Bağlantınızı kesin ya da geri çekin

Çok yakında değil, hemen şimdi cemaatimiz içindeki münafıkları, hainleri, alçakları toplu toplu temizlemeye başlayacağım. Şu yaştaymış, şu makamdaymış, şu soydanmış, yolumuzda çok hizmetler etmiş falanca merhumun bilmem nesi imiş, bilmem geçmişinde siyasetin içindeymiş, yok şu kadar kurs yapmış/yaptırmış, şu seviyede ilim sahibiymiş, bilmem ne kadar talebe okutmuş diye bakmayacağım. Hak eden herkesi, hak ettikleri kadar sert şekilde ezip geçeceğim.

Çok gürültüler çıkacak, çok sarsılanlar olacak. Bu gün ve yarınlarda, Türkiye içinde ya da dünya siyasetinde benim kurduğum dengeler içinde yer almak yani kazananlar kulübünde yer almak isteyen, benimle ortak paydada yol almak isteyen bütün kişiler, kesimler, teşkilatlar, devletler şimdi bir karar vermeliler. Ne yazık ki benim elimde olmayan sebeplerle bu zaruri temizlik çok ama çok gecikti. Ben bu zaruri temizliği hakkıyla yaparken hainleri, münafıkları kollamak ve kurtarmak için hamle yapanlar, benim bu gün de yarında “hiç ortak nokta bulunamayan ve en kısa sürede yok edilmesi gereken şiddetli düşmanlarım” olacaklar.

Onlara tavsiyem şudur ki karşıma çıkmasınlar. Hatta bana bırakmayıp da kullandıkları hainleri kendileri oyundan düşürsünler. Benim Türkiye’de ve dünyada yapmak istediklerimi daha kısa sürede yapabilmem, cemaatimin içindeki münafıkların, baş belalarının temizlenmesiyle doğru orantılı…

Benim kararım da ona göre olur

Bu güne kadar olduğu gibi bu günlerde de benimle iletişim sorunu yaşayıp büyük sıkıntı çeken kişiler, kesimler olduğunu biliyorum. Hatta son zamanlarda bu sıkıntıları daha da arttı. Mekanımı değiştirmek, hep var olan iletişim sorununa çare bulmak, yol üstü çok güzel ve ağır bir mekanımda iyi niyetli herkesle görüşebilmek istiyorum. Bunu ben de çok istiyorum. Lakin bunun için, bir şeylerin daha yerine oturması gerekiyor. Oluşan şu yeni dengelerde bizimle beraber hareket edeceklerin artık basit düşünceleri terk etmesi, samimi ve kararlı durması, böyle duracaklarını kararlarıyla sahada gözler önüne sermesi gerekiyor. Bizimle beraber kuracağı dengeler sayesinde bütün sorunlarını aşmak ve kazandırırken bir yandan da büyük kazanmak yerine “Mfs’nin sistemi nasıl, arkasında kimler var, istihbarat gücü nasıl çalışıyor, beyin takımı kimler. Bir şekilde bulmalı ve çökertmeliyiz” takıntısıyla yol almaya çalışanlar ve parazit yapanlar hala var. Şartlar, benim sahaya inişime elverişli şartlara çok yaklaştı ama bir tık daha var. Orası da tam olmalı… Benim sahaya inişim, benimle birlikte yol alacaklara hiçbir sahada zarar vermeyecektir. Herkes bunu bilsin, buna göre kararını versin ve tavrını göstersin. Benim kararım da ona göre olur.

Mehmet Fahri Sertkaya

Ekrem İmamoğlu’nun çirkinliklerine artık izin verilmemeli


Gizli Ermeni ve Hristiyan Ekrem İmamyan’ın camide protesto edilmesi bir yandan rahatsız edici olsa da bir yandan sevindirici.

