Tuhaf… Çok tuhaf…

Zaharova’nın hangi Türk yetkililerden bahsettiğini anlayamadım ve bulamadım. Türkiye’deki yetkililer arasında Zaharova’nın ifade ettiği gibi, Kazakistan meselesinde açıkça Rusya aleyhine konuşan, kötü niyetli açıklamalar yapan, bulanık suda balık avlamaya çalışan ve Kazakistan halkının kahramanca mücadelesinin yanında duran yetkili hiç kimse yok. Gayr-i meşru cumhurbaşkanı, onunla birlikte kara para işleri yapan bakanlar, Suç işleri bakanı, Dış işleri bakanı, Savunma bakanı, Genelkurmay başkanı, herhangi bir askeri yetkili, MİT başkanı ya da MİT’ten herhangi başka biri yok. Türkiye’de idari kadro tıka basa hain dolu, Türk düşmanı dolu, müslüman düşmanı dolu. TBMM’de neler yapmak istediler de ellerine, yüzlerine bulaştırdılar. Ne bana rest çekebildiler ne de açık ifadelerle Tokayev ile çetesinin yanında durabildiler. Ne de şunu, bunu yapacağız ya da yapabiliriz gibi ifadeler kullanabildiler. Lakin yine de dağdaki çoban bile TBMM’nin tıka basa hain dolu olduğunu bu vesile ile anlamış bulundu. Türkiye’de yetkililer, işte bu seviyede ve toptan Rus yanlısı ve Türk karşıtı durdular. Kaç gündür gözlerine uyku girmiyor. Kapana kısılmış gibiler. Ne zaman millet darbesi olur, ne zaman asılırlar, dünyadaki bu şok edici gelişmelerin arasında akıbetleri nasıl olur, onun derdindeler. Nerede kaldı ki Zaharovanın ifade ettiği gibi Rusya karşıtı cümleler kursunlar.

Bu cümlelerini anlamak ve ciddiye almak güç ama galiba hallerini anlamamız ve biraz da hoş görmemiz gerekiyor. Hiç kolay değil… Türkiye’de resmi manzara böyle olduğu halde bile, ABD dahil dünyanın birçok ülkesi Kazakistan meselesinde Rusya ile danışıklı dövüştüğü halde bile, Kazakistan’da duramayan, çuvallayan, dünyaya rezil olan, girdiği gibi çıkmak zorunda kalan ve aşırı seviyede agresifleşmiş, öfkesi mantığını kırmış bir Rusya idaresi var.

Bir şey daha geliyor aklıma ve kendi kendime düşünüyorum, Zaharova beni kastediyorsa, beni tehdit etmeye çabalıyorsa diye… Adım geçmiyor, tehdit açık değil ve ben resmi yetkili değilim. Zaten, Rusyaya da ihanet eden Zaharova gibi gibi basit bir piyonun, yok bilmem Dışişleri Bakanlığının sözcüsünün, tehdit edebileceği kadar hafif bir adam da değilim. Lavrov üzerinden tehdit edilsem, ona bile içerlenirim. “Benim dengim mi Lavrov?” derim. “Fırsatı bulunduğu anda Putin’e de sıkılacak” demişim, hiçbir karşılık görmemişim, susup oturmuşlar yerlerine ve anca sinir krizleri geçirmişler. Gücün ne olduğunu bu vesileyle de dünyaya göstermişim ve açıkça gözler önündeki Putin’i bile kale almamışım, Zaharova’yı mı alacağım.

Yine de takılıyor insanın kafasına işte… Korkularından, endişelerinden ötürü adımı açıkça dile getirmemek için binbir takla atarken tuhaf davranışlar sergileyen ve anlaşılmaz cümleler kuran yetkililerin sayısı, dünyanın dört bir yanında hızla arttı, her geçen gün de artıyor. Onlar için, adımı açıkça dile getirmeleri bir dert, getirmemeleri işte böyle ayrı bir dert… Duramıyorlar yerlerinde ve zaten dünyanın bütün yetkili ve etkili kişilerinin beni bildiğini, nelere gücümün yettiğini bildiğini, sadece sokaktaki insanların, kalabalıkların açıkça bilmediğini, kendileri de biliyorlar. Bu kadar çok sayıda etkili ve yetkili insan biliyorken, bana hiçbir karşılık vermeden her defasında susmalarının, kendilerini her geçen gün dibe çektiğini de biliyorlar. Bakalım kaç hafta daha adımı anmayabilecekler.

Bakalım aralarından adımı açıkça ifade ederek beni tehdit etmeye cesaret edebilecek bir tanesi çıkacak mı… Farz edelim ki çıkacak, bakalım o kişinin sonu ne zaman ve nasıl olacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Türk şamarıyla öldü

Türk Yahudi Toplumu Onursal Başkanı Bensiyon Pinto, ileri seviyede bir satanistti. İşi gücü büyü, ayin, ihanet ve kara paraydı. Yaşına başına da bakmadan, son zamanlarda bize karşı dünya genelinde seferberlik halinde yapılan metafizik çatışmaların içinde rol aldı. Çok büyücüler ayarladı, çok büyüler yaptırdı ve 85 yaşında bir Türk şamarıyla öldü.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Oyun oynuyorlar

Gayr-i meşru Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü (KGAÖ)’nün sözde barış güçleri gerçekten Kazakistan’dan çıkmayacaklar. Oyun oynuyorlar. Ülkede tansiyonu düşürmek, Kazak halkını da kandırmak istiyorlar. İki günde gelebilen, bir günde gidebilir. On güne yaymaları da oyunun bir parçası ve vakit kazanmaya çalışıyorlar. Arka plandan sinsice ve büyük planlar kuruyorlar. Kazakistan’da ve dünya genelinde mücadelemize hız kesmeden ve şiddetlendirerek devam edeceğiz.

Sözde barış gücü askerlerinin tamamı ve Kazakistan’daki hain yetkililer/rütbeliler için atış serbest… Başta o Tokayev için atış serbest. Ona da sıkılacak, sorabilen gelip hesabını benden sorsun. Kazakistan gerçek bir hürriyete kavuşacak. Bir daha Tokayev ve Nazarbayev gibiler de gelmeyecek iktidara, Kazakistan’ın iç işlerine kimse elini, dilini karıştırmayacak. Yoksa bütün dünya yansa, yıkılsa bile durmayacağım ve ağır bedeller ödeteceğim bütün taraflara…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

İddiamın arkasındayım

Övünmek gibi görülmesin, metafizik sinyallerimizden ne yürüyen, ne uçan, ne yüzen kurtulabilir, korunabilir. Ne insan, ne cin, ne dünyalı, ne uzaylı kaçabilir, kurtulabilir. Biyonik robotlar da kurtulamazlar. Adrese teslim metafizik sinyal göndermekte dünyanın, dünyaların en iyisiyizdir. istedikleri metafizik korumalar kullansınlar, hak edenlerin beyinlerini yakmamız çok kısa zaman alır.

İddiamın arkasındayım. Bir olağan üstü halde, düşman ordusunun yarıdan fazlasını bir iki gün içinde, tek mermi bile sıkmadan öldürebileceğimize eminim. Epeyi zamandır dünyada “kara mantar” haberleri yapılmıyor. Çünkü o türlü sinyalleri kestik. Lakin şartlar bizi buna bir daha zorluyor. Bundan sonra bir süre daha bu türlü sinyaller göndereceğiz ve hak edenleri cayır cayır yakacağız.

Ayrıca, ABD tarafında can kayıpları çok çok fazla. Basına yansıyanlar sadece gizlenemeyenler. Rusya ve taraflarda da vaziyet çok fena… Aslında karşımızda olan bütün taraflarda ölen ölene, bozulan bozulana, patlayan patlayana, yanan yanana…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Neler oldu?

Prof. Dr. Canan Karatay bu gerçekleri en başından beri bu kadar net ifade ediyordu da sonra birden ona ne oldu? Neden sustu? Tehdit mi edildi? Susturuldu mu? Zihin kontrolü mü uygulanıyor? Neden televizyon kanallarında görünmüyor? Neler döndü, dönüyor?

Dünya genelinde korona yalanlarını en başından beri en net şekilde ifade eden gerçek bilim adamlarının hep sıkıntılarda olduğu, başlarına bir şeyler geldiği anlaşılıyor. Hususiyle Afrika kıtasındaki devlet reislerinin, korona yalanlarını gün yüzüne çıkartan açıklamalar yaptıktan bir süre sonra öldürüldükleri de biliniyor.

Dünyanın her yerinde, şu korona da korona dedikleri vakaların bilmem kaç katı grip vakası yaşanıyordu, hala yaşanıyor. Bunların bazıları da çok ağır vakalar halinde yaşanıyor ve eskiden beri vefatlara da sebep oluyor. Son yıllarda, Ankebut Ağının kontrolündeki devletlerde, bu vakalara da hep korona teşhisi konduğu, PCR testlerinin itibar edilir bir yanı olmadığı açıkça gözler önünde…

Gerçek sahibi CIA olan Facebook’un, Instagram’ın, WhatsApp’ın, Google’ın, Youtube’un, Twitter’ın ve benzerlerinin, hukuk ve bilim tanımaz tavırlarla, kendilerini devletlerin otoritelerinin ve adalet sistemlerinin üstünde gören tavırlarla ve son derece art niyetli davranışlarla, korona gerçeklerini anlatan herkesi hatta dünyaca en saygın profesörleri ve yayın organlarını bile sansürlediği, engellediği, kapattığı açıkça gözler önünde… Dünya kadar vahim suçun vahim delilleri ve bağlantıları açıkça gözler önünde…

Bütün insanlığa kastedilmiş olduğu açıkça gözler önünde… Bu vahşi sistemin, insanlığı felaketten felakete sürüklemeyi vazife edinecek kadar ayardan çıkmış olan Ankebut Ağının, dünyanın onlarca ülkesinde adalet sistemlerinin işleyişini de bozduğu açıkça gözler önünde… O halde, yeniden onlarca ülkede eş zamanlı olarak bu virüs oyunlarının artırılmak istendiği, insanların canlarına, organlarına, evlatlarına, paralarına kastedildiği şu günlerde, bütün bu ülkelerde, bütün bu milletlerin aynı anda isyana kalkması ve Ankebut Ağını, bu ağa çalışan hükumetleri ve ayrıca siyasi, adli, askeri bütün yetkilileri dünya genelinde yok etmesi şart olmuş.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..