Doğru söylüyor Soysuz, burası çadır devleti değil

Suç makinesi kişilerle ile çektirdiği çok sayıdaki resimler sık sık sosyal mecralarda gündem olan Suçişleri Bakanı Solomon Soysuz demiş ki “Burası çadır devleti değildir.”

Doğru söylemiş. Hukuk devleti olsak kendisi gibi uyuşturucu baronu, insan ve organ kaçakçısı, vatan haini, sadist katil bir pislik nasıl olur da bakan olabilir… Hatta gerçek, suçlu, hukuk tanımaz yüzü son iki yıldır iyice gözler önüne çıktığı halde nasıl hala o makamda kalabilir…

Mesela “İran’la ortak terör operasyonu yaptık” dediğinden bir iki saat sonra İran tarafından “Hayır, öyle bir operasyon yapılmadı” açıklaması resmen yapılınca, Soysuz’u o makamda iki saat bile nasıl, kim ve hangi maksatla tutabilir.

Hukuk devleti olsak “Siz yıkın, mahkeme kararı arkadan gelir” açıklamasından sonra onu o makamda iki saat bile kim, hangi mazeretle, nasıl bir niyetle, hedefle tutabilir.

Hukuk devleti olsak “Suriyeliler giderse, iş adamları, kayıtsız/sigortasız çalıştıracak işçi bulamazlar” açıklamasından sonra onu orada iki saat bile kim tutabilir, kim iki saat bile ona katlanır. Hiç şüphe yok ki burası hukuk devleti değildir. Mahkemelerin de çoktan bağımsızlığını kaybederek, hükumeti bile ele geçirmiş bu tip mafya adamlarının emrine girdiğini sadece bana kurulmak istenen pusulardan, yaşadığım sözde hukuki süreçten, yeri geldiğinde çok sayıda dilekçemin bile göz göre göre yok edilmesinden, en temel hukuk kaidelerinin bile sürekli olarak hiçe sayılmasından herkes anlayabilir. Lakin daha fazla misal istenirse, özetle sıralanan hukuksuzluk vakaları cilt cilt kitap olur. Böylelikle Soysuz’un ve AKPKK hükumetlerinin mahkemelerde kaç masum ve hakiki Türk vatandaşı insanı harcadığı görülebilir.

Burası hukuk devleti olsa, Suçişleri bakanının talimatıyla ve MİT marifetiyle/aracılığıyla onlarca kere askerlerimize ve sivil vatandaşlarımıza terör saldırıları mı yapılabilir.

Burası hukuk devleti olsa, yıllardır AKPKK hükumetleri dünyanın çeşitli ülkelerinde savaş, terör ve katliam suçları mı işleyebilir. Burası hukuk devleti olsa, Amazon isimli sivil yük gemisiyle ordumuzun silahlarının, askeri araçlarının, mühimmatının, toplamda yüz milyonlarca dolarlık askeri malzemenin Libya’ya kaçırıldığını ihbar etmemden ve videolu somut delilini paylaşmamdan sonra operasyon bana yapılmaz da milletimizin/ordumuzun her şeylerini çalan vatan haini sözde cumhurbaşkanına ve çevresindeki sözde bakanlar olan suç çetesine yapılırdı. Daha neler neler…

Doğru söylüyor Soysuz, burası çadır devleti değil. Çünkü resmi makamlar üzerinden söylenen bu kadar yalan, resmi makamlar vesile edilerek yapılan bu kadar ihanet, bu kadar fitne fesat, bu kadar hukuksuzluk, bu kadar cinayet, devlet kurumlarını kullanarak bu kadar adam kaçırma, bu kadar zulüm ve haksızlık, bu kadar talan ve peşkeş, otoritenin bu seviyede kötüye ve milletin aleyhine kullanılmasında sınır tanınmaması çadır devletlerinde bile görülemez. Çadır devletlerinde bile bu kadarı denensin, bu kadarının yüzde biri bile yapılamadan kısa sürede darbe olur. Asker yapmasa bile millet darbe yapar.

Mesela en hakiki çadır devletlerinden biri olan Katar’da da darbe olacaktı ve hala her an olabilir ama olmasın diye Türk askeri orada üst kurdu, yıllardır nöbet tutuyor. Kara para işlerinde, taşeron olarak başka devletlerce, en çok da İngiltere tarafından kullanılan çadır devleti Katar, ordumuz, askerlerimiz tarafından korunuyor. Üstelik o çadır devletine daha doğrusu İngiltere’ye yani Kraliçe Elizabeth’e Türkiye’de istediği her şey, gerçek manada yazıyorum ki her şey peş keş çekilebiliyor.


Soysuz’a da bağlı olan ve bazıları devlet yetkilisi/memuru hatta MİT personeli ya da Jandarma personeli de olan çetelerin, Türkiye içinden kaçırdığı Türk kızları ve kadınları ya da bebekleri de sık sık Katar’a peşkeş çekiliyor. İyi paralara satılıyorlar. Katar üzerinden o malum ülkelere de satılıyorlar. Suudi Arabistan ve BAE de bu işlerde “el yakmayan maşalar” olarak sürekli kullanılıyorlar. Türkiye’de her sene on binden fazla “hakiki” Türk vatandaşı ortadan kayboluyor, kayıp olduklarına dair kayıtlar açılıyor, son on senede yüz binlerce kayıp dosyası var, harpte kayıp verir gibi sayılarla kayıplar verilmiş ve hala veriliyor ama bu kadar çok insanın akıbetleri belirlenemiyor. Nereye gidiyor bu insanlar… Nereye gidiyor bu insanlar, nasıl ve ne sebeple ve kimler vesilesiyle yok oluyorlar, bir türlü meydana çıkartılmıyor. Çadır devletlerinde bile bu, çok mühim bir sorun olarak görülür ve üzerine düşülerek çözülür. Çadır devletlerinde bile dağdan inen teröristler davulla, zurnayla, kucaklanarak karşılanmaz. Sivillerin, askerlerin, polislerin hayatlarını sonlandıran caniler cezasız kalmazlar. Soysuz gibilere sorsak çadır devleti kadar bile görmediğini söyleyeceği Suriye’de işte genel af çıktı bir kez daha… Daha öncekiler gibi bu genel afta da herkes af edildi ama haksız yere insan öldürmüş olanlar hariç tutuldu.

Daha Suriyeli, Afgan, Pakistanlı, Afrikalı, Bangladeşli, Ukraynalı diye saysak onlarca devletten buraya, çadır devleti bile sayılamayacak buraya, AKPKK üzerinden kara para merkezi haline getirilmiş ve BOP projesinde kuralsızca, kanun tanınmaz ayarda tepe tepe hala kullanılmakta olan Türkiye’ye getirilen insanların milyonlarcasının akıbeti meçhul… Şanslı olanlar hemen öldürülüp de organları alınanlar… Diğerleri çocuk bile olsalar AKPKK’nin bağlantılı olarak çalıştığı milletler arası fuhuş mafyalarına satıldılar. Sübyancılara, cinsi sapıklara satıldılar. Lakin Soysuz için bu meseleden bile değil, çünkü Soysuz sadece uyuşturucu satıcısı ve bağımlısı değil. Uzun süredir Sübyancı… Ayrıca büyücü… Evet, büyü yapmak için insan, hayvan her şeyi kullanan gizli Yahudi ve mason insan şeytanlarından biri hatta önde gidenlerinden biri…

Doğru doğru… Burası çadır devleti değildir. Çadır devletinde bile şu Soysuz iti meydan yerde linç ederler, yalan söylemekten başka bir işe yaramayan o dili başta olmak üzere her yerini, her şeyini keser atarlar. Bebeklerin, çocukların, genç kız ve kadınların, damarlarında zehir olup aktığı on milyonla Türkiye vatandaşının intikamını gerektiği kadar sert alırlar. İbret-i alem olsun diye leşini diyar diyar gezdirirler. Nasıl linç edildiğini ve milletin nasıl intikam aldığını gösterir videoları ve fotoğraflar kaldıran sosyal platformlara da “Zaten böyle insan şeytanları bu milletin başına getirilebildiyse, bir de yıllarca başta kalabildiyse, bir danışıklı dövüşen sözde muhalefet sayesinde, bir de sizler gibi sözde sosyal platformlar sayesinde mümkün oldu” denilerek anında ülke genelinde erişim engeli getirirler.

Evet, evet… Doğru söylemiş. Dediği gibi, burası çadır devleti bile değil… Keşke çadır devleti ayarında kalabilseydik, daha dibe çekilemeseydik. Keşke bu kadar can yanmasaydı, bu kadar kara lekeler tarihe geçmeseydi. Sadece Suriye’deki annelerin “Sizin de yuvanız yıkılsın. Devletiniz başınıza çöksün. Üzerimize gönderdiğiniz bu kişiler müslüman değiller, mücahit değiller, insan değiller, bunlar terörist ve sadist katiller. Hiçbir suç işlememiş evladımı bana parça parça teslim ettiler”. diye diye ettiği ahlar, havada kalmadılar. Artık mühlet bitti, görün bakın hepsi bir anda tutuyor, çıkıyor.

Haydi, şimdi böyle bir hükumeti, kabineyi, bunlardan hiçbir farkı olmayan TBMM’deki yüzlerce sözde vekili kimler savunacaksa, meydana insinler. O büyük çatışma başlıyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Bir Yorum Yazın