Dikkatle okuyun, şunlar sizde de oluyor mu?


– Yolda giderken sürekli olarak binaları, balkonları, pencereleri sayıyorsanız,

– Ayna karşısına geçince sürekli kendi kendinize gülüyor ve konuşuyorsanız,

– Kulaklarınızda sürekli olarak çınlama ve uğuldama duyuyor ve sebepsiz ısınma hissediyor ama işitme kaybı ya da kulak ağrısı yaşamıyorsanız.

– Gözlerinizin önünde gerçekte olmayan saç teli ya da ip parçası gibi siyah bir gölge oluşuyorsa ve bir yere sabitlenip bakarken yani gözünüz hareket etmez iken de gözünüzde sanal olarak oluşan ip gibi bu siyah görüntü hareket ediyor, sağdan sola, soldan sağa gidiyorsa

– Rüyalarınızda sürekli korkutuluyorsanız. Gece rüyalarınızda sanki gerçek hayatta bir şeylerle boğuşuyor ya da savaşıyormuş gibi sürekli olarak enerji harcıyor ve sabah tarifsiz bir yorgunluk ve sıkıntılı hal ile uyanıyorsanız

– Uykuya dalarken ya da daldıktan hemen sonra sanki bir yerden düşüyormuş gibi bir ruh hali ile uyanıyorsanız

– Yakın zamanda yaşadığınız önemli olayları bile unutmuşsanız, unuttuğunuzun farkında değilseniz ve ancak arkadaşlarınızın uyarıları ile şaşırarak hatırlıyorsanız.

– Bir olaydan bahsederken “Bir kaç sene önce idi” diyorsanız ama çevrenizin ikazı ile söz konusu olayın 10 hatta 15 sene önce olduğunu fark ediyorsanız.

– Aslında tam olarak içinde bulunduğunuz ayın, yılın hatta yaşınızın bilincinde hareket edemiyorsanız. Zamanı algılamada bir bulanıklık söz konusu ise…

– Aslında tam olarak içinde bulunduğunuz şehri hatta yıllardır oturduğunuz evi bile algılayamıyorsanız, zaman ve mekanı ölçme kabiliyetiniz kısmen hasar almışsa…

– Aslında sevdiğiniz kişileri bile sürekli kırıyor ve sürekli olarak “Ben bunu nasıl yaptım, ben bunu nasıl söyledim.” ya da “Ben neden böyle yapıyorum. Ne gereği vardı şimdi bunu yapmanın. Bunu neden ve niçin yaptığımı anlayamıyorum.” diyor da, kendinize çok kızdığınız bu şeyleri yapmamaya gayret ediyor ama nasıl olduğunu anlayamadan hep yeniden yeniden yapıyorsanız.

– Okuduğunuz kitapları normalin dışında bir unutma ile unutuyorsanız. Bir kitabı çok uzun yıllar önce okuduğunuzu zan ederken, henüz bir iki yıl ya da bir iki ay önce okuduğunuz meydana çıkıyor ve şaşırıyorsanız. Ya da tam tersine olarak birkaç ay önce okuduğunuzu zan ediyorsunuz da aslında uzun yıllar önce okuduğunuz gerçeği ile yüzleşiyorsanız.

– Bütün gayretinize rağmen hemen hiçbir zaman hiçbir işe gereğince odaklanamıyorsanız.-

Beyninizin içinde sanal bir dünya dönüyorsa, sanal görüntüler, hisler, duygular yaşanıyorsa… Oturup durduğunuz yerde bile sanki bir dünya savaşı yaşanıyor ve oturduğunuz yerde ta çocukluğunuzu bile adeta oraya tekrar gidip yeniden yaşarmış gibi yaşıyor ve aynı acıları, sıkıntıları adeta yeniden ve aynı şiddette yaşıyorsanız. İstenmeyen bu hatıraları yeniden ve isteğiniz dışında hatırlar iken, ilk defa bu olayları yaşadığınız andaki kadar sıkıntı, üzüntü, şaşkınlık, heyecan, korku, endişe, gerginlik, pişmanlık duyuyorsanız. Aslında yakın ve uzak geçmişinizdeki kötü anıları hiç hatırlamak ve mevzu etmek istemediğiniz halde sanki iradeniz dışında sürekli gözünüzün önüne getiriliyor ve yeniden yaşatılıyorsa…

– Çocuğunuz, kızınız ya da bir aile üyeniz, çok basit bir sebeple, olmadık bir sebeple kavga edip bütün ailesini bir kalemde silip evden kaçtı ise ve geri de gelmiyorsa…

– Aşırı kilo kaybı yaşıyor adeta mum gibi eriyor iken hiçbir tıbbi teşhis konulamıyor ve hızla ölüme gidiyorsanız

– Kollarınızda, ayaklarınızda, omuzlarınızda, özellikle de ensenizde sürekli ve şiddetli ağrılar varsa, bundan sebep kendinizi sürekli bitkin, yorgun his ediyorsanız ve yerinizden kalkıp su almak bile size ölüm gibi geliyorsa…

– Vücudunuzun sürekli olarak bir aktiviteden, ne olduğunu bilmediğiniz bir şer kuvvet ile mücadele etmekten zayıf ve hasta düştüğünü fark ediyorsanız ya da şu andan itibaren farkına varacaksanız. Saçlarınızın dökülmesine, diş etlerinizin çekilmesine, cildinizin bozulmasına, renginizin solmasına, gözünüzün ferinin gitmesine sebep olan, sürekli aşırı enerji harcatan bir şey olduğunu his ediyor ama bunun ne olduğunu bulmak ve çaresini de bulmak isterken, nasıl olduğunu bile anlamadan bu düşüncenizin unutturulduğunu ve bu meselenin üzerine gidemediğinizi aylar sonra bir daha şaşkınlıkla akledebiliyorsanız…

– Belirli bir tıbbi rahatsızlık söz konusu olmadığı halde cinsel gücünüz aşırı zayıflıyor hatta uzun zaman aralığında cinsi münasebette bulunamıyorsanız. Ya da hiç istemediğiniz halde çok çok aşırı cinsel gücünüz varsa. Ya da aylarca yıllarca bile cinsi münasebette bulunulamamasını vajinusmus hastalığı zan ediyorsanız…

– Sizde ve eşinizde belirlenebilen hiçbir tıbbi rahatsızlık söz konusu değil iken uzun yıllardır çocuğunuz olmuyorsa.

– Evinizden dışarı çıktığınızda, sokaklarda yürüdüğünüzde, başka evlere, hanelere girdiğinizde anlaşılmayan bir şekilde aşırı sıkılıp daralıyor ve bir an önce evinize koşar adımlarla geri dönmek istiyorsanız. Evinizden yıllarca hiç dışarı çıkmamak mümkün olsa gönül rızası ile çıkmayacaksanız.

Bunlardan birkaçı ya da çoğu sizde ve aile fertlerinizden birinde bulunuyorsa, soyu tükenmek üzere olan “kelaynak” kuşları misali de olsa, hala bu dünyada ve bu ülkede, sırf Allah rızası için, insanlardan maddi bir talepte bulunmadan, yapılan sihir ve büyüleri bozmaya vesile olabilen ilim sahibi kişiler var ve derhal onlardan birini bulmanız gerekiyor.

Onlardan birini ararken de dikkatli olmanız gerekiyor. Zira meydanda dolananların binde dokuz yüz doksan dokuzu sahtekar ve hırsız. Kendi bağlayıp sonra kendi çözenler, anlaşarak biri bağlayıp diğeri çözenler, çözebilecekmiş gibi yapıp yıllarca sömürenler bile var. Siz “kelaynak” kuşlarını bir an önce bulun.

Psikologlara, psikiyatrlara ve ilaç sektörüne de soyulmayın. Uzun yıllar şifa bulacağınız ümidi ile boş yere yeşil reçeteli ilaçlarla çile çekmeyin. Etrafınıza da çektirmeyin. Sizden önce sözde bilim psikiyatrinin sömürü tuzağına düşenlerin ve onlarca yıl sonra bile tedavi olamamışların hallerine bakın, ibret alın.

Sihir-büyü hususunu abartmayın, her şeyi buna bağlamayın ama küçümseyip hafife de almayın.
Bilin ki o “kelaynak” kuşları misali nesli tükenmek üzere olan gerçek hocalar, haya sahibi olurlar. Gözleri yerde olur. Yüzleri nurlu olur. Sözleri kibar ve ince olur. Kadınlarla asla aynı odada baş başa kalmazlar. Hatta tokalaşmazlar. Büyüyü çözeceğim diye kadınların ellerini bile tutmazlar. Ailelerin yanında da olsa asla kadınların saçların başlarını açtırmazlar. Helale harama, şer’i emir ve yasaklara dikkat ederler. Bırakın günah batağında olmayı, sigara bile içmezler. Kendilerini övmezler. Sizden, ücret belirleyip baştan para istemezler. Masrafını çıkarsın ve geçimini temin etsin diye, gönül rızası ile verdiğiniz makul miktarda parayı kabul ederler ve fazlasını da istemezler. Size kimin kastettiğini, asla ama asla söylemezler.

Son olarak, şu yazıyı okurken “Sanki bazıları bende var gibi ama yok yok, bana sihir büyü işlemez.” ya da “Tamam. Sanki bazıları bende var gibi ama bunların büyüden kaynaklandığı ne malum. Hem “kelaynak” kuşları misali az var dedi, ben nereden bulurum.” dediyseniz, herkesten önce sizin bu işin ehline bir danışmanız gerekiyor.

http://www.tibbinkaranlikyuzu.com

Mehmet Fahri Sertkaya

Cinlerin insan üstündeki etkilerinden bazıları…

Sadece bedenimizin değil, ruhumuzun da organları vardır ve savunmasız/korumasız olan insanların ruhunun organlarına da cinler müdahil olabilirler. Bunun neticesi olarak, yeterli ilmi olmayan Müslümanların, dünyasını ahiretini cehenneme çevirebilirler. 

Reenkarnasyon (ikinci kere ve başka bir bedende dünyaya gelmiş olma) hissi, cinlerden kaynaklanan bir rahatsızlık halidir.

Cinlerin insanların hafızasını silme, sanal hafıza ekme yetenekleri vardır. Bu sadece beynin kontrolü ile ilgili değildir. İnsanın bedeninin organları olduğu gibi ruhunun da organları vardır ve ruhun organlarından biri olan ahfa, insanın görüp duyup his ettiklerinin kayıtlı olduğu yerdir ki göğsün orta kısmında biraz karna yakın tarafındadır.

Cinler insanların manevi organlarına doğrudan müdahale edebilmektedir ki göğsün açılması, genişlemesi ve dolayısı ile müdahaleye açık olması durumu İnşirah (elem neşrahleke) suresinde geçmektedir. Bu açılma, genişleme ve daralma halleri, fiziki anlamda değildir. Ruhi/manevi anlamdadır. Cinler ahfa ile oynamak suretiyle, kişinin daha önce görmediği ve yaşamadığı şeyleri görmüş ve yaşamış gibi his etmesini de sağlayabilirler, daha önce görüp yaşadığı ve hatırlaması gereken şeyleri hiç hatırlamamasını da sağlayabilirler.

Bir insanın gerçek olan hatıralarının ahfasından alınarak, başka bir kişinin ahfasına yüklenmesi de mümkündür. Cinler bunu da yapabilirler. Böyle bir müdahaleye maruz kalan kişi, kendisine ait gerçek hatıraları ile, yüklenen ve başkasına ait olan gerçek hatıraları iyice birbirine karıştırır ve kendisinin iki hayat yaşadığını, daha önce de başka bir bedenle başka birilerinin arasında, başka bir ülkede ve zamanda yaşadığını düşünür. Böyle bir şeye inanmak, öldükten sonra tekrar dünyaya başka bir beden ile geldiğine inanmak ise küfürdür. İslam’dan çıkarır. Zira bunun mümkün olmayacağı Kur’an-ı Kerim’de ayet-i kerime ile açıkça bildirilmiştir. Buna rağmen bu sapkın fikre inanmak, Hz. Allah’ı ve Hz. Peygamberi (s.a.v.) yalanlamak olur. İnsanların sadece bir kere dünya hayatı yaşadıkları/yaşayacakları, Allah yolunda şehit olurken çok büyük bir manevi lezzet alan şehitlerin “Bizi bir daha dünyaya gönder. Senin rızan için bir daha şehit olalım ve bu lezzeti bir daha tadalım” dedikleri halde, şehitlerin bu taleplerine bile olumsuz karşılık verildiği dini deliller ile, tartışmaya mahal vermeyecek netlikte meydandadır. Aksine bir iddiada herhangi bir bahane ile devam etmek, kişiyi sonsuz cehenneme azabına götürür.

