Eli kulağında…

Son süreçte dünya siyasetinde görülmemiş hızla, olağanüstü gelişmeler, denge değişmeleri yaşandı, yaşanıyor. Rusya’nın işi artık bitti… Eli kulağında… Rusya’da bütün dünyayı sarsan hadiseler her an yaşanabilir ve bunu bütün dünya duyup sarsılabilir. Bütün dünya İstanbul’un gücünü somut şekilde görmüş olur.

Ankara hükumeti de İstanbul’un gücünü gördü, kabullendi. Ankara hükumeti, son günlerde yaptığı açıklamaların arkasını doldurmalı, duruşunu iyice netleştirmeli ve Putin, Şi, Biden çetesi karşısında asla taviz vermemeli… Artık Ankara hükumeti için Osman Kavala meselesi, meseleden bile değildir. Ankara hükumeti, İstanbul’un gücünü çok iyi değerlendirmeli. Dünyayı yeniden dizayn eden İstanbul’un, Ankara’yı şekillendirmesinin mesele bile olmadığını bir an bile göz ardı etmemeli.

Rusya, Çin, ABD üçlüsünün bile İstanbul’un karşısında duramadığı şu süreçte, Yunanistan ismiyle anılan şımarık çocuğun da artık tokatlanması gerekli. Türkiye, neredeyse her gün bir tehdit savuran, bir sorun çıkartan, gerginliğe sebep olan Yunanistan’a daha fazla tahammül etmek zorunda değil. Rusya meselesinin akarından çıkması artık mümkün değil, Türkiye’nin ve dünya insanlığının lehine olarak devam edecek ve süreç devam ettikçe, her kısmına müdahalelerimiz de devam edecek… Şimdi Ankara hükumeti, yönünü Yunanistan isimli şımarık çocuğa, Yunanistan isimli maşaya ve diğer çevre ülkelerindeki sorunlara çevirmeli. Anlaşmak isteyenlerle anlaşmalı, kaşınanı da kaşımalı… Türkiye için artık ayağa kalkma ve devleşme vakti gelmiştir.

Burnumuzun dibindeki adaların hala Yunan toprağı kabul edilmesi Türkiye için zuldür. Yunanın her gün Türkiye’yi tehdit edip somut karşılıklar görmemesi Türkiye için zuldür. Bütün dünyaya aynı anda ayar çekebilen Türkiye’nin Yunan karşısında gerekli tavırları sergilememesi vahim bir hatadır. Türkiye, NATO teşkilatına ihtiyaç duyan bir ülke de değildir. NATO ile ilişkilerin bozulması, Türkiye için mesele bile değildir. Ankara hükumeti de artık, beyin ölümü çoktan gerçekleşmiş olan NATO’dan bağımsız hareket etmelidir.

Elimizi uzatsak değebileceğimiz yakınlıktaki adalara kadar ihanetle, hukuksuzlukla eline geçirmiş Yunanın, kara ve deniz sınırlarımızdan uzaklaştırılması ve adalarımızın tekrar ana vatana bağlanması zaruridir. Yoksa Türkiye’nin itibarı düzelmeyecek ve Yunanla sorunları hiçbir zaman bitmeyecektir.

Şu anda Türkiye, adalarını Yunandan geri aldığında, dünyanın hiçbir yerinden, hiçbir tarafından ciddi bir karşılık verilemeyecektir. Zaman ve zemin son derece müsaittir. Türkiye’nin dev gibi olmuş sorunlarını aşması için zaten iktiza ettikçe risklere girmesi de zaruridir. Lakin Yunan ve arkasındaki batak/bitik ülkeler karşısında Türkiye’nin devleşmesi, restleşmesi artık bir “risk” değildir. Çok çok, ABD’deki o lüzumsuz Bidon’un ve çetesinin devrilme süreci daha da hızlanır. Hepsi o… Çin ise, “Tamam Rusya da bitti, kabul ama Rusya dağılınca bari sınırlar şöyle olsun, ha olmaz mı?” demeye gelen hayali siyasi haritaları devlet televizyon kanalı üzerinden yayınlamaya devam eder.

Ayrıca Türkiye, hava savunmasının çoğunu havadan sağlamaya çalışan, deniz savunmasının çoğunu denizden sağlamaya çalışan ülke olmanın dışına çıkmalıdır. Gelişen ve hızla yayılıp ulaşılabilir olan teknoloji sayesinde, Türkiye’nin hava savunmasının yüzde seksenden fazla kısmını karadan sağlaması mümkündür. Türkiye, hava ve deniz savunması maksadıyla, iktiza eden noktalara onlarca lazer silahını ve elektromanyetik darbe silahını en fazla iki ay içinde tesis edebilir. Adalarımızı geri aldığımız gibi bu türlü silahlar ve kuleler, adalarımızda da tesis edilebilir.

Tahrikçi ve sınır tanımaz Yunan jetlerine karşı, jetlerimizi kullanarak it dalaşmalarına girmek zaman ve para israfından başka bir şey değildir. Bu kuleler tesis edilmeden önce de Yunan jetleri ile dalaşmak yerine düşürülmelidir. Türkiye, komşusu olsun ya da olmasın, dünyadaki taraflardan iyi ilişkiler kurmak isteyenlerle iyi ilişkiler kurmalı ve çatışmayı tercih edenlerle de çekinmeden çatışmalıdır. Savaşın kötü bir şey olduğu ve savaşsız bir dünya olabileceği iddiası ve baskısı, son derece art niyetlidir. Hayır, meşru şartlar dahilinde savaş asilcedir, iyi ve asil insanların işidir. Yeri geldiğinde, şartları oluştuğunda savaşmak, dünya insanlığının huzur ve mutluluğu için elzemdir, zaruridir. Ankara hükumeti, isterse Yunanistanla harbe girmeyi de tercih edebilir. Sınırlarımızı 1897 tarihindeki sınırlara kadar genişletebilir. Hepsi hakkıdır, hukukudur, tercihidir ve İstanbul bundan rahatsız olmaz.

Dünyadaki bütün taraflar bilmelidir ki YİT, şu andan itibaren ağırlığını, zaten bitmiş ve istediğimiz ayara girerek ilerleyen haldeki Rusya, Çin ve Biden çetesinden ziyade Yunanistan’a, Ege ve Akdeniz’e, Ortadoğuya, Suriye, Irak ve İran’a verecektir. Türk dünyasıyla olan yakın ilişkilerini, alakasını ise hiçbir zaman gevşetmeyecektir. Her geçen gün daha da kuvvetlendirerek devam edecektir. Hindistan ve Pakistan’la iyi ilişkiler kurabilmenin yolunu tekrar deneyecek, fırsatlar verecektir. Avrupadaki, NATO içindeki “medeni” insanlarla/gruplarla iyi ilişkilerini de ilerletecektir. Çok kısa süre sonra başlatılacak ve Türkiye ile müttefiklerini şahlandıracak dev projeler için de taraflarla temaslarını ilerletecektir.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi