Vatana ve millete ihanet halindeki, İsrail’in, İngiltere’nin, ABD’nin emrindeki Ankara hükumeti ve başta da Tayyip, kontrolünü iyice kaybetti. Türkiye’nin milli güvenliğini tehdit edebilecek kadar kontrolsüz, kararsız, bocalayan bir Ankara hükumeti var. Çok yüksek sayıda açıkları bulunan, şunlar ya da bunlar tarafından sürekli tehdit edilen, şantaj yapılan bir Ankara hükumeti var. Bunların bu rezil ve dip halleri, Türkiye’yi tehlikelere düşürebilir.
Dikkatimizi, tedbirimizi bir an dahi gevşetmeyeceğiz. Ankara hükumeti tamamen devrilmeden önce bile onu aşarak kararlar alıp sahada devlet kurumları ve hatta ordumuz eliyle müdahaleler yapmamız gerekebilir. Hatta bu tür müdahaleleri Suriye’de de yapmak zorunda kalabiliriz.
İsrail’in aort damarını çoktan kestik. Bunu belli etmemeye çalışırken, bir yandan da Türkiye içinde ya da Suriye içinde milletimizin, devletimizin aleyhine büyük ve acı hadiseler yaşanmasını istiyorlar. Türkiye devlet sistemi içinde en çok da gizli Yahudiler, gizli Ermeniler ve gizli Masonlar üzerinden tesir edebilen İsrail’in ya da İngiltere’nin ya da ABD’nin böyle teşebbüslerde bulunması halinde, hukukun gereği olarak, milli güvenliğimizi sağlamanın gereği olarak Ankara hükumetini aşan kararlar ve müdahaleler yapacağız.
Her zaman her konuda olduğu gibi, bu hususta da son derece samimi ve kararlıyım. Saha buna her an hazır olmalı.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
Günlük arşivler: 18 Haziran 2022 - 15:33
Biz geliyoruz, onlar zahmet etmesinler
Ciddi ciddi beni alabileceğini düşünenler var. Benimle bağlantılı olduğunu düşündükleri bazı kişileri de almayı düşünüyorlar. Bu hafta sonu İsrailliler otellerinden çıkamasınlar, kapılarını bile açamasınlar, bu bir yana, anlaşılan o ki biz meydanları sararak çatışacağız ve ülkemizi koruyacağız. Anlaşılan o ki bizi hızlandıracaklar.
Bu hafta sonu İstanbul’da yaşanacaklar, anlaşılan o ki dünyanın onlarca ülkesinde son dakika haberleri olarak verilecek. Anlaşılan o ki bu hafta sonu Türkiye gerçek manada hürriyetine kavuşacak ve Türkiye, Türkiye’yi örtülü işgal altında tutmanın maşaları olan içimizdeki İsrail’i, Mason tarikatını, masonları, gizli Yahudileri, gizli Ermenileri boğacak…
Anlaşılan o ki Türk milleti sokakları, meydanları dolduracak. Devletini hainlerin ellerinden kısacık sürede söküp alacak. Sözde mültecileri belki de sadece iki gün içinde sınırlarından dışarı atacak. Haydi, biz silahlarımızı yüreklerimizle tutuyoruz, kim çıkabiliyorsa karşımıza çıksın, zaten onlar gelmeyeceklerse de biz geliyoruz.

Devlet bizim, millet biziz… Biz ordudayız, emniyet teşkilatındayız, sokaktayız, caddelerdeyiz, esnafız, vatandaşız, memuruz, öğretmeniz, her yerdeyiz
Türkiye, Türklerindir, Türk rolü oynayan gizli Yahudilerin, gizli Ermenilerin değildir. Bu hengamenin neticesinde ne burada sözde mülteciler kalabilir, ne o sözde büyükelçiler ve büyükelçilikler, ne NATO ve ABD üsleri, ne AKPKK, ne MHPKK, ne danışıklı muhalefet partileri kalabilir. Sonraki safhada ne “Suriye krizi” denilen bir mesele kalır, ne BOP ne büyük İsrail projesi hatta ne de İsrail denilen bir devletçik kalır.
Şimdi bileğine, yüreğine güvenenler gelsinler. Tek gelemeyenler ittifak halinde gelsinler. Başlasın artık milli şahlanış. Gök girsin, kızıl çıksın hainin bağrından…
Burası İstanbul, artık burası Türkiye’nin değil dünyanın başkenti…
Mehmet Fahri İstanbullu | Akademi Dergisi
Geliyor, geliyor
Kafamda birkaç ihtimal oluştu ama şairin bu paylaşımı ile tam olarak hangi mesajı verdiğine, tam olarak ne demek istediğine emin olamadım. Aslında pek de takılmadım. Elon Musk suretinde imal edilmiş olan biyonik robotun içinde hala kadın bir yeşil uzaylı mı var, bu hususta güncel istihbarat sahibi de değilim ama “Acaba, kadınsı refleksler mi bunlar” diye de sorguladım.

