Kes sesini serseri!

Laf ebesi seni… Hala mı konuşuyorsun sen?

Beni ve benimle birlikte hareket edenleri tehdit edeceksen, dik durarak edeceksin. İsim vereceksin, konuşup konuşup geri çekilmeyeceksin. Sahadaki suç ortaklarına gaz verip kendin bir köşeye saklanmayacaksın. Yurt dışından, Türk düşmanlarından aldığın emirleri uyguluyormuş gibi yapıp sonra sahadan kaçmayacaksın.

Şu şartlarda bile, şunca açık restimizin arkasından bile hala isim veremeden, net duramadan, sıkıya gelince kolayca kıvıracak şekilde mi tehdit ediyorsun?

Yok mu senin elinin altında koca ordu, koca kolluk gücü, adliyeler, istihbarat servisi ve o meşhur mafyaların? Hani o çocuk, bebek, genç kız kaçıranlar? Hani sözde mültecileri parçalayıp her bir organını başka ülkeye gönderen insan suretli piçlerin? Hani beraber iş yaptığın kara paracı hükumetler, ordular, gizli servisler? Hani talimatlar aldığın CIA? Hani senin kraliçen nerede?

Havlayan köpek ısırmaz. Sen bozkurt değil, itin hatta it oğlu itin en önde gidenisin. Sana it demek, dünya tarihi boyunca gelmiş geçmiş en muzır ite bile hakaret etmektir. Sen önce, korkudan son çare olarak dördünüz bir araya gelerek açtığın davayı ilerlet, işlet…

Geliyorum, kaçarsan kahpenin ve korkağın önde gidenisin. Bu metinleri yazıp yazıp önüne koyanlar da kaçamayacaklar. Hepinizi almaya geliyorum. Sizin emirlerinize uyan resmi yetkili ya da yetkisiz hiçbir makamı, kişiyi, idari ya da adli yetkiliyi tanımıyorum.

Sadece Türk ve Türkiye değil, insanlık düşmanısınız. En sadist seviyede kara paracısınız. Suriye’de hiçbir şey yokken oraları kasten karıştıran harp ve terör suçlularısınız. Sözde mültecilere daha en baştan vatandaşlık, iş, aş, Avrupa’ya geçiş sözleri vererek buralara devlet gücüyle çekenlersiniz. En başından itibaren görevini kötüye kullanan, yalan beyanlarda bulunan, tehdit ve şantaj suçları işleyerek de suçlarını gizleyen sınır tanımaz suçlularsınız. Şimdi ise koca bir Türk milletinin iradesini tanımayıp karşısına böyle kaçamak şekilde çıkmaya çalışanlarsınız. Sizin işlediğiniz suçlar nedeniyle sadece Suriye’de milyonla insan öldü. “Alayınız” insanlığa karşı suçlar işlemiş bir organize suç örgütüsünüz. Sadece basına yansımış kısımlarda bile sizin suçlarınızın somut ispatları var. Onun ötesinde deniz derya misali somut ispatlar herkesin elinde var. O Soysuz itin yaptığı vahşice, sadistçe işlerin ispatları da herkesin elinde var.

En önde giden vatan hainleri ve millet düşmanlarınız. Yalanlarınızı bir saatlik videolara bile sıkıştırıp toplayamıyorlar, atarlarınızın ardından kaç kere tükürdüğünü yalayan sefil mahluklar gibi ortada kaldığınızı saymakla bitiremiyorlar. Bunca senedir danışıklı dövüştüğünüzün on bin türlü ispatı var. Seçimlerin hatta referandumların, dolayısıyla şu anda uygulanan hükumet sisteminin bile hileli, geçersiz olduğunun bin türlü ispatı var. Lakin lafa geldi mi hala en üsttesiniz, öyle mi…

“Vatan da vatan” diye diye vatana ihanet ettiğiniz günler bitti. “Millet de millet” diye diye millete ihanet ettiğiniz günler bitti. “Hukuk” diye diye bütün mahkemelere emirler verdiğiniz, yanı sıra hastahanesinden postahanesine kadar bütün devlet kurumlarını hukuk dışı şekilde kullandığınız günler bitti. Masum insanları devlet otoritesiyle adeta biçtiğiniz, bu devletin gücünü bu milletin aleyhine kullandığınız devir bitti.

O Soysuz da mevzumuz bile değil, muhatabımız bile değil, sen de değilsin. Ne kadar korkak bir it olduğunu ben dahil herkes bilir. Haber gönder hemen, ağababaların sahaya insinler.Alışıksınız, hemen sağda solda teröristleriniz yine sivillerin katledildiği ya da askerlerimizin şehit edildiği saldırılar yapsınlar. Hep yapıldığı gibi yine sizin emrinizle yapılan terör saldırıları yaptırın. Gündemi değiştirmeye oynayın, zaman kazanmaya çalışın, bakalım bu defa o sadistçe usulleriniz işe yarıyor mu… Daha önce de söyledim, sen bilinen Türk tarihi boyunca gelmiş geçmiş en büyük hainlerden, en büyük piyonlardan, casuslardan birisin. İnceldiği yerden kopacak demiştim, kopuyor.

O Akar’a da söyle, akmasın, kaçmasın hiçbir ülkeye… Konuştu mu arkasında duracak. Bakalım ordumuz ve miletimiz ve kolluk güçlerimiz onu mu dinliyor, onun mu arkasında duruyor yoksa beni mi dinliyor. Bakalım meydan yerde kim, kimler asılıyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Bir Yorum Yazın