Türkiye, bundan böyle hainlerin millete atarlanabileceği, milleti tehdit edebileceği bir ülke değildir. Türkiye, bundan böyle eski Türkiye değildir.
Türkiye tarihinin gelmiş geçmiş en büyük ve en muzır hainlerinden biri olan Devlet Bohçalı, yine açmış ağzını, yummuş gözünü… Yine MİT’ten yazmışlar, vermişler önüne kağıdı, o da okumuş. Okumuş ama bu defa nasıl bir zamanda neler okuduğunun ve o anlarda aslında ne yapmış ve ne demek istemiş olduğunun farkında değilmiş gibi…
Bohçalı yazılanları okurken, bir yerinde “Barışçıl protestolar diyerek neyin hazırlığını yapıyorsunuz? Zamları, enflasyondaki artışları sokak tepkisiyle birleştirip Türkiye’den Kazakistan çıkarmayı mı düşünüyorsunuz?” diyebilmiş.
Öncelikle ifade edilmeli ki Kazakistan’da suç, günah, ayıp, kusur yok. Kazakistan’da yüz kızartıcı bir mücadele de yok. Kazakistan’da, Ankebut Ağının tesis ettiği dünya düzenine yani zulme, katliama, sömürüye, soyguna, asimilasyona, ahlaksızlığa, dinsizliğe, namussuzluğa, peşkeşe, köleliğe dayalı dünya düzenine karşı onurlu, insani, vicdani ve kahramanca bir dik duruş var. Bu duruş, Bohçalının durduğu konumu geçtik, sokaktaki sade vatandaşın bile ilk bakışta net şekilde görebileceği kadar açıkça gözler önünde… Evet, sözde Türk basın medyası bu gerçeği Türkiye halkından gizlemek istese bile Türkiye’deki herkes Kazakistan’da aslında böyle bir duruş sergilendiğini biliyor. Bunu görmemek için kör olmak bile yeterli olmaz. İnsan duyar, dinler, anlar, ten gözü görmese de kalp gözü görür. Vicdanı titrer ve anında doğru safta durur. Lakin, hep dediğim gibi, insan doğan herkes, insan kalmıyor. Bazıları Bohçalı gibi insan şeytanına dönüşebiliyor. Türkçülük/milliyetçilik mücadelesinin başına Türk ve İslam düşmanı taraflar, ülkeler, gizli servisler tarafından konulmuş Bohçalı gibi bir hainin ve o yazıları yazıp kürsüde ona okutturanların, şu şartlarda başka bir tavır sergilemesini beklemek zaten abesle iştigal olurdu.
On yıldır yazdıklarımı burada uzun uzun tekrar edecek değilim. Çoktan bütün Türkiye MHPKK’nin ne olduğunu da Bohçalının aslında nasıl bir Türk ve İslam düşmanı gizli Ermeni vatan haini olduğunu da duydu, öğrendi. Bohçalı üzerinden bu hainler güruhunun, tıpkı şu anlarda Kazakistan’da olduğu gibi kendi devletimizin gücünü bize karşı çevirdiklerini de duydu, öğrendi ve buna bilendi. Bu oyun aslında çoktan bitti ama son kısmını yaşayıp geçirmek kaldı. Bohçalıların ve onlar gibileri arkalayanların da bu gerçeğin farkında oldukları, çok korku ve panik içinde oldukları, zaten kontrolsüz tavırlarından, çıkışlarından da iyice anlaşılabiliyor.
Evet… Biz her zaman söylediğimiz gibi, “Tam vakti” dediğimiz anda Türkiye’de meşru bir millet darbesi yapacağız. Bunu yapabilmek için dünya genelinde şartları/dengeleri de iyice ayarlamak lazımdı ki son yıllarda bunu yaptığımı/sağladığımı ortalama zeka seviyesindeki herkes anladı. Son birkaç ince ayar kaldı.
Ve, biz böyle bir mücadeleyi sadece mali sıkıntılar nedeniyle vermeyeceğiz. Devletimizin kurumları, milletimizin karşısına çoktan geçirilmiş vaziyette. Bu ülkede Türk ve Müslüman olmak ilan edilmemiş bir suç. Devlet sistemi içine sızmış on binlerce kripto kişi, arka plandan gizli bir paralel devlet sistemi işletiyor. Bunun on binle ayrı delili var. Benim davalarımın dosyalarını, yaşanan süreci inceleyen ta fizandaki kişiler bile “Bu Türkiye devleti ne hale gelmiş. Şu yaşanana bakın, bunlar akıl alır şeyler değil. Ülkede her şey gibi hukuk sistemi de çökertilmiş.” demek zorunda kalıyorlar.
Türkiye’de devlet eliyle fuhuş, uyuşturucu, organ, insan kaçakçılığı, mazot ve petrol kaçakçılığı ve her türlü kaçakçılık ile kara para işleri yapılıyor. Peygamber ocağı bildiğimiz ordumuz, son yıllarda kara para işlerini muhafaza etmek ve varlıkta tutmak için başka başka ülkelere gönderiliyor. Katliam suçlarına bile bulaştırılıyor. Milletler arası harp, terör suçlarına ve insanlığa karşı işlenmiş suçlara bile bulaştırılıyor.
Türkiye’nin hemen her şeyi peşkeş çekildi ve hala çekiliyor. Türkiye’de toplanan aşırı vergilerle, tamamen batmak üzere olan İsrail ve batı ülkeleri ayakta tutulmaya çalışılıyor. Türkiye’de pek çok il emniyet müdürlüğü ve müdürü, gayr-i meşru hükumetin kara para sistemi içinde faaliyet gösteriyor. Daha saymakla bitmez şeytanca işler, devletimizin eliyle yapılıyor. Devlet, kontrolümüzden neredeyse tamamen çıkartılmış. Sokağa oynamaya bırakacağımız çocuklarımızı MİT’in siyah transporterları kaçıracak ve Almanya, ABD, Fransa, İngiltere başta olmak üzere dünyanın başka başka ülkelerine organa, fuhuşa ya da ayine gönderilecek diye endişemiz bitmek bilmiyor. Ülkede Tayyip’in ve gizli Hristiyan olan karısı Emine’nin ortakları olduğu hastahaneler sistemiyle, İsraille, ABD ile ve Avrupa ülkeleriyle birlikte organ işleri yapılıyor. Kasten dünyanın farklı yerlerinde otorite boşlukları oluşturuluyor, sorunlar çıkartılıyor ve yüksek sayıda insanın mülteci olması sağlanıyor. Bunların bir kısmı bu hastahanelerde parça parça ediliyor. Kazakistan şu sıralarda bu maksatla da hedefe alınıyor. Nihayet, Türkiye’de insanlar karınları aç yatıyor ama ülkenin bunca zenginliği hala İsrail’in, ABD’nin, AB ülkelerinin, İngiltere’nin, Rusya’nın, Çin’in menfaatine olarak kullanılıyor
Böyle bir ülkede, aldığı talimatlar icabı Tayyip’i girdiği ilk seçimde tek başına iktidara getiren ve o günden beri iktidarda tutan ve onu piyon olarak kullanarak her türlü hukuksuzluğu, kara para işini, hainliği onun üzerinden çeviren Bohçalı, yani bu millete ve devlete yapılan her türlü fenalığın baş sorumlusu olan o Bohçalı, önünü sonunu hesap etmeden çıkıp kürsüden atıyor tutuyor. Tahammül sınırlarını da zorluyor.
Ülkede seçimlerin de referandumların da meşruiyeti yok. Mevcut gayr-i meşru cumhurbaşkanının diploması bile yok. Skandalların bini bir para… Hukuk ve demokrasi nerede, Türkiye nerede… Seçimlerde kurtuluş ihtimali yok. Referandumla da kurtuluş yok. Adalet sisteminden hiç fayda yok. Ordu ve Emniyet bile kısmen kara para çarkına dahil edilmiş. Ülke maddeten ve manen ve kasten çoktan çökertilmiş. Kaybedilen her gün, acıları, zararları, ölümleri, peşkeşleri, krizleri derinleştiriyor. Öyle ise bu millet ne yapsın?
Bu millet sokaklara inecek. Bütün hainleri de alaşağı edecek, bütün kurumlarını kriptolardan ve kara paracılardan temizleyecek ve bunları cezalandıracak. Kazakistan halkı gibi, bu millet de elindeki son meşru çareyi aslanlar gibi kullanacak. Bu meşru, bu kanunlara uygun, bu bir millet darbesi, bu insanlığa ve vicdana da uygun. Şu anki Kazakistan’a benzemek, bizim için şeref ama hainler, kara paracılar, başka ülkelere ve milletlere çalışanlar için başka şekilde yorumlaması bizim için şaşırtıcı değil. Herkesin maskeleri çoktan Akademi Dergisi tarafından ve ayrıca Ankebut Operasyonu sayesinde tamamen indirilmiş vaziyette.
Bohçalı ve çetesi, adalet sistemimiz içine sızmış gizli Ermeni, gizli Yahudi, gizli Rum, gizli Mason ve cümlesi vatan haini adamları üzerinden mi bu milletin meşru darbesini, savunma refleksini durduracak? Kolluk kuvvetleri içindeki kripto kimlikli kara paracılarla mı durduracak? Yoksa… Kazakistan’da denendiği gibi anında rezil olmaya ve çuvallamaya sebep olan o sistemi mi deneyecek. Bohçalı da Tayyip de milli mücadele veren millete karşı anında başka ülkelerin ordularını mı Türkiye’ye çağıracak? Kendilerini koruyamaz hale getirdiğimiz malum kara paracı devletler mi bunları daha fazla süre başımızda tutacak? Hayaller bunlar… Gerçek hayattan çoktan koptular bunlar. Bohçalının o meşru millet darbesi gününe kadar yaşayacağı bile kesin değil. Belki de bu milletin evlatları onu daha öncesinde cezalandıracaklar. Zira, “Ben öyle bir şeytanım ki bu millete etmediğim zulüm, kötülük ve ihanet kalmadı. Ayarım da çok fena kaçtı. Yaşamaktan nefret ediyorum. Şeytanın teki olduğumu kendim de biliyorum. Beni buraya koyan güç unsurları izin vermeyince ölmeye de ölemiyorum. Milletin içinden birileri çıksın da bu kadar ileri gittiğim anlarda beni öldürsün” dercesine çıkışlar yapıyor.
Biz daha sokaklara inmeye başlarken, isim isim ve cisim cisim bildiğimiz o kripto kimlikli ve resmi yetkili hainleri toplayıp alacağız. Hatta bunların bir kısmını, sokağa tam manasıyla inmeye başlamadan az öncesinde toplayıp alacağız. Ordumuz içindeki hainleri, ordumuz içindeki vatanseverlerle de alacağız. Emniyetimiz içindeki hainleri ve kara paracıları, Emniyetimizin içindeki vatan evlatlarıyla da toplayacağız.
Kalbinin korkudan güm güm atışı Washington’dan, Londra’dan, Berlin’den, Paris’ten, Moskova’dan, Pekin’den, Tel Aviv’den ve o diğer malum yerlerden uzun zamandır duyulan ama onlardan beklediği çıkışları, destekleri, kararları onlarda epeyidir bulamayan/göremeyen Bohçalı ve çetesi bilmeli ki bir gece ansızın bir meydan yerde bu millet tarafından asılmış olabilirler.
Bundan sonrasında da bir yandan korkudan titrerken, bir yandan oraya buraya güçlü görünmeye ve mesaj vermeye kalkacaklarsa… Bu güne kadar her türlü cinayeti, katliamı, soygunu, peşkeşi, yolsuzluğu, kara para işini beraber yaptıkları ve yapmaya devam ettikleri sözde muhalif liderleri ve partileri muhatap alarak yani danışıklı dövüşerek değil, gerçekten yürekleri ve güçleri varsa adımı anarak atarlanmalarını beklerim.
Böyle olmadıktan sonra, ben gerçek hayattan hayal alemine geçiş yapmam, sahayı her zaman gerçekçi kalarak takip ederim, kimsenin kuru sıkı atışlarına ve şovlarına kanmam, bir daha küstahça çıkış yapana da o sözlerini dünyanın gözleri önünde yalatarak sildiririm.
Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi