İstanbul’un Anadolu yakası tarumar olabilir

Yüz binlerce insan kısa sürede ölebilir.

Ankebut Ağının konseyleri, kendilerine muhalif duruş sergileyen, sorunlar çıkartan Türkiye’deki bir mason grubuna karşı sinsice tuzaklar kuruyor ve onları topluca yok etmek istiyor.

Bu grubun bütün üyelerinin başta Büyük ada olmak üzere, civardaki bütün adalardan uzak durmaları gerekiyor. Başka yerlerde de topluca bir araya gelmemeleri gerekiyor.

Adaların altı ayrı pusu, üstü ayrı pusu… Şu sıralar hiç tekin yerler değiller. Muhalif masonları ya da adalarda ikamet edenleri geçtim, Kartal, Pendik, Maltepe ilçeleri başta olmak üzere bütün Anadolu yakasını tehdit eden haller var. Birkaç saat içinde yüz binlerce insanın hayatını kaybedebileceği şiddetli patlama, ani gaz sızıntısı ya da ışıma/radyasyon gibi haller, adalar merkezli olarak yaşanabilir. Bünyeye girdiğinde çok kısa sürede insanları öldüren bir virüs de yayılabilir.

Adalardaki hem dünyalı hem de uzaylı faaliyetleri takip edildiğinde kesinlikle anlaşılıyor ki oraların mason merkezi ve ayin merkezi yapılmasının, oralarda organ işleri yapılmasının ve organları için yüksek sayıda insan öldürülmesinin ötesinde gerçekler de var. Sesli olarak saatlerce anlatılması gereken hadiseler, dengeler, gelişmeler var. Devletimizin ilgili yetkililerinin derhal adalar ve çevresindeki kara para işlerini ama ondan öncelikle o çevredeki aşırı gaz ve manyetik alan hareketliliğini araştırması gerekiyor. Yer altındaki her türlü hareketliliği ve gerginliği araştırması gerekiyor. Vaziyeti iyi değerlendirip, zaruret olmuşsa bir süre için bölgedeki yüz binlerce insanın tahliye edilmesi emrini vermeleri gerekiyor. Bu sabahı beklemek bile vahim neticelere sebep olabilir.

Gemilerden ve teknelerden dalgıç kıyafetleri ile atlayan kişilerin, nasıl olup da bir daha yüzeye çıkmadıkları… Hiçbir yerden sahile/karaya de çıkmadıkları, denizin altından nereye yol buldukları… Ayrıca karadan adalara gelen bazı kişilerin nasıl olup da yok oldukları, bir daha geri dönmedikleri ve meydanda görülmedikleri, oralarda ne haltlar çevirdikleri… Geçenlerde Kartal ve Maltepe merkezli yayılan ve insanların sosyal ağ paylaşımlarında “doğalgaz ya da yanık deri kokusu gibi” dedikleri o koku ile bu konuların alakasının olup olmadığı… Ve meselenin daha pek çok yönü acilen soruşturulmalıdır.

Bölgede bir yerlerde o kadar yüksek sayıda mı organları alınmış ceset depoluyorlar ve gaz sızıntısı yaşanıyor ya da birileri yeraltında gaz depolayarak bir suni felakete mi sebep olmak istiyor. Hatta oralarda biyolojik deneyler de yapılıyor mu… Konunun kara paracı Çin, İsrail, ABD, NATO ve Avrupa ülkeleri ile alakası var mı, yok mu ya da daha neler dönüyorsa, nasıl bağlantıları varsa hepsi de meydana çıkartılmalı.

Müsilaj denilen deniz kirliliğine, deniz suyuna kısa sürede yoğun olarak karışan bazı gazların sebep olduğunu, bu gazların denizin dibinden kasten deniz suyuna karıştırıldığını yazmamızdan ve soruşturmalar, araştırmalar talep etmemizden sonra, nasıl olup da yoğunluğun ani şekilde azaldığı hususu da bu soruşturmaya dahil edilmelidir. Memleketin, milletin hayrına olacak taleplerde bulunduğumuzda hep duymazdan gelen ve aksini yapan AKPKK’nin, müsilajın arka planına ufaktan bir dokunmamızla neden aşırı panikleyip hemen müsilaj sorununu çözmek için harekete geçtiği ve adeta seferberlik ilan ettiği hususu da soruşturulmalıdır.

