Öyle bir ordu yok

Suriye Milli Ordusu (SMO) isimli bir ordu dünya üzerinde yok. Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) da yoktu. ÖSO denilen terör teşkilatının sonradan ismi değiştirilerek Suriye Milli Ordusu denildi. Bir terör örgütüne “ordu” denilmesiyle, ne gerçekten ordu olur ne de terör örgütü sınıfından çıkar.

ÖSO’nun gayr-i meşru oluşu, terör teşkilatı oluşu, çok vahim suçlara en başından beri bulaştığı iyice gözler önüne serildi. ÖSO’nun eşkıyadan, teröristlerden müteşekkil olduğu… Her türlü cinayet, katliam, işkence, tecavüz, yağma, gasp, insan ve organ kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı, eşya ve araç kaçakçılığı işlerine karıştıkları açıkça gözler önüne serildi. Milletler arası terör, milletler arası harp ve insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında acil yargılama gerektiren çok vahim ve çok acı gerçekler gözler önüne serildi. Süreç, hukuk çerçevesinde ilerlemeli ve kısa sürede ipin ucu MİT’e, Hakan Fidan’a, Tayyip’, Bohçalıya ve çevrelerindeki suç ortaklarına kadar gelmeliydi ama öyle olmadı.

O öve öve bitirilemeyen ve bizlere iki asırdır örnek olarak dayatılan batı alemi de sustu. Hukukun ayaklar altına alınmasından rahatsızlık duymadılar. Çünkü ÖSO ya da şu anki adıyla SMO, zaten o batılı ülkelerin talimatlarıyla, onların kara paracı gizli servislerinin marifetleriyle tesis edildi. Tıpkı IŞİD gibi… Tıpkı el Nusra gibi… Tıpkı HTŞ gibi… Tıpkı PKK/YPG ve dünyanın muhtelif yerlerindeki diğerleri gibi… Bunların hepsi Ankebut Ağına bağlı hükumetlerin organize şekilde yaptıkları terör, katliam, işgal, kara para işleri… Bölgedeki bu terör ve katliam, yağma ve işgal örgütlerinin pek çoğu, BOP’çu Bohçalı, BOP’çu Tayyip ve bunların çeteleri ile MİT de alet edilerek tesis edildiler. Yine bunlar da kullanılarak yönetildiler, türlü insanlık dışı suçlar işlediler.

ÖSO’nun isminin değişmesi hiçbir şeyi temize çekmedi. yüz binlerce cinayet, yüzlerce katliam suçu, sayısız yağma, gasp, tecavüz, işkence suçu temize çıkmış olmadı. Şu anda SMO ismiyle de hala aynı teröristlikleri, zulümleri sergiliyorlar. Hala Büyük İsrail projesi kapsamında Suriye’de kurtarılmış bir bölge, ikinci bir İsrail oluşturmak istiyorlar. Hala işgaller, toprak koparmalar peşindeler. Hala kan, hala işkence, hala cinayet, hala katliam, hala insan ve organ kaçakçılığı, hala uyuşturucu ve petrol kaçakçılığı peşindeler.

Bu gerçekler bütün gazetecilerin, televizyoncuların ve sosyal medyanın tesirli kişilerinin gözleri önünde olan gerçekler. Tayyip’in, söz konusu terör çetelerini de kullanarak, Suriye’den petrol kaçakçılığı yaptığının en somut delillerini Rusya Genel Kurmay Başkanlığı yıllar önce herkese açık şekilde paylaştı. Türkiye’deki terörist başlarından yani Bohçalıdan, Tayyip’ten ve bunların yakın etrafındaki diğer katliamcı teröristlerden kim çıkıp da bu delillerin gerçek olmadığını iddia edebildi… Tayyip, deliller paylaşılmadan önce “Bu iddialar ispat edilsin, ben bu makamda durmam” demişti. Sanki iddialar ispat edilince, zaten gayr-i meşru ve gayr-i resmi şekilde işgal ettiği o makamdan inecek ve her şey bitecekti. Yargılanma, en ağır cezaları alma ihtimalinin akıllarından bile geçmediği, konuşmalarından çok net şekilde belli oluyordu. Türkiye’de devletin, adalet sisteminin işlerliğini mason tarikatı üzerinden o derece bozduklarını kesin şekilde biliyordu. Zaten onca gazeteciler ve TV programcıları da organize şekilde, bir yerden emir almışlar gibi sadece susuyorlardı.

İddialar ispat da edildi ve Tayyip bütün pis ve kanlı işlerine durmadan devam etti. Rusya tarafına soruldu “Tayyip istifa etmedi, ne diyeceksiniz?” denildi. “Bundan sonrası bizim değil, doktorların meselesi” cevabı verildi. Her türlü pis işlerle ruh sağlığını iyice kaybetmiş ve sadistleşmiş, canavarlaşmış bir Tayyip’in koca ülkemizin başında olduğu gerçeği, dünyanın gözleri önüne açıkça serildi. Ruslar da Türkiye’de devlet sisteminin örtülü/gizli şekilde bir paralel devlet tarafından, içimizdeki İsrail tarafından ele geçirildiğini biliyorlardı.

Bütün bunlar Türkiye’deki gazetecilerin, televizyon programcılarının, haber hazırlayan ve sunan ekiplerin, bunların patronlarının, uzman diye çıkartılıp konuşturulan alçakların, adli yetkililerin gözleri önünde yaşandı. Bu nedenle, bu suçlara bir şekilde ortak olmuş, yardım ve yataklık yapmış hiç kimsenin, çok yakında yapılacak şeffaf yargılamalar sırasında geçerli bir mazereti olmayacak.

Onca ifşalar yaşandığı, Tayyip bu derece rezil olduğu ve suç üstü olduğu halde bile insanlık dışı işler devam etti. Hatta Amerika Birleşik Devletçikleri, YPG kartını daha aktif kullanmak isteyince, bölgedeki işgal, kara para, katliam işlerini devam ettirmek için farklı kararlar alınca, ÖSO teröristleri pek tercih edilmez oldular. İyice güç kaybettiler ve bu nedenle de isimleri SMO yapıldı. AKPKK-MHPKK-CHPKK-HDPKK’nin organize faaliyetleriyle, ayrıca MİT ve TSK içindeki hainlerin, teröristlerin, kara paracıların desteği ile yeniden güçlendirildiler. SMO’yu da meşru göstermeye oynadılar. İdamlık suçlara ortak oldular, oluyorlar. Herkes iyice farkına varsın ki SMO’yu ve benzerlerini meşru gösterenlere, müdafaa edenlere, övenlere de çok yakında idam cezaları verilecek. Sadece bu bile idam cezaları verilmesine yeterli olacak. Çünkü, ortak olunan, destek olunan, övülen, yardım ve yataklık edilen suçlar, çok çok büyük suçlar. Ayrıca “organize” bir şekilde yapıldıkları da binbir türlü delille ispat edilebilen suçlar.

Hiç kimse milyonlarca insanın canını, malını, ırzını, haklarını hiçe sayamaz. Hiç kimse, vatana ve milete ihanet ettikleri ve ayrıca türlü kara para işlerini devlet gücünü de alet ederek yaptıkları on yıldan fazladır somut delillerle gözler önünde olan bir hain siyasi kadronun gayr-i resmi açıklamalarına uyduğunu, o açıklamaları dikkate aldığını iddia ederek cezalar almaktan kurtulamaz. Hiç kimse 2022 yılının Mayıs ayında bile hala SMO da SMO diye, hala operasyon da operasyon diye konuşamaz, yazamaz. Bu kapsamda sosyal medya paylaşımları bile yapamaz.

Benden bir kez daha söylemesi… Çoktan bitmiş ve tükenmiş bir hain siyasi kadro ile birlikte asılmak isteyenler, onlarla birlikte ihanetler ve insanlık suçları işlemeye devam etsinler.

Ayrıca dünyadaki bütün taraflar bilsinler ki bizim ÖSO/SMO ile de başka herhangi bir terör ve kara para teşkilatı ile de bağımız yok, olmayacak. Bizler onurlu askerleriz. Hiçbir zaman üzerimize leke düşürmedik, düşürmeyeceğiz. SMO’yu her fırsatta vuracağız, vuran taraflara da maniler ve sorunlar çıkartmayacağız. SMO’nun ve benzerlerinin içindeki MİT ve TSK mensuplarını da diğerlerinden ayırt etmeyecek, diğerleri ile birlikte bir an evvel cehenneme göndereceğiz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Kara para süreci

Ermenistan ile yürütülen şey, normalleşme süreci değildir. Pek çok başka devletle/hükumetle de yürütüldüğü gibi bir kara para ve bir ihanet sürecidir…

Türk milletinin de Ermeni milletinin de dünya insanlığının da aleyhine olan bir süreçtir. İnsan kaçakçılığı, organ kaçakçılığı, küçücük bebeklerin kaçakçılığı, küçük kızların ve genç kadınların kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı sürecidir. Bu, görmek isteyen herkesin gözleri önünde açıkça duran bir gerçektir. Muhtelif ülkelerden bu süreçteki suçlara ortak olanlar, olmak isteyenler de açıkça gözler önündedir. Paşinyan’ın ve çetesinin de bu işlerin içinde oldukları, o sözde koridordan geçecek kara para işlerinde kullanılan araçlardan, orada dönecek işlerden komisyonlarını alacakları da bilinmektedir. Gerçekten Türklerin lehine bir şey yaşanacak olsa hemen ayağa kalkan, hemen daha baştan bunu bozmaya kalkan onca tarafın bu derin sessizliğinin sebebi de budur. Buranın gerçek bir Türk koridoru olmayacağını, aslında kara para koridoru olacağını bilmeleri ve birçoğunun da bu insanlık dışı işlere ortak olmalarıdır.

Biz, Türkiye’nin başına Ankebut Ağı tarafından geçirilmiş olan hainlerin ellerini, kollarını bağladık ve yakında indirip meydan yerlerde asacağız. Ermeni milleti de Azerbaycan’daki Türk kardeşlerimiz de aynını hemen şimdi yapmalıdır. Bu bölge artık huzur bulmalıdır. Organize şekilde halkları kandıran şu insan şeytanlarından kurtulmalıdır.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Vuran vursun

Türkiye dahil, dünyanın herhangi bir yerinde Bayraktar İHA ve SİHA’lara karşı yapılan saldırıları/müdaheleleri, Türkiye’ye, Türk milletine ve İstanbul’a karşı yapılmış eylemler olarak görmeyeceğim/saymayacağım.

Bayraktar üzerinden devam etmekte olan aşırı seviyede yalana, vurguna/dolandırıcılığa, aldatmaya dönük işler, artık iyice can sıkıyor. Bu nedenle, hangi taraf Bayraktar’ın gerçek yüzünü, acizliğini, sahteciliğini, yalanlarını gözler önüne seriyorsa, bunu yapan taraf düşmanım bile olsa rahatsızlık duymayacağım. Zaten insansız araçlar ve pilotlarımız için de bir sorun yaşanmayacak. Öyle ise her yerde herkes zevkine bile Bayraktar avlayabilir ve kimse bunlara sıkıntı yaşatamayacak.

Seksen küsur milyon millet, iktidarı ele geçirmiş hainler, masonlar, kara paracılar ve onlarla birlikte organize şekilde suçlar işleyen iş adamları ve basın/medya ajanları üzerinden daha fazla kandırılamaz. Buna izin vermeyeceğim.

Anlaşılamaz şekilde sahiplendikleri, kahramanlaştırdıkları, savundukları o kara paracı, o vatan haini, o ABD piyonu Zelenski bile çıkıp gerçekleri itiraf etti. “Tüm saygımla ama Bayraktar İHA ve SİHA’lar ifade edildiği kadar etkili ve kritik öneme sahip araçlar değiller” dedi. Daha ne desin, nasıl desin…

Zelenski’nin bu açıklamasını, Ukrayna’da Bayraktar’ların sinek misali avlandıklarını, Rusların resmi yetkililer üzerinden açıkladığı gerçekleri/rakamları bu milletten gizlemek de ayrıca suç ortaklığıdır, ayrıca vatana ihanet eylemidir. AKPKK’nin dolandırıcılığa, sahteciliğe dayalı sözde projeleri nedeniyle bu millet çok büyük zararlar etti ve etmeye de devam ediyor. Bayraktar yalanları, Bayraktar aldatıcılığı, İtalyan kopyası güya ATAK helikoperleri üzerinden yapılanlardan çok çok daha büyük. Artık iyice haddi aştılar. Koskoca devlet, her ama her sahada yalanlarla, art niyetle, sahtekarlıklarla, dolandırıcılıklarla, ihanetlerle idare edilemez. Böyle devlet de hükumet de olmaz. Bu alçaklarla işbirliği yapan hükumetler ve yabancı firmalar da ayaklarını denk alsınlar.

Bu Bayraktar’ın arkasında çok suçlar, çok sahtekarlıklar ve hatta ihanetler var. Yine baştan ikaz ediyorum, yine bana inat kararlar, hamleler yapmaya çalışanları görürsem, neler yaparım, nerede dururum ya da durur muyum, şu anda ben bile tam emin olamıyorum.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Denizleri de yakarız


ABD gemilerini, askerlerini Efes tatbikatında görmek istemiyorum.

Sadece o tatbikatta değil, Karadeniz’de, Ege’de, Akdeniz’de bize yakın yerlerde hiç görmek istemiyorum. Sadece ABD gemilerini değil, NATO dahilindeki gemileri ve İngiltere, Fransa başta olmak üzere batılı ülkelerin münferit olarak dolaşan gemilerini de görmek istemiyorum. Sadece gemilerini de değil, deniz, hava, kara askeri araçlarının ve askerlerinin hiçbirini görmek istemiyorum. Ordum bir kıvılcım bekliyor, zor tutuyorum.

Bunun nesi anlaşılmamış da şimdi benimle inatlaşılır gibi Efes tatbikatına ABD ve Fransa gemileri de dahil ediliyor?

Daha düne kadar Yunanistan’la tatbikat yapan ABD, Yunanistan’ı karşımızda maşa olarak kullanan ve şımartan ABD, çekilsin geri, Yunanistan’la saf tutmaya devam etsin ya da çeksin gemilerini uzaklara bir yerlerde bekletsin.

O gemiler o tatbikata katılırlarsa, başlarına geleceklerden ben de Türkiye de sorumlu değildir. Bana hiç kimse iktidardaki hainlerin kararlarından, imzalarından ve daha önceki devirlerin hainlerinin attığı imzalardan bahsetmesin. Bin kere söyledim, ta-nı-mı-yo-ruz.

Biz Amerika Birleşik Devletçikleri ile de Avrupa Birleşik Devletçikleri ile de yolumuzu çoktan ayırdık ve bunu tekrarla dünyaya ilan ettik. Kimse bizi sınamasın. Blöf yapmıyoruz, son derece ciddiyiz. Denizleri de kıtaları da iktaza ederse bütün cihanı da yakarız.

Şimdilik ihtiyaç duymuyoruz ama gerekirse Karadeniz’de, Ege denizinde, Akdeniz’de Türkiye-Rusya-Çin ortak tatbikatları bile yaparız. Bu tatbikatlara Türk dünyasından çok yüksek sayıda askerin de katılmasını sağlarız.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Terk edilsin

Suriye meselesi şimdilik bitti. İstanbul’un dediği olacaktı, oldu, dünya bunu birkez daha gördü. ABD’nin, İsrail’in, İngiltere’nin ve bütünüyle Ankebut Ağının birkez daha topluca mağlup olduğu bir mücadele oldu.

Bizim mücadelemiz ise hız kesmeden devam edecek. Çok tekrarla ifade ettiğim gibi, her gün sahayı daha da gererek, Türkiye’nin ve bölgenin Ankebut Ağının kontrolünden “tamamen” çıkması için, kara paracılığın bitmesi, sivil insanların canlarının ve organlarının korunması için mücadele edeceğiz.

Yine Ankebut Ağına bağlı bir kara para devletçiği olan Yunanistan’ın hukuksuz işgali altında bulunan Ege’deki bütün adalarımızı kısa süre sonra geri alacağız. Öncelikli olarak metafizikle sarsma, yıpratma operasyonu yapıyorduk ve çok yakında bu bitecek. Bu bittiği gibi, gerçek metafizik taarruzla gerçek askeri taarruzlarımız eş zamanlı olarak yapılacak. Gök girecek, kızıl çıkacak. ABD’ye, NATO’ya piyon olmak ne imiş, milyonlarca sözde mülteciyi organ ve fuhuş mafyalarına satmak ne imiş, Türk devletine/milletine onlarca sene küstahlık etmek ne imiş, o Yunanistan da görecek.

Hep söylediğim gibi, biz ırkçı değiliz. Zalim, katil, cani ve katliamcı da değiliz. Aksine bunların önünü kesmek gayretindeyiz. Yunan milletinin tamamı ile de sorunumuz yok. O adalarda ve Yunanistan ana karasında, medeni insanlar olarak kalmış, kendi devletinin ve milletinin yanlışlarına da “yanlış” diyebilmiş, diyebilen her kim varsa, en fazla birkaç gün içinde oraları terk etsinler.

Her ne kadar ordum Türkiye’nin ordusu ise ve temeli Türklüğe ve İslam’a dayanıyor ise de son iki asır içinde devlet ve ordu sistemimize çok sayıda kripto kimlikli hainler sızdığı için, Türk tarihini doğru bilmeyen, İslam dinini doğru şekliyle öğrenememiş olan TSK mensupları da var.

Çok yakında söz konusu adaların ve Yunanistan ana karasının çok sert müdahelelerle geri alınması talimatını vereceğim. Teslim olanlara ise kuvvet kullanılmayacak. İhtimal dahilinde ki bazı batılı devletler buna mani olmak için karşımıza geçecekler ve sert çatışmalar da yaşanacak. Bu sırada İslam harp hukuku henüz doğru şekliyle öğretilmemiş olan söz konusu kişilerin yapacağı yanlışlıklardan ben mesul olmayacağım. Bir kişi bile haksız yere öldürülürse, ahirette hesabının bana sorulacağını bilen bir kişiyim. Bu nedenle baştan açıkça ikaz ediyorum. Ordumun şu andaki hali, tamamen benim çizgimde değil ve kusurlu davranışlar da muhakkak ki olacak. Bu sorunların düzeltilmesi elbette zaman alacak.

O halde, insan kalmış ve masum olanlar hemen şimdi tavsiyemi dinlesinler. Başlarındaki Ankebut Ağı piyonu idarecileri de artık dinlemesinler. Sivil itaatsizliğe hemen şimdi geçsinler.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi