“İstanbul Washington’ı deviriyor”

Anca mı görmüş şu gören kör? İşine gelince nasıl da görüyor ve yazıyor.

Son zamanlarda dünyanın dört bir yanındaki metafizikçiler/medyumlar, astrologlar aynı rolü oynuyorlar. Akademi Dergisi’ni dikkatle takip ediyorlar. Anlatılan, yapılacağı söylenen şeyler somutlaşmaya, kısmen yapılmaya başlayınca hatta geri dönülemez safhaya gelmeye başlayınca… Artık akılla, mantıkla da emin oluyorlar ve sonra ‘öngörü’ gibi, astroloji gibi, rüya tabiri gibi göstererek yazıyorlar ya da konuşup anlatıyorlar. Müneccimsen, astrologsan, kahinsen ya da her ne isen, baştan görür yazarsın… Aylar, yıllar öncesinden yazarsın. Olmaz böyle şey…

Bu konularda Akademi Dergisinde kaç tane yazı yazılmış, kaç sesli paylaşım yapılmış, kaç tane atar var, ayar var, kaç rüya tabiri yapılmış, kaç karar alınmış, kaç kere saha yönlendirmesi yapılmış, restleşmeler yaşanmış, kaç siyasi hamle yapılmış, dünyada neler neler yaşanmış ve mevzu nerelere gelmiş, hepsini takip ediyorlar da neler olacağını şimdi biraz biraz yazıyorlar, söylüyorlar. Uyanıklar… Sanki Biden’ın sübyancı bir cinsi sapık olduğu, rüşvetçi olduğu, vatan haini olduğu, seçimlerde hile yaptığı v.s. daha önceden bilinmiyordu… Sanki daha önceden bunların delilleri yoktu. İnsana sorarlar, “Neden şimdi, neler dönüyor? Asıl mesele sübyancılık ve diğer suçlar mı, yoksa başka birileri bir şeyler mi çeviriyor?” derler. Kahin olmaya gerek yok bu sorulara doğru cevabı çoktan vermek için… Dürüst olmak, namuslu olmak ve Akademi Dergisini takip etmek yeterli “İstanbul Washington’ı deviriyor” demek için…

Dağdaki çobanlar bile anladılar ki Biden ve Kamala çetesini çok yakında devireceğiz hatta devirdik de boşuna direnip uzatmaları oynuyorlar. “Pislik çıkartmayın” da dedik anlamıyorlar, biz sükuneti muhafaza ederek yol alıyoruz. ABD’yi istediğimiz şekle sokacağız ve dünya genelinde büyük dalgalanmalara da sebep olacağız. Dünyanın siyasi, askeri, mali dengelerini yeniden yazacağız, belirleyeceğiz. Hep söylediğim ya da yazdığım gibi, bu süreç çok gürültülü, sancılı olacak. Bütün dünya genelinde karışıklıklar olacak. Arada kan da dökülecek ve vebali üstüme olmasın diye de ağırdan aldım süreci, defalarca ikazlar yaptım.

Şunların yaptığı işe bir de ‘öngörü’ diyorlar. Ne öngörüsü, ‘songörü’ bu son… Nerede görülmüş en son kahinlerin, astrologların gördüğü, yazdığı, anlattığı… Kahinlerin, astrologların da ayarları iyice kaçtı. Dünya o kadar hızla tersine dönmeye başladı ki onlar da ne yapacaklarını bilemez oldular. Dünyanın onlarca hükumeti, gizli servisleri ve dev şirketleri gibi…

Takipçimiz olan Türkiyedeki onlarca astrolog ve medyum, Türkiye’de neler yapacağımızı, bir sıkıntılı süreçten sonra Türkiye’nin nasıl şahlanacağını anlattılar. Bazıları projelerden bile biraz bahsettiler. Benim adımı veremeden epeyi bir anlattılar, ne söylediysem aynını ya da çok benzerlerini söylediler astroloji diye diye… Lakin iş ABD’ye gelince dut yemiş bülbül kesildiler. ABD hususunda söylediklerimi, yazdıklarımı, “yapacağım” dediklerimi anlatmak istemediler, istemiyorlar. Çok üstüne gidilen ve sorular sorulan bazıları ise üç-beş yuvarlak cümle ile konuşup geçiştirdiler. Çünkü Türk değiller, Müslüman da değiller, çift kimlikle yaşayan omurgasız sürüngenler… ABD’ye Türkiye’den çok kıymet veren kişiler. Bazıları ise üç buçuk moduna da geçtiler. Anlatmaya cesaret edemediler. İçinde bulundukları milletler arası satanist sistem yani Ankebut Ağı, onları da bir çırpıda siler atar hatta gömer geçer.

Bir de öyle bir hal oldu ki son bir ay içinde, astrologlar, gördükleri ve daha önceki tecrübeleriyle kesinlik seviyesinde doğru yorumladıkları öngörüleri bile anlatmaktan çekiniyorlar. “Dur bakalım, Akademi Dergisinden gidişatı iyice anlayalım, ne yapacaklarını anlayalım, planlarını anlayalım, yayınlarının üzerinde tekrar tekrar çalışalım, ona ters ise elimizdeki bu bilgiyi vermeyelim, konuşmayalım, mahcup oluruz” diyorlar. Akademi Dergisinde yazılanların tamamen hakikat olduğunu, söylenenlerin yapıldığını, yapılacağını kesinlik seviyesinde biliyorlar. Ters düşmenin ahmaklık olacağının, çok yakında rezil olacaklarının farkındalar. İki arada, bir derece kaldılar.

Şu kendine Kızıl Deli Kahin diyen ‘gören kör’, kalbi kör şahsın gördüğü gemi de biziz. Görülen gemi, tren, otobüs, uçak gibi toplu ulaşım vasıtaları, bir hedef/dava için bir araya toplanmış insan gruplarını, teşkilatları, ekipleri temsil eder. Bazen de resmi teşkilatları, gizli servisleri, orduları temsil eder. Deniz de devlet otoritesi ve devlet sistemi demektir. Dünya genelinde her gün daha da büyüyen dev gibi teşkilatımız, yıkıcı güce sahip teşkilatımız, şov yapmadan sakince ABD’yi silkelemeye çoktan başladı, çok kısa süre sonra da şekle sokacak.

Evet, İstanbul çok yakında Washington’a diz çöktürecek. Görüp görüp de açıkça anlatamadıkları şey bu… Ben bombanın pimini çekmek dediğim şeyi, en doğru/isabetli gördüğüm zamanda yapacağım ve bu iş kısa sürede bitecek. “Gece güneşi” başlığı ile yayınladığım rüyam da bunu önden haber verdi. “Önce ABD mi Türkiye mi emin olamadım” demiştim. Herkes anladı, emin oldu ki önce ABD…

Öyle bir yakın gelecek var ki önümüzde, Bay Biden ve Bay Kamala’nın yerine gelecek olan yeni ABD idaresi, İstanbul’la ters düşemeyecek. Dünyaya yön veren kararlar hep İstanbul’da alınacak. Bu sarsıcı gerçek, İçimizdeki İsrail’in, İçimizdeki Ermenistan’ın kahinlerini, astrologlarını da kahrediyor. Kabullenmek, anlatmak istemiyorlar. Hatta bu konuyu duymak bile istemiyorlar. Bu nedenle gören körler. Gözlerin kapatılmasıyla, görmek istememekle hakikatlar, yaşanacaklar değişseydi, bu kişiler muzaffer olurlardı. Lakin, kısa süre önce yazdığım gibi, artık Ankebut Ağı köprüden önceki son çıkışı da kaçırdı, yıkıldı, bitti, bir daha doğrulamayacak.

Eee, ne yapıyoruz şu ABD’nin batı tarafındaki devasa çölleri? Oraları kısacık sürede yeşillendirmenin, bunu yaparken akıl almaz miktarda enerji üretmenin, besi hayvanları yetiştirmenin vakti gelmedi mi? Altındaki Yeşillerin, Grilerin üslerinden çekinenler varsa, çekinmesinler. Ben o kısmı da halledeceğim.

Mfs – Ezberbozan – Akademi Dergisi