Ayrıca, son aylarda Marmara, Ege, Akdeniz ve Karadeniz bölgelerinde alev almış şekilde gökten yere düşen çok sayıda nesne oldu. Hiçbir araştırma ve bilimsel zemin olmadan, bunların hepsinin gök taşları olduğu iddia edildi. Hem de her seferinde, anında bu türlü bilgiler geçildi ve kamuoyu oluşturuldu. Hiçbirinin düştüğü yer bulunmadı, araştırılmadı, oralarda bilimsel çalışmalar da yapılmadı. Milli güvenliğimizi tehdit eden bir yönü olup olmadığı da açıklığa kavuşturulmadı. Böyle bir davranış tarzının büyük bir skandal ve art niyet olduğunu yazmama ve yetkilileri yönlendirmeme rağmen, üzerine geçen bunca zaman içinde yine de gerekenler yapılmadı. Oysa yana yana gökten Karadeniz bölgesine düşen nesnelerden biri hakkında, bölgedeki bir köyün sakinleri “Yanarak düşen bir UFO gördükleri” ihbarında bulundular. Mecburen olay yerine gönderilen son derece eğitimsiz, yetersiz ve ciddiyetten uzak Jandarma ve AFAD yetkilileri, gerekli seviyede araştırmaları, incelemeleri yapmadılar.

Önce ülkemizde, sonra komşu Yunanistan’da duyulan, yer altından gelen, uzun süre kesilmeyen ve insan kulağı ile de duyulabilen seslerin neden kaynaklandığı, sorunun ne olduğu da ciddiyetle soruşturulmadı. Bu hususta da mason yetkililer tarafından kasten kamuoyunu aldatan resmi açıklamalar yapıldı.

19 Haziran 2021’de Kartal’da sözde bir deprem oldu. Hangi fay ya da plaka oynadı, buna na sebep oldu, neden şehrin içinden geçti, neden kuzeye doğru ilerledi, neden çok şiddetli hissedildi, bütün bunların bilimsel/mantıklı bir tek açıklaması bile yapılamadı. “Bu yaşanan bir deprem değildi” diyen bilim adamları susturuldu. Sözde depremin merkez üssü bile önce başka, sonra hemen değiştirilerek başka açıklandı. Sonra da konuyu unutturdular. Birkaç defa hatırlattım ama tekrar gündeme girmemesi için mason, satanist dayanışması tekrar sergilendi.

Devletimizin gücünün, imkanlarının, kurumlarının bu derece art niyetle kullanılmasının belki de sonuna doğru yaklaştık ve önümüzde belki de büyük facialar var. Var mı, yok mu kesinlik seviyesinde bilemeyiz ama olma/yaşanma ihtimali hakikaten çok yüksek görünüyor. Konuların üzerine şimdiden sonra da olsa ciddiyetle, iyi niyetle, dürüstlükle, uzmanlarla ve adli yetkililerle gidilmeli. Devletimizin kurumlarının içine, üniversitelerimize, ayrıca basın ve medyaya sızmış masonlar, satanistler, gizli ermeniler, gizli yahudiler bu soruşturmadan uzak tutulmalılar.

Akademi Dergisinde, Mehmet Fahri Sertkaya imzası ile yazdığım daha önceki onlarca yazım hatırlanmalı, konular birbirlerine bağlanmalı ve acil müdahale gereken bir milli güvenlik krizi yaşanmakta olduğu anlaşılmalı, gereği de devlet gücüyle yapılmalıdır. Bu şartlarda, gayr-i resmi faaliyet sahasında devletimize, milletimize bizim yapabileceğimiz hizmet şimdilik buraya kadardır. Bundan sonrası resmi yetkililerin vazifesidir.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Hala mı anlayamadınız?

