Körler sağırlar, birbirini ağırlar…

Tıka basa vatan hainleriyle, gizli Yahudilerle, gizli Ermenilerle, gizli masonlarla, kara paracılarla, gizli servislere çalışanlarla, insanlıktan çıkmışlarla dolu olan TBMM, kendinden beklenileni yapmak üzereydi, çok yaklaştı ama yapamadı.

Kendileri gibi kara paracılar ve vatan hainleri olan Kazakistan’ın idari kadrosuna “Biz de yanınızdayız. Şu işi kıvırın da rahat edelim.” mesajı vermek zorunda olduklarını biliyorlardı, buna teşebbüs ettiler ama cesaret edemediler. Öyle bir metin yazıp topluca onayladılar ki kahkahalık. Hakikaten kahkahalık… Ne şiş yansın, ne kebap ayarında ve “Bu kadar çok kişiyiz ama bir adam etmeyiz” temalı bir bildiri metni olmuş.

Bunların çapı bu kadar, vasıfları bu kadar, olmayan yürekleri işte bu kadar… Bunlar devleti, milleti idare etmekten, kanun çıkartmaktan, nizamı sağlamaktan ne anlarlar. Uyuşturucu, fuhuş, insan ve organ dahil her türlü kaçakçılık ve ayrıca her türlü ihanet ve terör işleridir aslında bunların anladığı, bildiği işler. Oraya gelmek, sözde vekil olmak için bazısı mason locasından olur alır, bazısı yabancı gizli servislerden, bazıları da terör örgütlerinden olur alır. Bazısı, bazısının altına yatar, bazısı diğerinin üstüne çıkar. Bazısı bu safhada karısını ve kızını bile kullanır. Sonra girerler o çatının altına, oraya gelebilene kadar ne kadar oynaklarsa, ne kadar düşüklerse, o çatı altında da o nispette oynak olurlar. Seneler değil, onlarca sene geçer, Türkiye’nin hiçbir derdi, sorunu çözülmez. Çünkü çözülmesin diye oraya getirilmiş, danışıklı dövüşsünler diye oraya getirilmiş kişilerdir onlar.

İşte bu Türkiye’nin onlarca senedir maddi ve manevi felaketlere sürüklenip durmasına sebep olanlar bu kadar dip seviyedeki şahıslar. Arada az sayıdaki istisnaları tenzih ederim. Bu millet bunların iktidarını da danışıklı dövüştükleri ve beraberce ihanet ettikleri muhalefeti de üfleyerek bile yıkabilir. Artık bunları arkalayan devletlerin ve gizli servislerle terör örgütlerinin de halleri perişan… Artık sadece Türkiye’de değil, yayınlarımın yayıldığı bütün dünyada, sömürülen ve kandırılan bütün milletler bu oyunu gördüler. Demokrasinin, insanlığın başına bela bir sistem olduğunu, masonların, satanistlerin, bütünüyle Ankebut Ağının neler çevirdiğini gördüler.

TBMM’de, her gün sabahtan akşama kadar birbirlerine ve Devlet Bohçalıya sövüp sayarlar, sonra hep onun, daha doğrusu onu Türk milletine karşı kullanan Türk düşmanı odakların istediklerini yaparlar. Bu defa da Kazakistan meselesinde bunu yapacak gibi oldular, cesaretsizlikten ellerine yüzlerine bulaştırdılar.

Şunları zaten dünyada kale alan yoktu, şimdiden sonra dönüp yüzlerine bakanlar, kulak verenler bile olmaz. TBMM hükmünü an itibariyle ve tamamen yitirmiştir. Türkiye’nin meşru bir kurumu değildir. Bunlara adli yetkililerin beklenen müdahaleleri yapması ihtimali de söz konusu değildir. Öyle ise, dünyanın onlarca ülkesiyle eş zamanlı olarak Türkiye de karışmalıdır. Türk milleti de meclisini ve bütün devlet kurumlarını, damarına basa basa hainlik yapmaya, oyalamaya, danışıklı dövüşmeye devam eden hainlerden ve yolsuzlardan temizlemelidir. Öyle bir meclis ki İçişleri bakanı bile mafya lideri ve bunu mecliste bilmeyen yok ama kürsüye çıkıp anlatan yok. Çünkü ‘tencere dibin kara, seninki ben kara’ dedikleri gibi bir vaziyet var ortada…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Bulgar halkının da yanındayız

Haklarını arayan/savunan, ülkedeki mafya düzenine, sömürü düzenine karşı onurlu bir mücadele veren Bulgar halkının haklı mücadelesini destekliyorum. Adaletsizlikler, yolsuzluklar, cinayetler ve sömürü karşısında devletinin kurumlarından fayda göremez ve sorunları çözemez hale gelmiş her halkın, sokaklara inmesini ve devletini düzeltmesini meşru görüyorum. Mafyaların, başka devletlere çalışan hainlerin ve zalimlerin elinden devlet gücünü almasını meşru görüyorum. Bu mücadele sırasında, hainlerin/zalimlerin, devletin gücünü, silahını, polisini, askerini millete karşı kullanılması ve şiddet sergilenmesi halinde, milletin de şiddeti tercih etmesini meşru hatta zaruri görüyorum.

Bulgaristan’da, Bulgar halkının talep ettiği gibi bir hükumet kurulmalı, mafya düzeni, sömürü düzeni derhal son bulmalıdır. Bulgaristan’ın içişlerine de hiç bir taraf karışmamalıdır.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Kazakistan’da neler olduğunu gerçek yüzüyle anlatan video hala yerinde sayıyor

Kazakistan’da neler olduğunu gerçek yüzüyle anlatan video hala yerinde sayıyor. Gerçekten 2 bin küsur kişi izledi mi, o bile şüpheli… Dünyanın şu sözde sosyal ağlardan ve de Youtube ile Google’dan bir an evvel kurtulması şart.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Ukrayna-Rusya krizi

Dünyada sürekli değişen dengeler, bizim de sık sık bazı meselelerde karar değişikliklerine gitmemizi gerektiriyor.

Ukrayna-Rusya krizinde hala taraf değiliz. İki ülkeden yana da değiliz. Ukrayna sınırları içerisindeki ve ayrıca Rusya’nın işgali altındaki Kırım’daki Türk ve Müslüman unsurların destekçisi olacağız, hamisi olacağız. Onlara zarar gelmemesi için her saniye sahayı/gelişmeleri dikkatle takip edeceğiz. Bu hassasiyetimize dikkat edildikten sonra batı/NATO cephesinin boğazlardan son derece serbest şekilde geçmesine izin vereceğiz. Karadeniz’de çok yüksek sayıda kuvvet bulundurmalarına da izin vereceğiz. Lakin Türkiye’nin kara, hava ve deniz imkanlarının batı/NATO cephesi tarafından kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Limanlarımızın, havalimanlarımızın, üslerimizin, askeri harp vasıtalarımızın, birliklerimizin ve Türkiye’deki ABD ve NATO üslerinin kullanılmasına da izin vermeyeceğiz.

Bizim bu meseledeki kırmızı çizgilerimize dikkat edilmezse, dikkat etmeyen taraf Rusya da olsa batı/NATO tarafı da olsa, aynı anda her iki taraf da olsa karşımıza alacağız. Buraların hakimi biziz, bu duruşumuzdan asla taviz vermeyeceğiz. Daha önce açıkça ifade etmiştim ki biz, onlarca senedir devletimizin idaresini elinde tutan masonların ve gizli Yahudilerle Ermenilerin imza attığı milletler arası antlaşmaları da tanımıyoruz. Montrö’nün maddeleri umurumuzda bile değil. Dolayısıyla, batı/NATO tarafı boğazlardan denizaltılar ve uçak gemileri geçirecek olsa bile bizce hukuki, askeri ve siyasi bir sorun teşkil etmiyor. Bunlar geçtikten sonra bizden bu konuda hesap sorabilecek bir güç unsuru varsa, buyursun sorsun, işte saha…

Kazakistan başta olmak üzere Türk dünyasındaki hassasiyetlerimizde ve mücadelemizde bir an bile geri durmayacağız. Kazakistan mücadelemiz hız kesmeden, Kazakistan gerçek bir hürriyete kavuşana kadar en şiddetli tempoda devam edecek. Kazakistan’a dair yazılarımda bahsettiğim müdahaleleri dünyanın dört bir yanında yapmaya devam edeceğim. Batı dünyasını da karıştıracağım. Onların Ukrayna’da Rusya ile karşı karşıya gelmeleri ya da gelmemeleri benim için mühim değil. Yukarıda yazdıklarımdan ötürü, hususiyle batı dünyası, kaç gündür yazdığım ve “yapacağım” dediğim onca şeyden vazgeçtiğimi zan etmesin. Kazakistan’da ölen her bir Türkün hesabını, bu işin arkasında olan bütün devletlerden, hükumetlerden ve teşkilatlardan soracağım.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..

Tayyip de çuvalladı, onun tasmasını elinde tutan Bohçalı da büyük çuvalladı

Tayyip ve Bohçalı da bu alçakça oyunun tam içindeler. Ruslarla, Beyaz Ruslarla, Ermenilerle, ABD’lilerle, Çinlerle, Avrupalılarla birlikte Kazakistan’ın işgal edilmesini, orada uzun süreli sorunlar yaşanmasını, bu süreçte insan ve organ kaçakçılığının artırılmasını, daha önce defalarca yapıldığı gibi Kazak halkının haklı tepkilerinin bastırılmasını, Kazakistan’ın yer altı ve yer üstü zenginliklerinin daha da fazla sömürülmesini isteyenlerdendi Tayyip ve Bohçalı… Bütün planların bilinçli olarak içindeydiler. Bu kanlı, bu vahşi, bu insanlık dışı oyundan payına düşenleri almayı hedefleyenlerdendi bu alçaklar… Açıkça Türk ve İslam milletlerine ihanet edenlerdendiler. Tayyip’in şu sessizliği hem yaşananlara ve yaşanma hızına inanamayışından, gücümün nerelere ne kadar sürede yetebildiğine şok oluşundan, belki hayatı boyunca böyle bir siyaset görmemiş olduğundan, hem de Türk ve İslam düşmanlarının safında duruşundan… Hem de tek bir hata daha yaparsa, kendisinin Tokayev’den önce devrilip asılacağı korkusundan susuyor. Kazakistan’da neyin mücadelesinin verildiği çok açık. İşte Tokayev bile çıkıp terörist, hainler, darbeciler diye diye konuşmayı kesti ve halkın topluca bir mücadele verdiğini peşinen kabul eden cümleleri peş peşe ve açıkça kurmaya başladı. Şu anda susmanın bile ihanet olduğunu aklı başında olan bütün müslümanlar ve Türkler biliyorlar. Ve Tayyip de hainlerden yana olduğu için ve planları tutmadığı için susuyor. Aslında Bohçalı da susacaktı, dün aniden ve beklemediği talimatlar aldı.

O Devlet Bohçalı gibi çıkıp da Kazakistan’daki hain, kara paracı, insan kaçakçısı, organcı, Rus ve Çin piyonu Tokayev’i ve çetesini açıkça desteklemenin… Bu açıkça ihanet ve açıkça safını gösterme konuşmasına/çıkışına temel olacak hiçbir mantıklı açıklama ve bahane bulamayıp da yine FETÖ palavrasına sığınarak bunu yapmanın… Ne demek olduğunu da herkes gördü, biliyor. Şu andan sonra Devlet Bohçalı’nın bohçasını eline vermenin ve çoktan gitmesi gerektiği yere göndermenin vaktinin geldiğini de herkes biliyor. Türk milletinin bu kadar aleni, bu kadar ileri seviyede bir ihaneti cezasız bırakmayacağını da herkes biliyor.

Bohçalının yanında Tayyip bile, Nazarbayev bile, Tokayev bile, baba ve oğul Aliyev’ler bile ak sütten çıkmış ak kaşık kalırlar. Türklük mücadelesinin başına sızdırılmış olup da Türk gibi durmanın ve mücadele etmenin zaruri olduğu bir anda, bütün gerçek Türkleri mücadeleye sevk ettiğim çıkışlarımın peşinden, yurtdışından gelen panik ve korku dolu talimatlar alarak kürsüye çıkmak, konuştuğumun aksine konuşmak, buna cesaret edebilmek, zaten “Gelin benim kalemimi kırın” demek.

Dünyanın her yerinde tetiklerin çekildiği böyle bir anda, bu Bohçalı hainini, onun emrine verilmiş gizli yahudi ve ermeni ve mason adli ve siyasi yetkilileri tanıyan, takan her Türk, vatan hainidir. Bu Bohçalının ve çetesinin sözlerini hala dinleyen, çektiği/çizdiği sınırları hala kale alan hiç kimseye lafla anlatacak bir şeyimiz yok bizim. Bu kadar aleni ihanetlere, küstahlıklara, had bilmezliklere tepkisiz kalacak bir vatanımız yok bizim. Bohçalı gibilere meydanı bırakmak, Kazakistan halkının düştüğü tehlikelerden çok daha vahim tehlikelere kendimizi bırakmak olur. Ya devlet başa ya da Bohçalı yoluna… Haydi, dışarıdan aldığı talimatlarla vatan müdafaasına, Türk davasına açıkça ihanet etmeye çalışan, koca Türk milletinin tepkisini son bir ümitle kırmaya ve durdurmaya çalışan Bohçalı bile olsa, sonunun nasıl olacağını hep beraber görelim. Bohçalının tasmasını elinde tutan yabancı devletler de görsünler.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

..