kan emici Avrupa tarafından Ukrayna yanlısı rüzgarlar estiriliyor diye, dibe vurmuş ve millet bile denemez Ukraynalıları ve Ukrayna devletini kimse tasvip etmek, müdafaa etmek zorunda değildir.

Kimin kimi destekleyeceğine, kime karşıt olacağına Yahudi/Satanist/Mason lobileri, Avrupa’nın kara paracı teşkilatları ve hükumetleri karar veremez. Özür dilemesi gerekenler, Fenerbahçe taraftarlarının temel hak ve hürriyetlerini bile kısıtlamaya kalkanlar, onları haksız şekilde linç etmeye çabalayanlardır. Avrupa’nın güya demokrat ve insan hakları yanlısı basın, yayın kuruluşları da bu süreçte gerçek yüzlerini bir kez daha dünya insanlığına göstermiş oldular. Dünya tarihine kara leke olarak geçen bir organize linç teşebbüsünde daha bulundular. Lakin İstanbul’un karşı rüzgarlarının da şiddetli şekilde estiği şu dünyamızda, bu defa netice alamadılar. Öyle birkaç basın, medya, sosyal medya oyunuyla ve linciyle dünyanın meselelerine yön verebildikleri zaman artık bitti. İstanbul’un “dur” dediğine batı/NATO çetesi “geç” diyemiyor, diyemeyecek.

Sedat Peker, Türkiye’ye getirilecek. Onu Türkiye’ye getirmek için Türkiye’de gizli gizli toplanıp konuşan, planlar yapan etkili ve yetkili kişiler var.

Tayvan krizi gerçek değil. Yine çoğunlukla bu işin içinde danışıklı dövüşen taraflar var. Çin şu anda harbe girecek, Tayvan için askeri mücadele verebilecek şartlarda değil. Ancak İstanbul’un desteğini aldığında bunu yapabilir. Aksi halde Tayvan sorununu askeri yollarla çözmeyi denese de sonuç alamaz. Çin, Kraliçe’nin sisteminden bütünüyle çıkmalı. Aksi halde kısa süre sonra en az dört, ihtimal ki yedi parçaya bölünecek. Şu anda Çin kendini güçlü göstermeye oynuyor. Halkının organlarından sonra nakit paralarını da çalarak ayakta kalmaya çabalıyor. Aşırı hormonlu ve dengesiz şekilde devleştirilmek istenen Çin’de refah seviyesi iyice düştü. Ahlak ve maneviyatın ön planda tutulduğu bir devlet rejimi ve eğitim sistemi de yok. Çin bu gidişle düşmana ihtiyaç bile duymadan kendi kendini parçalayacak. O kadar nüfusu daha fazla kontrol atlında tutamayacak. Sınır güvenlikleri de iyi seviyede değil. İstanbul, Çin’i karıştırmak ve bölmek isteseydi, son zamanlarda bunu çok kolayca yapabilirdi, yapabilir.

Ege ve Akdeniz’e sınırı olan turistik şehirlerimizi iyi günler beklemiyor. Çok büyük ihtimalle, çok kısa süre sonra turistler bir anda topluca Türkiye’yi terk edecekler. Oteller başta olmak üzere, turizm faaliyetleri kapsamında kazanan bütün kişiler ve işletmeler zor hallere düşecekler. Şimdiden tedbirli olmalarını tavsiye ederim.

İran’da devlet otoritesi daha da zayıfladı. İran ile Türkiye arasındaki sınır iyice inceldi. Türkiye’nin Güney Azerbaycan meselesini halletmesine daha da az zaman kaldı. Irak’ta işler tamamen Türkiye’nin menfaatine olacak şekilde ilerliyor. Irak diye bir devlet yok, hiç olmadı ve kadim topraklarımızı ta Basra Körfezine kadar geri alacağız. Ankebut Ağının İngiltere devleti üzerinden sağda solda cetvelle çizdiği sınırları asıl hallerine, olması gereken hallerine geri getireceğiz.

Zaman ABD’nin, İngiltere’nin ve müttefiklerinin aleyhine işliyor. İyice parasız, güçsüz kaldılar, kalıyorlar. Koskoca ülkelerde havalimanlarında bagajları yükleyecek insanlar bulunamadığına şimdilik insanlığın çoğunu inandırabilirler ama çok yakında acınası halleri, kendi hava sahalarında uçaklarını bile uçuramayacak kadar çaresiz, aciz, parasız oldukları somut şekilde gözler önüne çıkacak. Sürekli bozulan cihazlar, bozulan araçlar, çarpılan personeller gerçeği gözler önüne çıkınca kaç sendrom daha, kaç “güneş patlaması” yalanı daha uydurmaya çalışacaklarını hep beraber göreceğiz.
ABD, dünyanın farklı farklı yerlerine yerleştirdiği askerlerini, askeri araç ve cihazlarını geri götürmeye güç bulamayacak. O kadar feci halleri herkes tarafından görülürken ve konuşulurken gürültülü şekilde parçalanacak. Bu süreç çoktan başladı ve son kısmınının da sonuna doğru gidiyoruz. İstanbul aslında Washington’ı çoktan devirdi. Direnişleri sadece ortalığın karışmasına, çok gürültü çıkmasına sebep olacak ama sonucu değiştirmeyecek.

Son zamanlarda büyük kazandırdığım bazı tarafların bencilce tavırlar sergilediklerini görüyorum. İstanbul da kazanacak, Türkiye de kazanacak. Lafta değil, gerçekten kazanacak. Alacaklarım var ve en kısa sürede bekliyorum. Aksi halde o işleri tereddüt etmeden bozacağım.

Akkuyu Nükleer Enerji Santrali çöp bir proje… Daha önce Kanal İstanbul hakkında baştan sözü söylemiş “Yaptırmayacağım” demiştim. Öyle de oldu, yaptırmadım. Akkuyu Nükleer Enerji Santraline de bir yazıda temas etmiştim. Türkiye nükleer enerji kullanmayacak. Nükleer santraller kullanmayacak. Yapılmış olsalar bile bu santralleri kullanmayacak. Akkuyu işini de en kısa sürede bozacağım. Neresinden bozulursa bozulsun, bozacağım. O projede başta Sabetaycı Yahudi hainler olmak üzere çok kişiyi sallandıracağım. Millet açken yapılan insanlık dışı vurgunların, oyunların hesabını acımasızca soracağım. Şimdi Akkuyu üzerinde mücadele verenler boşuna uğraşıyorlar. Bu meselede de İstanbul ne dediyse o olacak.

İran petrolü ve doğal gazıyla, Rus doğal gazı ile uğraşmaya gerek yok. Ruslar, güvenilmez olduklarını, müttefik olunamayacak bir taraf olduklarını peş peşe defalarca sergilediler. Tıpkı Çinliler gibi kadim bir Türk ve İslam düşmanlığı ile davrandılar ve bizi değil, kendilerini harcadılar. Türkiye’nin denizlerde petrol ve gaz aramasına şimdilik gerek yok. Trakya bölgesinde petrol ve doğalgazı hemen çıkartmak için arama, tarama faaliyetlerine bile gerek yok. Onlarca senedir orada yatan TPAO araçları araziye gönderilsin, birkaç gün sonra petrol fışkıran görüntüler basında, medyada yer bulacaktır. Türkiye’nin ihtiyaç duyduğundan sonra, başka ülkelere satmasına bile yetecek kadar petrol ve doğalgaz var Trakya’da… Aynı anda başka ekipler de Güneydoğu Anadolu bölgemizde petrol kuyuları açmaya başlamalılar.
Dünya ne yana giderse gitsin, otomotiv sanayiinde Türkiye en doğru yöne gitmek zorunda. Tek kişilik ve üç kişilik modelleri olan, mükemmel ses ve ısı yalıtması olan, çok gelişmiş elektronik denetleme ve kontrol sistemleri olan, son derece hafif, çok güzel görünüşlü, çok az miktarda metal kullanılan, az yakan, uzun ömürlü, arıza ve bakım masrafları çok düşük olan ve doğalgazla çalışan tasarruflu araçlar, gerçekten yerli ve milli imkanlarla derhal imal edilmeli. Sadece üç ay sonra piyasada bunlardan binlerce, sonraki ay yüz binlerce, sonraki altı ayda milyonlarca olmalı ve yurt dışına da satılmaya o zaman başlanmalı. Tüketimi azaltmalıyız, üretimi artırmalıyız, tasarruf etmeliyiz, başka çaresi yok.

Denizlerdeki, okyanuslardaki tuzlu suyu neredeyse masrafsız şekilde tatlı suya çevirerek, kesintisiz temiz su akan nehirler yapabileceğim. İstersem çöllerde tatlı su nehirleri akıtacağım. Çöllerin ortasında dev gibi suni göller yapacağım.

Dünyanın hiçbir yerinde ziraata müsait arazi kalmamış olsa, her yer kuraklaşsa bile bütün dünyaya yetecek kadar ziraat mahsulleri yetiştirebilirim. Aynı anda yine bütün dünyaya yetecek kadar besi hayvanları yetiştirebilirim. Dünyayı kuraklığa ve kıtlığa kasten sürükleyen tarafların oyunlarını her safhasında bozabilirim. Bütün bunlar için öncelikle dünya insanlığının yönünü Ankebut Ağının istediği şeytani yönden, insani yöne çevirmesi gerekiyor. İyiliği tercih etmeyen bir insan topluluğunu hiç kimse iyiliğe, mutluluğa, huzura götüremez, çıkaramaz. Böyle bir şeyi yapmaya dinen de cevaz yok. Bunu yapmak insanlığa hizmet olmaz, kişiye sevaplar kazandırmaz. Aksine olarak büyük veballere ve azaba götürür. Hak etmeyenlere iyilik yapmak insani ve vicdani bir tavır değildir, adaletsizliktir.

Suriye’de operasyon yapılamayacağını söylemiştim, yaptırmadım. Bundan sonra da yaptırmayacağım. Şu ülkede idareyi kısa süre içinde resmen ele almaya hiç niyetim yok. Baştan beri ne söylediysem samimiyetle söyledim. Lakin son zamanda neredeyse istemeye istemeye resmen de elime alacaktım. Şimdiden sonra Suriye’ye operasyon için yine hadsizlikler denenirse, bu da devletin/vatanın tehlikeye düşmesi demek olacak ve yine istemediğim bu şeyi yapmak zorunda kalırım. Bu ülkeyi kimler sıfırladılarsa, on milyonlarca vatandaş “Açız, açıııızzz” diye bağırışırken ülkenin başında onlar duracaklar, olacaklar. Çalıp kaçırıp yiyenler, milletin kestiği hesabı da ödeyecekler.
Suriye’deki gelişmelerden memnunum. Gerçekten Türkiye’nin ve bölgenin aleyhine, istemediğim şartlar oluşmaya başlarsa o vakit Suriye’ye operasyon yaparız ama onu da Ankebut Ağı için değil, terörü korumak için değil, kara para için değil, tamamen hukuka, vicdana uygun şekilde yaparız. Türkiye’de ve çevresinde Amerikan üssü, NATO üssü görmek istemiyorum. Artık bunun da vakti geldi. Herkes neyi var neyi yoksa toplasın efendice çeksin gitsin. Benden söylemesi… Hep söylerim, bazı meselelerde tekrar tekrar söylerim ve sonra gerekeni yaparım.

Komşularımız Bulgaristan ve Gürcistan’la çok iyi ilişkiler kurmak, onları da batı/NATO çetesinin sömürmesinden en kısa sürede kurtarmak istiyoruz. Onlar da kendi iç kavgalarını artık vermeliler ve net, kararlı bir duruş sergilemeliler. Safları tam manasıyla belli olmalı.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi