Yazık olacak Türkiye’ye…

Şu şartlarda bile şu seviyesizlikle konuşan bir gayr-i meşru cumhurbaşkanın idaresindeki ülkede neyin düzelmesi, hangi sorunun çözülmesi beklenebilir. Tayyip’in akıl ve ruh sağlığı yerinde olamaz. Bu şahsın daha fazla devletin başında kalması bir milli güvenlik sorunudur.

Tayyip:

– “Kurun tekrar oynamaya başlaması geçici bir durumdur”

– “Faiz aşağı faiz yukarı. Artık lütfen bu işi kitabımızdan çıkaralım. Bu can bu tende oldukça faiz sebeptir”

– “CHP’nin başındaki zat, kamu kurumlarını basmayı, siyasi eşkıyalık yapmayı alışkanlık haline getirdi”

– “Bay Kemal, devletin kurumlarına rastgele gidemeyeceksin, bitti artık”

– “(Kılıçdaroğlu’na) Sen adam değilsin”

– “(Kılıçdaroğlu’na) Kalibresi bozuk, cinsi, cibilliyeti bozuk”

Mehmet Fahri Sertkaya

Dürüst insanlara hiçbir zaman haksızlık yapmadım, yapmayacağım. Fakat…

Defalarca fırsat versem de Rusya ile ortak menfaatlerde buluşamadık. Buna en çok Lavrov ve Zaharovanın da başını çektiği o malum çete sebep oldu. Buna rağmen, hala Rusya’ya ve Rusya içindeki dürüst karakterli insanlara karşı müspet/olumlu kanaatlerim, kararlarım var. Bu insanların farklı dinlerde ve farklı siyasi görüşlerde olmaları, birlikte hareket etmemiz için mani değil. Ben, ahlaklı ve dürüst karakterli olduktan sonra, farklı anlayışların insanlarıyla son derece medenice münasebet kurabilirim.

Siyaset böyle gerektirdiği için elbette şu andan sonra Rusya’ya çok çok büyük darbeler vuracağım ve çok büyük kaybettireceğim. Lakin söz konusu insanlarla bir husumetim yok ve olmayacak. İnanıyorum ki Rusya’da yaşanacak çok çok büyük sıkıntılar, bu insanların Rusyanın idaresini ele almasına ve ayrıca Rus halkının sarsılıp kendine gelmesine vesile olacaktır. Şer görünenler hayra dönecektir.

Yakın gelecekte demokrasi çağı sona erecek. Bunu Türkiye sonlandıracak. Büyük ihtimalle Rusya da bu süreçte Türkiye’nin yanında duracak. Yeni bir çağa, tekrar imparatorluklar çağına girilecek. Bütün bunlar, baş döndürücü bir hızla yaşanacak. Dünyadaki dini, siyasi, askeri, mali kabullenişler değişecek. Doğulu insanların emeklerinin karşılığını çalarak, yeraltı zenginliklerini çalarak, vergilerini çalarak, bedenlerini ve organlarını çalarak maddi refah kazanmış batı alemi, çok kısa süre sonra hak ettiği yere inecek. Şimdi de perişan haldeler ama daha da çok güç kaybedecekler, çok daha perişan hallere düşecekler ve dünyanın merkezi yeniden doğuya kayacak. Bütün bunlar yaşanırken Rusya, Türkiye’nin yanında çok büyük fırsatlar yakalamış ve varlıkta kaldığı gibi, üstüne bir de devleşmiş bir ülke olabilir. Bunun böyle olup olmayacağını, Rusya’daki dürüst ve ahlaklı insanların nasıl karar alacakları, ne kadar dik durabilecekleri, ne kadar mücadele edebilecekleri belirleyecek.

Bunları ifade etmemden sonra, yerimde olan her gerçek devlet adamının yapacağı şeyi yapmaya başlıyorum. Rusya ile topyekun bir gayr-i nizami harbe başlıyoruz.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Sözde sosyal ağların bu yaptığı sansür, dünya gündeminde aylarca bir numaralı konu olacak

Dün onca yerde linkler paylaşıldı ve 343 ziyaret aldı gerçek Adnan Oktar bloğu… Bu günün yaklaşık yarısı geçti ama sadece altı ziyaret var. Birkaç profilden bari yayılır da bu gün de hiç değilse 50-100 ziyaret gelir ama çok sağlam sansürlüyorlar.

Yakında, şu sözde sosyal ağların bu yaptığı sansür, dünya gündeminde aylarca bir numaralı konu olacak. Yargılanıp “İnsanlığa karşı işlenmiş suçlar” dahil türlü cezalar kapsamında alırlerken bütün insanlık her şeyi görmüş, anlamış olacak. Onlardan sonra, hiçbir sosyal mecra, kendini devletlerin üzerinde göremeyecek. İstediği herkesi ve her grubu ve her milleti sansürleyemeyecek. İstedikleri gibi kara paracı suç örgütleriyle paslaşamayacaklar.

Mehmet Fahri Sertkaya

“Lan nasıl?”

Bu heriften azami seviyede istifade, ancak bir FETÖ yurdunun idarecisi yapılarak elde edilebilirmiş. Orada müslüman rolü oynar, yapılan ayni ve nakdi yardımları zimmetine geçirir, sisteme de biraz pay gönderirdi. Oradan ötesini yapmasını istemek, beklemek bu herife de zulümmüş. Yazık, çok zulüm etmişler Nebati’ye ve hala ediyorlar… Yazık, çok zulüm etmiş Nebati kendisine… Yazık bu millete ki bu kadar kritik zamanlarda hazineden ve maliyeden bu kadar çapsız, bu kadar liyakatsiz, bu kadar vasıfları düşük şu kişi mesul ve hakikaten yaklaşıyor yaklaşmakta olan…

Aşağıdan yukarıdan yolun sonu görünüyor ve yolun sonu zifiri karanlık…

Piyasadan geliyormuş

30 kuruşa simit satmaktan başka ve at etinden sucuk yapılan işletmede karşılıksız çek kesmekten başka ekonomi bilgisi ve tecrübesi olmayan… CIA ve içimizdeki İsrail tarafından Devlet Bohçalı aracılığıyla hukuksuz şekilde iktidara getirilen ve orada tutulan sahte diplomalı gayr-i meşru cumhurbaşkanı Recep Tayyip’in hazine ve maliye bakanı da böyle olur. Bunda şaşılacak ne var? Bu modellerin piyasası böyle… Tencere yuvarlanmış, kapağını bulmuş.

Hangi yatırımcı böyle bir ülkede önünü görebilir ve yatırım yapabilir. Liyakat yok. Ahlak yok. İyi niyet yok. Hukuk/adalet yok. Milleti de büyük oranda kendilerine benzettiler. Yıkılmadan düzelmez bu memleket. Bakalım, arka kapı müdahaleleriyle, kara paraların bir kısmını piyasaya sürmekle kur ve enflasyon ne kadar dizginlenebilecek. Türk lirasının pul olmasına çok çok az süre kaldı. O gün geldiğinde Tayyip ve çetesi hala iktidarda olabilecek mi, onu da çok merak ediyorum. Çünkü hayat sürprizlerle ve lüzumsuz heriflerle dolu…

Mehmet Fahri Sertkaya

Mahkeme kararlarını tanımıyorum ve itaat etmiyorum

Masonların nüfuzuna girmiş mahkemelerin hukuksuz şekilde kaldırttığı yayınlarımı yeniden paylaşıyorum.

Adnan Oktar organize suç örgütüne dair vahim gerçekleri yıllar öncesinden anlatan, vatana ve millete verilen zararlara mani olmak için paylaştığım yaklaşık yüz adet yayın, mahkeme kararlarıyla kaldırtılmıştı. Bu süreçte, hangi savcı ve hakimin karşısına çıkmışsam “Bu adalet değil. Hukukun gereği bu değil. Bu yayınlar suç unsuru oluşturmuyorlar. Bunlar hakaret değil, hakikat. Bu örgüte Türkiye tarihinin en büyük polis operasyonu yapıldı 1999 yılında… Adnancılara soruşturmalar başlatılması gerekiyor. Devlet ve millet zarar görmeye devam ediyor. Bu yayınları kaldırtıyorsunuz, üstüne bana tehdit ve hakaretten cezalar veriyorsunuz. Üstelik bir yayından dolayı tekrar tekrar yargılayıp her seferinde yeniden cezalar veriyorsunuz. Yaptığınız yargılamalar mükerrer ve bu yaptıklarını kanunlara aykırı.” demiştim.

Kararları çoktan vermiş şekilde duruşmaya geliyorlardı. Duruşma salonlarında beni dinlemiyorlardı bile… Neleri ispat edebileceğim umurlarında bile değildi. Bu hallerini o yıllarda yazdığım yazılarda detaylıca anlattığım da olmuştu. Hiç okumadıkları ve dikkate bile almadıkları karara itiraz dilekçelerimde bu çeşit itiraz cümlelerim çok geçti. Şimdi bu sözde savcı ve hakimlerin de yargılanma vakitleri geldi. Bu yaptıkları, aldanarak, fark edemeyerek yapabilecekleri bir şey değildi. Artık “Baskı altındaydım” mı derler, “Canımla ve ailemle tehdit altındaydım” mı derler, “Evet, bizler de Adnan Oktarcılar gibi gizli Yahudiler, gizli Ermeniler, gizli Masonlarız” mı derler, “Hükumetten bile baskılar geliyordu o dönem. Bu cezaları vermek zorundaydık” mı derler, ne derlerse desinler, bittiler.

Bu vakit oldu, ben dahil olmak üzere, on binlerce Türkiye vatandaşının sicillerini temizlemediler. Cezaları derhal kaldırıp, maddi ve manevi tazminatlar da ödetmediler. Adnan Oktar organize suç, terör ve ihanet örgütünü korumak, onlara yardım ve yataklık yapmak için bu milletten on binle kişiye hukuksuz şekilde cezalar yağdıran hakimler hakkında soruşturmalar başlatmadılar. Oysa bu yayınlardaki suçlamaların hepsinin gerçek olduğu, çok vahim suçların bu örgütte hiçbir zaman bitmediği ve her dönem devam ettiği somut delillerle meydana çıkartıldı. Bu suç örgütünün üyeleri binlerce sene cezalar da aldılar.

Şimdi ben bu taslağa alınmış ve gerçekleri yıllar öncesinden gür sesle bağıran yayınları yeniden yayınlıyorum. Bunların kaldırılması hükmünü vermiş hakimleri ve verdikleri hükümleri de tanımıyorum. Bu eylemimin suç olduğunu iddia edebilecek bir tek kişi bile varsa, hemen işlem başlatmasını bekliyorum. Bakalım kimmiş o vatan haini ya da hainleri… Organ mafyalarının, uyuşturucu mafyalarının, askeri casusluk yapanların, iftira ve karalama kampanyaları yapanların, reşit olmayan kızları kirletenlerin, nüfuz casusluğu yapanların, İsrail’e ve Sanhedrin’e çalışanların, kara paralarla kurduğu A9 isimli mason logolu kanalında 7/24 İslam dinine saldıranların yanında hala, şu şartlarda bile hangi gizli Ermeni, hangi gizli Yahudi, hangi gizli Mason savcı ve hakimler duruyormuş, milletçe bir görelim.

Haydi bakalım, işte meydan… Bir erişime engelleme kararı bile verilebiliyor mu, onu da görelim. Son derece samimiyetle ve inanarak yazıyorum, geçtim bunları, o sözde sosyal ağların sahipleri ve sorumluları bile yargılanacaklar. Türkiye’den on binlerce insanın kaçırılıp fuhuş ve organ mafyalarına kurban olmasını sağlamış Adnancı suç örgütünü o sözde sosyal ağlar da kolladılar. Deliller hem Türk adli makamlarına hem ABD adli makamlarına hem AB ülkelerinin adli makamlarına ulaştığında, bakalım dünyada nasıl fırtınalar kopacak.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi