Körler sağırlar, birbirini ağırlar. Kim kimi af ediyormuş?

“Erdoğan ve ailesi için af çıkarılsın, ordu garantörlük yapsın”

Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü’nde çalışan Türk uzman Soner Çağaptay, ABD’nin önde gelen dış politika dergilerinden Foreign Affairs’e yazdığı makalede, Türkiye’de iktidar değişiminin sorunsuz yaşanması için muhalefetin AKPKK organize suç, terör ve ihanet örgütü lideri Tayyip’e, kendisinin ve ailesinin görev yaptığı sırada işlediği tüm suçlardan affedilmesini içeren bir anlaşma önermesinin “mevcut en iyi seçenek” olduğunu savunabilmiş.

“Türk uzman” denilen ama gizli bir Ermeni olan, buna rağmen daha çok insanlık düşmanı ve her türlü kara para işini yapan Yahudilere çalışan ve mason da olan Soner Çağaptay, siyaset ve hukuk tarihine geçen “skandallar ötesi bir skandal” denilebilecek bir yazı kaleme almış. Aslında kendisinin de mensubu bulunduğu Ankebut Ağının hal-i pür melalilini gözler önüne sermiş.

Acınası, zavallı, dibe vurmuş halleri iyice zahir oldu. Biz, her türlü ihtimali hesaplayarak, kılı kırk yayarak hazır kıta bekliyoruz, onlar dünya genelinde seferberlik yaparak metafizik saldırılar yapmanın haricinde bir karşılık veremiyorlar. Sonra da işte kamuoyu oluşturmak, zihinleri, kabullenişleri, siyaseti yönlendirmek için ve kara para çaklarını varlıkta tutmak için böyle haberler çıkartıyorlar. Çok fena çuvalladılar. Tam kadro halinde korkudan titriyorlar. Oynayabilecekleri pek bir kartları kalmadı. Zaman aleyhlerine işliyor. Gece gündüz doğru düzgün vakit geçiremiyorlar, rahat uyuyamıyorlar. Her an bir gümbürtü kopacak da topluca enselenecekler ve idam edilecekler ya da müebbet hapis cezaları alacaklar diye korkuyorlar. Hele tabandakileri korkuları ve tepedekilere baskıları çok ileri seviyede…

Her geçen gün daha fazla siyasi, askeri ve mali güç kaybediyorlar. Metafizik çatışmaların sebep olduğu can, mal/araç/cihaz ve para kaybı bile çok çok yüksek miktarda. Gerçek çatışmalardan önce bile eridiler, bittiler. Ümitleri bile tükendi. Azılı Türk ve İslam düşmanı sözde Türk uzmanın skandallar ötesi skandal olan yazısını her yerde bulup okuyabilirsiniz. Benim söyleyecek birkaç sözüm var.

– Vatana ve millete ihanet, devlet düşmanlarına hizmet etmiş kişileri, hiçkimse hiçbir mazeretle af edemez. Meclisten öyle bir af yasası çıktığı gibi o meclisin meşruiyeti tamamen biter. Hiçbir Türk vatandaşının o meclisi tanıma zorunluğu kalmaz. Hatta öyle bir meclisi, vatan hainlerine bile af çıkartan sözde Türk vekillerinin başına yıkmak, her vatan evladına vacip olur.

– Ordu siyasete asla, hiçbir gerekçeyle, hiçbir zaman karıştırılamaz. Her zaman demokrasiden, adaletten, eşitlikten, insan hak ve hürriyetlerinden, fikir ve vicdan hürriyetinden ve şaibesiz seçimlerden bahseden batının bu çirkin ve iki yüzlü siyaseti asla kabul edilemez. Ordunun siyaset sahnesine davet edilmesi kabullenilebilir ve tahammül edilebilir şey değildir. Ordunun siyasete davet edildiği bir ülkede, batıda ve dünyada demokrasiden bahsedilemez. Ayrıca ordumuzun çoğunluğu Tayyip’ten ve onu arkalayan Türk/İslam düşmanı güç unsurlarından yana değil. Ben, hususiyle son iki senede Türkiye’den pek çok denge gibi bu dengeyi lehime olacak şekilde değiştirdim.

