NASA hiçbir zaman kendi teknolojisi ile Ay’a insanlı uçuş yapamadı ama…

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) NASA’nın Ay’a insan gönderme tiyatrosundan önce Ay’a gizlice insan gönderdi. Başarılı oldular, kozmonotlar Ay’a ayak bastılar. Üç kişiydiler ama öldürüldüler.

SSCB’nin kozmonotlarını, Ay’da üs kurmuş Müslüman Merihliler öldürdüler. Bu, bir göz dağı idi “Buraya gelmeyin, gelirseniz ölürsünüz” mesajıydı. Merihliler, SSCB’nin Ay’a inen kapsülünü ve kozmonotların iletişim sistemlerini kullanarak, kozmonotları yönlendiren görev kontrol merkezine kendilerini göstermeden mesaj gönderdiler.

SSCB o zamanlarda hakikaten insanlık dışı surette deneyler yapıyordu. Binlerce insanı akıl almaz deneylerde acımasızca kullanıp acılar içinde öldürüyorlardı. Zihin kontrol deneylerinden biyolojik deneylere kadar her şeyi yapıyorlardı. Merihliler bunu biliyor ve çok kızıyorlardı. SSCB’nin Ay’a inmesine izin verdiler. Sonra kozmonotlara yaklaştılar. Onlara zihin kontrolü yaptılar. Kendileri görüntüye girmeden kozmonotları konuşturarak SSCB’ye mesajlar gönderdiler. Sonra bu kozmonotlara ileri teknoloji ile gözün görmediği elektroşok gibi bir darbe gönderdiler. Kozmonotlar hemen bir beyin şoku/kanaması geçirmeye başladılar. Ne yaptıklarını bilmez halde kafalarındaki kaskları çıkarttılar. Havasızlıktan ve beyin kanamasından dolayı acılar içinde çırpına çırpına öldüler. Merihliler bu anların görüntülerini görev kontrol merkezine gönderdiler. “Öyle yapılmaz, böyle olur. Eden bulur” mesajını vermiş oldular.

Ay’da sayıca en çok Merihliler bulunsa da müttefik oldukları başka Müslüman uzaylı insan türleri de bulunuyor. Aslında gayr-i müslimler diye öyle hemen herkesi öldürmüyorlar. SSCB’nin yaptıklarına gerçekten çok kızıyorlardı. Şimdiki Rusya yetkililerinin o zaman SSCB yetkilileri tarafından tutulmuş evraklara baktıkça “Bu nasıl bir vahşettir, bunu nasıl yapabilirler” demek zorunda kaldığı kadar ileri seviyede zulümlerdi/deneylerdi bunlar…

ABD/NASA, Ay’da SSCB’nin kozmonotlarının başına gelenleri ve SSCB’ye çekilen resti bir şekilde haber aldı. Gözleri çok korktu. Ay’a hiçbir zaman insanlı uçuş yapmamaya karar verdiler. Aksine karara verseler de Ay’a insan gönderdiklerini iddia ettikleri o yıllarda, bu dediklerini yapabilecek teknolojiye de zaten sahip değillerdi. SSCB’nin çok gerisinde kalmışlardı. Lakin SSCB’nin de gözü çok korkmuştu ve bir daha Ay’a insanlı uçuç yapmak istemiyorlardı.

Yaşanan bu sarsıcı olaylar dünyamızda beklenmedik gelişmelere sebep oldu.

NASA, yapmadığı halde yapmış gibi gösterdiği projelerle dünyayı mışıl mışıl uyuturken, Apollo 18, 19 ve 20 uçuşlarını/görevlerini yapacağını duyurmuştu. Elbette bunlar da yapılmayacaktı ama işler tersine döndü. Yapmadığı işleri yapmış görünen NASA, “İptal ettik” dediği bu uçuşu ise gizlice ve gerçekten yaptı.

Ay’a insanlı uçuş yapabilecek teknolojik yeterlilikte olmayan NASA’ya SSCB destek verdi. “Sizin bu işi başarmanızı sağlayalım” dediler ve resmen iptal olduğu açıklanan Apollo 18 uçuşu gizlice yapıldı. NASA’nın astronotları Ay’a ayak bastı ama teknoloji SSCB’ye aitti. SSCB’nin gözü çok korktuğu için NASA logosu/bünyesi altında Ay’a gitmeyi denedi. Umdukları gibi oldu ve Ay’daki Merihliler Apollo 18’e müdahale etmediler.

Aslında Apollo 18 filmi, NASA’nın Apollo 18 görevinde yaşananları anlatmıyor. SSCB’nin gizli Ay görevi sırasında yaşananları, biraz değiştirilmiş olarak anlatıyor. Ay’a gizlice gitmeyi başarıp da geri dönemeyenler Sovyet kozmonotları. Geri dönememe sebebi de oradaki Merihliler. Filmde konu edilen , Ay yüzeyindeki taşlar gibi görünen ama sonra birden şeklini değiştirip hareket eden tuhaf şeyler de gerçekten var. Onlar biyolojik canlılar değiller. Savunma maksatlı geliştirilmiş robotlar. Taşların arasında tıpkı taş gibi görünüyorlar. Doğru zamanda açılıp harekete geçiyorlar ve hedefi zehirleyerek imha ediyorlar. Sovyet kozmonotlarından biri bu robotlar tarafından öldürüldü. Apollo 18 görevi ise ABD-SSCB ittifakı ile gerçekleştirildi. Görevde hem Sovyet kozmonotları hem de ABD’nin astronotları vardı. Bunlardan hiçbiri ölmedi, hiçbirine bir virüs/zehir bulaşmadı.

Mehmet Fahri Sertkaya

Bir Yorum Yazın