Hizbullah da CIA projesi…

Tahran Üniversitesi’nde öğrenciler:
Süleymani katildir!
Hamaney haindir!

Hizbullah; Boko Harom,İŞID,El Nusra,El Kaide vb. gibi binlerce CIA projesinden biri

Hizbullah’ ın komutanı Mühendisi, geçen hafta öldürülen Kudüs gücü komutanı Kasım Süleymani’den emir alıyordu…

Mehmet Fahri Sertkaya

Süleymani suikastının gerisinde İran takıntılı Pompeo var’

The Washington Post, ABD’li yetkililere dayanarak, Trump’ın Süleymani suikastı kararının gerisinde Pompeo’nun olduğunu ileri sürdü.

ABD Başkanı Donald Trump’ın İran’ın iki numarasıKasım Süleymani’ye suikast düzenleyerek 3. Dünya Savaşı kumarı oynamasının gerisindeki saiklerin ne olabileceğiyle ilgili haberlere bir yenisi eklendi.

The Washington Post gazetesi, ABD’li yetkililere dayanarak, CIA Başkanlığından Dışişleri Bakanlığına terfi eden Mike Pompeo ile Başkan Yardımcısı Mike Pence’in Süleymani suikasti için Trump’a uzun zamandır yoğun telkinde bulunduğunu yazdı.

Pompeo’yu Süleymani suikastının arkasındaki adam olarak sunan haberde, Dışişleri Bakanı’nın yazın suikast planı sunduğunda Trump’tan ret yanıtı aldığı, ABD Başkanı’nın aslında suikast için can atmadığı, ABD ordusunda çok sevilen emekli general James Mattis’in Savunma Bakanı kalmış olsaydı suikastı engelleyeceği öne sürüldü.

Amerikasız bir dünyaya çok çok az kaldı…

Gerçek halleri iyice gözler önüne çıkıyor ve iyice rezil oluyorlar. Amerikasız bir dünyaya çok çok az kaldı.

Buna “sert geri vites” denmez, daha ötesinde bir tabir kullanmak lazım. Amerika’nın artık Kuzey Kore’ye rest çekebilecek kadar bile gücü yok. Trump öyle bir Kuzey Kore açıklaması yaptı ki bütün dünya şaşırdı. Gerçekte neler döndüğünü bilmeyen hiç kimse, Trump’ın bu çıkışını doğru yorumlayamadı.

Daha dün Çin ve İran’ı tehdit edip savaş çıkartmak isterken bugün müttefikimiz Japonya’nın ayağına giden ve yalvar yakar olan Trump, sosyal medya hesabı Twitter’dan çok tartışılan bir paylaşım yaptı. Kuzey Kore’nin kısa menzilli füze denemeleriyle ilgili olarak “Kuzey Kore, halkımın bir kısmını rahatsız eden küçük silahlar ateşledi. Ancak bunlar beni rahatsız etmedi.” ifadelerini kullandı. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un verdiği sözü tutacağına inandığını belirtti.

Takip edebildiğimiz kadarı ile dünyadaki aklı başında bütün siyasetçiler, Trump’ın söz konusu paylaşımını bizim gibi yorumladılar.

“Allah kahretsin.”

Çin lideri Şi, Trump’ın Kuzey Kore’ye dair paylaşımını şu şekilde yorumladı:

“Allah kahretsin. Şunlara bak. Birkaç gün önce sanki bizim bütün işlerimizi berbat eden bunlar değilmiş gibi, şimdi Kuzey Kore’ye karşı seslerini bile çıkartamaz oldular.”

Trump şu tavrı birkaç hafta önce sergileseydi Şi keyiften köşe olurdu. Ellerini ovuştururdu. Mutluluktan birkaç gün ayakları yere basmazdı.

Şi’nin çok sıkılarak, öfleyip püfleyek ve kahrederek böyle yorumlar yapmasının sebepleri gözler önünde;

  • Böyle bir şey aklından bile geçmezdi, kendisine söyleseler inanmazdı ama ittifakımızın dışında kaldı, çok büyük fırsatları kaçırdı. Üstelik çok kısacık sürede bunlar yaşanınca afalladı.
  • Kuzey Kore’nin de Çin’e değil, ittifakımıza yakın durması, ayrıca moralini, düşüncelerini bozdu.
  • Dahiyane siyaset yaparak, kendini dev aynasında gören iki tarafa da had bildirmemiz… Bunu, elimizi hiçbir şeye sürmeden, tarafları birbirine katarak yapmamız… Bu kadar kısa sürede iki tarafa da çok güç kaybettirek zayıflatmamız, onların aksine olarak çok güçlenerek bu süreçten çıkmamız da Şi’yi tepetaklak eden sebepler arasında.

Dünyanın önde gelen pek çok lideri gibi Şi de son bir hafta içinde aşırı derecede yoruldu, gerildi, korktu, endişelendi, zorlandı, yalpalandı ve ne kadar liyakatsiz biri olduğunu, dünya siyasetini ve hadiseleri ne kadar isabetsiz şekilde yorumladığını, bundan sonrasında işinin çok zor olduğunu, o koltukta fazla oturamayacağını gördü.

Merkel: Amerika çok zayıfladı, güçsüzleşti.

Trump’ın, Amerika’nın menfaatlerini gözeterek değil de Şeytan’ın Konseyi’nin emirlerini dinleyerek tarihi fırsatları kaçırmasından sonra, karşı cephedeki herkes şaşkın ve kızgındı. Hala bu şaşkınlık ve kızgınlık hali geçmedi.

Trump’ın yanlış kararlar almaması için onunla baştan görüşen ve en açık cümlelerle onu uyaran Macron ve Merkel, korktukları başlarına gelince çok kötü oldular. Trump’a açıkça tavır almadılar ama mesafeliler. Çok rahatsız olduklarını belli ettiler, ediyorlar. Bundan sonrasında Trump’la hatta Amerika ile bu işin yürümeyeceğini düşünüyorlar, bu şekilde değerlendirmeler yapıyorlar.

Merkel, beyin takımına şu şekilde konuştu:

“Amerika çok zayıfladı, güçsüzleşti. Büyük bir deprem yaşadı. Kısa vadede olmasa da uzun vadede çökeceğinin sinyallerini veriyor. Amerikanın yanında bulunan devletlerin de büyük darbeler alacağını düşünüyorum. Yapacak oldukları hamlelerde onlarla birlikte hareket etmek bizi zayıflatır ama karşısında gibi de duramayız. Bizim nötr kalmamız gerekiyor.”

Fransa, Amerika’sız bir dünyaya hazırlanıyor

Macron da kendi beyin takımına şu şekilde değerlendirmeler yaptı:

“Trump’ı ikaz ettik ama ikazların hiçbirini dikkate almadı. Şu anda dünyanın gözü önünde bu hale düşmesinin sebebi ikazlarımızı dinlememesidir. Anlaşılan o ki Amerika ile birlikte ilerlemek üzere almış olduğumuz kararları şimdi bir daha gözden geçirmek gerekiyor. Bu durumda size çok iş düşüyor. İyi bir çalışma yapın ve Amerika’nın güçsüzleştiği ve yok olmak üzere olduğu ihtimallerini göz önünde bulundurarak, ileriye dönük atmamız gereken en doğru adımlara dair raporlar hazırlayın.”

Amerika’dan geçtiler, bu kadar zor şartlar içinde kalmışlarken Fransa’yı nasıl varlıkta tutacaklarını düşünüyorlar. Bu süreçte hatalı kararlar almak istemiyorlar.

Almanya’nın yöneticileri de Fransa’nın yöneticileri de kendi aralarında “Şu şartlar da yapacağımız bir hata, bizim de yok olmamıza sebep olabilir.” diye diye kılı kırk yararak kararlar alıyor.

Sayın Putin ve Merkel, Ortadoğu’yu konuşacak

Kremlin’den yapılan açıklamaya göre, Almanya Başbakanı Angela Merkel, Rusya Devlet Başkanı sayın Vladimir Putin’in daveti üzerine 11 Ocak’ta Rusya’yı ziyaret edecek. Liderler, ABD’nin Bağdat saldırısının ardından Ortadoğu’daki gerginliğin tırmanması konusunu ele alacak.

Görüşme sırasında taraflar Suriye, Libya ve ABD’nin 3 Ocak’ta Bağdat Havalimanı’na gerçekleştirdiği saldırı sonucunda Ortadoğu’daki gerginliğin tırmanması da dahil olmak üzere, gündemdeki konuları ele alacak.
Görüşmede ayrıca 2015 tarihli Minsk anlaşmalarına yönelik kapsamlı tedbirler kapsamında, Ukrayna krizinin çözümü konusuna ve 9 Aralık’ta Fransa’nın başkenti Paris’te gerçekleştirilen Normandiya Formatı’ndaki zirvede varılan anlaşmalara değinilecek.

Mehmet Fahri Sertkaya

Organ nakli hayat kurtarmaz!


Filiz Tekin’in organlarının nakledildiği 2 kişi öldü, biri yoğun bakıma alındı

Filiz Tekin’in böbreklerinin nakledilmesinden birkaç gün sonra fenalaşıp Ege Üniversitesi’nde yoğun bakıma alınan hastalardan Münire İnanç perşembe, Arife Aykut ise cuma günü hayatını kaybetti. İnanç ile Aykut’un cenazeleri, memleketleri Denizli’de toprağa verildi.

Aileler, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek, olay hakkında suç duyurusunda bulundu. Münire İnanç’ın oğlu Yusuf İnanç, annesinin ölümünde ihmal olduğunu düşündüklerini belirterek, “Annem 3 yıldır diyalize giriyordu. İzmir’den aradılar. Nakil için uygun böbrek çıktığını söylediler. Çok mutlu olduk. Annem yeniden hayata dönecek diye seviniyorduk. Ameliyatın çok başarılı geçtiğini söylediler. Annem 2 gün yoğun bakımda kaldı. 10 gün boyunca sağlığı çok iyiydi. Böbrek uyum sağlamıştı. Son 3-4 günde hayallerimiz yıkıldı, umutlarımız tükendi. Annemin bacaklarında ağrı, yüksek ateş, bilinç kaybı ve tansiyon rahatsızlıkları baş gösterdi.


Aynı durum donörden organ nakli yapılan iki hastada da vardı. Nakilden bir süre sonra annem iyiydi, ayağa kalkıp yürüyordu. Kendi işlerini yapmaya başlamıştı. Ancak 13 gün sonra kötüleşti ve yoğun bakıma alındı. İnceleme yaptılar hiçbir şey saptanamadı.

Doktorlar ‘Biz böyle bir şeyle karşılaşmadık. Türkiye’de bu binde 1 olur o da size denk geldi’ diyorlar. Bize ne olduğu hakkında bilgi verilmedi. En sonunda da annemi kaybettik, cenazesini bize verdiler. 2 Aralık’ta annem, ertesi günü de diğer organ nakli yapılan hasta Arife Aykut hayatını kaybetti. Üçüncü kişi ise yoğun bakımda. Neden böyle bir şey yaşandı bilmiyoruz. Annemin ölümünde ihmal olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle savcılığa suç duyurusunda bulunduk” dedi.

Acem palavrası…

İran bir şey paylaşmışsa, kırk türlü doğrulamadan inanmamak gerekir.

Acem devlet adamları çoğunlukla son derece yalancı, hileci, kibirli, ahlaksız, utanmaz, meymenetsiz ve alaycı tiplerdir. Ne kadar üzücüdür ki bu halleri binlerce yıldır bir kültür halini almış, normalleşmiştir.

İran’ın paylaştığı şu videoda mekan gerçek ama iddia gerçek değil. Orası savunma amacı ile açılmış bir yeraltı tünel sistemi. Başka da bir şey değil. Orada teknoloji de yok, üretim de yok. Zaten bu nedenle sözde füzenin fırlatıldığı alan bile bomboş. O kadar yalın bir halde. Üstelik füzenin çıkış yapacağı kapak kısmını da gösteremişler. Dünyadaki hiçbir ciddi devlet adamı, ordu komutanları ve gizli servis başkanları şu videoyu ciddiye almamıştır.

İran’da, videoda gördüğünüz o füze de yok. Evet, İran’ın “Şunu yaptık, bunu geliştirdik” dediği yüzlerce şey gerçekte var olmadığı gibi, Qiam füzeleri de gerçekte yok. Qiam projesi kapsamında çalıştılar, denediler ama başaramadılar. 800 km menzilli bir füzeleri yok. Zülfikar ismini verdikleri ve 700 km menzili olan füze teknolojisine gerçekten sahipler. Zülfikar füzelerinin hepsinde ayar tutmuyor. Tam beceremedikleri yanları var. Üretilecek her Zülfikar füzesinin hatasız çalışmayacağını biliyorlar. Bunun sebebi de Zülfikar’ı başkalarının projelerini çalarak yapmış olmaları. Daha mühim bir sorunları daha var ki yeteri kadar Zülfikar füzesi üretecek maddi güçleri yok.

Mehmet Fahri Sertkaya