Şimdiden sonra ne olacağını yazayım

Bir kez daha fırsat verdiğim birileri, bir kez daha oyun kurmayı, danışıklı dövüşmeyi, hile yapmayı, beni/bizi kuyulara düşürmeyi deneyecekler. Bizler yine dikkatli, tedbirli olacağız, kendi kazdıkları kuyulara bir kez daha düşecekler ama bu, son düşüşleri olacak. İşte o vakit açıkça ve tam manasıyla sahaya inip müdahale edeceğiz. Neden…

Çünkü meselelerin manevi cihetleri de var ve böyle olmasını gerektiriyor. Bazısının mühleti var, bazısının sonu ibret-i alem olmalı… Çok az sayıda da olsalar aralarından bazılarının akıllı olup geri duracağı ve dürüst/insani tarzda hareket edeceği görülecek. Ayrıca bu milletin de çekeceği var hem de çok çekeceği var. Nüfusunun büyük çoğunluğu bu kadar rezil halde olan bir milleti, kendini düzeltmeden düze, kurtuluşa çıkartmamıza manen/dinen cevaz yok. Bu haldeki milletler ya kendilerini düzeltirler, ya da geçmişteki sayısız kavim gibi, helak olur giderler.

Biz ise ancak zaruret halinde söz konusu “kurtarıcı” müdahaleyi yapabiliriz. Bir kez daha fırsat verilen ve bir kez daha şeytanlık denemeye şimdiden başlamış olanlar son defa kendi kazdıkları kuyulara düştüklerinde “zaruret hali” oluşacak. Devleti, vatanı muhafaza kastıyla ipleri tamamen elimize alacağız. Yoksa insan ve müslüman olduğunu iddia ederek insanlık ve İslamlık dışı surette şeytanca yaşamaya hala devam eden yığınları kurtarmak kastıyla hareket etmeyeceğiz, edemeyiz.

Bunları açıkça yazmakta bile beis görmedim, zira insan şeytanlaşmayagörsün, bin kere nasihat edilse de her seferinde kendinden beklenilen namertliği, kötülüğü, şeytanlığı yapar ve netice değişmez. Filmin sonu hep aynı şekilde biter.

Hep dediğim gibi, imansızlar, şeytanlaşanlar aşırı korkak olurlar. Gayesiz, davasız, şuursuz olurlar. Bunların arasındaki iyiler sayıca az da olsalar galip olurlar, hakim olurlar. Üstünlük, sayı çokluğunda değildir.

Buradan dünyanın önünde açıkça yazıyorum. Şu Suriye’den ordumuz en kısa zamanda çıkmasın, sayıları on milyonu geçmiş şu sözde mülteciler derhal ve topluca sınır dışı edilmesinler de ben göreyim. O tahıl gemilerinin içinde bir tane insan, bir tane çocuk, bir tane genç kız ya da kadın kaçırılsın, bir tane organ kaçırılsın, o boğazı, o kaçakçılığı yapanlara kıyamete kadar kapatırım. Kralı gelse, onlarca ülkenin ittifakı gelse, açamazlar.

Herkes üstüne düşenleri, yapması gerekenleri yapacak. İstanbul, kurallara uymayanlara, taleplerini yerine getirmeyenlere kazandırmayacak, meydan vermeyecek. İstanbul, kazandırırken hep kendi de kazanacak, payına düşenleri de hep alacak ve alması gerektiği oranda alacak. Taraflarca bu güne kadar yapılmış yanlışlar belli, herkes her şeyin farkında. Öyle ise, işte son defa meydan… Görelim bakalım, kimler neler yapacaklar. Böylelikle her şey sebeplerine uymuş olsun. Sonra biz de gürültülü, patırtılı ve epeyi de acı verici tarzda geleceğiz ki üzerimizde bir vebal kalmasın.

Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi

El için kuyu kazan evvela kendi düşer

Bir çeşit Göbekli Tepe…

Ne yaptığının tam olarak farkında olmadan bir çeşit Göbekli Tepe yapan Asyalı adamın videosunu izleyin…