– “Türkiye demokrasisinin daha geniş ve daha hızlı bir çöküşünü önlemek için mevcut en iyi seçenek bu olabilir.” diyerek ordumuzu siyaset çekmek, demorasi denilen sistemin anlatıldığı gibi bir sistem olmadığının, “Batıdaki demokrasi anlayışı” diye burada konuşup duranların da hep sahtekar ve vatan/millet düşmanı kişiler olduklarının tek başına delilidir. Batı dahil, dünyanın hiçbir yerinde ve hiçbir zamanında demokrasi, kağıt üzerinde ve dillerde anlatıldığı gibi bir sistem olarak uygulanmadı ve tarif edildiği o şekilde uygulanabilirliği de yok. Yıllardır yazıyorum, demokrasi, satanistlerin, masonların, yahudilerin dünya insanlığını her yönden çökertmek için kullandıkları bir araçtan başka hiçbir şey değil. Demokrasi ile idare edilen devletlerin maddeten ve manen çökmekten başka bir seçenecekleri olmadı, olamaz.

– Yazar neyin kafasını yaşıyor ya da nasıl köşeye sıkıştırmışlar da böyle skandal bir yazı yazıp hem kendini, hem dergisi Foreign Affairs’i, hem de Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü’nü tarihin karanlık sayfaları arasına tek hamlede gömüyor, bu kısmı çok tartışılır. Lakin, yazara bu skandal cümleleri peş peşe yazdıran güç unsurlarının iddiasının aksine olarak, Tayyip ABD, İngiltere, Almanya, İsrail gibi ülkelerin ülkemizde çevirdiği haince işler neticesinde iktidara getirilmesinden on sene sonra iktidarı bıraksaydı, Türkiye’nin en başarılı liderlerinden biri olarak kabul edilmeyecekti. O zaman da vatan haini, katliamcı, savaş suçlusu, polis ve asker katili, hazine soyguncusu, peşkeşçi, hak/hukuk tanımaz bir mason olarak bilinecekti ve yargılanacaktı. Ayrıca on sene önce de Türkiye her sahada bataktı. Para da yoktu, iş de yoktu, adalet de yoktu, huzur da yoktu, toplumsal barış dedikleri şey de yoktu. Şaibesiz seçimler de yoktu. Fikir, vicdan ve ifade hürriyetleri de yoktu. Ona oy verenlerin yarıdan fazlası, girdiği ikinci seçimde ona oy vermedi. Girdiği ikinci seçim bile meşru değildi, abartılı şekilde hileliydi. O seçimde MHPKK’nin oyları da hileliydi. MHPKK o zaman da bitik/tükenmiş bir tabela partisiydi. Seçimler hilesiz olsaydı Tayyip on seneye kadar iktidarda asla kalamazdı. Bütün bu hileler yapılırken sözde muhalefet de onunla danışıklı dövüşmekteydi. Türkiye’de neler döndüğünü batı ülkeleri de çok iyi derece bilmekteydi. Çünkü Türkiyeye ve Türk milletine karşı yapılan bunca hukuksuzlukları planlayanlar, AKPKK’ye ve MHPKK’ye bu yönde talimatlar verenler ve bunları sahada uygulatanlar ve basın/medyayı bu yönde kontrol edenler hep bu batı ülkeleriydi. Giderek fakirleşen, giderek alım gücü düşen, giderek türlü iş sektörlerinde daha da dibi gören, kaşıkla verilen maaş artışları, yapılan zamlarla adeta kepçeyle geri alınan bir Türkiye vardı. Bütün bu hırsızlıklar ve yolsuzluklar batı ülkeleri ile İsrail için yapılmaktaydı. Sözde Türk uzman, bu gibi işlerin kitabını yazabilecek kadar bu sistemin içinde olan birisi. Şimdi, bunca senedir oynattıkları piyonları, inanamadıkları şekilde köşeye sıkışınca, hak, hukuk, demokrasi v.s. palavralarını bile unutarak skandallar ötesi bir skandal yazı yazıyor ve piyonları kurtarmaya çabalıyor. Buna susacak batılıların hepsine de yazıklar olsun. Buna da susarlarsa, en fazla bir iki seneye bu sessizlikleri ve tepkisizleri onların da suratlarına şamar misali çarpılır. Onlar da o gün biterler.

– AB ve ABD ya da başka bir devlet ya da milletler arası teşkilat, Türkiye’nin içişlerine ve hukuk/adalet işlerine hiçbir mazeretle karışamaz. Suçları arşa kadar varmış bir vatan hainini ve çetesini ve onlarla danışıklı dövüşen sözde muhalifleri korumak AB’nin de ABD’nin haddi değildir. Vazifesi de değildir. Bu, zaten dünya siyasetinde çok büyük bir çatışma çıkartır. Şu yazının küstahça yazılmış ve yayınlanmış olması bile şu günden itibaren pek çok devletin ve teşkilatın başına pek çok büyük sıkıntılar çıkartacak. Ayrıca, herhangi bir devletin Tayyip’i ‘sürgündeki siyasi lider’ olarak kabul etmesi bile hem o devlete, hem de o devleti arkalayan diğer devletlere çok çok büyük sıkıntılar çıkartacak. Bu saatten sonra Tayyip’i ve çetesinin mensuplarını elinde tutmak ve himaye etmek isteyen taraflar/ülkeler, bir ateş korunu elinde tutmak kadar imkansız bir şeyi denemiş olacaklar. Boş yere ellerini yaktıkları ile kalacaklar.

Kim, kimi af edecek, kim kime af çıkartacak? 80 küsur milyon aç, eliğine kadar sömürülmüş, zulüm edilmiş, kandırılmış insan toptan ahmak mı? AKPKK’yi arkasındaki bunca İngiltere, Amerika, AB, NATO, İsrail ve mason tarikatı desteğine rağmen ezip geçebilen vatanseverler, AKPKK ile şu anda bile, şu şartlarda bile danışıklı dövüşebilen muhalefetten mi çekinecek?

Bunların hepsi beyhude çabalar. Sadece Tayyip ve çetesi AKPKK değil, MHPKK, CHPKK, HDPKK ve aynı alfabenin harfleri olan bütün siyasi partiler bitmiştir. Türkiye’de demokratik cumhuriyet sistemi/rejimi an itibariyle resmen değilse de fiilen bitmiştir. Sadece bunlar değil, şimdilik Türkiye’de gizli Yahudi, gizli Ermeni çeteleri Mason tarikatı da bitmiştir. Kısa süre sonra dünya genelinde mason tarikatı tamamen bitmiş/tükenmiş ve gerçek yüzü ifşa edilmiş olacak. Bu kadarla da sınırlı değil, an itibariyle Türkiye’de batıya dönük siyasi ve fikri duruşlar bitmiştir. Türkiye’de NATO bitmiştir. Türkiye’de, başımıza geçirilen hainler vesilesiyle kırk yıldır kapısında süründürüldüğümüz AB hedefi bitmiştir. Her sahada dibe vurmuş, kısacık süre sonra son darbeleri vuracağım ABD de Türkiye için bitmiştir. Bir bütün olarak Ankebut Ağı artık bitmiş, tükenmiştir. Gürültülü şekilde son darbeleri vurup, sebeplerine uydurup temizlemek kalmıştır. Bu arada Soner Çağaptay, Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü ve Foreign Affairs da bitmiştir.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Doğalgaz kullanmayan bir Türkiye de mümkün

Türkiye’deki doğalgaz kaynakları hiç çıkartılmasa ve kullanılmasa bile, Türkiyenin doğalgaz nedeniyle dışa bağımlılıktan kurtulması çok basit bir iş… Evlerdeki doğalgaz kombilerini çöpe attıracak, haneleri gece gündüz sıcacık tutacak, doğalgaza hiç ihtiyaç duymayacak, son zamlardan sonra bile ayda yüz liranın altında elektrik sarfiyatı yapacak mükemmel cihazlar geliştirmek mümkün. Söz konusu cihazın seri imalatına bir iki hafta içinde geçebilmek mümkün. Doğalgazla ısınan evlerde, peteklere ve boru tesisatına müdahale etmek gerekmeden, çok kısa sürede dönüşümü sağlamak da mümkün. Eli en ağır, tekniği en zayıf usta bile en fazla iki saat içinde bir daireyi bu cihazla dönüştürebilir ve o andan itibaren o dairenin doğalgazla ısınmaya ihtiyacı kalmaz. Üstelik bu işi görecek cihaz, kombilerden çok çok daha ucuza satılabilecek bir cihaz olacak.

Mehmet Fahri Sertkaya

Büyücüdür o büyücü…

İyice bir soruşturmak lazım. Kim bilir yaptığı büyülerle kaç insanı böyle toprağa gömdürmüştür. Hatta belki de insan keserek büyüler yapanlardandır. Ya da öylelerini tanıyordur. Dünyanın dört bir yanında her gün binlerce insan, büyü ayinlerinde katlediliyorlar. Sadece Hindistan, Nepal, Afrika gibi yerler akla gelmesin. Türkiye’de de Avrupa’da da ABD’de de bu yaşanıyor.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi