Muhatabı açıkça ifade edilmeyen hiçbir tehditi üzerimize alınmıyoruz ama şunu açıkça ifade etmek isterim ki iktiza ettiğinde Sarmat füzelerini Putin’in gözüne sokabilecek tekniklere sahibiz. Hatta suç ortaklarından Biden’ın ve Şi’nin de benzeri füzelerini gözlerine sokabiliriz.
Anlaşılan o ki donanmasının amiral gemisini, gerçekte ne yaşandığını doğru düzgün anlayamayacak ve anlatamayacak surette kaybetmiş olan Putin’in, muhakemesi de Moskova gemisi kadar batık bir halde…
Putin karakteri ile danışıklı dövüşen ya da gerçekten dövüşen bütün taraflar bilmeliler ki biz Putin diye birini tanımıyoruz, neler saçmaladığı ile de pek ilgilenmiyoruz. Onun gerçekte neler yapabileceğini ve yapamayacağını ondan daha iyi seviyede/kesinlikte biliyoruz.
Dünya siyasetindeki biyonik robotlardan da bunların bilmem kaç tane ülkeyle beraber çevirdiği danışıklı dövüşlerden de epeyi sıkıldık. Hep aynı numaralar, hep aynı numaralar…
Ukrayna askerlerini bir fabrikada sıkıştırmışlar da imha etmiyorlar. Hiç değilse çevirip teslim almıyorlar. Ölen o kadar Rus askerini de hiç umursamıyorlar. Çin tutmuş kendi vatandaşlarını canice nakite çeviriyor, Rusya tutmuş da danışıklı dövüştüğü batılılarla savaş tiyatrosu sergiliyor, sonra biyonik Putin çıkıp böyle muhatabını açıkça ifade edemediği ve hiçbir zaman gerçekleştiremeyeceği tehditler savuruyor. Her şeyde bir mantıksızlık, tuhaflık ve soru işaretleri dolu olduğunu yığınlar fark ettiler.
An itibariyle, bu danışıklı dövüşlerin arka planında, Çin ve Ukrayna başta olmak üzere dünyanın çeşitli yerlerinde olağanüstü seviyede insanlık suçları işleniyor ama dünya hukumetleri susuyor. Danışıklı dövüşlere ortak oluyorlar ya da seyirci oluyorlar. Her iki davranış da idamlık suç. Bu tiyatroların daha fazla devam edebilmesi ya da arkasındaki vahşi gerçeğin daha fazla gizlenebilmesi ise hiç mümkün değil. Bu güne kadar kara paralarla büyütülmüş ya da ayakta tutulmuş liderlerin, hükumetlerin ve devletlerin daha fazla ayakta tutulabilmeleri ise hiç mümkün değil. Yeni dünya düzenini Ankebut Ağının istediği gibi değil, bizim istediğimiz gibi tesis etmeye çoktan başladık. Biz kazanan, zaman lehine işleyen taraf olduğumuz için sakiniz, sessiziz ama karşımızdakiler öyle değiller, öyle olamazlar.
Amiyane tabirle ifade edilirse nalları dikmişler, sonu görmüşler, çılgınca risklere girerek ayakta kalmayı deniyorlar, mantıklarını ve kararlılıklarını kaybetmişler, hepsinde endişe hakim ve bu anlarda bile olmadık tehditler savurabiliyorlar. Son bir darbelik güçleri kaldı ve dediğim gibi o darbeyi almalarına ramak kaldı. O darbe, benim siyaset sahnesine açıkça çıkışım olacak…
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi
