Geliyorum

Türkiye’de bulunan Suudi Arabistan, Katar, BAE, İsrail, ABD, Rusya ve Çin diplomatik temsilcilerine karşı silahlı operasyonlar yapmak yönünde irade kullanmak isteyen vatansever taraflar var. Benden yana olan bu tarafları bu güne kadar çok beklettim, her zaman sakinleştirdim ama bu defa bu kararlarına itiraz etmedim. Yerden göğe kadar haklılar.

Hep yazmıştım, söz konusu vatansa, milletin can, mal, ırz emniyeti ise ve her türlü hukuki sistem başa geçmiş hainler tarafından devre dışı bırakılmışsa, vatandaşların tamamının ya da bir kısmının silahlı hürriyet mücadelesi vermesi meşrudur. İslam hukukuna da insanlığa da vicdana uygundur. Hiç kimse aksini bile iddia edemez. Kuvayı Milliye denilen irade de mücadele de zaten tamamen budur.

Türkiye, örtülü bir istilaya tabi tutulmuyor. Türkiye çok uzun zamandır örtülü bir işgal altındaydı. Bu örtülü işgalden kurtulmak yönünde mücadele verip hürriyetine kavuşmak istedikçe, daha onur kırıcı, daha çok öfkelendirici tavırlara maruz kaldı, kalıyor. Son günlerde ise açıkça, damara basa basa, göstere göstere işgal altındaki bir onursuz milletmiş tavrı sergileniyor karşısında… Boğazımıza kadar çoktan geldi…

Bunca ikazlarıma rağmen hala her fırsatta Türkiye’nin başındaki hainleri destekleyen, kollayan ve son zamanlarda ise açıkça talimatlar vererek yönlendiren Suudi Arabistan’ın, Katar’ın, BAE’nin, Rusya’nın, Çin’in, ABD’nin “ölümcül hatalar” yaptıklarını izah etmeye zaten gerek yok.

Son ses kaydında net ifadelerle izah ettim ki Türkiye sorunlarını, sorunların merkezi neresi ise orada çözmeye dönük bir siyaset sergileyecek. Belki yarın, belki yarından yakındır ki AKPKK ve MHPKK ihanet ittifakı sert, çok sert şekilde devrilecek.

Şuraya yazıyorum ki hemen peşi sıra Suudi Arabistan’a, Katar’a ve BAE’ye Türk ordusu ve onunla müttefik olan diğer unsurlar girecekler. Evet, ordular girecekler. Evet, harp edilecek ve Türkiye’ye, Türk milletine hatta Türk dünyasına karşı göstere göstere tavırlar yapmak, müdahaleler yapmak, en adi hainleri her defasında kollamak, yükselen bunca millet tepkisine rağmen hala peşkeşler ve soygunlar yapmak ne imiş bütün dünyaya gösterilecek. Ardından o diğer ülkelere sıra gelecek.

İlk müdahale edilecek bu ülkelerin milletlerinin de diktatörlerden, terör örgütü kuran ve yöneten sözde devlet liderlerinden ve bunların resmi makam sahibi çetelerinden kurtulmaları sağlanacak. Evet, sadece Türkiye değil, bölge ve hatta bütün dünya insanlığı büyük ferahlayacak.

Devletten bile sayılamaz, Ankebut Ağının her türlü kara para işlerinin kasası ve son zamanlarda ise siyasi manevralarda şimşekleri üzerlerine çekecek piyonları haline gelmiş bu topraklar, zaten bizden ihanetlerle, İngilizlere çalışan casuslarla koparılmış topraklardır. Buraları, yani kadim topraklarımızı tekrar sınırlarımıza dahil edeceğiz. Söz konusu diktatörlerin, onlara yardım ve yataklık etmiş aile/akraba kişilerin ve bunların kanunsuz, insalık dışı emirlerini uygulamış devlet görevlilerin meydan yerlerde asılmasını sağlayacağız.

Katar’da zaten Türk askerleri dolu ve Türkiye’de ordu benim yanımda. İdareyi resmen aldığımız gibi zaten Katar’ı da almış oluyoruz. Bizden çaldıkları trilyonlarca dolar var, onları da nakit, altın ya da şirket hisseleri olarak el koymuş ve almış oluyoruz. BAE’nin bizim için bir günlük mevzu bile olmayacağını kesinlik seviyesinde biliyoruz. Suudi Arabistan zaten gerçek bir devlet olsa, gerçek bir ordusu olsa, savaşma kabiliyeti olsa şu yemeye ekmek bulmakta zorlanan Yemenli Husilerin karşısında her seferinde bu kadar acınası ve gülünesi hallere düşmezdi. O mukaddes topraklardaki Vehhabi fitnesini, oradan bütün bölgeye yayılan Selefi/Vehhabi sözde İslami terör fitnesini de son dönemde diktatörleri üzerinden estirilen modernizm baskını da kırmış, kaldırmış olacağız bu vesileyle… Mekke ve Medine gibi kutsal toprakları da kara paracı, satanist, ayinci, cinsi sapık, sübyancı, İngiliz piyonu, Müslüman ve Türk düşmanı Suudi kraliyet ailesinin elinden alacağız.

Suudi Arabistan kraliyet ailesine de onların hukuksuzluklarına, Türk ve İslam düşmanlıklarına, terör suçlarına, insanlık suçlarına, sömürme suçlarına alet olan devlet yetkililerini de meydan yerlerde asacağız.

Öfkeyle yazmıyorum, gayet sakinim. Çoktan yapmak istediğimiz şeylerdi bunlar. Her seferinde içimiz kanaya kanaya sabır ediyorduk. Gölgesinden korkan ve müslüman rolü oynayan üç beş tane satanistin her seferinde Türkiye’nin her türlü iç işlerine karışmasına, Türkiye’yi ve bölgeyi dertten derde sürüklemesine içimiz yana yana tahammül ediyorduk. Gününü bekliyorduk.

Artık bardak taştı… O Tayyip’i milletimle beraber indirip asacağım, leşini alıp Suudi Kraliyet ailesinin önüne atacağım. “Bu sizin piyonunuzdu, işte akıbeti. Siz de İngiliz piyonusunuz, şimdi sıra sizde” diyeceğim, onları da meydanlarda asacağım.

Zafer gününde uçaklarını uçurmasına izin vermediğimiz Rusya mı… Bütün siyasetini darmadağın ettiğimiz, dev gibi bir mali kriz içine düşürdüğümüz ve çaresizlikten sahte pandemi oyunlarıyla yüz binlerce vatandaşını parçalayıp organlarını satarak ayakta durmaya çalışan Çin mi… Her şeyiyle çoktan çökmüş halde olan ama dünyanın süper gücü denilen zamanlarda bile bir tek gerçek harbi kazanamamış olan ABD mi… Çoktan darmadağın olmuş NATO mu karşılık verecek bize? Hiçbir şey yapamazlar. Verebilecek olsalar, yıllardır elimizden neler çekiyorken bin kere karşılık verirlerdi. Ayrıca, o ana kadar meydana çıkartacağım delillerden sonra, onların bütün yetkili ve etkili isimlerinin sığınacak sıçan delikleri bile arayacağını göreceğiz.

Dahası var, birkaç kere kısaca yazmıştım. Onlarca milyon askeri bile birkaç günde kırıp geçebiliriz. Kazakistan’da, Ukrayna’da, Afganistan’da, Suriye’de uzaktan uzağa bile nasıl kırım yaptığımızı en iyi Çin, ABD, Rusya ve söz konusu Arap terör devletçikleri bilir.

Türk ordusu, dünyanın geri kalanıyla bile harbe girebilir, biz yanında durdukça… Ne havada uçak uçmasına, ne denizde gemi ya da denizaltı yüzmesine, ne bilgisayar sistemlerinin çalışır halde kalmasına, ne uyduların kullanılabilir halde kalmasına izin veririz. Açıkça UFO’lar yardımlarına gelse, onları bile indiririz.

Kaldı ki genel bir seferbelik ilan ederek de bu ülkelerin, bu diktatörlerin, resmi makamlara/yetkilere sahip baş teröristlerin, Türkiye’yi organize olarak ve kasıtlı şekilde dertten derde sürükleyen o sözde ülkelerin üzerine yürüyeceğim.

Milletime ve bütün insanlığa, her şeyi, en somut delillerini göstere göstere, izlete izlete anlatacağım. Sonra da “Kalkın, on milyonlarca bebeğin, çocuğun, genç kızın, genç kadının intikamını almaya… İnsan kaçakçılarını, organ kaçakçılarını, namus ve insanlık düşmanlarını gömmeye gidiyoruz. Dünyadaki fitnenin, sadistliğin, terörün, sömürü sisteminin merkez üslerini bitirmeye gidiyoruz. Bunu yapmak vazife olduğu gibi, böyle yaptığımızdan hemen sonra maddi ve manevi bütün sorunlarımız hemen çözülmüş oluyor.” diyeceğim.

Suriye’den kaçmamış, vatanını terk etmemiş… Suudi, Katar, BAE, İngiliz, ABD başta olmak üzere malum terör koalisyonu olan ülkelerin tesis ettiği sözde İslami terör örgütlerince evlatları öldürülmüş, anneleri babaları öldürülmüş ve kısas hakkı olan gerçek Suriyelileri, o onurlu insanları da bu mücadeleye davet edeceğim. “Haydi, mazlumun, zalimden hesap sorma günü bu gündür. Sizler de sömürüye baş kaldırın. İntikamızını alın ve maddi manevi bütün sorunlarınızı bir anda çözün. Bu devlet ya da devletçik görünümündeki terör ve ihanet merkezleri imha edilmeden ne ülkelerimizin, ne bölgemizin ne de dünyanın sorunları biter. Gün, bu gündür” diyeceğim.

Bu savaştan ganimet almak isteyen Iraklılar, Suriyeliler, Ürdünlüler, Mısırlılar, güney Azerbaycanlılar ve Türk dünyası ülkelerinden her kim varsa onları da asker yapacağım. 50 yaşına kadar olan erkeklerin asker olmalarını kabul edeceğim. Herhangi bir eğitim şartı koşmayacağım.

Bu kadarını anlattım, anlatmadığım kısımları da tahmin edilebilir. Sözü uzatmıyorum. İşte böyle başımızdaki hainlere, milletimizin arasındaki o masonlara ve satanistlere, o kara paracı sadistlere böyle toptan restimi çekiyorum. Ben bu ülkede devrim yapmaya kalkıyorum. Şu anda adresimdeyim, yurt içinden ya da dışından, tek ya da ittifak halinde gücü yeten, benim karşıma dikilebileceğini düşünen her kim ya da kimler/gruplar hatta ordular varsa, kalkabiliyorlarsa şimdi, şimdi, benden önce ayağa kalksınlar. Kalkabilseler de kalkamasalar da zaten çatışmamız başlıyor.

Benim gücümün yettiği yere, onların hayalleri hatta kullandıkları yapay zekaları bile yetmez.

Ya devlet başa, ya kuzgun leşe…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

“Geliyorum” üzerine bir yorum

Bir Yorum Yazın