Bütün ihtimallere karşılılık olarak söylemem gereken şeyler aslında aynı:
1- Ne olursa olsun, hz. Fatih’in zamanında olduğu gibi yeni bir çağ açılıyor ve buna kimse mani olamaz.
2- Ben ölmedim, ölmüyorum, ölmeyeceğim ve hizmetime devam edeceğim.
3- Benim mekanım ve etrafım, Poseidon teknolojisinin çok ama çok ötesinde bir teknoloji ile korunuyor.
4- Şoklarını anlıyorum, onlar için üzülmüyorum, onlara kıymet vermiyorum. Herkes müstahak olduğunu yaşıyor.
5- Bir ihtimal var ki ben birkaç asır daha bu dünyada kalabilir, ölmeyebilirim.

6- Geçen defa ses kaydıyla Kaf dağını (Van Allen kuşağını) anlatmıştım. Hemen peşinden Disney’in logosunda gök yüzündeki çembere dikkat çekmiş ve deccalden bahsemişti. Dünyada gizlice yaşayan uzaylıların inançları, fikirleri ile de fazlaca ilgilenmiyorum. Lakin anlaşılan o ki bu dünyadan çıkıp gidememek, buraya hapsolmuş bir halde ve hızla sahaya inmekte olan Mfs’ye rağmen bu dünyada yaşamak da uzaylı türlerin ruh hallerini iyice sarsmış. Anlaşılan o ki aralarından bazıları, diğerlerinin mışıl mışıl uyuduğunu, gelişmeleri doğru şekilde değerlendiremediğini ve gereken mücadeleleri vermediğini düşünüyorlar.
7- Elon Musk görünüşlü biyonik robot Twitter’ı alıyordu, o iş ne oldu? Alamayacak mı artık? Ya da alsa bile elinde patlayacağına mı emin oldu? Gündemi değiştirmesi ve bu başarısızlıklarını unutturması mı gerekiyor?
8- Yayınımın üzerine bir gün bile geçmeden paylaştığı bu karikatür, ilk bakışta batı/Hristiyan aleminin, daha detaylı bakışta ise onları oyuncak etmiş uzaylı türlerin korkularını en açık şekilde gözler önüne seriyor.
9- Sadece batı/Hristiyan alemi değil, Yahudi/İsrail alemi de aynı dehşetli korku halini yaşıyor ve bunu gizleyemiyor. Bu defa da İstanbul’daki İsraillilere “Otellerinizden çıkmayın ve kapılarınızı iyice kapatın” dediler. Sanki MİT’in, Mossad’ın ve CIA’nın yan kuruluşu olduğunu bütün dünya öğrenmedi. Sanki İranlılar Türkiye’de görünmezlik kalkanı ile geziyorlar. Sanki İstanbul’dan başka yerlerde, mesela Antalya’da, Bodrum’da, Ankara’da ve daha onlarca ilimizde İsrailliler yok.
10 ve son: Yahudilerin, Masonların, Satanistlerin ve uzaylı türlerin korku dolu halleri, panik dolu halleri aynı mesajları veriyor… Bütün astrologlar, bütün medyumlar/kahinler, bütün aklı başında analiz yapan uzmanlar/siyasetçiler aynı şeyi görüyorlar/söylüyorlar: Karşı konulması mümkün olmayacak bir güçle Türkler geliyorlar. Yeni bir Zülkarneyn devri geliyor. Bu, öyle bir geliş ki Poseidon bile yol kesemiyor, kesemeyecek.
Mehmet Fahri İstanbullu | Akademi Dergisi
Orta oyunu
Şunlara “Türk-Yunan gerilmesi” diyorlar. Öyle değil, şu karelerde görülen şey, İngiliz Kraliyet ailesinin iki sadık köpeğinin birbirleriyle dostane tarzda orta oyunu oynamasından başka hiçbir şey değil.
AKPKK-MHPKK koalisyonu ayrıca bu tür oyunlarla da gündemi meşgul etmek istiyor. Dev gibi halk tepkisini biraz olsun bastırmak, kendilerine süre kazandırmak istiyor. Bu süre içinde, devletimizin kurumları hatta ordusu eliyle daha fazla kara para kazanıp İngiltere, ABD ve İsrail’e göndermek için uğraşıyor.

Bu karelerde bundan başka bir şey olduğunu söyleyenlerin ya dünyadan haberleri yok, ya da aynı sistemin içinde faaliyet gösteriyorlar.
Mehmet Fahri Oyunbozan | Akademi Dergisi