Paralarınızı, sermayenizi, danışıklı dövüşen büyük ülkelerden, daha küçük ama güvenli ülkelere zaman kaybetmeden çekin. Bu güne kadar oyun büyüktü, dünya insanlığını aldatıyorlardı ama kim olduklarını, sistemlerini, taktiklerini, bağlantılarını, hedeflerini iyice ifşa edeceğim ve iyice bozacağım. Bu da dünyada uzaylı tarafların kurduğu siyasi, askeri, mali dengeyi kökten yıkacak ve yeni bir dünya düzeni kurulacak.

Sizler de savrulup gidenlerden, yok olup piyasadan silinenlerden olmayın. ABD’den, AB’den, NATO’dan, mason tarikatından, Çin’den, Japonya’dan ve Rusya’dan uzak durun. Ankebut Ağının kara para işlerinde taşeron olarak kullandığı BAE, Katar, Singapur ve benzeri kara para devletçiklerinden de uzak durun

Mehmet Fahri Serkaya | Akademi Dergisi

Mindere davet ediyorum

Çin, Kazakistan konusunda açık durmaya başlamış. Yüksek sayıda takipçisi bulunan sosyal medya hesaplarında “Kazakistan Çin’e aittir. Ana vatana bağlanmalıdır” konulu ve tarihten, ilimden, dürüstlükten çok uzak, kahkahalar attırası paylaşımlar yaptırılmış.

Bundan ziyadesiyle memnun oldum. Hormonla ve çok kısa sürede büyütülmüş içi kof Çin’i mindere davet ediyorum. Bütün gücünü, bütün kartlarını kullanmaya ve bu oyundan sonuna kadar kaçmamaya davet ediyorum. Bütün dünyaya da seyir zevki çok yüksek bir mücadele olacağını baştan haber vermek istiyorum. Kısa sürede Çin’in en az dört, ihtimal ki yedi parçaya bölüneceğini de garanti ediyorum.

Rusya ve ABD ile danışıklı dövüşüyor olmaları bile Çin’i kurtaramaz. Arka plandaki uzaylı dengeleri ve biyonik robotlar da Çin’i kurtaramaz. Zaten, biyonik robotlarla idareleri ele geçirilmiş olan ABD’nin ve Rusya’nın da çok büyük darbeleri peş peşe almak üzere oldukları şu süreçte, Çin de kendini açık etmiş olur. Bütün dünyanın hedefi olmayı da tercih etmiş olur.

Haydi, minderden kaçan namerttir, korkaktır. Haydi, ben bu dünyada iken, kim Çin merkezli bir Ankebut Ağı örebiliyormuş, görelim. Haydi, ben burada iken kim Türk dünyasını sömürebiliyor, oralarda zulüm edebiliyor, oralarda kan dökebiliyor, oralarda hain adamlarını ve biyonik robotlarını iktidarda tutabiliyormuş görelim.

Rusya, Çin merkezli Ankebut Ağı projesine piyonluk etmeye kalkmasının bedelini ödemeye çoktan başladı. Bu bedel, her gün şiddetleniyor. Bu danışıklı dövüş oyunu, her gün dünyanın her bir yanında daha çok kişi tarafından görülüp anlaşılıyor. Parasızlıktan kendi şehirlerinde sahte karantina ilan edip on binlerce Çin vatandaşını kasten öldüren ve organlarını çalmak zorunda kalan Çin… Dünyanın dört bir yanında işlenmiş ve işlenmekte olan insanlık suçlarının arkasında olan ve idarecileri meydan yerde asılması gereken Çin… Ankebut Ağının daha fazla ayakta tutulamayacağını çoktan görmüş olan Çin… Şu andaki sınırlarını korumasının imkansız olduğunun da farkında olan Çin… Türk dünyasında yapabileceklerime nasıl mani olacakmış, hakikaten bunu görmek, bunu dünyaya da göstermek istiyorum. Bitik haldeki mason tarikatının bu süreçte son darbeleri almasını da çok istiyorum.

İçimde hiç bitmeyen bir fetih sevdası var. Yavuz Sultan Selim gibi diyorum “Bu dünya iki sultana dar.”

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi