Benim rüzgarım adamına göre esiyor

Son günlerde aldığım bazı kararları anlayamayanlar arasında uzaylı taraflar da var. Aslında anlaşılmayacak bir şey yok. Baştan beri tekrarla anlattığım meseleler bunlar. Benim estirdiğim rüzgara hatta kasırgaya uyarak hızlıca yol alanlar, düşmanlarına ya da rakiplerine büyük darbeler vuranlar uzaylı da dünyalı da olsalar, fazla yol alamazlar. Hükumet ya da holding de olsalar, cemaat ya da tarikat da olsalar fazla yol alamazlar.

Kaç kere izah etttim. Benim hassasiyetlerim dikkate alınacak. Benimle anlaşılacak. Anlaşmalara sadık kalınacak. Kimse kimseye yanlış yapmayacak. Kimse “Sadece ben kazanacağım” demeyecek. Herkes, kazanırken, kazandırmayı da bilecek. Hem maddi ve manevi hem de siyasi manada anlaşmalı taraflar birbirlerine kazandıracaklar. “Ben mfs ile görüşmeden, anlaşmadan, şöyle kenardan köşeden yolumu alırım” diyenler yolda kalırlar. “Oldu bu iş, tamam… İşte şimdi çok büyük olacağız” derken neye uğradıklarını şaşırırlar.

Herkesten çok biz çalışacağız ama başkaları kazanacak. Yok öyle bir dünya… Evet, maddi kıymetler için mücadele etmiyoruz ama hakkımızı olanı da kimseye vermiyoruz, vermeyiz. Bu güne kadar “Sadece biz kazanacağız” diyerek rüzgarımla yol almak isteyenler, bu günlerde bakın ne hallerdeler. İktiza ederse, ısrarla yanlış yaptıkları için ve hep kendileri kazanmak isteyerek mücadele ettikleri için batırdığım bazı tarafları bile kısa sürede güçlendiririm ve batması gereken bazı başka tarafları onlar üzerinden de batırırım.

Hiç kimse İstanbul’la anlaşmadan ve anlaşmasına sadık kalmadan kazanamaz. Kazananlar kulübünde de yer alamaz. İstanbul merkezli yeni dünya düzeninde de yer alamaz.

Mehmet Fahri Batırankaya | Akademi Dergisi

Ümit Özdağ rüzgarı artık yanlış yöne esiyor


Şu andan itibaren kimin, kimlerin Ümit Özdağ ve çetesi ile meseleleri varsa, kendileri ile Ümit Özdağ ve çetesi arasındaki meseledir. Beni, bizi hiç ilgilendirmiyor.

Özdağ’ın arkasındaki unsurlar da gördüler ki sabrımın doruklarına kadar çıktım. Memleketin, milletin menfaatine ve hayırlı gelişmeler olabilir diye en ileri seviyede uzlaşmacı, anlaşmacı bir duruş sergiledim. Lakin katranı kaynatsan olur mu şeker, cinsine tükürdüğüm cinsine çeker. Bence Sedat Peker gibi Ümit Özdağ da ibret-i alem olmalı.

Uzun zamandır hep aynı şeyleri tekrarlayan ama bir türlü parlayamayan, bir türlü istediği tesir gücüne ulaşamayan Özdağ da kendisine verilen fırsatları en yanlış davranışlarla hiç etti. Bundan bir ay önceki Özdağ ile şu anki Özdağ arasında bile çok farlıklıklar. Görüştüğü, sözleştiği, alış veriş yaptığı bazı kişiler değişti, hala değişiyor.

Para, para, para… Şu Özdağ iktidara gelse, Tayyip’i bile mumla aratır. Zaten gelme ihtimali sıfır, kendi de bunu biliyor ve “yolunu” buluyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

NATO yolcusu kalmasın!

Haydi başka kaç NATO’cu varsa, hemen katılsınlar, yerlerini alsınlar. Kimler de çıkıyorsa, vakit kaybetmeden NATO’dan çıksınlar. Uzun süre beklemeyeceğiz. Uzun zamandır beyin ölümü halindeyken kısa süre önce fişi de çekilmiş hatta kefenlenmiş, gömülmeye de hazır hale gelmiş şu NATO’yu hızlıca gömeceğiz. Son darbeleri de hemen vuracağız.

Baştan beri en açık şekilde ifade ettim. Kimin NATO’ya katıldığı, kimin NATO’dan çıktığı ile bile ilgilenmiyoruz. Takılmıyoruz bu hususlara… Başka kimler kaldıysa, hemen saflarını belirlesinler.

NATO içinde NATO var. NATO üyesi olan Türkiye’ye karşı birleşmiş NATO üyeleri var. NATO kağıt üzerinde var, uygulamada çoktan dağıldı. Yakında ABD başta olmak üzere birkaç NATO üyesi ülkeye zaten askeri müdahaleler yapacağız. Bunların tamamı hukuka, millet arası hukuka, harp hukukuna uygun olan askeri müdahaleler olacak. Bebekleri, çocukları, kadınları, kızları, canları, malları, madenleri, vergileri, temel hak ve hürriyetleri temin etmek ve/veya muhafaza etmek için yapacağız. Kaç kere ikazlar ettik, süreler verdik, anlamadılar. Hala Türkiye’de ve çevresinde ABD ve NATO unsurları var. Hala işgal altındaki adalarımızı bile Yunan’da tutma gayretleri var. Bunu yaparken, dikkate alınacak hiçbir karşılık veremeyip de üç dakika ayakta alkışlayıp üç saat koltukta ya da masada ağlaşan halleri var. Çoktan dünyaya rezil oldular.

Siyaset dünyası burası, NATO’nun bu haline rağmen, tek başımıza bile yetiyor olmamıza rağmen, neden Rusya’ya da hatta Çin’e de NATO karşısında destek vermeyelim. Tek başımıza bile zaferle çıkacağımız bu süreci neden daha da hızlandırmayalım ve daha da kolay hale getirmeyelim. Neden dünya dengelerini daha da çok karıştırmayalım. Hep dedim ki ne kadar kaos, karışıklık çıkarsa, hepsi bize yarıyor. Meselemiz sadece NATO ya da ABD değil, bir bütün olarak Ankebut Ağını parçalamak istiyoruz ve karışıklıklar onları iyice zor hallere düşürüyor. Yakında ibadethanelerin önlerinde onları dilencilik yaparken görürsek, şaşırmayacağız. O kadar parasız ve güçsüz kaldılar.

İsveç ve Finlandiya NATO’ya katılmadan önce ya da sonra, hiç fark etmez… Rusya, bir tarafı NATO olan ya da bir şekilde NATO’ya çıkan bir savaşa girerse… Savaşı Rusya tarafı başlatsın ya da karşısındaki taraf/taraflar başlatsın, hiç fark etmez… O şartlarda biz de Rusya tarafını destekleyeceğiz.

Mesela İsveç’e ve Finlandiya’ya ya da Polonya’ya Rusya harp ilan etse ya da hepsine birden ilan etse, savaşı kendisi başlatsa bile biz NATO, batı, Avrupa yanlısı olmayacağız. Eş zamanlı olarak ABD ve Yunanistan başta olmak üzere birçok NATO üyesinin üzerine gideceğiz. Rusya yanlısı da değiliz ve olmayız. Lakin düşmanımın düşmanı bana yarar, ben de ona yararım.

Dünyada hangi ülke NATO karşıtı durursa, düşman olduğumuz bir ülke bile olsa, onlara destek vereceğiz. Onlarla meselelerimizi mümkün olduğu kadar öteleyeceğiz.

“Karışmıyoruz” dedik ama “karşılık vermeyeceğiz” demedik. NATO’ya dair kanaatlerimiz, duruşumuz baştan beri çok net. Rusya ya da Çin danışıklı dövüşmeye devam etseler ya da Rusya ile Çin içindeki farkı unsurlar nedeniyle farklı farklı kararlar alınsa bile biz yolumuza bakacağız. NATO’ya son darbeleri de vuracağız.

Amerika’sız ve NATO’suz bir dünyaya çok çok az kaldı.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Ha Taliban, ha ABD, yok birbirlerinden farkları…

Vahşi terör örgütü Taliban: ABD’yi düşman olarak görmüyoruz

İnsan, organ, uyuşturucu kaçakçısı ve katliamcı Taliban, bütün bu işleri beraberce yaptıkları ABD’yi düşman olarak görmediğini bütün dünyaya ilan etti.

ABD, açıkça görülür şekilde de batmamak ve parçalanmamak için, 11 Eylül 2001’de son bir hamleyle kendi ikiz kulelerine terör saldırları yapmıştı. Kendi yaptıkları saldırının suçlusu olarak da zaten beraberce her türlü pis işleri yaptıkları ve kendilerine çalışan bir gizli servis görevlisi olan Usame bin Laden’i göstermişti. Usame’nin Afganistan’da olduğunu iddia ederek Afganistan’ı hukuksuz şekilde işgal etmişti. O günden bu güne kadar da Afganistan’dan uyuşturucu, insan, organ kaçakçılığına devam etmişti. 

ABD Irak’a da tamamen hukuksuz  ve insanlık dışı şekilde askeri müdahaleler yaparak sömürmeye devam etmiş lakin yine de mali krizlerini aşamamıştı. Askeri operasyonların masraflarını karşılayabilecek bir mali gücü bile kalmamıştı. Sonrasında bütün orta doğuyu işgal edip sömürebilmek için ise Facebook’u ve evvelden beri kendisine çalışan muhtelif ülke hükumetleri ile gizli servislerini silah olarak kullanmıştı. AKPKK de söz konusu kara para, katliam, sömürü projesinin yani BOP’un en temel kolonlarından biri olarak hazırlanmış ve Türkiye’de iktidara getirilmişti. 

Türkiye de dahil olmak üzere, kastedilen o ülkelerin hepsindeki ABD sözde diplomatik temsilcileri, vahşi terör örgütü liderleri gibi, organ, bebek, kadın, genç kız, değerli eşya, petrol ve maden peşinde çılgınca mücadele etmişti. Hatta mümkün olduğunca bu ülkelerin hazineleri de yağmalanmış, toplanan vergiler bile kaçırılmıştı.

ABD vahşileştikçe, hem ABD’nin hem de dünyanın krizleri daha da derinleşti. Doğru düzgün bir devletten sayılamayacağı halde dünyaya süper devlet olarak yutturulan ABD, hormonlu büyütülmenin, üretmeden tüketmenin, vatandaşlarına ahlaki eğitim vermeden yaşatmanın, kan ve göz yaşı dökerek ayakta durmaya hatta devleşmeye çalışmanın neticesini yaşadı, yaşıyor. Şu anlarda ABD, 20 yıl öncesinden çok çok daha derin bir mali krizle boğuşuyor ama hala dünyaya pençe gösterdiğini, restler çektiğini, istediği her yerde istediği her şeyi yapabileceğini zan ediyor. 

Bu kadar bitik haldeki ABD, son süreçte ise malum kara para işlerini daha da hızlandırmak ve kolaylaştırmak için, milyar dolarlık askeri araç, gereç ve mühimmatı ve ülkenin idaresini, kara parada iş ortağı olan Taliban isimli terör örgütüne bıraktı. Neler döndüğünü merak eden ABD vatandaşlarına ve ayrıca dünya insanlığına ise resmi ağızlardan türlü yalanlar anlatıldı. Sadece ABD hükumeti değil, beraber kara para işleri yaptıkları diğer malum ülkelerin hükumetleri de resmi ağızlardan aynı yalanları söylediler.

Yetmemiş, kendisiyle organize şekilde insanlık dışı kara para işleri yapan diğer hükumetlerle birlikte, Taliban terör örgütünü meşru hükumet olarak tanımayı da denemişlerdi. Bu insanlık dışı faaliyetleri İstanbul engeline takılmış ve gerçekleşmemişti. Sonrasında ise Kazakistan’ı gözlerine kestirmişlerdi. Yine İstanbul engeline takılınca bu defa istemeye istemeye Ukrayna’yı kara para işleri merkezine çevirdiler. An itibariyle, danışıklı dövüşen söz konusu hükumetler hala Ukrayna’da kan içiyorlar, insanları nakite çeviriyorlar, silah kaçakçılığı, uyuşturucu kaçakçılığı ve her türlü kara para işlerini yapıyorlar. Buna rağmen bile mali krizlerini aşamıyorlar. 

Bu süreçte, batak ABD’nin yerine Ankebut Ağının yeni merkez ülkesi yapılmak istenen Çin bile devasa bir mali krize girdi ve son çare olarak kendi insanlarını hızla nakite çeviriyor. Dünya genelinde korona oyunlarına, yalanların, soygunlarına, zulümlerine, katliamlarına son darbeleri de vurduğumuz ve onlarca ülkenin peş peşe geri adımlar atmasını sağladığımız halde, Çin hala pandemi yalanlarıyla uyguladığı karantinalar sayesinde mümkün olabildiği kadar çok Çin vatandaşını diri ya da organları çıkarılmış şekilde başka ülkelere satıyor. Parça parça olmamak, iflas edip batmamak için, son çare görüp bunu deniyor. Çinliler dünyaya nasıl da içler acıtan videolar yayıp hallerini gösteriyorlar ama malum hükumetlerin birisinden bile bir tek ses, itiraz hatta hafif bir tenkit bile yükselmiyor. 

İşte böyle cehenneme çevrilmiş bir dünyada Taliban terör örgütünün güya İçişleri Bakan Vekili sayılan Siraceddin Hakkani isimli terörist, gerçek yüzünü bütün insanlığın bildiği CNN kanalında, güya editörlerinden Christiane Amanpour’un sorularını yanıtladı.

Son yirmi yılın, savunmaya dönük mücadele ile geçtiğini iddia edebilen terörist Siraceddin, “ABD ve milletler arası toplum” şeklinde tabir ederek, organize şekilde kara para işleri yapan malum ülkelerle iyi ilişkiler içinde olmak istediklerini söyledi. 

Afgan halkı adına konuşma cüretini kendinde bulan terörist Siraceddin, Amerikalıları şu anda düşman olarak görmediklerini de söyledi. 

Bir yandan da Siraceddin FBI’ın “En çok arananlar” listesinde yer alıyor. Yakalayana 10 milyon dolarlık bir ödül verileceği ve son yirmi yılda Afganistan’da yapılmış en insanlık dışı saldırılardan pek çoğunu organize ettiği biliniyor. 

Dünyanın bu cehennemi halden bir an evvel kurtulabilmesi için ABD’ye o son birkaç darbeyi de vurması ve ABD’yi tarihin karanlık sayfalarına gömmesi gerekiyor. Arkalarından lanetlerle anılacaklarına ise hiçbir insanın şüphesi bulunmuyor. 

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi