Türk Kızılayı bile bu işin içinde…

Diyarbakır’da, 35 milyon dolar para ile inşa edilen, en altta iki gizli bodrum katı bulunduğu ve oraya dışarıdan tünelden giriş olduğu ve organ kaçakçılığında kullanıldığı iddia edilen Memorial hastahanesi, donörleri nereden, nasıl temin ediyor?

Bana ulaşan iddialara göre, uluslar arası bir organizasyon var. Bunlar Türk Kızılay’ı, Kızıl Haç ve AB’nin bazı yardım kuruluşları içinde saflar tutmuşlar. Diyarbakır’daki Memorial’a getirilip organları için katledilenlerin çoğu 8-10 yaş aralığındaki kız ve erkek çocukları… Bunların çoğu Suriye’den kaçırılıyor, bir kısmı Pakistan ve Hindistan’dan… Türk Kızılayı’nın yardım kamyonlarından ve TIR’larından bazıları gerçek yardım malzemeleri ile sınırı geçiyor, sorunlu ve otoritenin kaybolduğu, çok sayıda çocuğun yetim ya da öksüz kaldığı bölgelerde yardımlarını yapıyorlar ve sonra dönüşte kaçırılan çocukları bu araçların kasalarında getiriyorlar. Bunlar sınırda kontrole tabi tutulmuyorlar. Damgalı, mühürlü özel evraklar ve kartlar gösteriyorlar ve anında “Geçin” deniliyor, kontrolsüz geçiyorlar. Aynı şekilde Kızılhaç’a ait araçlar da kullanılıyor.

Diyarbakır Memorial’ın sahibi Turgut Aydın falan değil, ismini vermeyeceğim, Türkçe isme sahip biri de değil… Bu işin merkezinde Masonlar, Şeytana tapanlar, Siyonistler, Haçlılar var. Muhtelif devletlerin bürokrasisinde bağlantıları var. Afrika’dan Asya’ya ve Ortadoğu’ya kadar, sorunlu olan bütün bölgelerden çocuk ve yetişkin kaçırıyorlar. O tarzda kaçırmayıp da “Senin sınırlardan geçmene yardımcı oluruz, sen de sonra bize borcunu öder, payımızı verirsin” denilenler de var. Bunlarda oyun binbir türlü… Masonluğun devletler üstü bir otoritesi varmış da muhtelif devletlerin kurum ve kuruluşlarını birbirine organize etmiş gibi bir manzara var. Bu büyük suç örgütünün sadece Türkiye’de, biri İstanbul’da ve çok büyükçe olan, çok sayıda sözde hastahanesi var. Türkiye, bu işin merkez üslerinden biri yapılmış. Burada parçalanan zavallı insanların organları, çoğunlukla yurt dışına çıkartılıyor. En merkez üs elbette ki İsrail…

Kurban olanlar sadece çocuklar da değil. “Sana Türkiye’de yeni bir hayat kurman için yardımcı oluruz” ya da benzeri tavırlar ve sözler ile yetişkinler de kandırılıyor. İşsiz güçsüz, darda olan yetişkinler bu vaatlere kanıyorlar. Sonra ne olduğunu bile doğru düzgün anlayamadan parça parça oluyorlar. Zira bu çete hem aklı alan ve insanı robot gibi bir hale sokan ilaçlar kullanıyor hem de sihir-büyü aslında bunların uzmanlık alanı…

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi

Ek bilgiler vereceğim

Birazdan dünkü bilgilere ek bilgiler vereceğim. Diyarbakır’ı uluslar arası organ, insan, uyuşturucu kaçakçılığının merkez üslerinden biri yapanlara yeni darbeler vuracağım. İddia edilenlerin çok az bir kısmını anlatmıştım, çok derine girmeyeceğimi de yazmıştım ama biraz daha bilgi eklememde mahzur yok. Ümit ederim ki bu yazdıklarım devletin sinir merkezlerini, istihbaratındaki, Emniyet birimlerindeki, Adliyelerindeki namuslu devlet yetkililerini gayrete getirmiştir. Vatan müdaafasında ve insanlığa hizmet yolunda devleşmiş Süleymanlılarla ve diğer ehl-i sünnet Müslüman gruplarla uğraşmak yerine, dünyanın en vahşi, en hain, en acımasız tarikatı olan Masonlarla ve ayrıca içimizdeki İsrail ile uğraşmaları icap ettiğini anlamışlardır. Yoksa ben daha da sert oynamayı severim, işlerini yapmayanlardan, Masonlarla anlaşanlardan hatta anlaşmasa da onlara göz yumanlardan bile nefret ederim ve onlara da çok ağır vururum. Bu ifşalarım öyle esip geçen bir yel gibi kalırsa, and olsun Türkiye’nin altını üstüne getirecek gerçekleri Türkiye’deki herkesin duymasını sağlarım. Kimse oturduğu koltukta oturamaz. Bu kadar Allahsızlık derecesinde zulümler yapılıyorken bir yetkili polis ya da jandarma amiri, bir yetkili istihbaratçı, bir yetkili savcı ya da hakim, bir yetkili vali bir millet vekili, umursamazlıktan gelebilirse onları da bu örgütten sayarım. Oraya operasyon yapılacak, oradan uzayan kollara da yapılacak. Buna mani olunursa, bu oyun sertleşecek.

Mehmet Fahri Sertkaya | Akademi Dergisi