Göbekli Tepe, çok gelişmiş bir madencilik faaliyetinin/şantiyesinin küçük bir kısmından başka bir şey değildi. Yeraltından çıkartılan sıvılaştırılmış bazı madenleri yeryüzünde UFO tarzı araçların kolayca alabilecekleri hale getirmek için tesis edilmişti. Bu videoda su akan kanallarda, Göbekli Tepede sıvılaştırılmış madenler akıyordu. Teknoloji o kadar ileriydi ki böyle geçici bir madencilik çalışması için çelik doğramalarla sistemler kurmaya, uzun uzun işçilik yapmaya, büyük masraflara girmeye gerek kalmıyordu. Devasa kayaları istedikleri şekle çok kısacık sürede ve kolayca getirebiliyorlardı. Bu kayaları çok uzaklarda da olsalar kısa sürede nakil edebiliyorlardı. Göbekli Tepenin aslında üstünden daha çok altı mühim… O bölgede yerin altında çok çok gelişmiş teknolojilerle yapılmış kısımlar olduğunu onlarca senedir biliyorlar ve gizliyorlar. Bu günlerde bile oralarda bulunan mühim şeyler Türkiye’ye bırakılmıyor, resmi yetkili hainler sayesinde hemen ABD’ye, İngiltere’ye, İsrail’e gönderiliyor.

Göbekli Tepeyi ilk defa yapanlar ve kullananlar, ancak yüksek bilim ve teknoloji ile yapılabilecek ayrı ayrı izler, işaretler bıraktılar ama sonraki binlerce sene boyunca orayı daha başka ve daha ilkel kavimler de kullandılar. Dünya insanlığına, çok sonraki devirlerdeki insanların yaptıkları teknolojisiz ve basit müdahaleler anlatılıyor, gösteriliyor. Aynı hile piramitler için de yapılıyor. Piramitleri çok yüksek teknoloji ile yapanlardan sonra, bilim ve teknolojiye sahip olmayan insanlar da uzun süreler kullandılar ya da müdahaleler ettiler. En çok da İngilizlerin sözde bilim adamları (ki hep satanistler) piramitler hususunda en başından beri dünya insanlığını kandırdılar. Yaklaşık on yıldır Göbekli Tepe hakkında da ezberleri bozduk. Dikkatleri çektik. Öyle ki yayınlarımıza uygulanan çok ağır sansürlere rağmen, çok kısa süre içinde yüz binlerce kişiye ulaşan Göbekli Tepe yayınlarımız oldu. Dolaylı yollardan bu yayınlar ve verdiğimiz kritik bilgiler on milyonlarla insana ulaştı. Dünya genelinde tesiri görüldü, görülüyor. Şimdilerde ise ibre bizden, hakikatten yana dönüyor. Milletler arası satanist derin devlet yerlerde kıvranıyorken ve son nefesini vermek üzere bir haldeyken, Göbekli Tepe’ye dair yalanlar da yıkılmak üzere… Tek başına Göbekli Tepe bile, dünya insanlığına anlatılan tarihin yalanlarla dolu olduğunu, geçmişte şimdikinden çok çok daha ileri bilim ve teknoloji, ilim, ahlak, maneviyat ve medeniyet devirleri yaşandığını, evrim teorisinin en çok da gizli Yahudiler ve satanistler tarafından yayılan art niyetli bir din ve insanlık düşmanlığı projesi olduğunu ispat ediyor.

Tapınak olduğuna dair ortada hiçbir somut delil yokken hala oraya “Tapınak” demeye devam eden etkili, yetkili kişilerin, akademisyenlere, basın mensuplarına hatta sosyal medya aktörlerine kadar hepsinin soruşturmalara tabi tutulması gerekiyor. İnsanlık düşmanı bir milletler arası satanist teşkilatın yani Ankebut Ağı’nın mensupları olup olmadıklarının belirlenmesi, mensuplar ise hak ettikleri üzere en sert şekilde cezalandırılmaları gerekiyor. Söz konusu şahısların mason tarikatı ile alakalarının olup olmadığı ve mason teşkilatını “organize hareket etmekte” kullanıp kullanmadıklarının da ayrıca soruşturulması gerekiyor. Hiç kimsenin, hiçbir grubun ya da teşkilatın/tarikatın, hiçbir mazeretle dünya insanlığını kandırmaya, bilimsel gerçekleri yalanlarla, hilelerle çarpıtmaya, din ve ahlak düşmanlığı yapmaya, insanı hayvanlaştırmaya çalışmaya hakkı olamaz. Sadece bir grup insanın ya da bir milletin değil, dünya üzerindeki bütün insanların maddi ve manevi felaketini isteyen, bu maksatla sürekli yalanlarla, fitnelerle, tuzaklarla, zorbalıklarla, haksızlıklarla, yasaklamalarla, sansürlerle, cinayetlerle, katliamlarla faaliyet gösteren söz konusu şahısların ve teşkilatların bir an önce imha edilmeleri, insanlığın en temel vazifelerinden biridir.

Mfs – Ezber bozan – Akademi Dergisi