“Sömürgecilik bitti”



En açık şekliyle yazıyorum…

Her şey mükemmel şekilde gidiyorken bu süreci daha da hızlandırmak isteyen memleket dahilindeki ve haricindeki güç unsurları, Katar’a, BAE’ne ve Suudi Amerika’ya daha da fazla vurmalılar.

Bunlara vurulunca, bunlardan önce Rusya, ABD ve Çin iyice çöker. Bu da Yeşilleri neredeyse tamamen oyundan düşürür. Böylelikle de sadece Türkiye’nin ve bölgenin değil, dünya genelinde insanlığın binbir türlü derdi ortadan kalkar.

Şimdilerde Katar’a biraz daha vuruldukça Tamim’den önce Biden-Kamala çetesi yıkılacak. Biden’ı Çankaya köşkünün bahçesinden kovduğum o rüyam yaşanmış olacak.

Türkiye üzerindeki Amerika ve NATO nüfuzu neredeyse tamamen kırılacak. Bazı ABD ve NATO askerlerinin Türkiye’deki üslerden kaçmaya fırsat bulamayıp ele geçeceklerini değerlendiriyorum. Sözde mülteciler sorunu da birkaç gün içinde tamamen çözülecek. Söylediğim gibi, vatansız yaşamaya bile razı olmuş bu yığınlar, topluca Avrupa’ya doğru sürülecekler. Yunan şımarıklığına sert karşılık verilecek. Midilli ve Rodos başta olmak üzere bütün adalarımız ve adacıklarımız, en küçük kayalık bile geri alınacak. Bu sırada, şu anda bile bize düşmanlığını açıkça sergilemeye devam eden ABD’nin bölgedeki bütün askeri unsurlarını, dünyanın gözleri önünde ve şiddetli şekilde imha edeceğiz. Görüntülerini bütün dünya ile paylaşacağız. “İnsanlığa müjde! Kağıttan kaplan Amerika, Türk kaplanı karşısında paramparça oldu” diyeceğiz. “Bütün insanlığın kurtulma vakti geliyor” diyeceğiz. Kuzey Suriye’deki ve Irak’taki ABD unsurlarını ve de onlara çalışan bütün unsurları imha edeceğiz. Türkiye’nin ve bölgenin PKK/YPG/DSG/PYD diye bir sorunu kalmayacak.



Terör bitecek, kan duracak, göz yaşı kesilecek ve bunun neticesi olarak sömürgeci batı dünyasının, kandan ve göz yaşından beslenen batı dünyasının kara paraları çok çok büyük oranda kesilecek. Hatta Türkiye’den aşırı vergilendirme yoluyla, fahiş faturalandırma yoluyla çalmaya devam ettikleri devasa meblağda paralar da kesilecek.

Çoktan ölmüş, bir süredir kokuşmaya başlamış Avrupa’nın da ABD’nin de paramparça olduğu görülecek. Açlıktan birbirlerini yiyen batılı milletler haberlere konu olacaklar. Evet, evet… Gerçek manada yazıyorum. Tarihinde vahşetten, zulümden, cinsi sapıklıktan, yamyamlıktan, katliamdan, sömürgecilikten başka bir şey olmayan batı dünyasının günümüz temsilcileri arasından bazıları, bazılarını yiyecekler. Tarihte de bunu çok kere yaptılar.

Bize medeniyet/çağdaşlık diye diye yüz yıldan fazladır örnek olarak dayatılan batı aleminin, aslında ne kadar hunharca yaşayan, ahlaktan, maneviyattan hatta insanlıktan nasipsiz bir batı dünyası olduğu açıkça gözler önüne çıkacak.

Lavrov gibiler bu olacakları hatta burada açıkça yazmadığım kısımlarını çoktan gördükleri/kabullendikleri ve mani olmaya kuvvet yetiremeyeceklerini de bildikleri için “Sömürgecilik bitti” mealinde cümleler kurdular. Şu ana kadar bitmemişti, sadece örtülü işgaller ve sömürmeler tarzında devam etmekteydi ve bu devri Türkiye bitiriyor. Çok hızlı yaşanacak bir sürecin ardından tamamen bitecek. Artık bu topun buradan dönüşü yok. Türkiye sadece kendini değil, aynı anda komşuları başta olmak üzere bölge devletlerini/milletlerini ve devamında bütün insanlığı kurtaracak.

Öyle ise, dini, dili, derisinin rengi her ne olursa olsun, hala insan kalmış ve insanca yaşamak isteyen, bunca sömürüden ve zulümden kurtulmak isteyen bütün milletler ve bunların hükumetleri, şu andan itibaren Katar, BAE ve Suudi Arabistan’a gerekli karşılıkları vermeye başlamalılar. Onlara darbeler vurulacak, sömürgeci devletler olan ve birbirleriyle hala danışıklı dövüşerek dünyanın dört bir yanında kara para ve hırsızlık işleri yapan İngiltere, ABD, Rusya, Çin, İran, Japonya yıkılacak. Bundan böyle dünya genelinde bütün sektörlerde sömürgecilerin şirketleri ve patronları değil, çalışanlar, emek harcayanlar, projeler geliştirenler ve bütün bunları dürüstçe yapanlar lider olacaklar.

Türkiye’de başlatılacak türlü türlü hayırlı projeler, en kısa zamanda dünyanın her yanına saçılacaklar. En başta kuraklık, kıtlık, gıda krizi, hayat pahalılığı, adalet, eğitim sorunları en hızlı şekilde çözülecek. Her yerde güzellikler, mutluluklar yaşanacak ve biz gerçek Türkleriz, hiçkimseyi sömürmez ve kimseye zulüm etmeyiz.

Herkes safını buna göre belirlesin ve duruşunu hemen şimdi sergilesin.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bir insan şeytanı yüzünden koca ülke karışacak

Dikkatli olmak lazım

Türkiye’nin gerçek manada hürriyetine kavuşmak için çok büyük mücadeleler verdiği ve gözünü kararttığı şu günlerde, ortam bu kadar gerginken değil bir kişi, silahlı binlerce hatta on binlerce kişi bile devlet erkanının bulunduğu yerlerde dolaşabilir. Milletin damarına damarına basmak, son derece tehlikelidir. 

Üzerinde üç silah bulunan şahıs şüpheli görülerek göz altına alınırken Tayyip AKM’de konuşma yapmakta imiş ama İngiltere’nin kara para işlerinde maşa olarak kullandığı devletçiklerden biri olan Katar’ın diktatörü Tamim’i göremedik? 

Bu kadar yazdım, çizdim ama bana ve teşkilatıma rest çekermiş gibi, benimle birlikte hareket eden dev gibi teşkilatlara ve Türk milletine/devletine rest çekermiş gibi tuttu geldi İstanbul’a… Tamam, gelmeye geldi de bir tuhaf geldi. Neden son derece sade bir şekilde geldi. Neden ortada yok? Neden hakkında doğru düzgün, bilgilendirici haberler yok? Sözde Türk basın ve medyasında yok, Katar Haber Ajansı’na kadar, yabancı basın ve medyada da bir şey yok. Neredeee, neredeee bu had bilmez Tamim? 

Bazı Türkçe haber kaynaklarında Tamim’in Tayyip’le beraber söz konusu AKM’deki sergiye katılacağı da yazılmıştı. Lakin orada da yoktu…

Bu nasıl bir ziyaret, anlamak mümkün değil.  Ne yapsın bu millet, “Tamim, pabucu yarım, çık dışarıya oynayalım” diye diye ihtimal dahilindeki her yerde dolaşsın mı?

İşte hemen yazmışlar ve “Şüphelinin gözaltına alındığı anlarda Erdoğan’ın AKM’de konuşuyor olması, kafalarda soru işaretleri oluşturdu” demişler. 

Türk milletine bu kadar kötülüğü yapmış ve yapmaya devam eden bir insan şeytanını, milletle restleşircesine ve “Sizin ülkenizde bile sizin hükmünüz geçmez. Gelir hepinizi ezerim” dercesine Türkiye’ye gönderenler kimler? Kraliçe mi? Masonların en üst üstadları mı? CIA mı? Her kimlerse onlar da gelsinler Türkiye’ye, hiç değilse onları bir görelim. Haydi bu el yakmayan basit maşayı, bu boyu uzun aklı kıt Tamim’i gönderiyor birileri, ya Türkiye’nin idaresini gayr-i meşru şekilde elinde tutanların hiç mi akılları yok? Nasıl böyle bir riske girebiliyorlar? O insan şeytanı yüzünden ülke bir anda yangın yerine dönerse, neyle söndürebilecekler?

Nereye saklandıysa çıksın o Tamim meydana… Bu seviye birikmiş olan öfke dinmeli, bunun için, her neyeye saklandıysa o Tamim bu milletin karşısına geçmeli. Bu millete rest çekiyorsa, şöyle bir salına salına İstanbul’da dolaşabilmeli. 

Korkuyorsa, piyonlarından olan Soysuz’u ve Bohçalı’yı da yanına alabilir. Onların emrinde olan Türkiye’deki insan kaçakçısı, organ kaçakçısı, uyuşturucu kaçakçısı kara para çetelerini de yanına alabilir. Katar’ın doğru düzgün ordusu, emniyeti bile yok ama Kraliçe’nin emrindeki bütün orduları ve silahlı unsurları da yanına alabilir. Bütün samimiyetimle yazıyorum, Çin ordusunu bile yanına alabilir. Kimleri yanına alıyorsa alsın ama karşımızda iki dakika dik dursun.

Öncelikle onların hepsinin hakkından gelip sonra Tamim gibilerin sürekli nakite çevirdikleri ve Türkiye’yi her manada çökertmek maksadıyla kullandıkları şu sözde mültecileri bu ülkeden Avrupa yönüne sürmezsek, devamında ise söz verdiğimiz gibi Katar’a bir ziyaret gerçekleştirmezsek, bize Türk milleti demesinler. Başka başka isimler taksınlar.

O Tamim karşımıza çıkacak. Bunun başka yolu yok. Onu basit bir piyon olarak kullananlar da karşımıza çıkacaklar.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi