Bilinen dünya tarihinin en büyük sahtekarlıklarından biri de ESA üzerinden sergilendi.
İnsanlık, hiçbir zaman bir kuyruklu yıldızı yakalayamadı.

Resmi anlatıma göre Avrupa Uzay Ajansı (ESA), 67P ismini verdiği bir kuyruklu yıldızı yakalamak için Rosetta isimli bir uzay aracı yaptı. İçinde Philae isimli bir de uzay robotu bulunduran Rosetta uzay aracı, 2 Mart 2004’te Ariane 5 adlı füzeyle fırlatıldı ve 6 Ağustos 2014 tarihinde de kuyruklu yıldızın etrafındaki yörüngesine girdi.

Resmi anlatım ile gerçekte yaşananlar arasında uçurum gibi bir fark var.
ESA bu proje kapsamında resmen 1.3 milyar Euro, gayr-i resmi olarak ise 3 küsur milyar Euro para aldı. Bu kadar büyük para ile bir Rosetta bir de Philae üretti ama bunlar, NASA’nın Mars’a gönderdiğini iddia ettiği bazı robotlar gibi sadece görüntüden ibaretti. O şekillerde, o boylarda ve dış görünüşte araçlar gerçekten üretildi ama bunların üzerinde ve içinde işe yarar bir şey yoktu. Dolayısı ile bunlar pek masraf edilerek üretilmiş şeyler de değildi. Yine çirkin oyunlar döndü.

Oyun kuralına göre oynandı.
“Boş kutu” denebilecek Rosetta ve Philae yine de uzaya fırlatıldı. Sonra da kendi akıbetlerine bırakıldı. ESA tarafından dünyadaki kontrol merkezinden kontrol edilmedi. Edilmek de istenmedi. İsteseler de Rosetta’yı ve içindeki Philae’yi kontrol edemezlerdi. Çünkü kontrolü mümkün kılacak sistemlere sahip değillerdi. Sadece üzerlerinde sinyal verici ve görüntü aktarıcı basit sistemler vardı. Bir süre kontrol merkezi tarafından sinyal/görüntü takibi yapıldı. Sonra başı boş yol alan Rosetta uzaydaki bir göktaşına çarpıp parçalandı. Lakin plan gereği bu yaşananlar kimseye duyurulmadı.

Bilimsel çalışmalara, Rosetta’ya, Philae’ye harcanmayan milyarlarca Euro ise ESA üzerinden yine aynı yere, Ankebut Ağı’na aktarıldı. Bize AWACKS’lar üzerinden kazık atan Sanhedrin hahamları, Avrupalılara da Rosetta üzerinden kazık attı.
Konseyler, çok sayıda Avrupa devletinin ve ayrıca ESA’nın başına sızmış olup bunları kontrolünde tutan adamlarına ve ESA çalışanları arasındaki bazı kritik adamlara da pay verdi. Onlara toplamda verilen pay/para, konseylere kalan paranın yanında devede kulak kaldı.

ESA, Rosetta uzay aracının fırlatılışından on sene sonra dünyayı heyecanlandıran açıklamalarını yapmaya başladı ve planın kalan kısımlarını uyguladı.

Planın bu kısmı da sorunsuz atlatıldı. Planlanan zamanda, planlanan açıklama yapıldı ve “Philae uyuya kaldı. Enerjisi bitti” denildi. Yavaş yavaş bu konu gündemden düşürüldü. Bunca oyun oynanırken bol bol ESA reklamı yapıldı. ESA, Avrupalıların hatta insanlığın gurur kaynağı oldu. Bir taşla birkaç kuş birden vurulmuş oldu.

Dünya tarihinin en sıradışı, en büyük dolandırıcılık ve sahtekarlık faaliyetlerinden biri olan bu işte, çok sayıda ESA personeli de kullanıldı.
ESA içindeki az sayıda yetkili gerçekte neler döndüğünü ve paranın Ankebut Ağı’na gittiğini biliyordu. Bazılarını ise fırlatmadan bir süre sonra tava getirdiler. “Rosetta bir göktaşına çarptı. Bu kadar masraf etmiş ve insanları da bu kadar umutlandırmıştık. Bu, basit bir kayıp değil. Bunu insanlara anlatamayız. Sakin kalmalıyız” diyerek yönlendirmelere bir başladılar ve sonra “Yapacak bir şey yok, bu görev devam ediyormuş rolü oynamak zorundayız.” ayarına geldi. Ve bu oyunu oynamaya bir başladılar, sonuna kadar oynadılar. Bu arada bu oyunun içindeki çok sayıda kişiye de işe yarar meblağlarda para dağıttılar.

Resmi anlatıma göre Rosetta, 67P dedikleri ve resmini gördüğünüz kuyruklu yıldızı yakaladı. Sonra içindeki Philae uzay robotu bu kuyruklu yıldıza indi. Lakin bu resmini gördüğünüz şey, bir kuyruklu yıldız değil. Rosetta fırlatılmadan öncesinde ESA tarafından görüntülenmiş ve kataloğa girmiş bir göktaşı. ESA, zaten elinde görüntüleri mevcut bulunan büyükçe bir göktaşını 67P kuyruklu yıldızı diye yutturdu.

Philae’nin 67P kuyruklu yıldızına indiğinin görüntüleri olduğu iddiası ile paylaşılan görüntülerin tamamı montaj… Görülen gök cismi gerçek ama o bir kuyruklu yıldız değil, üzerindeki Philae ise fotomontaj ile eklendi.
“Kuyruklu yıldızın sesi” ya da “500 milyon km uzakta şarkı söyleyen kuyruklu yıldız” gibi başlıklarla ve Avrupa’nın çok büyük bir başarısı olduğu iddiaları ile paylaşılan bu ses kaydı da gerçek değil. Sanal/dijital olarak üretildi.

Koca Avrupa’da bazı askeri ve idari yetkililer, bir şeylerin tuhaf olduğunu anladılar. Dikkat çekmeden soruşturmalar yaptılar ve kandırıldıklarını, aynı zamanda büyük çapta soyulduklarını kabullendiler. Dosyalar oluşturdular ve bazı basın/medya kuruluşlarına gönderdiler. Lakin Ankebut Ağı’nı ya hiç bilmiyorlar ya da tam bilmiyorlardı. Gönderdikleri basın ve medya kuruluşlarının çoğu Ankebut Ağı’nındı. Bunlardan hariç kalanlar ise o dosyalarda anlatılanları haber yapmaya cesaret edemediler. Zaten hazırlanan dosyalar kısmen hatalıydı. Konu tam isabetle çözülememiş ve anlatılamamıştı.
NASA’dan sonra ESA’da da işlerin nasıl döndüğünü anlamış olduk
Mehmet Fahri Sertkaya|Akademi Dergisi