Günümüz bilimi de, beyin kontrolü ile buna çok yakın tesirler oluşturabilmektedir. Yani kişilerin istemedikleri anıları silmekte, gerçek olmayan anılar ekebilmekte ve tamamen hafızasını silmekte ya da silinmiş hafızayı tamamen geri getirebilmektedir. Lakin şeytanlar yani kafir cinler, bu işi çok kaliteli ve kişinin kendisinin anlayamayacağı şekilde yapabilmektedir. Bir gece yatıp, sabah kalktığında, kişinin hafızasının/hatırasının büyük bölümü silinmiş olabilir ve bir uzman fark edene kadar kişi bunu ömrünün sonuna kadar bile anlayamayabilir.

Bir takım tuhaflıklar olduğunu fark edebilir ama hafızasının silindiğini ve bu yolla silindiğini bilemez, bu hususta karar kılamaz. Aslında silmekten kasıt da sadece ulaşılamaz hale getirmektir. İnsanın ahfası yani görüp duyup yapıp yaşadıklarının kayıtlı olduğu manevi organı ilahi bir koruma altındadır. Tamamen silinip tahrip edilmesine müsaade yoktur. Hesap günü her kul yaptıklarını banttan yayın gibi buradan seyir edecektir.

Reenkarnasyon hissi, şizofreni, manik depresyon ya da şimdiki yeni adı ile bipolar bozukluk… Hepsi de cinlerden kaynaklanan rahatsızlıklardır ve doğru bir manevi tedavi uygulandığında birkaç ayda kolayca tedavi edilebilmeleri mümkündür.

Sözde bilim Psikiyatrinin ve sözde hekim Psikiyatrların ve ilaç endüstrisinin sizleri daha fazla sömürmesine izin vermeyin. 15-20 yıl boyunca ilaç kullandırmak tedaviye yönelik bir uygulama değildir. Sömürüye yönelik bir uygulamadır. Bu hususlarda bilimsel delilleri ile birlikte daha geniş malumat için bkz: www.tibbinkaranlikyuzu.com

Mehmet Fahri Sertkaya

Psikiyatrlar zihin kontrolü hususunda hiçbir şey bilmiyorlar. Tek bildikleri ilaç vermek…

Türkiye dünyaya rezil oluyor!


Çin’in TV üreticisi Konka, yaklaşık beş yıldır, zihin kontrolü ile kumanda edilen TV modelleri üretiyor.

Japon oyuncak sektöründe yaklaşık on yıldır zihin kontrolü teknolojisine dayanan oyuncaklar üretiliyor. Bu oyuncaklardan birinde bele bağlanan bir kuyruk, kişi heyecanlandığında sallanıyor. Bir kibrit kutusu kadar bile olmayan bir elektronik devre, oyuncağı beline takan kişinin beyninden yayılan bütün sinyalleri okuyor, aralarında heyecan sinyali olunca otomatik olarak kuyruğu sallıyor.

ABD ordusu için üretilen zihin kontrolü ile çalışan robot asker birlikleri hazır. Bunlar, gerçek askerler tarafından beyin kontrolü yöntemi ile kontrol ediliyor.

NASA zihin okuyarak terörist avlayacak teknolojisini basına duyuralı yaklaşık 16 yıl oluyor.
Adana’da iki kardeş, beyin kontrolü ile çalışan robotu geliştirip başarı ile sunum yapalı dört yıl oluyor.

Youtube’da, ciddi araştırma tesislerinde ve kliniklerde, farelerin ve maymunların uzaktan zihin kontrolüne tabi tutuldukları ve sonuçların başarılı olduğu videolar bulunabiliyor.

Zihin kontrolü ile çalışan yapay-protez kollar, eller ve bacaklar, başarı ile çalışıyor ve bunların videoları Youtube’da zahmetsizce bulunabiliyor.

Beyne ulaşacak sinirler üzerine elektrotlar takılarak ya da gözlere çok özel bir gözlük takılarak, kişinin sanal bir gerçeklik yaşamasını ve kurgulanmış bir oyunun içinde gerçekten yaşıyormuş-bulunuyormuş gibi his etmesini sağlayan teknolojiler PC oyunları üreten büyük firmalar tarafından çoktan kullanılmaya başlandı bile..

