Baş döndüren, beyin yakan ve göz alıcı sinyaller


Pilotlarının büyük çoğunluğu görme sorunları, işitme sorunları, beyin sorunları yaşayan ordular var. Havacıları, karacıları, denizcileri ayrı ayrı ciddi sağlık sorunları yaşayan ordular/devletler var. Pilotları eskiden olduğu kadar havada duramayan, kısa sürede iniş yapmak zorunda kalan ordular var. Denizcileri gemilerinde duramayan, sürekli istifra eden, bayılan hatta ölen ordular var. Sürekli halsizlik, bulantı, ishal, keyifsizlik, öfke hali yaşanlar var. Emekliliğini isteyenler, istifa etmeyi deneyenler var. Yakında bu konularda da yeni yeni sendromlar uydurulursa kimse inanmasın. Resmi makamlardan açıklamalar yapılıyor diye yalanlara hiç kimse itibar etmesin. Yaşananların ve şimdiden sonra çok çok daha sık ve şiddetli olarak yaşanacakların hepsinin sebebi, yoğun metafizik sinyaller… Şu ana kadar yaşananlar, sadece ikaz etme maksadıyla gönderilen sinyaller sebebiyle yaşandı. Şimdiden sonra imha etme maksadıyla sinyaller gönderilecek.

Bunlar öyle yoğun ve güçlü sinyaller ki harplerin neticelerini belirleyebiliyorlar. Uçakların uçmasına, gemilerin ve denizaltıların yüzmesine, karada araçların gitmesine, uzayda uyduların çalışmasına, ofislerde bilgisayarların çalışmasına mani olabiliyorlar. Yanyana park edilmiş haldeki yüzlerce aracın aynı anlarda yanmasına sebep olabiliyorlar. Kendi halinde çalışmakta iken bir rafinerinin yanmasına sebep olabiliyorlar. Herhangi bir askeri üssün bir anda yanmasına ya da bir donanmanın amiral gemisinin bile bir anda yanmasına ve patlamasına sebep olabiliyorlar. Hatta mühimmat depolarının, rampalarında bekleyen büyük füzelerin yanmalarına ve patlamalarına da sebep olabiliyorlar.

Böylelikle dünyanın dengelerini alt üst ederek dünya siyasetine yön verebiliyorlar. Evet, hep söylediğim gibi, Ankebut Ağı henüz metafizik çatışma kısmında bile kazanamadı ve bundan sonra da hiç kazanamayacağı herkes tarafından iyice anlaşıldı. Karşımda benimle restleşebilen herhangi bir ordu/devlet görmüyorum. Kaçamak kaçamak yol almayı deneyenler var ve onları bir kez daha ikaz etmiş bulunuyorum. Herkes aklını başına alsın. Herkes ne söylediysem sadece onu yapsın. Türkiye’nin içinde ve etrafında ABD, NATO ve Rusya üssü de askerleri de askeri araç ve mühimmatı da görmek istemiyorum. İşgal altındaki adalarımızda da görmek istemiyorum. Yunanistan ana karasını da alacağız, bunun böyle olmasını Yunanistan tercih etti ve 400 yıl idaremiz altında kalmış topraklarımızı geri alacağız. Herkes son adımlarını atsın. Geri çekilecek varsa çekilsin, ordularını getirecek varsa getirsin, biz her şartta hücuma kalkıyoruz. Öncelikle metafizik taarruzlarla ve çok kısa sürede iyice ezdikten hemen sonra, gerçek sahada da askeri müdahaleleri hemen yapacağız. Hep söylemiştim, çok kısa sürede çok ani ve büyük gelişmeler yaşanacağını. Yine söylemiştim, kısa süre içinde “Bu çılgınlık” denilecek, düşmanlarımız tarafından böyle yorumlanacak kararlar alabileceğimi… Tayyip’in şuraya, buraya operasyon yapmaya kalkmasına da kimse itibar etmesin. Hiçbir yere hiçbir şey yapamaz. Türkiye’yi o idare etmiyor. TSK de artık İngiltere kraliçesinin emirleriyle hareket etmiyor.

Sahi kara mantar diyorlardı, ne oldu? Sebebi ve tedavisi bulundu mu? Yine çok sık olarak sözde kara mantar vakaları yaşanıyor da basın ve medyada gösterilmiyor mu? Neden gündemden düştü? Yoksa birileri ani karar değişikliğine giderek kara mantar denilen rahatsızlıkların oluşmasını istemedi mi? Yeniden dünya genelinde sözde kara mantar vakalarının görülmesini hatta öncekinden daha çok sayıda görülmesini sağlayalım mı? Var mı isteyen?

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bir Yorum Yazın