İnsanların siyasetçileri camide protesto etmesi, cami gibi kutsal bir mekanda böyle gerilmelerin olması son derece rahatsız edici. Lakin bir taşma noktası yaşanmış gibi…

Ülkemizdeki gizli Ermeni ve Hristiyan çetelerinin, yüz yıldan fazla bir süredir, kendilerini Türk ve Müslüman göstererek yaptıkları ihanetler, Akademi Dergisi sayesinde artık milletimiz tarafından iyice fark edildi, öğrenildi. Kemalistlik, çağdaşlık, cumhuriyet, demokrasi gibi uydurma/zorlama ve bir fayda vermemiş/vermeyecek sistemler/tabirler sayesinde üstü örtülü bir Türk ve İslam düşmanlığı sergilenebilecek şartlar artık bu ülkede yok. Aslında oyun çoktan bitti…

Buna rağmen bile bir yandan Müslüman ve Türk görünen, camiye ve cuma namazına giden, şehitliklerimizi ziyaret eden, zaman zaman dini referanslarla konuşan bir Ekrem İmamyan varken… Bir yandan da teröristlere açıkça destek veren, terörle özdeşleşmiş HDPKK’nin kapatılmaması için kendini paralayan, İslam dininde lanetlenmiş ibneliği ve seviciliği bile açıkça savunan, bu kadar ileri seviye bir çirkinliği medenilik gibi göstermeye çalışan, adeta yarı zamanlı Müslümanlık icad etmişçesine günün bir kısmında Müslüman, bir kısmında azılı İslam düşmanı tavırları sergileyen bir Erkem İmamoğlu var.

Bu şartlarda, zaten bunların aslında Türk ve Müslüman olmadıklarını… Türk’e ve Müslümana düşman olduklarını… Sinsice bütün kurulu düzeni bozmuş ve nesillerdir insanlarımızı dünya ahiret felaketlerine kasten sürüklemiş ve hala sürüklemeye devam eden kişiler ve teşkilatlar olduklarını… Ahlakı, dini ve lisanı yıkmak, tarihle bağımızı kopartmak isteyen muzır varlıklar olduklarını bilen milletimiz daha ne yapsın…

Artık tepkiler cami içinde bile görülüyorsa, birileri durup sebebini samimiyetle sorgulamalı. Samimiyetsiz bir şekilde bir teröristleri savunan bir Müslüman rolü oynayıp cuma namazına giden çift kimlikli bir haine bu tepkiyi sergileyen vatandaşa ne denebilir. “Çok iyi yaptın, bu samimiyetsiz ve art niyetli tiyatroya çok iyi bir müdahalede bulundun, zaten herkesin söylemek istediklerini söyledin ama keşke camide demeyeydin” denir.

Şu anda CHPKK’yi, HDPKK’yi, DEVA Partisini, Gelecek Partisini, Türk Tabipleri Birliği’ni, bazı mühim adli makamları, İstanbul, Ankara, İzmir Büyükşehir Belediyeleri dahil olmak üzere pek çok belediyeyi ve ayrıca basın/medya sektöründe pek çok kuruluşu ve ayrıca kara para sahasında pek çok mafyayı kontrollerinde tutan gizli Ermeni ve Hristiyan çetelerine gerekli müdahaleler yapılmalı. Bu müdahale camideki vatandaşa bırakılmamalı. Adli makamlar ve ayrıca siyasi yetkililer bunlara gereken karşılıkları vermeli. Bunların millet nazarında desteği hiçbir zaman olmadı ve şu anda da yok.

Zaten son haftalarda Ekrem İmamoğlu “Aniden kurulan yeni ve büyük dengeler içinde biz gizli Hristiyanlar bu ülkede sonumuzun geldiğini, gücümüzü/sistemimizi kaybedeceğimizi anladık. Şimdi tamamen yıkılmadan önce ne kadar damara bassak, çirkinleşsek, mevzu çıkartsak , nefsi tavırlar sergilesek o kadar içimiz soğur” tarzıyla/düşüncesiyle tavırlar sergiliyormuş gibi hava var. Şayet böyle değilse ya ayık gezmiyor ya da kafasına çok sert bir şey düşmüş de akli dengesi darbe almış olmalı.

Türlü ihanetlerin, türlü kara para işlerinin içinde olup da onlarca farklı suçlamayla ağır ceza mahkemelerinde acilen yargılanması gereken, siyasi dokunulmazlığı da bulunmayan Ekrem’in, son zamanlarda karşıtlarının damarına basmak istercesine aldığı kararlar ve sergilediği tavırlar, bence “Bittik biz, bu nasıl oldu. Başlarım böyle işe” deyip hiçbir şeyi hesap etmeden çılgınlık sergileyen mahalle serserilerinin tavırlarından hiç farklı değil. Bakalım kimin elinde kalacak.

Mehmet Fahri Sertkaya

Titreyin ve kendinize gelin!

Son zamanlarda Türkiye’nin ve dünyanın içinde bulunduğu yeni şartları, bu davanın ve bu memleketin yakaladığı fırsatları iyice idrak etmeliyiz.

Evet, bizler menfaatler elde ederken, bizimle beraber ortak paydalarda hareket eden taraflar da büyük menfaatler elde edecekler. Bu kısmı bu yazının konusu değil ama yolumuzun yolcusu olup kendini hizmet adamı gören herkesin farkında olması lazım ki tarihi bir süreçte kaçırılabilecek tarihi fırsatlar var.

Unutulmamalıdır ki bir zincirin gücü/sağlamlığı, en zayıf halkası kadardır. Cemaat olarak biz de bir nevi zinciriz. Aramızdaki hiç kimse “Benden ne olur” demeyecek ya da “Ben yapmasam da başka bir kardeşimiz yapar” demeyecek. Herkes üstüne düşeni yerine getirecek. Ortada bir cemaat, bir topluluk, bir zincir varsa, önceklikle en başta duran muhterem büyüğümüz olmak üzere, en sonda/kenarda duran kişiye kadar herkes ihlaslı, dikkatli, korkusuz, gayretli olmak zorundadır.

Bundan sonra düşmanlarımızın bazıları düşmanlığını daha açıkça ve sert şekilde yapacaklar. Çünkü şu anda bile çok köşeye sıkıştılar ve daha da kötü şartlara düşecekler. Bundan sonra, bu güne kadar bize düşmanlık etmiş bazı taraflar ise sözlerini tutarak bizlerle “kazan kazan” usulüyle hareket edecekler. Onlarla da iyi geçinecek, verdiğimiz sözlerden dönmeyeceğiz.

Bu davanın içindeki hizmet adamlarının, böyle bir süreçte imtihanları olacak. Bu süreci en iyi şekilde devam ettirmek için herkesin üzerine düşenleri yapması beklenecek. Bunu yapmayanlar ateşe/azaba düşecekler. Büyük veballere girecekler.

Şimdi, tepeden tırnağa hepimizin silkelenip titreyip kendimize gelmemiz lazım. Dik ve kararlı durmak gerektiğinde, bedel ödemek gerektiğinde bundan geri duranlar, dünyada ve ahirette perişan olacaklar. Hiç kimse yanlış düşüncelere kapılmasın. Bu dünyada hiç kimsenin sonu garantide değil. Herkes imtihanda… En açık şekliyle yazıyorum ki hz. üstazımızın talebeleri olsun hatta başımızdaki muhterem büyüğümüz olsun, her kim olursa olsun, dik durmayanlar, gerekli hamleleri gereken zamanda yapmaktan geri duranlar çok büyük veballere girecekler.

Annesinin, babasının, hanımının, çocuklarının, soyunun mensuplarının, ahbaplarının, siyaset camiasındaki tanıdıklarının olmadık yönlendirmelerine kapılanlar, herhangi bir korku ve endişe sebebiyle, yapması gerekeni hemen yapmayanlar ya da hiç yapmayanlar bu ümmete, bu millete, bu devlete, bu yola büyük zararlar verecekler. Zararları, gelecek nesillere bile sirayet edecek. Dünyada ve ahirette müflis olacaklar.

Gün, huysuz ve samimiyetsiz anne-babaların, her tavrı nifak alameti olan akrabaların sözlerinin dinleneceği gün değil. Gün cihad günü, gün gerektiği yerde can vermek dahil her bedeli ödeme günü… Gün, gerekiyorsa hicret etme, gerekiyorsa bütün akrabalarından hatta anne ve babasından hatta kara sevdasından bile geçme günüdür. Gün, gerekiyorsa bütün servetinden, rütbesinden, makamından geçme günüdür.

Efendiler! Yürüyeceğiz ve dünya arkamızdan yürüyecek ya da tökezleyeceksiniz ve dünya üzerinizden geçecek. Dünyanızdan sonra ahiretiniz de cehenneme dönecek. Cemaatimizin mensupları arasından hiç kimsenin bu kritik süreçte bu yola zarar vermesine de izin verilmeyecek. Büyük bir tırpan da mutlaka gelecek. Öyle ise hemen şimdi titreyin ve kendinize gelin.

Mehmet Fahri Sertkaya