İnsanın gördüğü doğal rüyaları kayıt eden teknolojiye bir Türk üniversitesi de ulaştı ve bunu medyaya duyurdu. Avrupa’da ya da ABD’de ise onlarca yıldır kullanılan bir teknoloji ile kişiye PC’de kurgulanmış bir yapay rüyanın gösterilebildiği de bir gerçek…

Beyne gönderilen bir takım kimyasallar ya da elektromanyetik dalgalar ile, beynin cinsiyet tanımının değiştirilebildiği, erkeğin beyninin kadınsı bir eğilim göstermesi sağlandığı da çoktan medyada yer bulan ve hiç gizlenmeyen teknolojilerden biri…

Sadece bir çeşit lazer ışık kullanarak canlıların beyinlerini kontrol eden, hafızalarını silen ya da geri getiren teknolojiler, böceklerin ya da farelerin beyinlerini kontrol ederek doğal afetlerde arama kurtamada kullanmaya yönelik başarılı projeler ve daha da fazlası çoktan ilan edilmiş durumda…
Zihin kontrolünün en az elli yıldır aktif olarak kullanıldığını ispat eden yerli yabancı yüzlerce ciddi kitap bulunuyor ve bunlar çok ciddi ispatlara dayanıyor. Bütün bunlara kayıtsız kalamayan GATA‘da birileri gayrete geliyor ve uzaktan zihin kontrolü teknolojilerine dair çalışmalar-testler, neler döndüğünden haberdar olmayan Mehmetçiklerin üzerinde yapılırken çekilen görüntüler basına bile sızıyor.

Ama…. Türkiye’deki Psikiyatrlar ve adli tıp kurumları ve de ruh ve sinir hastalıkları hastahaneleri, zihinlerinin kontrol edildiğini iddia eden insanların psikolojik hasta olduklarına dair raporlar veriyor. 
İstanbul Adli Tıp Kurumu‘nda, kişinin akıl sağlığının yerinde olup olmadığını anlamak için tabi tutulduğu testte, yaklaşık 560 sorunun yaklaşık yarısı, testi cevaplayan kişinin “Zihnim kontrol ediliyor.” cevabını vermesini sağlamaya yönelik hazırlanmış. Bu cahilliğin bir an evvel düzeltilmesi gerekiyor. Bu masum insanların bu psikiyatrların ve uydurma bilim psikiyatrinin elinden derhal kurtarılması gerekiyor. Bunun için bir an evvel kamuoyu oluşturulmalı ve yasal düzenlemeler yapılmalı… 

Bkz. www.tibbinkaranlikyuzu.com (İlk yayın tarihi: Ağustos 2015)

Mehmet Fahri Sertkaya

GATA profesörü kabul etti: “Şizofreni cin çarpmasıdır.”

Gülhane Askeri Tıp Akademisi‘nde görevli Prof. Dr. Kemal Irmak‘ın uluslararası hakemli dergi Journal of Religion and Health‘in haziran ayı sayısında yayımlanan makalesi tartışma yarattı. Irmak, “Schizophrenia or possession?” (Şizofreni mi, cin çarpması mı?) başlıklı makalesinde beyne yerleşmiş cinlerin şizofreni semptomları oluşturabileceğini belirterek, bazı üfürükçülerin de hastaları tedavi ettiğini ileri sürdü. Tıp mesleğinin “cin çarpması” olasılığını artık hesaba katması gerektiğini savunan Irmak, doktorların “dini şifacılar” ile birlikte çalışması gerektiğini savundu. 

“CİNLİ BİR DÜNYA” YAKLAŞIMI

Prof. Dr. Irmak makalesinde şu ifadeleri kullandı: “Halüsinasyon problemine karşı geliştirilebilecek bir yaklaşım, cinli bir dünyanın varlığı ihtimalini düşünmek olabilir. Cinler bütün ana dinlere göre, var olduğu ve insanları ve insanların vücutlarını yönlendirdiği düşünülen görünmez varlıklardır. Cinlilik durumu, sanrılar ve halüsinasyonlarla birlikte gözlemlenen ruhsal bozukluğun yarattığı bir dizi tuhaf davranış olarak yorumlanabilir. Bu nedenle şizofrenideki halüsinasyon, cinlerin gerçek görüntüsünden kaynaklanan yanlış bir yorum/yanılsama olabilir. Bulunduğumuz bölgedeki bir üfürükçü, şizofreni hastalarının iyileşmesine yardımcı olmaktadır. Tedavi yöntemi, hastaların 3 ay içinde görünen semptomlardan kurtulduğu düşünüldüğünde başarılıdır. Bu nedenle tıp insanlarının üfürükçülerle çalışmaları, şizofreni için daha faydalı bir tedavi yolu sunmaktadır.”

Bkz. www.tibbinkaranlikyuzu.com(İlk yayın tarihi: Temmuz 2015)

Mehmet Fahri Sertkaya

Ye’cüc ve Me’cüc’ü İsa peygamber yenecek


Ye’cüc ve Me’cüc’ü İsa peygamber yenecek,

  1. Dünya Savaşından sonra bir büyük savaş daha olacak ama bu savaş dünya savaşı değil, dünyalar arası bir savaş olacak.

Peygamberimiz (s.a.v) buyurdu ki;

➥ ”İsa (peygamber), (ölmeden, sağ olarak kaldırıldığı sema katından, ahir zamanda yine yeryüzüne) inince, (dua edip ümmet-i Muhammed’den olmak isteği kabul olmuş, gerçekleşmiş olacak, ümmete dahil olacak, peygamberlik vazifesi yapmayacak, Mehdi’nin ordusunun başına geçecek ve) İslamiyet’le hükmedecektir. O zaman Allah-ü Teâlâ, Müslümanlardan başka herkesi helak edecektir.” (Hadis-i Şerif, Ebu Davud)

Bu hadis-i şeriften ve daha çok sayıda hadis-i şeriften, hususiyetle de Süleyman Hilmi Tunahan hazretlerinin ufuk açıcı izahlarından anlıyoruz ki, Hz. İsa’nın yeryüzüne indirilip Müslümanların başına geçmesinden sonra, Hz. Allah bir vesile ile dünya üzerindeki kuru kalabalığı temizleyecek. Sureten insan olup da sireten/içi insan kalmamışları, bir şekilde arzından kaldıracak.


Yine hadislerden anlaşılan o ki bu, dünya geneline yayılmış bir harp ile gerçekleşecek. Lakin bu harp, 3. Dünya Savaşı olmayacak. Bu harp, 3. Dünya Savaşından da sonra yaşanacak. Dahası var ki bu harp Ye’cüc ve Me’cüc denilen iki uzaylı insan ırkı ile dünya insanlığı arasında yapılacak. Öylesine büyük bir harp olacak ki, yeryüzünde az sayıdaki gerçek Müslümanlar hariç hemen herkesi öldürecekler.

İsa aleyhisselam ile birlikte hareket eden samimi/ihlaslı/rabıtalı Müslümanları öldüremeyecekler. İsa aleyhisselam Allah’ın yardımı ile onları çok başarılı yönetecek ve sonra bunlar Ye’cüc ve Me’cüc’ü yenecekler.

Anlaşılan o ki başka gezegenin kafir ve saldırgan insanları olan, binlerce sene önce de dünyamıza saldırıp büyük zararlar verdikleri ve Hz. Zülkarneyn tarafından önlerine set çekildiği bilinen bu Ye’cüc ve Me’cüc’e en büyük ve son darbeyi bu defa biyolojik silahlarla vuracaklar.Karıştı mı kafanız? O halde şuradan detaylara ve delillere yelken açın.

Ayrıca, uzayda müslim ve gayri müslim olmak üzere çok yüksek sayıda başka insan türleri var. Hadis-i Şeriflerde de, ayet-i kerimelerde de buna dair deliller var.

Miraç hadisesinde peygamberimizin karşılaştığı başka insan türleri var. Bunların bazısı uzay dediğimiz dünya seması içindeler ama bazıları ise uzay dediğimiz alemin daha üstünde olan sema/gök katlarındalar. Yedi kat sema var. Yedi katın üstünde beş kat daha sema var.

Bizim daha şu küçücük uzayı aklımız almıyor ama bu sema katları içinde zaman ve mekan ne demektir bilinmeyen ama Hz.Allah tarafından yaratılmış alemler ve bu alemlerde yaşayan giyinmek ve çıplaklık nedir bilmeyen, erkeklik ya da dişilik nedir bilmeyen, güneş ve gezegen nedir bilmeyen, dünyamızın varlığından ve biz insanlardan haberdar bile olmayan ama İslam’ı bilen ve Allah’a ibadet eden kullar var. Bunlar melek ya da cin de değiller.

Hadislerde haber verilen dünyalar savaşı, uzaydan gelen Ye’cüc ve Me’cüc halkları, onları imha eden biyolojik silahlar…

Hadislerde haber verilen dünyalar savaşı, uzaydan gelen Ye’cüc ve Me’cüc halkları, onları imha eden biyolojik silahlar Kıyamet, Ye’cüc…

Mehmet Fahri Sertkaya