Gitmediği yerde biter

Benim, Ümit Özdağ ve çevresi ile bir bağlantım, anlaşmam, sözleşmem yok. Bazı memleket meselelerinde aynı kanaatte olduğumuz için, o konulardaki mücadelesi memleketin/milletin hatta insanlığın menfaatine olduğu için destek verdim, veriyorum. Bu maksatla, onun sahada kalmasını, yoluna taş konulamamasını sağlıyorum. Yoksa, fikriyatının, itikadının, konuşmalarının, hedeflerinin büyük çoğunluğuna katılmıyorum. Eskiden de katılmazdım ve yıllar önce bile ona dair kanaatlerimi birkaç satırla ve açıkça yazmıştım.

Bu güne kadar kripto Yahudilerden başka hiçkimseye fayda sağlamamış, çoktan çökmüş ve bir daha ayağa kalkma ihtimali bulunmayan bir ideolojik temelle hareket etmekteki ısrarı… Hatta önü açılıp çok çok hızlı şekilde yol alabildikçe o lüzumsuz ideolojik takıntılarının iyice güçlenmesi… İslamcılarla hakiki Müslümanların farkını hala idrak edememiş gibi davranışları… Hiç gereği yok iken hala müslümanları kendinden uzak tutan inançlar, görüşler, fikirler yayıyor olması… Toplumun büyük kısmına hitap edemeyeceği o dar kalıplardan çıkmak istemeyişi… Tam fırsatını yakaladığı halde Bohçalı’ya ve benzerlerine karşı, diğerlerinin karşısında durduğu gibi dik durmayışı… Ve diğer sıkıntılar… Bütün bunlar tamamen kendi kararları….

Kimseye söz vermişliği yok, bizim de zaten kimseye bir söz vermişliğimiz yok. Gittiği yere kadar gider, gitmiyorsa, tıkandığı yerde biter. Çok da kafaya takmamak, takılmamak lazım.

Lakin, Akademi’nin, şu dev gibi mücadelemizin, kendilerine sağladığı çok büyük faydaları ve desteği de kimse görmezden gelmemeli. Gerçekçi değerlendirmelerden ayrılmamak ve vefa göstermek çok mühim… Bunu yapamayanların yolu kısa olur, çok gidemezler. İnsan, düşmanına karşı bile hakkaniyetli, vefalı olabilmeli.

Yeri gelmişken, şu Sedat Peker tamamen çöp oldu artık. Önüne serilen fırsatları hiç kullanmadı, kullanacağı da yok. Onun bir şey yapacağı da yok, yapabileceği de yok. Kimin Sedat Peker’le nasıl bir derdi varsa, Sedat Peker’le arasındaki meselesidir. Beni, bizi hiç ingilendirmiyor.

Mehmet Fahri Rahatkaya | Akademi Dergisi

Zaman israfı


Türkiye, hiçbir ülkenin NATO’ya katılmasına mani olmayacak. İstiyorlarsa Rusya ve Çin bile NATO’ya katılabilir, bu bile gerçekleşse, bundan bile rahatsızlık duymayacağız.

İçinde Türkiye’nin olmadığı bir NATO ya da herhangi bir milletler arası teşkilat, başsız bedene benzer. Hiçbir işe yaramaz, ayakta duramaz, yol alamaz. Hiçkimse için bir tehdit unsuru da olamaz.

Türkiye’nin artık fiilen NATO üyesi olmadığını… En kısa sürede NATO’dan resmen de çıkacağını… NATO üyelerinden olsa da Türkiye’ye karşı düşmanca tavırlarına durmaksızın devam eden Yunanistan ve ABD başta olmak üzere birkaç ülke ile harbe gireceğini, bu harplerin kaçınılmaz olduğunu… Bütün bu yaşanacakların Rusya ve Çin tarafına yarayacağını bilen Putin de dünyadaki pek çok tarafı çok şaşırtan bir kararla/hamleyle, Finlandiya ile İsveç’in NATO üyesi olmasına karşı olmayacaklarını açıkladı.

Olması gereken buydu, çok gecikmeli de olsa en doğru kararı verdi. NATO hususunda yaşanan tartışmalar bile beyhude ve vakit kaybı. Fiilen NATO diye bir teşkilat kalmadı. NATO üyelerinin çoğu battılar ve birkaçı da birbirlerine kılıçlarını çektiler bile… Hem bizi NATO’dan sayacaklar, hem adalarımız ve kadim topraklarımız işgal altında kalacak, hem üç adım bile denizlere açılamayacağız, hem her gün Yunan’ın şımarıklığını çekeceğiz, hem güneyimizde türlü terör örgütlerinin baş tacı edildiklerini ve her türlü silahla desteklendiklerini göreceğiz ve daha neler neler… Sonra da NATO üyesi kalacağız, öyle mi? Akıl, mantık işi mi… Biz NATO üyesi falan değiliz ve gasp edilmiş haklarımızı, topraklarımızı, adalarımızı geri alacağımız gibi, bize karşı kurulan ve desteklenen örgütleri de kampları da karşımızda basit maşalar olarak kullanılan ve şımartılan devletçikleri de imha edeceğiz.

Bırakın, hiçkimse karışmasın. Kapılar sonuna kadar açılsın, yakın geleceğin dünyasında var olmak istemeyen ya da güçlü olmak istemeyen bütün ülkeler NATO’ya katılsın. Kendi akıbetine bırakılsın bu insan zekasıyla bile dalga geçercesine, en temel mantık kaidelerini bile hiçe sayarcasına işletilmek istenen bomboş, çöp teşkilat. Türkiye’de NATO’ya dair yapılan faydasız tartışmalar ve oy yükseltmeye ya da gündem değiştirmeye dönük tartışmalar da iyice sıkıyor. Bunlar Türkiye’nin meselesi bile olmamalı. Gündeme bile gelmemeli.

Bunun yerine NATO’nun gerçekte ne halde olduğu, bu güne kadar Türkiye’ye ve bütün Türk/İslam alemine neler yaptığı, batı ülkelerinin gerçek/vahşi yüzleri ile şu anlardaki içler acısı halleri tartışılmalı. NATO ve ABD üsleri üzerinden yapılan insan, organ ve uyuşturucu kaçakçılıkları tartışılmalı. Bu kara para üslerinin, ABD ve NATO üslerinin hala neden topraklarımızda tutulduğu tartışılmalı. Kara paraları ve sömürü sistemleri büyük oranda baltalanan batının çoktan battığı da artık Türk milletine şeffafça gösterilmeli.


Mehmet Fahri Batırankaya | Akademi Dergisi

Operasyon yapılacak

16 Mayıs 2022 – 11:24Akademi Dergisi Gayri Resmi Telegram Kanalında Paylaşılan Ses Kaydı

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

16 Mayıs 2022 – 13:26Akademi Dergisi Gayri Resmi Telegram Kanalında Paylaşılan Yazı

Şu ses kaydını bile gerçek zan edenleriniz, ağır dalga geçildiğini anlayamayanlarınız ya da çok geç anlayanlarınız var.

ABD hiçbir zaman gerçek süper güç olmadı ve hep kabullenişler yönetilerek, yönlendirilerek hatta zorlanarak süper güç gibi kabullendirildi. Basınla, filmlerle, romanlarla, çizgi romanlarla, danışıklı dövüşen mason siyasetçilerle ABD gibi rezil bir devlet, dünyanın süper gücü gibi gösterildi. Hala tuvalet nedir bilmeyen yüzbinlerce ABD’li var. On milyonlarca ABD’li sokaklarda aç yatıyor. ABD, gösterilmek istendiği gibi yüksek eğitimli bir ülke de değil. ABD’de polis şiddeti olmasa, devlet kısa sürede parçalanır, her yer yağmalanır. ABD’de hala vahşi batının yaşanıyor denilebilir.

ABD için yapılanın aynısı İngiltere için de yapıldı ve yapılıyor. Şu zihinlere kodlanan İngiltere nerede, gerçek İngiltere nerede… Arada uçurum kadar fark var. Şu filmlerdeki İngiliz ajanları nerede, gerçek İngiliz ajanları nerede… Hepsi çöp… İkinci dünya savaşı sırasında Hitler amcamız, hak ettikleri için İngilizlerin üzerinden geçti. O günden beri İngiltere hiçbir zaman devleşemedi. O güne kadar da kara paracı, sömürgeci, vahşi bir topluluktu, şu anda da öyle… Lakin şu anda kara paralarının da önü büyük oranda kesildi. Çok yakında Türkiye’de tamamen, bölgede neredeyse tamamen kesilecek. Peşi sıra dünyanın dört bir yanındaki ülkeleri de kurtaracağız ve o zaman “medeniyet” diye bize dayatılan Avrupanın yamyamlığını, ilkelliğini, birbirlerine sergiledikleri vahşeti izleyeceğiz.

Hani şu küçücük Avrupa devletçikleri bile Türkiye’ye onlarca senedir atar yapıyorlardı ya, bu da başta başımızdaki hainler, basın ve medyadaki hainler, sonra da yine film sektörü, roman ve çizgi roman sektörü ve danışıklı dövüşen mason birader siyasetçiler sayesinde oluyordu. Bakın, iki günde nasıl ayar aldılar. Daha da nasıl ayar alacaklar. İstanbul’dan bir ses yükseliyor, onlarcası anında hizaya giriyor. Bu da daha başlangıç… Şu devletimizi resmen ele aldığımızda bize karşı ağızlarını bile açamayacaklar.

Bu nedenle, bütün taraflar akıllı olsunlar. O Biden’a koşan Yunan yetkililer de akıllı olsunlar. Doğru karar versinler, yoksa bütünüyle Yunanistan’ın sonu ibretllik olacak. Yunanistan’ı arkalayabilecek gerçek bir güç unsuru bırakmadık. Diğer ülkelerde hür iradeleriyle, doğru tercihler yapsınlar.

Bizden mesuliyet gitti…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

17 Mayıs 2022 – 07:40 Akademi Dergisi Gayri Resmi Telegram Kanalında Paylaşılan Yazı

Neydi onlar öyle…

Yaşadıklarımıza inanamadık. Hala şokunu üstümüzden atamadık. İngiliz gizli servisi, bizi şaşkına çevirdi. Gerçekten de dünyanın konuştuğu ve çekindiği kadar varlarmış.

Bu kadar sıra dışı ve bu kadar üstün vasıflı adamları nerelerden bularak bir araya getiriyorlar… Nasıl eğitimler veriyorlar… Üstüne, bu kişileri bir de nasıl bu kadar kararlı, inançlı, cesur yapabiliyorlar… Dünyanın her yerinde kısacık süreler içinde nasıl bu kadar muazzam şekilde organize olabiliyorlar…

İnanılır gibi değil. James Bond filmleri, onca romanlar ve çizgi romanlar havada kalmışlar. Hiçbir şey anlatamamışlar. Karşımızdaki sanki bir gizli servis değil, bin gizli servis. İtiraf etmeye mecburuz, biz dahil olmak üzere hiçbir gizli servis, İngiliz gizli servisinin yanından bile geçemez. Zaten böyle olmasalardı Türkiye’yi yüz elli seneden fazla süredir nasıl gizli bir işgal ve sömürü altında tutabilirlerdi. Pes diyoruz, pes… İşte en çok bu kısmını izah ederken zorlanıyoruz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi